• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL TEMELLER

2.6. Oyunun eğitimde kullanılması

Çocuklara yönelik en etkili öğrenme oyun ile gerçekleştirilir (MEB, 2013). Oyunla eğitim sadece bir ülke için değil tüm dünyada erken çocukluk eğitimi açısından önem arz etmektedir. Eğitimcilerin belirlenen amaçlara erişebilmeleri açısından, oyunun eğitime en etkin şekilde uyarlanması sonucu en tesirli yöntem bile olabilir (Ayan ve Dündar, 2009).

Çocuk bahçelerinin kurucusu olan Fröbel oyunu, eğitimin ayrılmaz bir parçası olarak görüp çocuğun keşfedilmeyen yetenek ve becerilerinin oyun ile ortaya çıkacağını savunmuştur. Ayrıca bunları savunmakla kalmayıp düşüncelerini uygulamaya geçirmiştir (Ergür, 1980).

Oyun; eğitim içerisinde kullanıldığında çocuğun aktivite ihtiyacını karşılayarak, öz benliğini tanıyarak becerilerini keşfetmesini hatta geliştirmesini destekler ve duygusal doyumunun artmasını sağlar. Öğrenmeye yönelik etkili bir vasıtadır. Aynı zamanda oyun, toplumdaki sosyal gelişim açısından önem arz etmektedir (Gülüm ve Torun, 2009).

Oyun çocuğun duygusal doyumunu sağlayarak, öfkesini yatıştırır. Dolayısıyla okul içerisinde ki olumlu davranışlar zamanla artmış olur (Coşkun, 2012).

Oyun çocuğun eğitim hayatını ve karakter gelişimini olumlu yönde etkiler. Aynı zamanda çocuk sosyo-kültürel anlamda ve eğitim alanında da gelişim içerisindedir. Dolayısıyla çocuklarla yapılan etkinlikler mühimdir. Oyun, çocuğun çevresinde olup bitenleri anlayıp bu durumlara uyum sağlamasını, karşılaştığı durumlar karşısında kendisini geliştirmesini ve duruma uygun uyarlama yapmasını sağlar. Dolayısıyla oyun çocuğun gelişim süreçlerini sağlıklı bir şekilde tamamlamasını sağlar (Özer,Gürkan, Ramazanoğlu, 2006).

Eğitici etkinlikler ile çocuk çevresindeki sınırlandırmalar ve sorumlulukları karşısında olumlu bir tutum sergiler. Bunun yanı sıra oyun yoluyla çocuk, sorunlar karşısında; kavrama, sorgulayabilme, çözüm yolu üretme, farklı bakış açısı kazanma gibi becerileri geliştirebilir. Bu süreçte geliştirilen izlem becerisi ile öngörü yeteneği gelişen çocuğun bilişsel gelişimi de desteklenmiş olur (Coşkun, 2012).

Çocuğun nesnelerin benzerlikleri ile farklılıklarını anlaması, onun çeşitli materyaller ile oynaması sonucu karşılaştırma yapması ile gerçekleşir (Filiz, 2008b).

Erken çocukluk ve ilkokul döneminde oynanan oyun; çocuğun gelişme, öğrenme ve güdülenme duygusunun gelişimi açısından çok önemlidir (Tüfekçioğlu, 2013b).

Çocuğun geçmiş bilgi ve becerilerini tekrar tekrar kullanıp bunları geliştirip çeşitlendirmesi eğitici etkinlikler yoluyla gerçekleşir. Bu sayede çocuk belleğinde ki bilgilerin yerini sağlamlaştırarak, pasif konumdan uzaklaşır. Ayrıca oyun çocuk fark etmeden, çocuğun gelişimsel düzeyini anlamamızı sağlayarak, nitelikli sonuçlara ulaşmamızı sağlar (Coşkun, 2012).

Oyun; çocuğu eğlendirirken, bilgi ve beceri seviyesini artırır (Hanbaba ve Bektaş, 2011).

Oyun çocuğa bilgi ve beceri kazandırmasının yanı sıra çocuğun ruhsal durumunun da iyileşmesine, onun yaşantısından ve yaptıklarından zevk almasına olanak sağlar. Bilgi, beceri ve yeteneklerinin farkında olmasını sağlar. Eğitim aracılığıyla hedeflenen, çocuğun otokontrolünü sağlaması ve kendini gerçekleştirebilmesidir. Bunların sağlanabilmesi için çocuğun mutlu bir birey olması gerekir. Bu bağlamda Platon, Sokrates ve Aristoteles zamanındaki Yunanlılar mutluluğu herhangi bir nesne ya da kavrama bağlı olmaksızın tarif etmişlerdir. Buradan yola çıkarak mutluluk hayatın her anında geçerli olan bir olgudur (Noddings, 2006; Gözütok, 2006).

Çocuğun en doğru biçimde hayat tecrübesi kazanması oyun ile gerçekleşir. Çocuk oyun ile hayatı tanıyıp anlamlandırarak hayal gücünü, hislerini ve idrak etme kabiliyetini güçlendirir üstelik becerilerini de ilerletmiş olur. Bununla birlikte çocuğun oyun ile öğrenmesi onun duyusal ve idrak etme becerilerini geliştirerek bilgisini artırır (Kale, 1997).

Çocuğun kendi benliğini keşfedip hayatı tanımasının ve anlamlandırmasının zihninde yavaş yavaş oluşabilme süreci, oyunu hayatın bir parçası haline getirmesiyle olur (Kale, 1997).

Çocukta salt oyun oynama düşüncesi vardır görüşünden yola çıkan Gazzali, çocuğa oyun alanında özgürlük sunarak oyun ve etkinlik seçimlerini çocuğun kendisinin yapması gerektiğini savunmuştur. Çocuk oyundan uzak tutulur ise bilişsel ve duyuşsal gelişimi için sıkıntılı durumlar ortaya çıkabilir. Bunun sonucunda ise çocuk bu sıkıntılardan kurtulma amaçlı, yanlış tutum ve yöntemlere başvurabilir (Yavuzer, 1987).

Oyun ile öğrenirken önem verilmesi gereken bazı hususlar vardır bunlar; her oyunun bir hedefinin olması ve sonuçta o hedefe ne derece ulaşıldığı. Oyunların çocuğun beğeni, beceri ve gelişim düzeylerine uygun olmasıdır. Aynı zamanda eğitimci aralıklarla oyun sırasında gözlem yapmalı ve tüm çocukların aktif katılımının sağlandığı basit oyunlar olmalıdır. Bunun yanı sıra oyunlar dersin ortasında ya da sonunda verilerek her dersin 5-10 dakikası oyuna ayrılmalıdır (MEB, 2009 ; Sönmez, 2011).

Çocukların ve yetişkinlerin düşünme yapıları birbirinden tamamen farklıdır. Dolayısıyla çocuklara yetişkinlerin bir minik kopyası olarak bakılmamalıdır. Her çocuğun sonuca ulaşmada kendine has yöntem ve fikirleri vardır. Bu yöntemlerden en olağanı ise, oyundur. Çocuk, oyun ile deneyerek öğrenir. Bu nedenle çocuğun oyun etkinlikleri çeşitlendirilmeli ve geliştirilmelidir (Charles, 2000).

Öğretmen oyun tasarımı yaparken çocukların iç-dış mekan olarak kısıtlanmadığı bir ortamda onların gelişimsel düzeylerini göz önünde bulundurarak yaşlarına uygun oyunlar hazırlamalıdır. Ayrıca görev dağılımı sırasında her çocuk kendi istek ve beğenisi doğrultusunda yönlendirilerek çocuğun olumsuz duygular içerisine girmesi engellenir (Dowling ve Dauncey, 1992).

Çocuğa ders anlatırken herhangi bir materyal kullanmamak, öğretmen merkezli öğretim tekniğini kullanmak çocuğu eğitimde pasif duruma geçirir. Bu nedenle oyunları çeşitli tekniklerle birleştirerek, çocuğu aktif konuma geçirmek önemlidir. Çocuk bu sayede keşif yaparken karşılaştığı sorunlar karşısında sorgulayıcı bir tavır sergileyerek çözümlemeye çalışır. Nitekim oyunun benzetim ile birleşimiyle çocuğun deneme-yanılma yapmasına olanak sağlanır (www.pbl.com, 2002).

Çocuk sürekli devinim içerisindedir. Oyun ise bu deviniminden yararlanarak çocuğun ruh halini anlayıp, onun duygu durumundan hareketle olumlu tutum ve davranışlarını, yine olumlu tutumlara çevirmesine yardımcı olur. Oyun, çocuğun mesuliyetinde olan vazifeleri yapmasında ve kendini sosyal-duygusal olarak geliştirmesinde en verimli yöntemdir (Stanley, 2009).

Er (2008), yabancı dilin oyun ile öğretiminde sınıf içi bir faaliyet olarak öğrencinin hedefe ulaşmasında olumlu etki bırakan, aktif öğrenme ile katılımcıyı destekleyen, gerçek bir iletişim ortamı yaratmada ve gerçek dilin kullanılmasında önemli bir payı olduğunu belirtmiştir.