• Sonuç bulunamadı

1.5. KURAMSAL ÇERÇEVE

1.5.2. Postmodernist Kuram

“Modern ötesi” ya da “modern sonrası” olarak da adlandırılan postmodernizmi anlayabilmek için öncelikle modernizm kavramını incelemek yerinde olacaktır. Modernizm ve postmodernizm kavramlarının incelenmesinin ardından bu kavramların kadın hareketi ile olan ilişkisi analiz edilecektir.

Tam olarak net bir tanımı yapılamayan ve ne zaman başlamış olduğu kesin olarak bilinemeyen, her yazarın kendi perspektifinden bir şeyler katarak yorumladığı 19.yüzyılın son dönemleri ve II.Dünya Savaşı‟nın ilk yıllarına kadar olan süreçte sanat ve edebiyatta oluşan değişimler ifade eden bir kavram olan modernizmi, “Fransız bilim adamı Roland Barthes, 19yy. içinde bir momentte toplanan, yeni

55

Tolga Ulusoy, a.g.m., s.4-5.

56 Simone de Beauvoir, İkinci Cins, Çev: Bertan Onaran, Payel, Çağdaş Kadının Kitapları Dizisi,

1993.

57 Tolga Ulusoy, a.g.m., s.5. 58

sınıfların, teknolojinin ve iletişimlerin evriminin sonucu olarak türeyen dünya görüşlerinin çoğullaşması şeklinde tanımlarken, İngiliz romancı ve denemeci Virginia Woolf ise, modernizmi, insan ilişkileri ve insan karakterinde bir değişim olması açısından tarihsel bir fırsat saymıştır. Bir başka ifadede ise modernizm

terimi, “müzikte atonalizm, şiirde vers libre, romanda bilinç akışı tekniği ile

karakterize edilirken, mimaride işlevselcilikle ilişki içinde olan bir kavramdır.59

şeklinde açıklanmıştır.

“Modernizmin, siyaset teorisine en önemli katkısı, iktidarın kaynağının Tanrı‟dan gelmediğinin ve halka ait olduğunun kabul edilmesi olmuştur.” Başka bir

ifade ile dinin siyaset üzerindeki etkisi azalmış, rasyonel(akılcı) ve laik(din ve devlet işlerinin birbirinden bağımsız olması) ilkeler ışığında, dinin üzerindeki kalın dogmatik(tartışmaya kapalı, sorgulanamayan) katman kırılmış din eleştirilmeye, sorgulanmaya başlanmıştır. “Evrensellik, homojenlik ve açıklık” anahtar kelimelerini içerisinde barındıran modernizm, yeni bir toplum düzenini yani modern bir toplum düzenini getirmiş, bireyciliğe ek olarak işbirliği ve dayanışma ilkelerini ön plana çıkarmıştır. “Sosyal devlet, sosyal adalet ilkeleri, sosyal hukuk görüşü, bilimsel ve

teknolojik buluşlar, nüfus hareketleri, süratli kentleşme, kitle siyasal hareketleri ve genişleyen dünya pazarı”, modernizmin belli başlı getirilerini oluşturmaktadır.60

Post-modernizm ise, estetik ve sanat eleştirisi alanında modernizme karşı doğan yeni bir stil, yeni bir akımdır. Başka bir deyişle post-modernizm, modernizmin eleştirisi, anti-modern bir yaklaşım veya alternatif bir moderndir.61

Post-modern çağın ne zaman başladığı kesin olarak bilinmemesine rağmen modernizmden sonra başladığını söylemek mümkündür. “Post-modern kelimesi ilk kez 1934 yılında

Frederico de Onis tarafından batı uygarlığının yeni dönemini ifade için kullanılmıştır.”62

Post-modernizmi, modernizmden ayrı bir teori, bir kuram olarak

kabul edenler olduğu gibi, post-modernizmi ayrı bir teori olarak değerlendirmeyip

59 Marshall, Berman, (1994) Katı Olan Her şey Buharlaşıyor, Çev. Ümit Altuğ-Bülent Peker, İletişim

Yayınları, İstanbul, aktaran İbrahim Mavi, Modernizm,

https://ibrahimmavi.wordpress.com/2012/02/18/modernizm/, 03.06.2016.

60 Adnan Güriz, a.g.e., s.95-96.

61 Ahmet Hamdi Aydın, Yönetim Bilimi, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2007, s.110-111. 62

post-modernizmi, modernizmin devamı olarak kabul eden görüşler de bulunmaktadır.

“1980 yılı itibariyle feminizm içerisinde yer alan radikal yaklaşımlar gözden düşmeye başlamış, iktisadi sistemdeki dönüşümler ve düşünsel anlamda post- modernizm gibi çeşitli unsurların bir birleşimi olarak feminizm, devrimci yaklaşımlarını yitirip daha reformcu bir harekete doğru evrilmiştir.” Aynı yıllarda

post-yapısalcılığın bazı imgelerini içerisinde barındıran post-modernizmin, feminizm üzerinde oldukça yüksek bir etki yarattığı görülmektedir. Özne kavramının ortadan kalkmasıyla birlikte, feminizmde öznenin ne olduğu tartışılmaya başlanmıştır. “Özellikle post-modernistlerin, feminist hareketleri kadını temele alan özcü birer

hareket olduklarına dair önemli iddialarda bulunmaları feministler içerisinde tartışmalara sebep olmuştur.” Böylece “LGBTİ hareketleri, barış mücadelesi, anti- ırkçı mücadeleler” başta olmak üzere birçok farklı alanla işbirliğine giren

feminizmin yüzü değişmeye başlamış ve feminizmin gerçekte ne olduğu tartışmaları gündemi meşgul eder olmuştur.63

20.yüzyılda gelişen feminizm, Batı geleneğine meydan okumayı içerdiğinden dolayı post-modernist düşünceyle örtüşmektedir. Post-modernizmin farklılığı vurgulaması, özerk kültür ve uzmanlaşmış alanlardaki şüpheci tavrı, modernizmin üniter ve totaliter yapısını daha çok eleştiriye açık hale getirmiştir. Post-modernistler tüm grupların kendileri için kendi sesleri ile konuşma hakları bulunduğunu savunmuş ve eril kültürün karmaşık yapısının ve bilinmeyenlerinin açığa çıkarılmasına yardım ederek eril kültürün daha derin sorgulanmasına olanak sağlamıştır. Post- modernizmin özneyi parçalara ayıran özelliği feminizmin ve feministlerin ufkunu oldukça genişletmiştir.64

Feminizmin geldiği en son noktada post-modernizm yer almakta ve ikisi bir şekilde birleşerek post-feminizm kavramını oluşturmaktadır. Post-modern feminizm ya da post-feminizm, aralarında birçok ayrım noktası bulunan liberal, yapısal ve radikal feministleri, “kadınların kendi arasındaki farklılıklara yeterince vurgu

63 Tolga Ulusoy, a.g.m., s.6-7. 64

yapmamaları” konusunda eleştiren bir bakış açısından gelmektedir. “Bu farklılıklar, diğer feministlerin kadın kategorisi içinde orta sınıf beyaz kadınları temel alması nedeniyle gözden kaçırdıkları ırksal ve sınıfsal farklılıklardır. Post-modern feministlere göre cinsiyet, aslında sabit bir durum değil, akışkan bir kategoridir. Bu bakımdan, feminizme erkeklerin de dâhil olabileceği yeni bir kapı açılmıştır.”65

65 Elizabeth A. Flynn, Emergent Feminist Technical Communication, Technical Communication

2.BÖLÜM:

DÜNYADA

VE

TÜRKĠYE’DE

KADIN