• Sonuç bulunamadı

3.1.3. Psikolojik İyilik Hali

3.1.3.4. Psikolojik İyilik Halini Etkileyen Faktörler

Küreselleşmenin doruk noktada yaşandığı bu dönemde insanlarda olumlu ve olumsuz yönde etkilenmektedirler. Çok hızlı yaşanılan bu değişime ve gelişime, insanlar adapte olmaya çalışırken kendi iyilik hallerini ikinci plana atabilmektedirler. Özellikle yaşanılan kaygı ve stres ortamı bireyi içinden çıkılmaz bir kaos ortamına sürükleyebilmektedir. Fakat literatürde genel kabul gören düşünce; psikolojik iyilik halini kişilerin kendilerinin belirleyebileceği yönündedir (Palombi, 1992:222). Buna ek olarak Witmer ve Sweeney’ce geliştirilen ve kişilerin bireysel iyilik halini arttırmaya yönelik olan İyilik Hali Çemberi Modeli (The Wheel Of Wellness) vardır ve bu model oniki alt boyuttan oluşmaktadır (Sweeney ve Witmer, 1991:528). Bunlar:

• Gerçekçi inançlar, • Kontrol duygusu, • Önemlilik duygusu,

• Duygusal bilinçlilik ve başa çıkma • Beslenme,

• Problem çözebilme kabiliyeti, • Mizah duygusu,

• Düzenli spor, • Stres yönetimi, • Kültürel kimlik, • Cinsel kimlik ve

• Kendine bakma.

İyilik hali sayılan bu faktörlerin dışında, serbest zaman aktiviteleri ile de yakından ilişkilidir. Serbest zaman aktiviteleri; yaratıcı, sosyal, fiziksel, gönüllü, entelektüel vb. etkinlikleri kapsamaktadır ve bu etkinliklerin insanların iyilik hali üzerinde olumlu etkileri olduğu gözlemlenmiştir (Myers vd., 2000:253). Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 2012 yılında iyilik halinin geliştirilmesi ile ilgili kapsamlı bir tablo hazırlamıştır. (Bkz. Tablo 6)

Tablo 3.1. İyilik Hali Belirleyicileri

Seviye Olumsuz Faktörler Koruyucu Faktörler

Bireysel Özellikler

Düşük Özsaygı Özsaygı-Özgüven Bilişsel/Duygusal olgun

olmama hali

Problemleri çözebilme, stresi veya zorlukları yönetebilme becerisi İletişimdeki zorluklar İletişim becerileri

Tıbbi hastalık, madde

kullanımı Fiziksel sağlık, formda olma

Sosyal Koşullar

Yalnızlık, matem Arkadaşların ve ailenin sosyal desteği

İlgisizlik, aile çatışmaları İyi ebeveynlik/aile ilişkisi Şiddete ve istismara maruz

kalma

Fiziksel güvenlik ve emniyet Düşük gelir ve yoksulluk Ekonomik güvenlik

Okuldaki zorluklar veya

başarısızlık Eğitim başarısı İş stresi, işsizlik İş tatmini ve başarı

Çevresel Faktörler

Temel hizmetlere zayıf erişim Temel hizmetlere erişmede eşitlik Adeletsizlik ve ayrımcılık Sosyal adalet, hoşgörü,

bütünleşme Sosyal eşitsizlik ve cinsiyet

eşitsizliği

Sosyal eşitlik ve cinsiyet eşitsizliği Savaşa veya felakete maruz

kalma

Fiziksel güvenlik ve emniyet

Kaynak: World Health Organization, (2012), Risk To Mental Health, WHO Discussion Paper, s.5.

Bu tablodan da görüldüğü gibi iyilik hali yalnızca kişisel özelliklerden değil aynı zamanda yaşanılan çevreden ve sosyal-ekonomik yaşantıdan da etkilenmektedir. Bunun yanı sıra sağlık ve spor da iyilik halini direkt olarak etkileyen unsurlar arasındadır (Scully vd., 1998:113).

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

ARAŞTIRMA

4.1. Araştırmanın Amacı ve Önemi

Türk ve Slovak akademisyenlerin; kültür, kişisel değerler ve iyilik hali değişkenleri açısından farklılaşıp farklılaşmadığı; kültürel değerler ile kişisel değerlerin genel iyilik hali düzeylerinde ve çalışan iyilik halinin alt boyutları olan yaşam iyilik hali, işyeri iyilik hali ve psikolojik iyilik hali düzeylerinde etkili olup olmadıkları ve etkili olanların da etki düzeylerinin ortaya çıkarılması bu tezin konusunu oluşturmaktadır.

G. Hofstede tarafından 50’den fazla ülkede gerçekleştirilen ulusal kültür karşılaştırmasında Türkiye ve Slovakya örneklemlerinin oldukça farklı skorlara sahip olması, Türk ve Slovak akademisyenler arasındaki bahsi geçen değişkenler açısından farkın bu çalışmada ele alınmasındaki önemli etkenlerden biridir (Hofstede, 1980). Şekil 4.1’de Hofstede’in çalışmasında tespit ettiği Slovakya ve Türkiye arasındaki farklar boyutlar bazında karşılaştırmalı olarak verilmiştir. Buna göre Slovakya toplumunun Türkiye toplumuna göre daha yüksek güç mesafesine sahip olduğu görülmektedir. Başka bir ifadeyle kurum ve örgütlerde çalışan ve daha az güce sahip olan Slovak bireylerin, gücün eşit olmayan bir şekilde dağılımını bekleme ve kabul etme düzeylerinin Türk çalışanlara göre daha yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte Slovakların daha bireyci bir kültüre sahip olduğu ya da Türklerin daha toplulukçu bir kültüre sahip olduğu, yani Türkiye toplumunun bireylerinin grubun genel refahını bireysel refah ve kazanımlardan daha üstün tuttuğunu Hofstede’in çalışması ortaya çıkarmıştır. Üçüncü boyut olan erillik değişkeni açısından incelendiğinde, yine Slovakların toplumsal düzeyde Türklere nazaran daha eril özelliklere sahip olduğu görülmektedir. Bu boyut Slovakların güç, statü, maddi kazanç gibi amaçları Türklere göre daha çok yaşamın odağına aldığını, ayrıca erkek ve kadının toplumsal rollerini daha belirgin bir biçimde ortaya koyma eğiliminde olduğunu ifade etmektedir. Belirsizlikten kaçınma düzeyleri açısından değerlendirildiğinde Türkiye toplumunun Slovak toplumuna göre belirsizlikten kaçınma düzeyinin daha yüksek olduğu, dolayısıyla Türk bireylerin belirsizliği ve bilinmeyen durumları tehdit olarak algılama düzeylerinin Slovak bireylerden yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Beşinci boyut olan uzun döneme yönelmenin yüksek olması ise; gelecek için

tasarrufu, yarının refahı ve eğitimli toplumun inşası için bugünün konforundan ve keyfinden vazgeçmeyi bir değer olarak algılarken uzun döneme yönelmenin düşük olması geçmişten gelen gelenek ve toplumsal normlara bağlılığın yüksek olmasını ve toplumsal değişime şüpheyle bakılmasını ifade etmektedir. Bu bağlamda Slovakların toplumsal düzeyde uzun döneme yönelme derecesi daha yüksek bir toplum olduğu Hofstede’in ülkeler karşılaşmasında görülmektedir.

Hofstede’in yapmış olduğu bu çalışmada önemli olan nokta karşılaştırmanın toplumsal düzeyde yapılmış olmasıdır. Dolayısıyla Şekil 4.1’de verilen bir ülkenin skorları tek başına bir anlam ifade etmemekte ancak başka bir ulus ile karşılaştırmalı olarak verildiğinde anlamlı olmaktadır. Bu bağlamda Hofstede’in ülkeler kıyaslaması metodolojik olarak toplumsal düzeyde yapılmış bir araştırmadır. Ancak mevcut araştırmada Türk ve Slovak akademisyenlerin mikro düzeyde, bir başka ifadeyle bireysel düzeyde kültürel tutumları ölçülmüştür. Aynı mesleği icra eden iki farklı ulusun bireylerinin kültürel değer farklarının belirlenmesi ve sonrasında Hofstede’in toplumsal düzeyde yapmış olduğu çalışmanın sonuçları ile karşılaştırılması çalışmanın en önemli taraflarından bir tanesidir.

Şekil 4.1. Altı Boyutlu Hofstede Ulusal Kültür Modelinde Slovakya ve Türkiye’nin Toplumsal Düzeyde Karşılaştırılması

Mevcut yazında yapılan tarama neticesinde, uluslararası karşılaştırmalı olarak üniversitelerde görev yapan akademik personelin iyilik hali ile kültürel değerler ve kişisel değerler arasındaki ilişkiyi ve etkileşimi konu edinen bir çalışmanın bulunmadığı görülmüştür.

Araştırmada kullanılan ölçüm araçlarının Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi ile Slovakya’nın Comenius Üniversitesi örneklemi üzerinde uygulanması, ayrıca araştırma kapsamında incelenen kişisel değerler, kültürel değerler ve çalışan iyilik hali değişkenlerin bir arada değerlendirilerek aralarındaki ilişki ve etkilerin ortaya çıkarılmaya çalışılması bu çalışmanın diğer bir özgünlüğüdür. Diğer amaçları açısından ele alındığında, çalışmanın yazına sağlayacağı katkıları şu şekilde sıralamak mümkündür. • Türk ve Slovak akademisyenler arasındaki kültürel değerler, kişisel değerler açısından tutum farklılıklarının ortaya koyulması ile iyilik hali düzeyleri arasındaki farklılığın araştırılması,

• Türk ve Slovak akademisyenlerin kişisel değer önceliklerinin iyilik hali düzeylerini hangi yönde ve ne ölçüde etkilediğinin araştırılması aynı şekilde bireysel düzeyde kültürel değerlerin iyilik hali düzeylerini hangi yönde ve ne ölçüde etkilediğinin ortaya konulması,

• Araştırma sonuçlarının çalışan iyilik hali ve değerlerle ilgili çalışma yapan ya da kültürler arası çalışmalara ilgi duyan araştırmacılara güncel bilgi sağlaması ve ileride farklı bağlamlarda ve boyutlarda yapılacak benzer çalışmalara ışık tutmasıdır.

Benzer Belgeler