• Sonuç bulunamadı

2. TANZİMAT SONRASI MİMARİ ANLAYIŞIN DÖNÜŞÜMÜ VE SOSYAL

2.1. OSMANLI SOSYAL HAYATINDA LEVANTENLERİN ETKİLERİ

Levanten kelimesi Fransızca lever sözcüğünden türemiştir. Güneş doğması, doğu anlamına gelir. Avrupalılar tarafından Doğu Akdeniz ülkelerini tanımlamak için kullanılır. Levanten kavramının ortak bir tanımı yoktur. Genellikle XVII. yüzyıldan itibaren çeşitli sebeplerle Osmanlı topraklarının liman şehirlerine yerleşen İngiliz, Hollandalı, İtalyan, Fransız, Macar ve Slav kökenli topluluklardır108.

Tanzimat ve Islahat Fermanları ile birlikte XIX. yüzyıl ikinci yarısı hem değişim hızı hem de değişim niteliği bakımından tamamıyla gayrimüslimlerin lehine gelişmekteydi. Yüzeyde amaçlanan "beraberliğin" tersine çevrilmiş, gayrimüslimlerle yabancıların kendilerine sağlanan hukuksal imkânları (malî kaynaklar, organizasyon bilgileri ve Batı diplomatik desteği sayesinde) Müslüman teb’ayı çok geride bırakır şekilde kullandıkları görülmüştü109. Kuşkusuz, yaşanan bu

gelişmeler Osmanlı topraklarında XIX. yüzyılda levanten toplulukların artış göstermesinde etkili olmuştur.

Yahudi, Ermeni ve Rumlar XIX. asırda Galata ve Pera Bölgesi’ne göç edip iş buluyorlar, tercümanlık yapıyorlardı. Bunlar yabancılarla sürekli temas halinde olup Fransızca konuşuyorlardı. Zamanla levanten denilen melez bir grup oluşturdular. Levantenler Türkçeyi de iyi biliyorlar. Gelen yabancı tüccara, sefirlere tercümanlık yapıyor ve yardım ediyorlardı. Yani bunlar iki taraflı ve ikiyüzlüdür denilebilir. Hem Osmanlıdır, hem yabancıdırlar. Öbür taraftarı Türklerin Garplılaşması bakımından Pera'nın önemli bir işlevi vardır. Yüksek sınıf, yani İstanbul'un asilzadeleri, beyzadeleri, hanımefendileri artık Kapalıçarşı'yı bırakıp Beyoğlu'ndan alışverişe başladılar. Yani bir alafrangalık modası başladı. Orada pastaneler, tiyatrolar olduğundan Pera, Batılılaşma modasına öncülük etmiştir.

107 Doğan Kuban, a.g.e., s.508

108 Muharrem Yıldız, “İzmir Levantenleri Üzerine İnceleme”, Turan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Dergisi, Cilt 4, Sayı 13, 2012, s.36.

İlk belediye meclisi Galata' da, orada yerleşmiş olan Avrupalılarla Türklerin iştirak ettiği bir meclis olarak ortaya çıktı. İstanbul'da ilk defa yolların gazla aydınlatılması orada başladı. Büyük gemilerin yanaşması için Fransız kumpanyalara rıhtımlar yaptılar. Yani İstanbul'un Batılılaşması ve modernleşmesinde Pera ve Galata büyük rol oynadı. Galata'da yabancı ve karışık belediye meclisi daha sonra İstanbul'da kurulup benimsendi110.

Pera’da diplomasi, Katolik halkın esas uğraşı olarak kalırken, İzmirde ise ticaret ön planda olmuştur. 1800’lerde Levanten Pera, liman semti Galata ve İzmir’de 2400 ile 6000 arası kişiyi kapsayan oldukça küçük topluluklar oluşturmuşlardır. Fakat 1900’lerde Galata ve Pera’da 60.000 civarında olan levantenler, kent nüfusunun yaklaşık %10’luk bir payını oluşturmuşlardır. Tanzimat Dönemi’nin başlaması ile Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Hristiyanların yaşam koşulları düzelmiş ve aynı zamanda İmparatorluk’un çağdaşlaşması için Avrupalı uzmanlara ihtiyaç artmıştır. Bir diğer taraftan yerlilerin, özellikle gayrimüslim seçkinlerin benimsedikleri Avrupai yaşam biçimini sürdürebilmeleri için de kuaförden fayton ustasına kadar çok sayıda göçmene ihtiyaç duymuşlardır. Göçmenlerin birçoğu erkekti. Erkeklerin kadınlara göre beşe bir oranında oldukları tahmin edilmektedir. Bunların birçoğu doğuda kalmış ve yerli Katoliklerle evlenmişlerdir. 1900’lerde Avrupalı Katoliklerin, Peralılar’ın ve Ada Katoliklerinin Arap ve Ermeni Katolikler, Doğu Akdeniz göçmenleri ve diğer gayrimüslim milletlerin mensupları ile kaynaşmasından yeni bir grup oluşmuştur. Kökünü tamamen kaybeden bu grup, Katolik mezhebi, göze çarpan bir Avrupai yaşam biçimi özellikle tüketim ürünleri, giyim ve ev gibi maddi kültürde belirginleşen ve özel bir hukuki statü ile kendini belli etmiştir111.

Göç şeklinde gelme olaylarında gayrimüslim tebaa ve yabancı uyruklularda çok belirgin bir artış vardı. Sömürücü Batı için ticari imkânların gelişmiş olması da yabancı tüccar gruplarının İstanbul’da köprübaşıları tutmak üzere Beyoğlu’na

110 Halil İnalcık, Bülent Arı, “Türk-İslam-Osmanlı Şehirciliği ve Halil İnalcık'ın Çalışmaları”, Türkiye

Araştırmaları Literatür Dergisi, Cilt 3, Sayı 6, 2005, s.44-45.

111 Oliver Jens Schmitt, “Uzun 19. yy’da İstanbul ve İzmir’de Levantenler; Uluslarüstü Bir Mezhep

Grubunun Oluşumu ve Kimliklerin Oyunu” İstanbul İmparatorluk Başkentinden Megakente, Edt., Yavuz Köse, Kitap Yayınevi, İstanbul 2011, s.134,136.

koşmalarına yol açıyordu112. Avrupalı şarkiyatçılar, Doğu politikasının yönetimini

Doğululardan almak istemişlerdir113.

XIX. yüzyılda levantenler, bilhassa İstanbul’da inşaat, saat, hizmet, sanat, gıda gibi pek çok sektörde söz sahibi durumunda idiler. Bunların yanı sıra 1860’tan itibaren Türkiye’de ilk sigorta şirketlerine rastlıyoruz. Stefan Sigerist, bu dönemde İsviçreli levantenlerin kurmuş oldukları sigorta şirketlerinden bahseder. Basler, Schweiz ve Helvetia adındaki sigorta kuruluşları, Boğaz dolaylarında nakliyat yangın sigortası alanında hizmet vermişlerdir. Sigerist’in aktardığına göre yangın sigortası işi çok riskliydi, çünkü yangın çıktığında yangının söndürülmesi karşılığında ödenecek para için yerel itfaiye teşkilatıyla pazarlık etmek gerekiyordu. Pazarlıkta anlaşılmazsa itfaiye yangını söndürmeden gidiyordu114.

Levantenler özellikle İstanbul ve İzmir’e yerleşerek bu şehirlerde nüfuslanmışlardır. İstanbulda yaşayan başlıca levanten aileler; Deleoin, Baltazzi, Tubini, Lorando, Skolidis, Union Française, Courea, Livadari, Kristisch, Whittal, Corpi, Schneider, Berger, Barry, Boudouy, Perpignani, Decugis, Perona, Doria, Novoni, Fornetti, Negri, Sansoni, Oliveri, Brutti, Grillos, Cavalorsa, Salvago, Chiavariler, Testa, Pisani, Contarini, Galante, Alessio, Dhe, Brazino, Paterio, Sanguinazzo, Sassi, Damarcoa, Beneventino, Polletti, Carrazzo, Cudrano, Orlando, Ralli, Corpi, Panas, Dappei, Lorenzo, Castelli’dir115.

Tanzimatla birlikte geleneksel kurumlar “tanzim” edilerek, batılı reformlarla yeniden düzenlenmiştir. Bu hususta belediyecilik çalışmalarının ilk örnekleri olan İstanbul Şehremaneti ve Altıncı Daire-i Belediye kurumları modern belediyecilik çalışmaları için önem arz etmektedir. 1858 yılında Paris’i örnek alarak kurulan olan Altıncı Daire’ye, İstanbul’da kurulan ikinci belediye olmasına rağmen Paris’in en donanımlı bölgesi olan Altıncı Bölge’nin ismi verilmiştir. Altıncı Daire, sınırları içindeki kentsel mekânın Batı benzeri bir görünüm almasında etkilidir. Merkezi

112 Mustafa Cezar, 19. Yüzyıl Beyoğlusu, Akbank Yayınları, İstanbul 1991, s.15 113 Oliver Jens Schmitt, a.g.m., s.132

114Stefan Sıgerıst,“19.Yüzyılda Konstantinapolis’teki İsviçreliler”, İstanbul İmparatorluk

Başkentinden Megakente, Kitap Yayınevi, Edt.,Yavuz Köse, İstanbul 2011, s.158.

115 İlber Ortaylı,”Levantenler” Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Kültür Bak. Ve Tarih Vakfı

yönetimden destek alan Altıncı Daire üyeleri arasında büyük çoğunluğu, levanten ve gayrimüslim Osmanlılar oluşturur116.

2.2. BATILI ANLAMDA ŞEHİRLEŞME ÇALIŞMALARI VE