• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL VE KAVRAMSAL ÇERÇE

2.1. TURİZM SEKTÖRÜ VE GÜVENLİK

2.1.4. Tur izmde Güvenlik Algısının Şekillendiği Başlıca Alanlar

2.1.4.3. Otelde Güvenlik

Oteller, seyahat edilen ülkede konaklanılan yer olması sebebiyle, işletme sahipleri, turistlerin her türlü konforu yaşamaları için çabalarken aynı zamanda güvenlik ihtiyaçlarını da karşılamak durumundadırlar. Bu nedenle otel mekanlarının iç ve dış güvenliği önemlidir.

İşletmeciler, otel kuracakları yerleşim yerinin seçiminde göz önünde bulunduracakları özelliklere güvenlik unsurunu da katmak durumundadırlar. Çünkü daha az güvenli yerlere kurulan otellerin tercih edilme durumları sıkıntılı olabilmektedir. Örneğin; İstanbul’un güvenlik ve asayiş sorunlarına sıkça rastlanan “Tarlabaşı” bölgesine yakın bir otel ile kentin toplumsal merkezlerinden biri olan Taksim meydanında faaliyet gösteren otelin güvenlik kaygıları farklıdır. Tüm turist çeken şehirlerde birbirlerine yakın mesafede olmalarına rağmen güvenlik açısından önemli farkların olduğu konaklama işletmeleri de mevcuttur. Bu konuda işletme idarecileri ve güvenlik birimleri yöneticileri çeşitli tedbirler almak zorundadır.

Otelin yerleşim yeri yanında, binada kullanılan araç ya da donanımların da güvenliği önemlidir. Örneğin, asansör, odalardaki elektrik donanımı, balkon demirlerinin sağlamlığı gibi unsurların tüketicilerin tercihlerinde etkili olması, otel seçiminin sadece dekorasyon, manzara ve konfor gibi unsurlara bağlı olmadığının göstergesidir. Bunun yanında, binada çıkabilecek çeşitli yangınların yaşanmaması için çeşitli güvenlik tedbirlerinin alınması önemlidir (Koyunoğlu, 2003: 78). Özellikle oteller gibi, müşteri konaklama hızının fazla olduğu mekanlarda bina güvenliği ve yangın risklerine karşı koruma tedbirleri alınması önemlidir. Ayrıca elektrik tesisatının bakımının belli aralıklarla yapılması, dekorasyonda kullanılan malzemelerin kolay yanabilen maddeler içermemesine dikkat edilebilir.

Otel odalarının güvenliği yanında, otel içindeki havuz, bar gibi mekanlardaki güvenlik konusu da, turizmcilerin dikkate aldığı unsurlar arasında yer almaktadır. Avrupa Birliği’nde de bu konuya özen gösterilerek bu konuda alınan kararda; bir otelde yangın güvenliği konusuyla ilgili tüm ayrıntılar bulunmakta olup yangın çıkışları, yapı özellikleri, dekorasyon ve kaplama malzemesi, aydınlatma, ısıtma, havalandırma sistemi, yangınla

mücadele, alarm ve uyarı cihazları, güvenlik önlemleri başlıklarını içeren teknik yönetmelik de yer almaktadır (Çiçek ve Özgen, 2001: 139-140).

2.1.4.4. Gıda Güvenliği

Sağlık güvenliği, güvenli bir turizm için önemli unsurlardan biridir. Turistler gidecekleri bölgede, bulaşıcı bir hastalığa yakalanma, rahatsızlanma ya da çeşitli nedenlerden dolayı sağlığını kaybetme endişesini taşırlar. Böyle bir durumda turist hem tatilini dilediği gibi yaşayamayacak hem de yabancı bir ülkede zor durumda kalmış olacaktır. Bu nedenle turistler sağlık güvenliği olmayan ya da bu yönden riskli olarak algıladıkları ülkelere seyahat etmeyeceklerdir (Seçilmiş ve Ünlüönen, 2009: 71).

Turizm işletmeleri ve turistik bölgelerde tüketilen ürünlerin güvenliği konusu özellikle turistlerin tüketim davranışlarında belirleyici olmaya başlamıştır. Gıda güvenliği konusunda hijyen en ön sırada yer alan konudur. Turistler, gidecekleri ülkeyi ve bölgeyi tercih ederken yemek ve gıdalarını rahatlıkla tüketebilecekleri yerleri tercih etmektedirler.

Bu nedenle birçok turizm işletmesi gıda güvenliği konusunda bazı standartları yakalamaya çalışmakta ve hatta bazı uluslararası geçerliliği olan gıda sertifikaları almaktadırlar. Örneğin, HACCP (Hazard Analysis and Critical Control Point-Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları ); gıda işletmelerinde sağlıklı gıda üretimi için gerekli olan hijyen şartlarının (personel hijyeni, ekipman hijyeni, hammadde hijyeni, ortam hijyeni vb.) belirlenerek bu şartların sağlanması, üretim ve servis aşamasında tüketici açısından sağlık riski oluşturabilecek nedenlerin belirlenmesi ve bu nedenlerin ortadan kaldırılması temeline dayanan bir ürün güvenliği sistemidir.

Güvenli olmayan gıdaların tüketilmesi sonucunda ortaya çıkan gıda kaynaklı hastalıklar ve ekonomik kayıplar tüm ülkeler için önemli bir sorun olmaya devam etmektedir. Bu nedenle gıdaların güvenli bir şekilde üretilebilmesi için gerekli olan gıda güvenliği yönetim sistemleri tüm dünyada gelişerek ve yaygınlaşarak uygulanmaya konmaktadır. Bunlardan en yenisi ise ISO tarafından 2005 yılında hazırlanan ve 2006 yılında Türkiye’de kabul edilen ISO 22000: Gıda Güvenliği Yönetim Sistemleri Standardıdır (Koçak, 2007: 156).

ISO 2200 standardı, gıda tedarik zincirindeki tüm işletmelerin güvenli gıda üretimi ihtiyacını karşılamayı amaçlayan uluslararası bir standarttır. ISO 2200 standardı, gıda zincirinde hammaddeden başlayarak her bir aşamada ve noktada tehlike analizleri yaparak gerekli yerlerde kritik kontrol noktalarını belirlemekte ve bu noktalarını kontrol ederek izlemektedir. Sistem, herhangi bir problemi henüz oluşmadan önlemekte, sistemin korunmasını sağlayarak belirli normlara uygun, güvenilir gıdaların üretilmesini ve tüketiciye sunulmasını sağlamaktadır. ISO 2200 standardı geniş kapsamlı kompleks bir yapı olup, süreklilik arz ederek hammadde temini, gıda hazırlama, üretim ambalajlama, depolama, nakliye gibi gıda zincirinin her aşamasında uygulanabilmektedir (Bucak, 2011: 6). Bu yüzden oteller, yiyecek-içecek işletmeleri, catering firmaları, toplu yemek sunan firmalar gibi yiyecek içecek zincirine dahil olan tüm işletmeleri kapsamaktadır.

Turistik tesislerde hazırlanan yiyecek ve içeceklerin, sağlığa uygun olarak ve hijyen unsuruna dikkat edilerek hazırlanması ve iyi korunması büyük önem taşımaktadır. Hazırlanan yiyecek ve içeceklerde sağlığa uygun koşulların bulunmaması ve hijyen unsuruna dikkat edilmemesi durumları yiyeceklerin sağlığa zararlı bakteri oluşturmasına ortam hazırlar. Turistik tesislerde sağlık ve hijyen şartlarına uygun olarak hazırlanmayan gıdalar sonucu görülen enfeksiyonlar, turistler için en çok görülen hastalıklar olarak, turizmde öncelikli sağlık sorunları arasında yer almaktadır (Koyunoğlu, 2003: 81).

Sağlık ve hijyen konusu uluslararası turizm pazarında ürün satışında önemli bir rekabet unsuru olarak yer almaktadır. Sağlık ve hijyen konularında güven vermeyen bölgeler, ülkelerin turizm otoriteleri, seyahat acentaları ve tur operatörleri tarafından gidilmesi riskli bölgeler olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle tur operatörleri ve seyahat acentaları sağlık güvenliği olmayan bölgelere pazarlama kataloglarında yer vermemektedirler (Seçilmiş ve Ünlüönen, 2009: 72).

Turistlerin gezileri sırasında hastalanmasının en önemli nedeni; bulaşıcı hastalıklardır. Çünkü onlar bir süre için alıştıkları ortamdan çıkarak tamamen yeni ve yabancı bir ortamda yaşamaktadırlar. Beslenme düzenleri, yedikleri yiyeceklerin türleri ve pişirilme usulleri, içtikleri su, barındıkları ortam, iklim, çevre ve alışkanlıkları değişmektedir. Ayrıca; dünyada bazı bulaşıcı hastalıklar için riskli bölgeler bulunmaktadır. Buralara gidecek kişilerin uyması gereken sağlık kuralları Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Uluslararası Sağlık Mevzuatı ile düzenlenmiştir. Yolculuk yapan kişi, herhangi bir sağlık

sorununu, hastalığını gittiği bölgeye veya ülkeye taşıyabileceği gibi, sağlıklı olan bir kişi ziyaret ettiği yerlerde bir hastalığa yakalanarak, bunu ülkesine taşıyabilmektedir. Bazen de; yolculuklar sırasında hastalık etkeni kişilere eşlik edebilmektedir. Örnek olarak; 1969-1999 yılları arasında 12 ülke tarafından havaalanı çevresinde yaşayan insanlarda toplam 87 sıtma vakası rapor edilmiştir. Bunun sorumlusu olarak uçaklara yerleşen sivrisinekler (jet- setting mosquitoes) gösterilmektedir (Demirhindi, 2011: 4).

Benzer Belgeler