1.5. ġiirlerinin Muhtevası
1.5.1.4. Peygamberler
Ġnsanlığın atası kabul edilen Âdem peygamber, ilk insan ve ilk peygamberdir. Ġsmail Nâkâm, Âdem peygamber‟in Hz. Muhammed‟i getürmek için âleme geldiğini ve bu vazife için cenneti bırakıp kadere karĢı gelmediğini ayrıca Ġblis Hz. Muhammed‟in nurunu Âdem peygamberde görseydi Âdeme secde edeceğini söyler.
Âdem seni getürmek içün geldi èâleme
Koydu behiĢti durmadı karĢu muúaddere (Tk-1/37)
Öâbil olsaydı eğer Âdemde nûruñ görmeğe Bî-tevaúúuf Âdeme iblîs eylerdi sücûd (G-56/2)
23
Ġsmail Nâkâm, kendisindeki ilahi aĢkın Âdem peygamberden miras olmadığını kendisinin ilahi âĢık iken henüz Âdem peygamberden eser olmadığını diyerek sahip olduğu aĢkın büyüklüğünde oldukça iddalı konuĢur.
Seniñ èaĢúıñ baña èâlemde Âdemden değil mîrâå
Saña ben èâĢıú idim yok iken âåâr-ı Âdemden (Tc-3/25)
1.5.1.4.2. Hz. Nuh
Nuh Peygamber, Divan‟da tufan olayı ile anılmıĢtır. Sevgilinin ayrılığının verdiği acıyla dökülen gözyaĢları tufana benzetilir. Ġsmail Nâkâm, ayrılığın acısıyla gözyaĢlarının akması durumunda dünyada birkez daha Nuh tufanının yaĢanacağını ve gözyaĢlarından oluĢan denize Nuh‟un gemisi düĢecek olsa geminin batacağını söyler.
EĢkbâr olsa eğer dîdelerim hicriñde
Dehrde bir dahı tekrâr olur èâlem-i Nûó (G-42/3)
Gamıñ ki menbaè-ı baór-ı siriĢk-i çeĢmimdir
Bu baóre düĢse eğer garú olur sefîne-i Nûó (G-36/3)
Ġsmail Nâkâm, Nuh Peygamberi andığı bir beyitte gözyaĢı çeĢmeleriyle her an tufan oluĢturduğunu Nuh Peygamberi bela girdabından bu tufanın kurtardığını söyler.
ÇeĢme-i çeĢmimle her dem eylerem ùûfân kim Nûóu girdâb-ı belâdan eylemiĢ ùûfân òalâã (G-93/6)
1.5.1.4.3. Hz. Ġbrahim
Divân‟da Ġbrâhîm Peygamber “Halîl,” lakabıyla anılır. Genel olarak âteĢe atılmasına telmih edilir. Ġbrâhîm Peygamber‟e Halîl ismini Hallâk (Yaratıcı) vermiĢtir. Halîl, sâdık dost demektir. Kur‟ân-ı Kerîm‟de Nisa suresi yirmi beĢinci ayette “…Allah
Ġbrâhîm‟i dost edinmiĢtir.” buyurulmuĢtur. Ġsmail Nâkâm, tüm dünya düĢmanı dahi olsa Halil gibi ateĢe atılsa da sevilinin aĢkının yolunda inlemeyeceğini söyler.
Bañ kılmam reh-i èaĢúıñda Õalîl-âsâ ger
èÂlem èudvânım olup âteĢe olsam melfûô (G-114/6)
Saldı Õalîli âteĢe sevdâ-yı sureti
Virdi Ģikest revnaú-ı eãnâm Âõere (Tk-2/2)
1.5.1.4.4. Hz. Yusuf
Hz. Yusuf, „‟nur-i Yusuf‟‟, „‟mâh-i Kenan‟‟ terkipleri ile anılır. Divan‟da güzelliği söz konusu edilmiĢtir, Onun güzelliği dillere destandır. Sevgili de bu sebeple Yusuf a benzetilir.
æâbit kılur ruòuñda olan nûr-i Yûsufu
Var nisbetiñ seniñ de nesebde peyembere (Tk-1/39)
1.5.1.4.5. Hz. Musa
Mûsâ Peygamber beyitlerde “Tûr Dağı” nda Allah‟ın tecellisine mazhar olması, ve “Âsâ” mûcizesi ile anılır. Ġsmail Nâkâm, sevgilinin yüzünün nuru maksad tûr‟una tecelli edecek olsa âĢık, Hz. Mûsâ gibi hayretler içerisinde kalacağını söyler.
Kalır bî-hûĢ èâĢıú berú-i óayret içre Mûsâ-veĢ Salarsa ùûr-ı maúãûda eğer nûr-ı tecellâ ruò (G-43/3)
Ġsmail Nâkâm, bir beyitte de Hz. Musa‟nın kendisini delilik zincirine bağlı görse âsâ mucizesini hayret vadisinde yok ederdi der.
25
Vâdi-i óayretde güm eyler èaãâ-yı muècizin
Görse zencîr-i cünûn içre eğer Mûsâ beni (G-191/5)
1.5.1.4.6. Hz. Davud
Davud Peygamber, Divan‟da güzel sesiyle anılır. Ġsmail Nâkâm, Hz. Muhammed‟i överken bir beyitte Zebur‟un baĢtan baĢa Hz. Muhammed‟i öven naatlarla dolu olduğunu bu sebepten Davut peygamberin sabah akĢam bu naatları güzel sesiyle seslendirdiğini belirtir.
Anıñ nuèutu idi ser-te-ser mâl-i Zebûr
Anıñla Dâvud idi ãubó u Ģâm naàme-serâ (K-1/111)
Bu yeter vaãfıña kim mecmaè-ı ervâódadır
Rûz u Ģeb menúabetiñde müterennim Dâvud (Tc-1/27)
1.5.1.4.7. Hz. Süleyman
Hz. Süleymân, Hz. Dâvud‟un oğlu (Kur‟an-38/30) ve onun vârisidir (Kur‟an- 27/16). Onun yerine peygamber olmuĢtur. Hz. Süleymân hem hükümdar hem peygamberdi ve ona “her Ģeyden bolca verilmiĢ‟‟(Kur‟an-27/16) idi. Beyitlerde hükümranlığının sembolü olan tahtına telmih yapılır.
Menzilim Nâkâm eğer künc-i elemdir èaĢúda
Bu niĢîmendir baña taòt-ı Süleymândan leõîõ (G-63/7)
1.5.1.4.8. Hz. Ġsa
Ġsa Peygamber, Mesih, muèciz-i Ġsa gibi isim ve terkiple anılmıĢtır. Ġsa Peygamber‟in Allah‟ın kudreti ile Meryem‟den babasız bir Ģekilde dünyaya gelmesi mûcizesi, Hakk‟ın san‟atının izharıdır. Onun “Rûhullah” diye isimlendirilmesi bu yüzdendir Divan‟da, Hz. Ġsa‟nın ölüleri diriltme mucizesi iĢlenir. Ġlâhi nefesle yaratılmıĢ
olan Ġsa, nefesi ile ölülere can verirdi. Sevgili âĢıklarına can bağıĢlaması ile Îsâ-mesîh‟e benzetilir
Lebiñden muèciz-i èĠsâ görünmüĢdür mükerrer kim Ġderler kûyuña taèôîm tersâlar kilîsâ tek (G-154/4)
Óayât virdi baña bir nefesle ol mehveĢ
Nihân imiĢ leb-i laèlinde muèciz-i èĠsâ (K-1/87)
èAôm-ı remîmi zinde kılırsen Mesîó-veĢ Virsen eğer icâze leb-i rûó-pervere (Tk-1/38)
1.5.1.4.9. Hz. Muhammed
Son din Ġslâm‟ın tebliğcisi ve son semavi kitap Kur‟ân-ı Kerîm‟in verildiği son peygamberdir. Ġsmail Nâkâm, Divân‟da pek çok yerde Allah Resulü‟ne sevgi ve muhabbetini dile getirir. Hz. Muhammed „‟resûl-ı mükerrem‟‟, „‟nûr-ı Hudâ‟‟, „‟Habib-i Huda‟‟, „‟fahr-i cihân‟‟, „‟seyyidü‟l-verâ‟‟ gibi değiĢik terkiplerle anılır. Ġsmail Nâkâm, tam bir Peygamber aĢığıdır. Bir beytinde ömrüm oldukça cihanın övüncü Hz. Muhammed‟e naat han olayım ve nutkum oldukça insanlığın efendisine övgüler dizeyim der.
Olunca èömrüm olam naèat-hºân faòr-i cihân
Olunca nuùúum idem seyyidü‟l-verâya åenâ (K-1/95)
Hz. Muhammed‟e gönülden bağlananın her iki âlemde de periĢan ve kederli olmayacağı ve ona ümmet olan için endiĢe ve gam olamayacağını ayrıca Hz. Muhammed‟in insana her iki âlem için övünç olduğu Divan‟da belirtilir.
27
Olmaz iki èâlemde perîĢân u mükedder
Dil-beste-i gîsû-yı perîĢân-ı Muóammed (G-55/6)
Ġki èâlemde ider faòr seniñle âdem
Saña ümmet olana dahi ne endîĢe ne gam (Tc-1/29)
Hz. Muhammed, âlemlere rahmettir. Allah O‟nu Kur‟ân-ı Kerim‟de böyle tanıtmıĢtır. “Ey Muhammed biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” (Kur‟an- 21/17) Ġsmail Nâkâm, bir beytinde Hz. Muhammed‟in Ahmed ve Mahmud isimlerini de anarak onun ceza gününün Ģefaatçisi olduğunu belirtir.
Eyâ Muhammed u Mahmûd u Ahmed-i Muòtâr ġeh-i serîr lièömrek Ģefîè-i rûz-ı cezâ (K-1/124)
Henüz hiçbir Ģey yaratılmamıĢken Allah Muhammedî Nur‟u yarattı. “Allah‟ın ilk yarattığı nur benim nurumdur” ve “Ben insanların yaradılıĢta ilki, peygamber olarak gönderiliĢte sonuncusuyum” hadis-i Ģeriflerinde Hz. Muhammed bunu dile getirmiĢtir. Ġsmail Nâkâm, bu hadisten dolayı kâinatta her Ģeyin kaynağı Muhammedî nur olduğunu söyler.
Vücûd-ı kâyinâtıñ menbaèı nûr-i Muóammeddir
Ne kim peydâya gelmiĢ maùlaèı nûr-i Muóammeddir (Kt-2/1)
1.5.2. Dini ġahsiyetler 1.5.2.1. Dört Halife
Divân‟da sadece bir kıtada bir arada isimleri anılan dört halife, Hz. Muhammed‟in arkadaĢları ve onun vefatından sonra Ġslâm Devleti‟nin halifeliğini yapmıĢ dört büyük sahabedir. Dört halife, , Hz. Muhammed‟in sadık yâridirler.
Ebûbekirdir revnaú-efzâ-yı dîn
èÖmer nâôım-ı naôm-ı Ģerè-i mübîn (Kt-3/1)
Reh-i óaúúa èOåmândır rehnümâ èAlî püĢt-i dîn úâtil-i müĢrikîn (Kt-3/2)
Birinci halife Hz. Ebubekir, kendisine Hz. Muhammed tarafından verilen „‟Sıddık‟‟ lakabıyla da anılır. Sıddık, doğrulayıcı tasdik edici anlamlarına gelir. ġair beyitte donuk gönlünü Sıddık‟ın (Hz. Ebubekir) feyziyle canlandırmasını Allah‟tan ister
Bi-óaúúi ãıdú-ı ãafâ baòĢ-i òaøret-i äıddîú Dil-i füsurdemi kıl feyø-i ãıdúla ióyâ (K-1/143)
Ġkinci halife Hz. Ömer bir beyitte de „‟Faruk‟‟ lakabıyla anılır. Faruk, haklıyı haksızdan ayırma becerisi olan kiĢi demektir. Hz. Ömer, adalette hassas olduğundan kendisine bu lakap verilmiĢtir. Beyitte Ģair Faruk‟un (Hz. Ömer‟in) gayretine telmih yapar.
Bi-óaúúi gayret-i Fârûú dîndâr-ı gayûr Ùarîú-i óaúda eyle devâmımı ibúâ (K-1/144)
Üçüncü halife Hz. Osman „‟Zünnureyn‟‟ lakabıyla bir beyitte geçer. Zünnureyn, kelime mana itibariyle iki nur sahibi demektir. Hz. Osman, Hz. Muhammed‟in Ümmügülsüm ve Rukiye adlı kızlarıyla ayrı dönemlerde evlilik yaptığından kendisine bu lakap yakıĢtırılmıĢtır. Hz. Osman çok hayâlı olarak bilindiğinden Divan‟da bu yönüne telmih vardır.
Bi-óaúúi sırr-ı óayâ-yı cenâb-ı Zünnûreyn
29
Dördüncü halife ve Hz. Muhammed‟in damadı olan Hz. Ali, ilmi, cesareti, adaleti ve cömertliği ile Ġslam dünyasının en güzide isimlerindedir. Divan‟da Hz. Ali, kendi ismiyle ikinci kez yer alır. Hz. Ali‟nin cömertliğine telmih yapılır.
Bi-óaúúi maèrifet-i rifèat-ı saòâ-yı èAlî
Ġki cihân óasenâtıñ baña da eyle èaùâ (K-1/146)
Dünyada dört farklı yerde Hz. Ali‟nin türbesi bulunmaktadır. Bunlar içerisinde gerçek ve en meĢhur olarak bilinen Irak‟ın Necef kentindeki türbedir. Hz. Ali‟nin türbesinin burada yer almasından dolayı Hz. Ali‟ ye „‟Ģâh-ı Necef‟‟ denir. Divan‟da Hz. Ali bu lakabıyla da anılır. Ġsmail Nâkâm, alem bana düĢman olursa üzülmem çünkü çaresizlerin düĢmanlarına Necef Ģahı düĢmandır der.
Òaãm olursa baña Nâkâm ne gam èâlem kim
Õaãmdır òaãmına bî-çâreleriñ Ģâh-ı Necef (G-138/7)
1.5.2.2. Hasan ve Hüseyin
Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin, Hz. Peygamber‟in torunları ve dördüncü halife Hz. Ali‟nin oğullarıdır. Hz. Hüseyin beyitlerde Kerbelâ‟da Ģehit edilmesi ile anılır. Ġslâm tarihinin en acı hadiselerinden biri olan Kerbelâ hadisesi unutulmaz ve Allah‟tan ya da Resul‟ünden bağıĢlanma ve Ģefaat dileneceği zaman anılır ve bu bağlamda “Kerbelâ Ģehidi hakkı” tabiri kullanır. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin sûfilerin imamıdırlar.
Òûnîn-i siriĢk akıtma gözümden cezâ günü Òûn-i Ģehîd-i maèreke-i Kerbelâ óaúı (G-48/4)
ġehîd-i Kerbelâ kanını kim Ģerm itmedi tökdi
Bir beyitte de iki kardeĢ, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin, birlikte anılarak onların hürmetine Ģefaat istenir.
“Bi-óaúúi sîne-i mesmûm Ģerer-i yâr-i Óasan Bi-óaúúi òûn-ı Óüseyin bihîn-i âl-i èabâ (K-1/148)