• Sonuç bulunamadı

3. KENTSEL HAKLAR, KENTLİ HAKLARI VEYA KENTTE İNSAN

3.3 Kent Hakkı Eylemlerine Örnekler

3.3.1 Paris Komünü

Paris Komünü (Fransızca: La Commune de Paris) Paris’te 18 Mart'tan (resmi olarak 26 Mart) 28 Mayıs 1871’e uzanan kısa sürede iktidarda olan sosyalist hükûmet (Vikipedi, 2014, URL-8).

1853 yılında Paris sokaklarını yeniden düzenlemek üzere görevlendirilen Georges- Eugéne Hausmann’ın kent için yaptığı sadece meydanları ya da bulvarları düzenlemek değil, kente yeni bir yaşam biçimi ve karakteri saptamak idi. “Işıklar kenti” Paris; bir moda ve alışveriş cenneti haline getirilmeye, mağazalar, kafeler, sergiler, yani bir tüketim ve keyif turizminin merkezi olmaya başlamıştı.

girdiği ve yenilgiyle sonuçlanan savaşın sonucu olarak Almanya’nın işgal ettiği Paris’te, bu boşluktan istifade edilerek kurulan Komün, dolaylı bir şekilde de olsa Hausmann’ın eseri olan kentin o günkü koşullarında yoksullaşmış olanlar için kenti geri alma ve hak ettikleri yaşantıya kavuşma arzusu ile ortaya çıkmıştır (alıntılayan Şakacı, 2009). Savaştaki yenilgisi sonrasında Paris teslim olduktan sonra, cumhuriyetçi hükümet halkından korkmaya başladı, çünkü işçi sınıfında çoktan isyan ruhu canlanmış idi. Paris’te savaş dönemi ve öncesinde, ağırlaşan yaşam koşullarından en fazla etkilenen kesim olan Parisli işçiler ve zanaatkarlar, tezgâhlarına, dükkanlarına sessiz sedasız geri dönmeyi reddediyordu. 18 Mart 1871 günü yaşanan çatışmalarda işçi sınıfı galip gelmişti; ve başkentte Komün olarak bilinen hükümet kuruldu (URL-9).

Fransa’yı şimdiye kadar yönetenler ülkemizi ve bizleri yıkıma ve onursuzluğa sürüklediler. Otorite, can ve iş güvenliğini sağlamaktan yoksundur. Ülke genel bir çöküntü içinde. Emeği yeni baştan örgütleyerek, özgürlük, eşitlik ve dayanışmaya dayanan yeni temeller üstünde yeni bir düzen kurmalıyız. Komün Devrimi, bu ilkeleri koyarak gelecekte çıkar çatışmaları doğurabilecek nedenleri önceden ortadan kaldırıyor. Biz, emekçilerin boyunduruktan kurtulmasını istedik. Bunun tek garantisi de bucak temsil kurullarıdır. Her yurttaş, hakkını en iyi ancak bu sistemde savunur. Her yurttaş, temsilcilerin eylemlerini en etkili bir biçimde ancak bu sistemde denetler. Toplumsal reformlar, sırasıyla ancak bu şekilde gerçekleşebilir. Her bucağın özerk oluşu, toplumsal isterlerin saldırgan bir karaktere bürünmesini önler ve cumhuriyet ilkelerini en yüce anlamıyla dile getirir. Emekçiler! İstediklerimiz nedir? Kredinin, ticaretin, derneklerin emekçiye emeğinin tam karşılığını verecek biçimde örgütlenmesini istemektedir. Herkes için, parasız, laik ve tam eğitim istedik. Toplantı ve dernek kurma hakkını, yurttaşın ve basının özgürlüğünün istedik. Polisin, güvenlik güçlerinin, silahlı kuvvetlerin, sağlık hizmetlerinin belediyecilik açısından düzenlenmesini istedik. Paris halkı uyandı, dadısının yönettiği bir çocuk olmak istemiyor artık. Kendi kendimizin efendisi olmak hakkımızdır. 26 Mart Pazar günü yapılacak seçimde Paris halkının, oylarını Komün için kullanması onur borcudur (Alkan, 1996’da atıfta bulunulduğu gibi).

Komünün içerisinde politikacı bulunmuyor, komün bir hükümet olmaya çalışmıyordu. İlk icraatler olarak basın özgürlüğü ve siyasal af ilan etmiş, sıkıyönetim ve harp divanlarını kaldırmışlardı (Cangızbay, 2003). Her 20 bin kişiye 1 temsilci esası bulunan 85 kişilik komünün 21’i burjuva, 30’dan fazlası ise işçi temsilcisiyken, kalanlar ise memur, gazeteci, doktor, öğretmen, sanatçı ve aydınlardan oluşuyordu (Şakacı, 2009).

Şekil 3.2 : Paris komünü sırasında bir barikat, (URL-9).

Komünün, kent hakkı ve kentsel katılım bağlamında incelenecek en önemli özelliği, çeşitli şekil ve düzeylerde katılıma izin veren esnek ve organik yapısı idi. “Devlet sırrı bilmeyen ” komünde tüm kararlar, gündemler, tartışmalar ve her türlü girişimle ilgili halk periyodik olarak bilgilendiriliyordu. Komün; kira ödemelerini ertelemiş ve evlerinden çıkarılmış kiracılara üç ay süre ile evlerine geri yerleşebilme hakkını vermiştir. Mülk sahiplerini kiracıları rızasızken ev veya otellerden çıkarmayı yasaklayan bir düzenleme yapması, kiralık ev ve pansiyonlara, evsizleri ve savaş sırasında evini kaybetmiş olan halkı yerleştirmeye yönelik çalışmış olması da komünün barınma hakkına yönelik diğer düzenlemeleridir. Bu sürede tüm kiliseler boşaltılmış, devletin kurumları dağıtılmış, ordu kaldırılarak halk silahlanmıştı. Komün eğitimi kiliseden bağımsız kılmak için çalışırken bu işi kendi tekelinde çözmek gibi bir ütopyada da olmayıp; yerel yönetimlere devretmiştir. Bir diğer önemli amacı tiyatroları, güzel sanatlar fakültelerini kendi içerisinde örgütleyerek devletin sanata müdahale etmesini engellemektir (Cangızbay, 2003). Komün, imparatorluk bürokrasisini tamamen dağıtmıştır çünkü idari görevlere seçimle gelinmesini, ve halkın seçtikleri kişiyi her an görevden uzaklaştırma yetkisine sahip olmalarını hedeflemiş, ayrıca bu görevlilerin maaşlarını işçi ücretleri ile eşitlemiştir. Tasfiye olunan sürekli ordunun yerine kendi ordusunu kurmaya da yönelmemiş, silahlı gücün yalnızca gönüllü halkın elinde bulunması kuralını getirmiştir. Hiçbir

şekilde ilerleyen gelişim süreci aynı zamanda belirli bir program dahilinde gidememesine de yol açmıştır.

Sadece 71 gün sürebilen komün, 28 Mayıs 1871’de kanlı bir şekilde bastırılarak 20 bin kadar insanın ölümüyle sonuçlandığında; çok kısa sürmüş olan varlığına rağmen, kent mücadeleleri tarihindeki en önemli olay olarak kaldı. İlk kez bu deneyimle beraber, dünya bu denli büyük bir kent isyanını yakindan izlemişti. Paris Komünü, kısa sürmüş ve sınırlı bir alanda gerçekleşmiştir; ama kendisinden sonra var olanlara (Rus Sovyetleri, İtalyan İşçi Kurulları, İspanya İç Savaşı…) soyut bir anlam taşımanın çok ötesinde kurucu bir nitelik oluşturmuştur (Mısır, 2003). Komünün bir diğer önemli özelliği; farklı durumlara uyarlanabilir, stratejik ve faydacıl bir çerçeve ile beraber sadece kendi durumuna özgü değil, evrensel bir model oluşturma çabasıdır, (Cangızbay, 2003). Yol gösterici niteliği buradan gelir.

Marx’ın “bir işçi sınıfı hükümeti” ve “devlet erkinin halk kitleleri tarafından geri alınması” olarak tanımladığı Komün’ün sosyal, ekonomik ve toplumsal sebeplerden bağımsız olarak, sadece Haussman ve kente dair yaşananların bir sonucu olduğunu kimse iddia edemez, kentliyle olan ilişkisi bu süreci ne derece yönlendirmiş olursa olsun. Kentli, kendisine dayatılan, yaşadığı hayattan sonra derece huzursuz olduğu uzun yıllar süren bir geçmişin sonucunda bu isyanı başlatacak seviyeye ulaşmıştı. Komünün ardından Marx şunları söylemiştir: “Paris Komünü, 19. yüzyılın en büyük festivaliydi. 1871 baharındaki olaylara, isyancıların kendi tarihlerinin efendisi oldukları duygusu damgasını vurmuştur – ama bu, “iktidar” politikası düzeyinde değil, gündelik hayat düzeyinde yaşanan bir duygudur. […] “Komün’ün en önemli toplumsal ölçütü, eylemlerde kendini gösteren varoluşudur” (URL-10).

Katılımcı demokratik temeller üzerinde kurulmuş özgür toplumun ilk örneği olarak da görülen Komün, devrimci ve yenilikçi bir kentçiliğin günümüze dek hayata geçirilmiş yegâne örneğidir. 71 günde Paris, geleceğin toplumunun işaret fişeğini yakmış, dünya kent hareketlerine bir rol model olarak tarihteki yerini almıştı. Komünün sonucu veya başarısı/ başarısızlığı konusunda, Guy Debord’nun (1962) söylediği şu sözler komünün değerini anlatır niteliktedir: “Bu hareketi, (klasik romanlarda olduğu gibi) her şeyi bilen ilahî bir bakışla inceleyen kuramcılar, Komün’ün nesnel olarak yenilmeye mahkûm olduğunu ve hiçbir zaman başarıyla sonuçlanamayacak olduğunu rahatlıkla gösterebilirler. Ama şunu unutuyorlar:

Komün’ü gerçekten tecrübe etmiş olanlar için, o zaten başarıyla sonuçlanmıştır” (URL-11).