• Sonuç bulunamadı

2.5. Etiyoloji

2.5.1. Obeziteyi Etkileyen Risk Faktörleri

2.5.1.1. Genetik

2.5.1.5.2. Poliklorlu Bifeniller (PCB):

Poliklorlu bifeniller; doğada yaygın olarak bulunan biyobirikimli toksik bileşiklerdendir, yalıtım ve yanıcı özellikleri nedeniyle sanayide kullanılır (91). PCB maruziyeti; atmosferden inhalasyon, deriden temas yolu ile ve belediye , hastane ve fabrika atık suları ve toprak ile temas etmiş olan balık, sebze, yumurta tüketimi ile gerçekleşmektedir. Maruziyetin büyük çoğunluğu diyetle alımdan kaynaklanmaktadır ve serum PCB düzeyleri ile ilişkili olduğu saptanmıştır (92). Lipofilik olmaları nedeniyle vücutta adipoz doku, karaciğer, pankreas beta hücrelerinde birikir. Bu nedenle de obezite (93) ve insülin direnci ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Ayrıca üreme fonksiyon bozuklukları, immuntoksisite, nörodavranışsal bozukluklar ve endokrin bozukluklara neden olmaktadır (94).

PCB’lere benzer kimyasallar ilk olarak 1865 yılında kömür katranında bulunmuş, 1881 yılında ise ilk PCB’ler sentezlenmiştir. Ticari anlamda ilk olarak üretilmeleri ise 1927’de Amerika Birleşik Devletlerinde gerçekleştirilmiştir. Daha sonra 1935 yılından itibaren İtalya, Fransa, Almanya ve Japonya’da çeşitli firmalarca PCB üretimi yapılmaya başlanmıştır. Ticari üretimlerini takiben, insanlarda PCB kaynaklı sağlık problemleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Henüz 1933 yılında ilk üretim

25 yapan fabrikada çalışan işçilerin vücutlarındave yüzlerinde akne benzeri püstüller görülmüştür. Bu tür problemler ortaya çıkmasına rağmen 1970’li yılların sonuna kadar PCB’ler sanayide yaygın olarak kullanılmışlardır (95). Başlıca kullanım alanları, transformatörler ve büyük kapasitörler, ısı iletimi ve hidrolik sistemleri, vakum pompaları, floresan lambaların balast kapasitörleri, boya, yapıştırıcı ve karbonsuz kopya kağıdı imalatı, hareketli aksam yağlama malzemesi ve kesici yağı olarak özetlenebilir. PCB’lerin doğal kaynağı bulunmamaktadır ve tamamı sentetik olarak elde edilmektedir (96). Katı, sıvı, renksiz veya hafif sarı renktedirler. Üretim veya kullanılmaları sırasında hava, toprak ve su sistemlerine girerler. Yaygın şekilde kullanımları ve fiziki, kimyasal ve biyolojik yıkımlanmaya son derece dayanıklı olmaları sebebiyle yaygın çevre ve besin kirlenmelerine yol açabilirler. Atmosfer havasında 10 gün süreyle kalabilirler. PCB’ler uygun olmayan koşularda yakıldıklarında tam yanma ürünleri oluşmamakta; insan, hayvan ve çevre üzerinde daha büyük zararlı etkilere sahip poliklorlanmış dibenzo-p-dioksin (PCDD) ve poliklorlanmış-dibenzofuran (PCDF) türevleri ortaya çıkar. PCB’ler lipofilik özelliklerinden dolayı, organik artıklara bağlanarak bulunurlar. PCB’ler sediment içerisinde yaşayan organizmalarda birikir ve balıklar tarafından ya bu organizmaların yenmesi ya da balıkların diğer balıkları yemesi ile besin zincirine girerler. Alınan PCB’lerin bir kısmı balıklar tarafından metabolize edilebilmesine karşın bir kısmı da yağ dokuda birikir. Bu yüzden balıklardaki PCB varlığı sudaki PCB düzeyinin göstergesi olarak kabul edilmektedir (97). Canlılarda yağ dokuda birikimi, maruz kalmanın miktarı ve süresi ile bileşiğin kimyasal yapısı etkiler (98).

2.5.1.5.2.1. Poliklorlu Bifenillerin Metabolizması

PCB'ler sindirim sistemi yolu ile emildikten sonra karaciğer, kas ve yağ dokusu deride birikirler, karaciğerde P450-monooksijenaz sistemi ile elimine edilirler. PCB’ler alternatif olarak makromolekül substratlarına kovalent olarak bağlanarak potansiyel toksik etki (sitotoksik, mutajenik, karsinojenik) oluşturabilirler. Bu metabolitler aynı zamanda karaciğer, yağ ve fötal dokular, hem çevresel örneklerde hem de anne sütünde tanımlanmıştır (99). Metabolitlerin başlıca atılım yolları safra ve dışkıdır.

26

2.5.1.5.2.2. Poliklorlu Bifenillerin Toksik ve Endokrin Bozucu Etkileri

PCB'nin troid bağlayıcı globülin (TBG)’e afinitesi az olması nedeniyle PCB’ye maruz kalan erişkinlerde tiroid hormonlarının serum konsantrasyonlarında azalma gözlenmesine rağmen değerler normal sınırlar içerisinde bulunmuştur (100).

PCB’lerin hidroksil metabolitleri, östrojenik ve antiöstrojenik etki gösterebilmektedirler. Metabolitler çevrede kalıcı olmadığından, bu konuyla ilgili çalışmalar in vitro ortamda yapılmaktadır. Hidroksil metabolitleri; östrojen reseptörleri ER-alfa ve ER-beta’ya bağlanabilmektedir. Ancak bubağlanmaları 17 β-östrodiole göre 1000 kat daha düşüktür. Aynı zamanda, PCB’ler testesterondan lokal olarak östrojen sentezi için gerekli olan aromataz enziminin miktarını düşürürler. Antiöstrojenik etki sadece östrojen reseptörüne bağlanma ile ilgili değildir. Aynı zamanda östrojen yolağında Ah reseptörü ile karşılıklı ilişkiyi de bozarlar (100). İnsan ve hayvanlarda PCB’lerin plazma tirod hormonu seviyesini düşürmesi sonucu ortaya çıkan hipotiroidizmin beyin fonksiyonlarını azaltarak öğrenmeyi etkilediği düşünülmektedir. Bir diğer olası mekanizma, PCB’lerin ve hidroksile metabolitlerinin nitrik oksit sentezini etkilemesine dayanmaktadır. Endotelyal nitrik oksit sentetaz (eNOS) hipokampusta öğrenme ile ilişkilidir. PCB’ler serebellar, hipokampal ve hipotalamik bölgelerde sitosolik NOS’u (nNOS) inhibe etmektedir. Diğer nörolojik sistemlerde, örneğin beyin korteksinde N-metil-D-aspartat (NMDA) reseptörleri de PCB’lerden etkilenmektedir ve bellek performansı ile öğrenmedeki değişikliklere katkıda bulunabilmektedir.

2.5.1.5.2.3. Poliklorlu Bifeniller ve Obezite

PCB'ye bağlı obezitenin, adopositler tarafından salgılanan adiponektin ve leptin ile bağlantılı olduğu düşünülmekle beraber mekanizması net değildir (101). PCB’ ye uzun süre maruz kalan grupta leptin seviyeleri ve gen ekspresyonun artış, leptin reseptör seviyelerinde azalma gösterilmiştir (102,103). Adiponektin, tip 2 diyabete ilaveten, aynı zamanda obezite gelişiminde rol oynadığı bilinmektedir. PCB maruz kalma ve adiponektin düzeyleri arasındaki negatif ilişki, PCB kaynaklı obeziteye katkıda bulunabilir (104). Organik kimyasal maddeler özellikle PCB’lerin tip 2 DM ve insulin direnci ve obezite gelişiminde kritik rol oynadığını gösteren çalışmalar bildirilmektedir.

27

PCB’lerin ekosistem ve birçok dokuda biriktiği bilinmekte ve endokrin bozucu olarak rol oynadıkları bildirilmektedir. Adipositlerden salgılanan; obezite, insulin direnci ve tip 2 DM’de ekspresyonu azalan adiponektin diyabet gelişiminde kuvvetli bir belirteç olarak kullanılmaktadır (105). PCB’lerin obezite riskini arttırdığına dair son dönemde çalışmalar bulunmaktadır (92,93,94) ancak adiponektin ve PCB ilişkisini gösteren az sayıda çalışma bulunmaktadır. 2008 yılında 21-75 yaş arası 27 obez kadında yapılan bir çalışmada PCB153 ile adiponektin arasında negative korelasyon bulunmuştur (106). 2015 yılında 98 erişkin Kore'li olgu ile yapılan bir çalışmada VKI yüksek olanlarda PCB ile adiponektin arasında negative korelasyon saptanmıştır (107). Çocuk ve adölesan obezitesinde PCB ve adiponektin düzeyleri ile yapılmış çalışma saptanmamıştır.

PCBler ve obezite ile çocuklarda yapılan çalışmalar sınırlı, ülkemizde ise bu konuda çalışma bulunmamaktadır. Danimarkada yapılan ve 2015 de yayınlanan bir 3 aşamalı bir çalışmada aynı hasta grubu POPs (persistant organic pollutants) maruziyeti, serumda PCBs (poliklorlu bifeniller), DDE (diklorodifenil dikloradietilen), HCB (hexa klorobenzen) ölçümleri ve VKİ'leri, 8-10 yaş, 14-16 yaş ve 20-22 yaşlarında değerlendirilmiş ve anlamlı bir ilişki bulunamamamıştır(108).

Lipofilik olmaları nedeniyle vücutta adipoz doku, karaciğer, pankreas beta hücrelerinde birikir. Bu nedenle de obezite (109) ve insülin direnci ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Erişkinlerde yapılan bir çalışmada bacak ve karın bölgesi yağ dokusu ölçümü ile PCB'leri de içeren POPs (persistent organic pollutants) grubu kimyasalların serum düzeyleri arasından ilişki bulunmuştur (110). Yine erişkinde yapılan kanser dışı cerrahi sırasında alınan ciltaltı yağ dokusu ve serumdaki PCB düzeyleri, kan lipit düzeyleri ile VKİ arasında ilişki saptanmıştır (111).

Benzer Belgeler