• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL BİLGİLER ve KAYNAK TARAMALARI

2.1. Peyzaj Faktörlerinin Genetik Çeşitlilik Üzerine Etkisini Belirlenmeye Yönelik

Wen ve Hsiao (2001), morfolojik karakterler ile RAPD markırlar kullanarak Lilium longiflorum var. formosanum’un Tayvan’da yüksekliğe bağlı genetik çeşitliliğini belirlemek amacıyla yaptıkları çalışma sonucunda, genetik çeşitliliğin yüksek rakımlardaki populasyonlarda alçak rakımlardaki populasyonlara oranla daha yüksek olduğunu tespit etmişlerdir. Alçak rakımlarda genetik çeşitliliğin az olmasının nedeninin bitki toplama ve tarımsal amaçla arazi kullanımları sonucunda populasyonun boyutlarının küçülmesinden kaynaklandığını ve elde edilen bu sonucun düşük rakımlarda gen kaynaklarının korunması gerektiğini işaret ettiğini vurgulamaktadırlar.

Karagüzel ve Girmen (2009), Güney Anadolu’da yayılış gösteren Vitex agnus- castus genotiplerinin morfolojik varyasyonunu belirlemeye yönelik yaptıkları çalışma sonucunda, bu türün genotipleri arasındaki görsel ve morfolojik çeşitliliğin, türün süs değerini doğrudan veya dolaylı olarak etkileyeceğini, üreticiler ve fidanlık sahiplerinin yeni bir ürünle tanışma ve ürün çeşitliliklerini arttırma fırsatı sağlayacağını vurgulamaktadırlar.

Yosefzadeh vd (2008), Mazadaran’da bulunan Acer velutinum

populasyonlarında fenotipik varyasyonu belirlemek amacıyla bir çalışma gerçekleştirmişlerdir. Bu çalışmanın sonucunda gelecekte bu türün genetik çeşitliliğinin belirlenmesinde fidanlarının gövde ve yaprak ağırlığı ile toplam biyokütle ve fotosentetik alanlarının kullanılmasını önermektedirler.

Odat vd (2010), çayır toplulukları arasında ve içinde Plantago lanceolata türünün genetik çeşitliliği ile bitki tür çeşitliliği arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yaptıkları çalışma sonucunda, abiyotik yaşam ortamı özelliklerinin hem bitki tür çeşitliliğini hem de türün genetik çeşitliliğini etkilediği vurgulamaktadırlar.

Karagüzel vd (2006), farklı doğal ekolojik koşullar ile Consolida orientalis populasyonlarının büyüme ve çiçeklenme özellikleri arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla bir çalışma gerçekleştirmişlerdir. Bu çalışma sonucunda doğal alanların özelliklerinin incelenmesiyle bu türün doğal populasyonlarının su, sıcaklık, toprak tekstürü, pH’sı, EC değeri ve besin elementi içeriklerine tepkileri açısından kültür koşullarında yapılabilecek uygulama ve araştırmalar için önemli ipuçlarının elde edilmesini sağlandığını vurgulamışlardır.

Tansi vd (2009), Akdeniz Bölgesi’nde farklı yüksekliklerde tespit edilen Ruscus aculeatus’un ekolojik ve morfolojik varyasyonunu belirlemek amacıyla yaptıkları çalışmada morfolojik özelliklerini farklı yükseklikler ve yaşam ortamlarında çok geniş varyasyon gösterdiğini tespit etmişlerdir.

Turna (2004), yükseklik ve havza olmak üzere iki coğrafik parametre altında Picea orientalis’in Türkiye’deki 25 populasyonunu, kozalak, kanat ve tohum fenotipik

varyasyonu bakımından karşılaştırmak amacıyla yaptığı çalışma sonucunda populasyonlar arasında morfolojik karakterlerin çeşitlilik gösterdiğini ve bu türün çeşitli çevresel koşullar altında yüksek dayanıklılık ve yüksek adaptasyon esnekliği gösterdiğini tespit etmiştir.

Turna ve Güney (2009), Pinus sylvestris’in Türkiye’deki populasyonlar içi ve arasındaki yüksekliğe bağlı varyasyonu belirlemek amacıyla 23 morfolojik karakteri kullanarak bir çalışma gerçekleştirmişlerdir. Bu çalışmada Türkiye’nin kuzeyinde doğal olan bu türün farklı yüksekliklerde bulunan 5 populasyonundaki 149 ağaçtan topladıkları tohumları ve fidanlarını kullanmışlardır. Populasyonları kozalak, tohum, tohum kanadı, yeni fidanlar ve fidan morfolojisinin fenotipik varyasyonuna bağlı olarak karşılaştırmaları sonucunda morfolojik karakterler açısından farklı gruplar oluşturmada yüksekliğin ana faktör olduğunu ve populasyonlar içi ve populasyonlar arasında çalışılan morfolojik karakterler açısından önemli farklılıklar olduğunu tespit etmişlerdir. Saenz-Romero vd (2006), küresel ısınma, ağaç yetiştirme, koruma ve tohum bölgeleri oluşturmaya yönelik öneriler getirmek için Michoacan (Meksika)’da yayılış gösteren Pinus oocarpa populasyonlarının yüksekliğe bağlı genetik varyasyonunu belirlemeye yönelik yaptıkları çalışma sonucunda, küresel ısınmanın etkilerini azaltma, ağaç yetiştirme, genetik kaynakları koruma ve ekolojik restorasyon kapsamında tohum ve fidan transferi için yaklaşık 200 m genişliğinde yüksekliğe göre düzenlenmiş 3 adet tohum bölgesi sınırlandırmaya dayalı temel öneriler ortaya koymuşlardır.

Rajendra vd (2014)’nin, Almanya’da farklı özelliklerdeki alanlarda bulunan Fagus sylvatica populasyonlarının genetik çeşitliliği üzerine olan insan etkilerini belirlemek amacıyla gerçekleştirdikleri çalışma kapsamında türün populasyonlarının bulunduğu 3 farklı bölge ve her bölgede yönetilen ve yönetilmeyen özellikte 10 arazi seçilmiştir.Çalışma sonucunda yönetilen bazı alanlardaki genetik çeşitlilik yönetilmeyen alanlardaki genetik çeşitliliğe göre yüksek çıksa da, yönetimin genetik çeşitlilik üzerine etkisi olmadığı tespit edilmiştir. Araştırıcılar çalışmayı gerçekleştirdikleri 3 bölgeden birinde genetik çeşitliliğin diğer ikisine göre nispeten düşük olduğunu ve bunun sebebinin de muhtemelen bölgelerdeki orman parçalanmasının derecesinde olan farklılıklardan kaynaklandığını ve dolayısıyla bölgeler içinde genetik çeşitlilik üzerine insan etkileri bulunabildiğini vurgulamaktadırlar.

Ortego vd (2012), Güney Kaliforniya ve Kuzey Kaliforniya’da bulunan endemik Quercus engelmannii populasyonlarının genetik çeşitliliğinin yerel iklim koşulları ile negatif ilişkili olduğunu tespit etmişlerdir.

Kramer vd (2011), Batı Amerika’nın büyük havza bölgesinde bulunan Penstemon deustus var. pedicellatus, P. pachyphyllus var. congestus ve P. rostriflorus populasyonlarının genetik yapıları üzerine peyzaj özelliklerinin etkilerini belirlemek amacıyla bir çalışma gerçekleştirmişlerdir. Bu çalışmada, her üç tür için de seçilen populasyonların büyüklükleri benzer olacak şekilde 100-500 arası veya daha fazla çiçekli birey içerecek şekilde belirlenmiş ve çalışma sonucunda büyük havza bölgesi peyzajının populasyonları izole ettiği ve türlerde ve populasyonlarda yüksek genetik çeşitliliğe neden olduğunu belirlemişlerdir.

Leinemann vd (2014), Almanya’da, yaklaşık 570 km mesafe içerisinde kıtasal iklimleri, okyanus iklimlerini, düz alanları ve tepelik bölgeler gibi farklı çevresel alanları kapsayan Prunus spinosa populasyonları üzerinde gerçekleştirdikleri çalışma sonucunda farklı çevrelere olan adaptasyon farklılıkları, farklı göç rotaları ve uzaklıktan kaynaklanan izolasyon gibi farklılıklardan kaynaklanan genetik farklılıklar tespit etmişlerdir.

Benzer Belgeler