• Sonuç bulunamadı

Geç Osmanlı Dönemi Aksaray’da Eğitim

2. II Meşrutiyet ve Cumhuriyet Dönemleri Hakkında Kısa Bir Değerlendirme

3.2. Nüfus

3.3.2. Geç Osmanlı Dönemi Aksaray’da Eğitim

Aksaray’da salt Osmanlı dönemi eğitimi hakkında Eşref Temel’in “Hurufât Defterleri'ne göre Aksaray Kenti Klasik Eğitim Kurumları (XVIII.-XIX. yüzyıllar arası)”, 2008’de tamamlanmış yüksek lisans tezi bulunmaktadır. Farklı çalışmalarda yine Osmanlı dönemi Aksaray eğitim tarihiyle alakalı detaylı olmayan bilgiler mevcuttur. Osmanlı döneminde sadece Aksaray’da değil Anadolu’nun tamamına yakınında okullaşma oldukça azdır. II. Abdülhamid döneminde Aksaray’da açılan üç okuldan birisi Rüşdiye Mektebi’dir. Diğer ikisi ise iptidaidir (ilkokuldur): Şeyh Hamid Mahallesi’nde 1906’da hizmete giren “Feyz-i Sıbyan” (Okulun adı sonradan “Reşadiye” olmuştur) ile “Hacı Hasanlı Mekteb-i Đbtidaisi”dir (BOA, MF.MKT, 962/36-3a).

3.2.2.1. Aksaray Rüşdiye Mektebi

Đlk rüşdiyelerin açılışı ve gelişmesi hakkında Kodaman’ın tespitleri önemlidir. Buna göre II. Mahmud devrinde, sıbyan okullarının yetersiz olduğu anlaşılmış ve 1838 yılında ıslahı düşünülmüştür. Yine bu süreçte sıbyan okullarının üstünde, sınıf-ı sani okullarıeğitime başlamıştır. Padişah, sınıf-ı sani isminin rüşdiyeismiyle değiştirilmesini istemiştir. Đşin ciddiyetiyle birlikte bu okulların idaresi ile meşgul olacak Mekâtib-i Rüşdiye Nezareti kurulmuş ve nazır (bakan) tayin edilmiştir (Kodaman, 1998:91).

II. Abdülhamid döneminde rüşdiyeler dâhil olmak üzere eğitim kurumları nitelik ve nicelik yönünden zaten kâfi değildi. Bir de 93 Harbi sonrasında Tuna, Bosna, Hersek, Sofya vilâyetlerinin kısmen kaybedilmesiyle buralarda bulunan 75-80 rüşdiye okulu da

78

elden çıkmıştır. Böylece 1878 yılında, devletin elinde 300 civarında rüşdiye okulu kalmış ve Maârif Nezareti işe bu sayıdan başlamıştır. 1878-1884 arasında 170'e yakın rüşdiye açılmış ve sayı 300'den 470'e yükselmiştir. Konya Vilayeti dâhilinde toplam 19 rüşdiye bulunmaktadır(Kodaman, 1998:96).

1906-1907 eğitim-öğretim yılında Niğde genelinde toplam 6 rüşdiye varken birisi de Aksaray’dadır.Aksaray Rüşdiye Mektebi 1881’de açılmıştır. Mektupçu Hilmi Aksaray Rüşdiyesi’nin 1299 tarihinde açıldığını ve 1337 senesi gayesine kadar devam ettiğini yazmaktadır (Mektupçu Hilmi, 1931:44).Verilen tarihlerinhangi takvime göre olduğu belirtilmemiştir ama hicri olmalıdır. Miladi karşılığı 1881-1918 arasıdır. Buradaki bilgiye göre Aksaray Rüşdiye Mektebi 37 yıl boyunca eğitim yuvası olarak Aksaraylının hizmetinde olmuştur. Arşivlerdeki bazı belgelerde daha çok medresenin tamiriyle alakalı bilgiler bulunmaktadır (BOA, MF.MKT, 895/24-4; BOA, MF.MKT, 895/24-3; BOA, MF.MKT, 895/24-2a; BOA, MF.MKT, 895/24-2b; BOA, MF.MKT, 895/24-1).

3.3.2.2. Darü’l-Huffaz

Perek’in eserinden 1920’lerde Darü'l-Huffaz diye bilinen bir okulun açıldığı öğrenilmektedir. Bu okulun temel amacı isminden de anlaşılacağı gibi hıfz etme, ezberlemeydi.Darü'l-Huffaz adıyla açılan bu okulun tam olarak hangi tarihler arasında hizmet verdiği tespit edilememiştir. Kergi (Kurşunlu) Cami’nin yanındaki bu okulun hocası Hacı Ahmet Efendi olduğundan aynı zamanda hocanın adıyla da bilinir ve “Hacı Ahmet Efendi Mektebi” olarak da anılırmış. Başta Kur'an-ı Kerim’in ezberletilmesinin hedeflendiği okuldaki derslere bazen katıldığını yazan Perek ayrıca şu bilgileri ilave eder:

En devamlı ve ısrarlı öğrenci, o zamanlar soyadlarıyla Naibzade Hacı Tahir Efendinin oğlu Mithat oldu. Okula Nevşehir'den kıymetli bir Kur'an hocası getirilmişti. Adı Rıza Efendi idi. Mithat Hoca’nın derslerinde hıfza (Kur'an ezberlemeye, hafızlığa) başladı. Israrla devam etti. Đstiklal savaşından sonra bu okul kapanınca hoca ile birlikte Nevşehir'e giderek hıfzını tamamladı. Co[ğ]lakının başındaki güzel evlerinin üstüne yeni yapılan Cihannumada muhteşem bir törenle hıfzı ikmal merasiminin yapıldığını hatırlarım. Sonradan Naibzadeler ailesi Gürsoy adını almış ve kıymetli hafız Mithat Gürsoy terziliğe başlayarak uzun bir mücadeleden sonra memleketin en kıymetli iş adamlarından biri olmuş, içeride ve yurt dışında başarılar göstermiş, ün

79 3.3.2.3. Aksaray Numune Mektebi

Mektupçu Hilmi, Numune Mektebi’nin 1332/1913 yılında açıldığını 1337/1918 Eylül gayesine kadar devam ettiğini kaydetmektedir (Mektupçu, 1931:44).Fakat Faruk Zeki Perek’in Numune Mektebi’yle alakalı anlattığı bölüm dikkatlice okunduğuda 1920’lerde de açık olduğu anlaşılır. Burada akla şu soru geliyor: Bahsedilen iki numune mektebi farklı mı? Mektupçu Hilmi’nineserinin yayınlandığı tarih 1931’dir. Faruk Zeki Perek’in anlattığı yıllar da bu yılların hemen öncesidir. Đkisinin de anlattığı yıllar bu kadar yakınken okulun faal olduğu tarih aralığındaki uyumsuzluk hemen fark edilmektedir.

Perek, iki tip okuldan bahseder. Bunlardan mahalle mektepleri eski usul üzerinde eğitim vermektedir ve toplam 5 adettir. Diğerleri ise modern anlamda eğitim veren tipteki okullardı ve bunlar da Numune Mektebi ile Đnas Mektebi’dir. Perek iki okulun müdfredatını kısaca şöyle özetlemektedir: “Mahalle mekteplerinde (Elifba) dan başlayarak sadece dinin temelleri ve Kur'an okuması öğretilirdi. Numune ve Đnas (kız) Mekteplerinde Türkçe okuma yazma, hesap (matematik), Türkçe, sarf, nahiv (gramer), ziraat, tarih, beden hareketleri gibi dersler vardı” (Perek, 1998:10).Perek, Numune Mektebi’nde öğrenci olduğu için bina hakkında detaylı bilgiler vermektedir:

Irmak kenarında ilk köprüden orta köprüye [Hasas Köprüsü ile Nakkaş arasında] giden yol üzerinde yapılmış tek kat güzel bina. Zamanımızda yüksekçe bir zemin üzerine sarı taşlarla yapılmış yepyeni bir bina idi.Giriş kapısına dört beş basamakla çıkılırdı. Solunda sokak üstünde büyükçe dört odası vardı. Sağında galiba üç odası vardı, genişçe bir aralıktan avluya inilirdi. Bu aralığın sağındaki oda ikiye bölünmüştü. Đptidai mektebi olarak kullanılıyordu. Her halde yeni, modern öğretim hareketi gereğince mahalle mekteplerinin yerini almak üzere yapılmış olmalı idi. Okulun orta köprü tarafında, bina büyüklüğünde bir avlusu vardı. Sonradan çarşı tarafında, küçük ırmağa doğru giden büyük arsa da avluya ilave edildi. Binanın temsil ettiği Numune mektebi altı sınıflık bir ilkokul (Đptidai mektebi) olarak çalışıyordu. Đlk iki sınıf: Devre-i ula (birinci ikinci), Üçüncü, dördüncü sınıflar: Devre-i Mutavassıta, beşinci, altıncı sınıflar: Devre-i aliye, 1,2 olarak adlandırılıyordu. Okul sadece erkek çocuklar içindi. Okulun arkasında, çarşı tarafından hamama doğru giden yol üzerinde, solda ileride

kızlar mektebi vardı(Perek, 1998:17).

Yakın döneme kadar Cumhuriyet Mektebi olarak bilinen bu binanın olduğu yerden yol geçmiştir. Günümüzde, Ulu Cami ve belediyenin arasındaki caddeden okullara doğru gelirken sağda uzun yıllar Orta Mektep sonra da Aksaray Lisesi diye meşhur bina varken solda ise Aksaray Ortaokulu bulunmaktadır.

80 3.3.2.4. Reşadiye Đbtidaisi

Şeyh Hamid Mahallesi’nde 31 Ağustos 1906 tarihindeFeyz-i Sıbyan Đbtidai(BOA, MF.MKT, 962/36-4) ismiyle hizmete giren bu ibtidainin adı 1909’da tahta geçen Sultan Mehmed Reşad’tan dolayı “Reşadiye Mektebi” olmuştur (BOA, MF.MKT, 962/36-3a).Tekke-zâde Mustafa Efendi’nin ismiyle de bilinen (Perek, 1998:10) okul hakkında başka bilgi bulunamamıştır.

3.3.2.5. Hacı Hasanlı Mekteb-i Đbtidaisi

Belgede sadece 1908’de açıldığı kayıtlı olan “Hacı Hasanlı Mekteb-i Đbtidaisi” hakkında başka bilgi bulunamamıştır (BOA, MF.MKT, 962/36-3a).

3.3.2.6. Zobalak Mektebi

Aksaray’da eski usulle 5 mahalle mektebinden bahsedilmişti. Bu mektepler hakkında başka kaynak tespit edilemediğinden yinePerek’in eserine müracaat edilmektedir. Bahsi geçen eserde Mahalle Mektepleri başlığı altında kısa ve öz bilgiler mevcuttur42.Fetvacı-zâde Şükrü Hocanın Mektebi diğer adıyla Zobalak Mektebibaşlığı altında Perek’in eserinde hem okuldan hem de verilen eğitimden bahsedilmektedir:

Hocanın sağındaki sıralarda en ileri seviyede çocuklar otururdu, ondan sonraki sıralarda seviyeler derece derece düşerdi. Her talebe sıra ile hocanın önüne gelir dersini okurdu. Yazı dersi ve eğitimi yoktu, yazı tahtası bulunmazdı. Tek amaç Kur'an okumasını ve dinin temellerini öğrenmekti. Yetişkin çocukların hoca mahfelinin bir kenarında ayakta durup dinin temelleri ile ilgili sorulara basmakalıp cevaplar verdiği olurdu.

Alfabe'yi öğrendikten sonra okumaya geçilir, Kur'an'ın kısa sureleri okunur ve ezberlenirdi. Modern ilim hayatına ve Türkçe konularına götüren yeni okullar bu tür eğitime son vermek için hazırlanmış, mahalle mekteplerinin ve medreselerin yerini

almıştır(Perek, 1998:11).