• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR VE YORUM

4.1. AMERİKA’DA MİSYONERLİK HAREKETİN BAŞLAMAS

4.2.1. Protestanlığın Doğuşu ve Dünyaya Yayılışı

İnsanlık tarihi kadar eski olan din, tarihin her döneminde insanlığı derinden etkilemiş ve insan topluluklarına yön vermiştir. Medeniyet adına atılan her adımda dinin olumlu veya olumsuz adımlarını görmek mümkündür. Din, dünya tarihi boyunca gerek toplumsal ve gerek bireysel hayatları şekillendiren önemli bir olgudur (D. İnce Erdoğan, 2008:14).

Dinler tarihi içinde dünyaya evrensel mesajlar veren Hıristiyanlık, Antakya merkezli cemaat tarafından oluşturulan ve öğretilerinin temelinde İsa’nın bedenleşmiş oğul ve Mesih olduğuna inanılan dindir. Milattan sonra II. ve III. yüzyıllarda çeşitli baskılara karşı karşıya gelmiş ve 313 Milano Fermanı’yla Roma İmparatorluğu’nun resmi dini olmuştur. Böylece hem siyasallaşmış ve resmileşmiş hem de İmparatorluğun sınırları dâhilinde dünya dini olma yönünde adımlar atmıştır.

Hıristiyanlık, doğuya ve batıya doğru yayılma göstererek geniş bir coğrafi alanı etkilemiştir. Bu durum Hıristiyanlar arasında farklı düşüncelerin de ortaya çıkmasına neden olmuştur. Farklı düşüncelerle birlikte M.S. III. ve IV. Yüzyıllarda Hıristiyanlar arasındaki problemler son bulmamış Tanrı

anlayışı ve İsa’nın tabiatı konusunda görüş ayrılıkları ortaya çıkmıştır. Bu görüş ayrılıklarını gidermek amacıyla da konsüller toplanmıştır. Konsüller sürecinde Hıristiyanlar arasında bölünmeler gerçekleşmiş ve bu bölünmeler neticesinde Monofizit ve Diofizit anlayışa sahip Hıristiyan guruplar meydana gelmiştir (Küçük, 2005: 68)

XI. yüzyıla gelindiğinde de Hıristiyanlık yayılmaya devam etmiştir. Ancak bu yayılmayla birlikte Hıristiyanlar arasında dil, kilisenin otoritesi ve kilisenin bazı uygulamalarında farklılıklar meydana gelmiştir. Kilise içindeki dini ihtilaflarla birlikte siyasi olarak İstanbul, Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti olmuş ve ona “Yeni Roma” adıyla yeni bir statü kazandırma çalışmaları başlamıştır. Bu çalışmalar sonucunda Kadıköy Konsülü’nde İstanbul ile Roma’nın yetki konusunda eşit olduğu kararı alınması Roma’nın tepkisine yol açmıştır. Her iki tarafın yetki konusunda anlaşamamasının sonucunda İstanbul Patriği, Roma kilisesini aforoz etmiştir. Karşılıklı aforozlaşma neticesinde Kilise 1054’te ikiye bölünmüş ve Batı Kilisesi “Evrensellik” imajıyla Katolik, Doğu Kilisesi de “İsa geleneğine bağlılık adı altında “Ortodoks” olarak isimlendirilmiştir (D.A. Aykıt, 2006: 123)

Protestanlık, Hıristiyan dininin diğer üçüncü büyük mezhebidir. XVI. yüzyılda, Marthin Luther öncülüğünde Katolik Kilisesi’nin ve Papa’nın otoritesine karşı girişilen Reform hareketleri sonucunda Almanya’da doğmuştur. Protestanlar, akla büyük değer vererek, yerleşik kaideleri protesto ettikleri için bu adı almışlardır. Papazlara ihtiyaç duymadan İncil okuyabildikleri için Protestanlığa İncil Kilisesi de denilmiştir (Mey. Lar. Ans. X:

345). Çünkü onlar İncili Hıristiyanlık için tek kaynak saymışlardır. Protestanlık,

diğer Hıristiyan mezheplerinden bazı farklılıklar göstererek ayrılır. Özellikle Katolik Kilisesi’nin Ortaçağın sonlarına doğru Putperestlikten ve Musevilikten bir takım öğretiler alması, dinde yenileşme hareketinin başlamasını hızlandırdı. Martin Luther öncülüğünde girişilen reform hareketiyle Hıristiyanlık önceki saf şekline getirilmeye çalışılmıştır. Ancak zamanla Reform Hareketi’nin önderleri arasında meydana gelen ayrılıklar, Protestanlık mezhebin içinde de bir takım bölünmelere neden olmuştur. Örneğin, İngiltere’de en fazla yayılan ve özellikle de Katolikliğe en yakın mezhep olan

Anglikanizm bu ayrılıkların sonucunda meydana gelmiş olan bir Protestanlığa bağlı bir mezheptir (Ana Brit. XVIII: 175)

Protestanlık, XVI. yüzyılda Avrupa ve diğer kıtalarda özellikle Katolikler arasında daha çok yayılmış fakat buna karşın Ortodokslar arasında pek fazla yayılma şansına sahip olmamıştır. Protestanlık, bugün dünyanın en büyük Hıristiyan mezheplerinden biridir. Protestanlık daha çok Cermen ırklarınca (Almanlar, İngilizler, Flamanlar ve İskandinavlar) kabul edilmiş ve diğer ülkelere de bu kavimler tarafından götürülmüştür. Fransızlar, Macarlar, Çekler ve Lehler gibi Katolikliğin hâkim olduğu ülkelerde nispeten yayılmış fakat buna karşın İtalya, Portekiz ve Avusturya’da hiç taraftar bulamamıştır. Dini coğrafya açısından Protestanlığın kıtalar arası dağılımı Katoliklikten hemen sonradır. Dünyada en fazla Protestan Kuzey Amerika’da bulunmakla birlikte ikinci sırada ise Avrupa gelmektedir. Protestanlık kuzey Amerika ve Avustralya’da en büyük din durumundadır. Dünyanın en büyük Protestan cemaatleri sırasıyla ABD, İngiltere, Federal Almanya, Nijerya, Güney Afrika Birliği, Kanada, Avustralya, Brezilya, Hollanda, İsveç, Danimarka, Finlandiya ve Endonezya’dır (Yeni Türk Ansk. VIII: 3126).

Protestanlık, tarihi süreç içerisinde Almanya başta olmak üzere İsviçre İngiltere ve ABD gibi birçok ülkede güç kazanarak teşkilatlanmıştır. Bu güç ve teşkilatlanma ile birlikte Protestanlar bir dini hareket haline gelen Protestanlığı yayma ve daha fazla taraftar bulma amacına yönelik Protestanlaştırma faaliyetinde bulunmuşlardır. Dünyanın her tarafında taraftar edinmeye başlayan Protestanlar Anadolu’yu da ihmal etmemiş ve yayılma alanı haritasına da dâhil etmişlerdir (M.A. Küçük, 2009: 156).

Hıristiyan olmayanları Hıristiyanlaştırma amacı güden misyonerlik kurumu dünyada ekonomik ve siyasal gelişmelere bağlı olarak faaliyet alanlarını genişletmiştir. Coğrafi keşifler sonucunda sömürgeciliğin ve sömürgecilikle beraber emperyalizminde gelişmesi Hıristiyanlığın yayılmasını daha da hızlandırmıştır.

XIX. yüzyılda Hıristiyanlığın tüm dünyaya yayılmasında rol oynayan devletler İngiltere ve ABD’dir. Bu yüzyılın güçlü devletlerinden olan İngiltere sadece ülkeleri ekonomik anlamda işgal etmemiş misyonerleri ile de dinsel emperyalizmin gelişmesine katkıda bulunmuştur. ABD, güçlü devlet olabilmek adına sömürgecilik yarışına ordu ve donanmaları ile değil tüccar ve misyonerleri ile katılmıştır. Amerika’da ekonomik gelişmeye ve hatta siyasal değişime etki eden misyonerlik ruhunun gelişim tarihi ve misyonerlik alanında faaliyette bulunmak için açılan kurumların çokluğu dikkat çekicidir. Sonuç olarak Hıristiyanlık ve Protestan mezhebi tarih boyunca emperyalizmin en önemli iki aktörü olmuştur. Ermeniler arasında Protestanlığın yayılmasında bazı etkenler rol oynamıştır.

4.2.2. Ermeniler Arasında Protestanlığın Yayılışını Kolaylaştıran