• Sonuç bulunamadı

2.2. Para Politikası Araçları

2.2.1. Para Politikasının Dolaylı Araçları

Dolaylı araçlar piyasa bazlı araçlar olarak adlandırılabilir. Dolaylı para politikası araçları merkez bankasının piyasalara bir aracı gibi girerek işlem yapmasını sağlayan, inisiyatifi piyasalara bırakan araçlardır. Merkez bankasının kredi kolaylıkları veya reeskont kredileri, genellikle kısa vadeli ve farklı biçimlerde olup, kalitesi yüksek finansal varlıkların (hazine bonosu, hazine kefaletini haiz bonoları ve ticari senetler) iskonto edilmesi şeklinde kullandırılmaktadır.

Zorunlu karşılıklar ya da mevduat munzam karşılıkları bazı finansal kuruluşları, portföylerinin belirli bir kısmını, rezerv para olarak tutmakla (nakit ya da merkez bankasında mevduat olarak) yükümlü kılmaktadır (Akçay, 1997: 17).

Açık piyasa işlemleri, geniş olarak finansal araçların merkez bankası tarafından birincil ve ikincil piyasalarda doğrudan ya da repo-ters repo işlemleri yoluyla alınıp satılması işlemidir. Açık piyasa işlemlerinde kullanılan araçlar çoğunlukla hazine bonoları, merkez bankası bonoları ya da öncelikli ticari senetlerdir (Akçay, 1997: 17).

Merkez bankasına rezerv para arzını belirleme yeteneği sağlayan dolaylı araçların kullanımı, bu işlevini bankaların merkez bankasındaki yükümlüklerini yerine getirdiği ve cezasız olarak limitlerini aşamadığı durumlarda yerine getirebilir. Bankaların likidite pozisyonları üzerindeki bu etki, rezerv arz ve talep dengelerinin yeniden oluşturulmasında interbank ve para piyasası faiz oranlarının değişmesine yol açar. Bu gelişmeler finansal piyasalarda oluşurken, merkez bankası sistemin

likiditesini belirleme ve piyasa dağıtımını üstlenir (Lipsey and Steiner, 1978: 645- 655).

2.2.1.1. Açık Piyasa İşlemleri

Merkez Bankası tarafından rezerv değiştirmek için DİBS’nin (doğrudan iç borçlanma senetleri) satışı ve alımında bulunmak yani dolayısıyla krediyi genişleterek onların kapasitesini kontrol eder (Rao, 2006: 19).

Merkez bankası tarafından açık piyasa işlemleri hem defansif (savunmaya yönelik) hem de ofansif (hücuma yönelik) amaçlarla yapılır. Açık piyasa işlemleri nasıl yapılır?

-Repo: Likidite sıkışıklığında, piyasa kısa vadede geçici süre için fonlanır. Bu DIBS (Devlet İç Borçlanma Senetleri) karşılığında yapılır.

-Ters Repo: Piyasada fazla likidite varsa geçici süre için piyasadan çekilir. Bu DİBS karşılığı yapılır.

-Doğrudan Alım: Piyasada kalıcı bir likidite sıkışıklığı varsa, piyasaya kalıcı olarak likidite verilir.

-Doğrudan Satım: Piyasada kalıcı likidite fazlası varsa kalıcı olarak çekilir. -TL Depo Verilmesi: Likidite sıkışıklığında, Bankalararası para piyasasında bankalara geçici süre için borç verilir. Karşılığında teminat alınır.

-TL Depo Borçlaması: Likidite fazlası varsa, bankalardan teminat verilmeksizin borçlanılır.

Merkez bankası açık piyasa işlemleri aracılığıyla piyasadaki para miktarına, fiyatlara ve faiz oranlarına etki edebilmektedir. Merkez bankasının piyasadan devlet tahvili ve hazine bonosu gibi menkulleri satın alması durumunda, karşılığında piyasaya para enjenkte edilmekte, bu da bankalardaki parasal rezervlerin artmasına ve dolayısıyla parasal tabanı değiştirerek, ekonomideki para arzının genişlemesine yol açmaktadır. Para arzındaki genişleme ise, faiz oranlarını düşürerek yatırımların artmasına ve ekonominin canlanmasına yol açmaktadır. Bu açıdan bakıldığında menkul kıymet alımına yönelik açık piyasa işlemleri, ekonomiyi genişletici yani enflasyonist bir politika niteliğindedir (Bilir, 2006: 53).

2.2.1.2. Reeskont İşlemleri

Reeskont, bankalarca iskonto edilmiş bir senedin merkez bankasınca iskonto edilmesidir. Bankalar ellerindeki ticari senetleri, vadeleri dolmadan merkez bankasına kırdırarak rezervlerini arttırabileceklerine göre, onların bu başvurularını reeskont oranlarında yapacağı değiştirmeler yoluyla kısıtlayarak ya da teşvik ederek merkez bankası bankaların rezervlerini ve kaydi para yaratma olanaklarını etkileyebilir (Parasız, 2005: 351).

Tarihsel olarak merkez bankalarının ilk işlevi, para kıtlığından ileri gelen tehlikeli durumlarda likidite arzını gerekli düzeyde tutmaktır. Bu yönüyle merkez bankası, ekonomideki en son likit kaynağıdır. Merkez bankaları bu gücünü kullanarak, banka sisteminin para yaratma yeteneğini arttırabilir ya da azaltabilir (Parasız, 2005: 351).

Reeskont oranı, aslında 1989 yılına kadar bir para politikası aracı olarak değil selektif kredi politikası aracı olarak kullanılmış ve bu çerçevede orta ve uzun vadeli reeskont kredileri veren TCMB bir nevi kalkınma ve yatırım bankası işlevi görmüştür. 1989 yılında gerçekleştirilen yapısal düzenlemelerle vadeli reeskont kredisi uygulamasına son verilmiş ve bu görev Türkiye Kalkınma Bankası ve Eximbank’a verilmiştir. Bu tarhiten itibaren ise reeskont kredilerinin sadece bankaların acil ihtiyaçlarını karşılmak üzere kısa ve orta vadeli olarak verilmesi öngörülmüştür. Orta vadeli reeskont kredisi için teminat gösterilen kağıtların kısa vadeli olması gerekmektedir. Yani reeskont oranı gerçek bir para politikası aracı haline gelmiştir. Ancak, bankalar pek fazla reeskont kredisi almadığından, daha doğrusu alamadığından bu araç çok sık kullanılamamaktadır (Günal, 2001: 109).

2.2.1.3. Zorunlu (Munzam) Karşılık İşlemleri

Zorunlu karşılıklar bankalar için bir çeşit genel köstektir. Yıllarca önce zorunlu karşılıklar bankalara likidite, borçalarını ödeme yeteneği ve güvenirlik sağlamak amacıyla geliştirilmiştir. Eğer bankalar mevduatlara karşı rezerv tutarlarsa, bu durumun bankaların likiditesinin yükseleceği ve mevduat sahiplerinin fonlarının garanti altında olacağı yönünde bir inanç vardır. Ancak örneğin % 15 gibi bir karşılık

oranı yukardaki sonuçların sağlanması için yeterli değildir. Bu güvenilirlik bir başka yolla da örneğin mevduat sigortası yoluyla da sağlanabilir (Parasız, 2005: 353).

Günümüzde bankaların ayırdıkları zorunlu karşılıkların en önde gelen işlevi, bir para arzı kontrol aracı olmasıdır. Merkez bankası, karşılık oranlarını değiştirerek, bankaların ellerindeki aşırı rezervleri (para tabanını) ve böylece banka sisteminin kaydi para genişlemesini etkileyebilir (Parasız, 2005: 353).