• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: ÖRNEK FIKHÎ YORUMLAR VE METĠNLER

3.1. Ġbâdât

3.1.4. Oruç: Ġlk Oruç ġeklinin Neshedilmesi

202

Kitab‟u Tefsir‟i Hamse Mie Âye Mine‟l-Kur‟an, s.14-7 203

106

Ey iman edenler! Oruç sizden, öncekilere yani, kendilerine Ġncil'in indirildiği

Ġsa'nın ümmetine yazıldığı yani, farz kılındığı gibi size de yazıldı yani, farz kılındı; çünkü Müslümanlar Ramazan ayından önce AĢure Günü oruç tutuyorlardı. Bunun üzerine, "size de yazıldı" buyruğu indi ittika etmeniz için yani, yatsı namazından ve uykudan uyandıktan sonra yemekten, içmekten ve cimadan sakınmanız için sayılı günler yani, Ramazan ayının günleri. Sizden hasta veya

yolcu olan kimse oruç tutamazsa, tutamadığı günler sayısınca baĢka günlerde oruç tutsun. (Bakara/l83-4) ġanı yüce Allah Ġslâm'ın ilk dönemlerinde bize Ģunu

farz kılmıĢtı: Ramazan ayında güneĢ battığında, oruçlu olmayana helâl olan Ģeyler, oruçluya da helâl oluyordu. Fakat gündüz oruç tutup da yatsıyı kılan yahut yatsıyı kılmadan önce uyuyan kimseye yatsıdan sabaha kadar haram olan Ģeyler haram oluyordu. ĠĢte bizden önceki Ġsa (a.s) ümmetine de oruç bu Ģekilde farz kılınmıĢtı. Bu Ģekildeki oruç Müslümanlara ağır geldi. Dedi: Ömer b. el-Hattâb Allah'ın selâmı, rahmeti ve rızası ona olsun yatsı namazını kıldıktan sonra Yüce Allah'ın bu hususta bir ruhsat vermesi için hanımı ile cima etti. Sonra piĢman olup ağladı. Sabah olunca Nebi‟nin (sav) yanına giderek Ģöyle dedi: Ey Allah'ın Rasûlü! Böyle bir hatadan dolayı kendi adıma sana özür beyan ediyorum. Namazdan sonra hanı-mımla cima ettim. Benim için bir ruhsat var mı? Nebi Ģöyle buyurdu: Bu sana hiç yakıĢmadı ey Ömer! Ömer (r.a) üzüntülü bir Ģekilde geri döndü. Nebi akĢam vakti Ensâr'dan Sırma b. Enes b. Adî b. en-Neccar'ın oruçtan bitkin düĢmüĢ olduğunu görerek sordu: Ey Ebû Kays! Neyin var, niçin çok bitkin bir Ģekilde akĢamı ettin? Sırma dedi ki: Ey Allah'ın Rasûlü! Dün gündüz boyunca bahçemde çalıĢtım. AkĢam olunca eĢimin yanına gittim. EĢim bana sıcak bir Ģeyler yedirmek istedi, fakat gecikti, ben de yattım. Beni uyandırdığında, artık yemek yemek bana haram olmuĢtu. Oruçtan da çok bitkin düĢmüĢtüm. Bu sırada Müslümanlardan bazı kimseler de yatsı namazından ve uyuduktan sonra neler yaptıklarını itiraf ederek, "ÇıkıĢ yolu nedir, nasıl tevbe edebiliriz?" dediler. Bunun üzerine onlar hakkında Ģu buyruk indi: Kullarım sana beni sorarlarsa, muhakkak ki ben pek yakınım yani, benim onlara, dualarını kabul etme hususunda pek yakın olduğumu bildir.

Bana dua ettiğinde dua edenin duasına icabet ederim. O halde onlar da Bana

itaat etmek suretiyle çağrıma icabet etsinler ve Bana iman etsinler yani, benim onlara pek yakın olduğuma, dualarına icabet ettiğime inansınlar. Umulur ki onlar

rüĢde eriĢirler yani, böylece hidayeti bulurlar.(Bakara/186) Ardından, Oruç

gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak yani, onlarla cima etmek size helâl kılındı...

107

üzerine yazılan Ramazan ayında haram olan şeyler Müslümanlar için neshedildi. Ömer yapacağını yaptıktan sonra Müslümanlara ruhsat verildi: Oruç gecesinde

kadınlarınıza yaklaĢmak yani, onlarla cima etmek size helâl kılındı. Onlar sizin için bir elbise yani, onlar sizin için bir sükûn kaynağı, siz de onlar için bir elbisesiniz yani, siz de onlar için bir sükûn kaynağısınız. Allah kendinize karĢı hainlik ettiğinizi yani, sizin -Ömer'in ve onun gibi yapanların- yatsı namazından

sonra eĢleriyle cima etmek suretiyle hainlik ettiğinizi bildiği için tevbenizi kabul

etti yani, sizi cezalandırmaktan vazgeçti, sizi affetti yani, sizi azarlamadan öylece

bıraktı. Artık onlara yaklaĢın yani, geceleyin onlarla cima edebilirsiniz ve

Al-lah'ın sizin için yazdığını yani, nasib ettiği evlatları isteyin! (Bakara/187) Dedi:

Sırma b. Enes hakkında da Ģu buyruklar indi: ...Fecrin beyaz ipliği siyah

ipliğinden tarafınızdan seçilinceye kadar yiyin, için yani, gündüzün aydınlığı

gecenin karanlığından ayırdedilebilecek halde görülünceye kadar -ki gecenin tamamı bu hususta bir ruhsattır- yeyip içebilirsiniz; fecirden kasıt ise, doğu tarafında enine görülen aydınlıktır, sonra orucu geceye kadar tamamlayın! (Bakara/187) Dedi: Orucun emredildiği ilk sıralarda Müslümanlar muhayyer bırakılmışlardı; dileyen oruç tutar, dileyen oruç tutabildiği ve yolcu da olmadığı halde oruç tutmaz, buna karşılık fidye verirdi, yani tutmadığı her gün için bir yoksula yarım sa buğday verirdi. Ona (oruca) takat getirenler ise, bir miskin

doyumu fidye versinler. Bununla beraber kim fazladan hayır yaparsa yani,

kim her gün için bir yerine iki ya da üç yoksul doyurursa, bu, onun için hayırlıdır yani, tek bir yoksul doyurmaktan daha hayırlıdır. Ancak, oruç tutmanız sizin için

daha hayırlıdır yani, yoksullara yemek yedirmekten daha hayırlıdır, eğer bilseniz.

(Bakara/183-4) İşte orucun ilk şekli böyleydi. Daha sonra Yüce Allah muhayyerliği kaldırarak, ona yani, oruç tutmaya takat getirenler ise, bir miskin doyumu fidye

versinler buyruğunu neshetti. Bunu da şu ayet neshetti: O Ramazan ayı ki,

Kur'ân onda indirildi yani, Kur'ân yedinci semâda bulunan Levh-i Mahfuzdan

Ramazan ayında bulunan Kadr Gecesi'nde dünya semâsına indirildi. Ardından Yüce Allah Kur'ân hakkında buyurdu ki: insanları hidayete yani, dalâletten kurtarıp hidayete erdirmek, doğru yolu yani, helali-haramı ve hak ile bâtılı

ayırdeden ölçüyü bildirmek üzere yani, Kur'an, insanları din ile ilgili kuĢku ve

ĢaĢkınlıklardan kurtarmak üzere indirilmiĢtir. Öyleyse sizden her kim bu aya

eri-Ģirse yani, kim aile halkı arasında olup Ramazan ayına kavuĢursa, onu oruçlu geçirsin bu buyrukla Yüce Allah aile halkı arasında olan (yolcu olmayan) kimsenin

108

farz kılmaktadır; kim de hasta veya yolcu olursa ve bu nedenle oruç tutamazsa, hasta iyileĢtiğinde, yolcu da evine döndüğünde oruç tutamadığı o günler sayısınca

diğer günlerde oruç tutsun. Dilerse peĢpeĢe, dilerse ayrı ayrı günlerde tutsun. Allah size kolaylık diler yani, hasta ve yolcuya oruç tutmama ruhsatını vermek

suretiyle dininizde size kolaylık sağlamıĢtır, güçlük dilemez yani, dinde size zorluk vermek istemez. Hasta ve yolcuya oruç açma ruhsatı vermemiĢ olsaydı, zorluk olurdu. Ta ki o sayılı günleri tamamlayasınız yani, Ramazan ayının sayılan belli günlerini tamamlayasınız da, sizi hidayete iletmesine karĢılık Allah'ı

yüceltesiniz yani, tazim edesiniz ve Ģükredesiniz yani, din hususunda sizleri

doğruya iletme nimetine mukabil Rabbinize Ģükredesiniz.(Bakara/185)

Dedi: Mukâtil bize Nâfî'den, o Ġbn Ömer'den, o da Nebi‟den (sav) rivayet etti: Ayların kimi 30, kimi 29 gün çeker. Öyleyse siz hilâli görünce oruç tutun, hilâli görünce de orucu bırakın.

Dedi: Bize Mukâtil Muhammed b. el-Münkedir'den, o Câbir b. Abdullah'tan, o da Nebi'den tahdis edip dedi ki: Hilâli görünce oruca baĢlayın, hilâli görünce de orucu bırakın. Eğer hava bulutlu olur da hilâli göremezsiniz, otuz güne tamamlayın. ġüphesiz ki sizin bayram gününüz, oruç açtığınız gündür. Kurban bayramı gününüz de kurban kestiğiniz gündür.

Dedi: Bize Mukâtil Amr b. ġuayb'tan, o babasından, o da dedesinden rivayet etti: Nebi'yi yolculukta oruç tutarken de, oruç tutmazken de gördük.

Mukâtil el-Alâ b. Hâris'ten, o Mekhul'den, o Ebu'd-Derdâ'dan dedi ki: Oruç tutarsan ecir alırsın, oruç tutmazsan mazeret sahibisin.

Mukâtil Amr b. ġuayb'tan, o babasından, o dedesinden, o da Nebi'den Ramazan ayında kasdî olarak hanımı ile cima eden bir kimse hakkında Ģunları söylediğini nakletti: (Ramazan ayında kasten olarak eĢiyle cima eden kimse) bir köle azat eder, bulamazsa bir deve ya da inek kurban eder ve o günün orucunu kaza eder. Bunu da bulamazsa peĢpeĢe iki ay oruç tutar. Eğer buna da güç yetiremezse, altmıĢ yoksulu doyurur ve o günün orucunu kaza eder.

Dedi: Mukâtil'in bize Atâ'dan, onun Ġbni Abbâs'tan, onun Nâfi'den, onun da Ġbni Ömer'den rivayet ettiğine göre, o, gebe ya da emzikli kadının, çocuğunun zarar gö-receğinden veya hastalanacağından korkması halinde oruç tutmayıp, buna karĢılık fidye: her gün için bir yoksula yarım sa' buğday verebileceği, ayrıca orucunu kaza etmeyeceği hükmünü verdi.

Mukâtil'in Ebû Ubeyde'den, onun da Enes b. Mâlik'ten rivayet ettiğine göre, Enes b. Mâlik, vefat ettiği yıl, yaĢlılıktan dolayı oruç tutmadı, kazasını da yapmadı.

109

Sücûda dâir hadis: Dedi: Bize Mukâtil Atâ'dan, o Umm‟ed-Derdâ'dan, o da Ebu'd-Derdâ'dan Ģöyle tahdis etti: Üç husus nübüvvet iĢlerindendir: Ġftarı yapmakta acele etmek, secdeyi geciktirmek ve namazda sağ eli sol elin üzerine koymak.204