• Sonuç bulunamadı

Oluş Halindeki Kentte Akışkanlık

Belgede Mekan Kıvrımları (sayfa 36-39)

2. OLUŞ HALİNDEKİ KENT

2.3 Oluş Halindeki Kent Dinamikleri

2.3.2 Oluş Halindeki Kentte Akışkanlık

Çokluk, kentin oluş halini ve her şeyi içe evriltebilmesini açıklarken akışkanlık bu halin sürekli devinimi ve bu devinimin potansiyelleriyle ilgili olarak tanımlanabilir. Çokluğun içkinliği akışkanlığın devinimiyle sıklaşır ve mekansallığa dönüşebilir; kentsel gerçeklikte dinamiklerin üst üste düştüğü alanlarda tekrar çoğalabilir bu çoğalma heryerde olabilen eş anlı karşılaşmalar, oluş hali ve eklemlenen ilişkilenmelerle olabilir (Kwinter, 1998a). Akışkanlık çokluğun kentsel potansiyelleri barındırma halini harekete geçirir, birbirine çarpar ve yeninin, karşılaşmaların oluşmasını sağlar; devinimlerinde sürekli yeni kıvrımlar açar. Kente dair veriler oluş haline akışkanlığının taradığı noktalarda aktarılır. Kwinter’ın ‘yumuşak sistem’i akışkandır; farklı noktalarda etkileşir, bu etkileşimden izler alır ve bu beslenme süreklidir, sistem bu etkileşimler ve geri beslemeler üzerinden sürdürülebilir (Kwinter, 1998b). CHORA, kenti tanımlarken sürekli devinimde ve değişimde, bir akışkanlıkta olduğunu söyler (Binet, et al., 2001). Kent fizikselliğinden çıkmıştır, akış halindeki kent fiziksel olanın izlerini sürer, bağlantılıdır fakat bağlı değildir. Teknolojinin maddeyi ve bilgiyi maddesizleştirmesiyle coğrafi konum önemini yitirir, önemli olan bütün bu fizikselliğin ötesinde oluşan kent yapısındaki ağa dahil olabilmektir (Mitchell, 2003). Fiziksel yapısının ve sınırlarının bağlayıcılığından kurtulmuş kent akış halindedir. Bu yapı üst üsteliğe olanaklıdır; mekansallık eş anda her yer ve her yerde olabilir. Bu da mutlak bir devinime işaret eder. Böyle bir noktadan tekrar kent yapısına bakıldığında kentin sürekli değiştiği açıktır. Oluş halindeki kent akışkanlığı ve devinimleri ile tanımlanır hale gelmiştir.

Akışkanlık ve yerden bağımsızlık, çok yeni bir durumu tariflemez. Galileo’nun aslında keşfettiği, Dünya’nın Güneş etrafında dönmesinden öte sonsuza açılan uzamdır, böylece bir şeyin mekanı hareketinin noktasından başka bir şey değildir, bir şeyin durağanlığı da hareketinin durmaya yavaş hızda olmasından ileri gelir; Galileo’dan öte yere bağımlılığın yerini uzanım almıştır (Foucault, 1967). Yer ile tanımlanmanın çoktan vazgeçildiği günümüzde ise akışkanlık dinamiği uzanımı tanımlamaya başlar. Oluş halindeki kentin tanımlanabilir hali uzanımının belirebildiği, görülebildiği mekansallıklarla sınırlıdır. Akışkanlık oluş halinin sürekli taşmasını bulaşmasını sağlar. Bu şekilde ana hatları ancak belirlenebilen çokluk, akışkanlığın devinimleriyle potansiyellerini sızdırır, oluş hali etrafını ıslatır.

devinimleri ile içe evrilir. Düşey-yatay uzanımlarda her şey bağımsız yüzer, böylece belirlenemeyen, tanımsız ‘kurallar’ sayesinde her şey aralıklara, boşluklara sızabilir; bu etkileşim durumun karmaşıklığını da tetikler (Rajchman, 1998). Oluş halinin akışkanlığı eklemlenerek, çatallanarak gelgitler yapar, sınırlarını tekrar tekrar tanımlar.

Her ne kadar mikro olaylar Newton prensiplerine uyuyor gibi gözükse de, aslında üst noktada akışkanlığın içine gömülürler, böylece akışkanlık bir süreklilik sahası olur, bu durum soyuttur aynı zamanda da yoğun bir somutluk olarak da tanımlanabilir, çünkü içkindir, belirmez, öte yandan her karşılaşmayı oluşturan dinamikler akışkanlıkta üst üstedir (Kwinter, 1998a), mekansallıklar akışkanlığın birbirine çarptığı uçlarda oluşur. Akışkanlık sürekli farklılaşmaların belirdiği durumlarda sürekliliğini devam ettirebilir (Rajchman, 2000), uç verdiği noktalarda mekan kıvrımlarının üst üsteliğindedir ve eklemlenerek içkinleşen akışkanlık, burada farklılaşır ve yansır, mekanda belirdiği izlerin üzerinde görülebildiği yerler bu uç noktalarıdır.

Çokluk içinde farklılaşmalar yansırlar, böylece bitmeyen bir devinim sağlanır; oluş halindeki kent süreklidir, değişip dönüşürken belirginleştiği ve silikleştiği hali üst üstedir. Oluş halindeki kentin bu dinamiklerle okunabilir olabilmesi için okuma araçlarının ve temsillerinin de değişmesi gereklidir. Katlanan mekanlar dinamiklerin izlerini ve belirmelerini ortaya koyuş tavrı ile bu dinamiklerden beslenen bir okuma olarak tanımlanabilir. Rajchman’ın ifadesinde, Virilio ve Eisenman kentin karmaşıklığını anlayabilmek için durağan kentsellikten ayrılmanın ve akışkanlık, dinamiklik, hız ile tariflenmiş bir bakış açısı ile okumanın gerekliliğini vurgularlar (Rajchman, 1998), akışkanlığın devinimi ve eklemlenmiş gelgitleri ancak bu şekilde tanımlıdır ve izlerini bırakabilir.

Çoklukla ana hatlarının belirlendiği oluş hali, barındırdığı farklılıkları ve yansımaları akışkan devinimli yapısında gerçekleştirebilir. Kent sürekli değişir. Dolayısıyla bu ‘aşırı beliren’ kent [Virilio, Overexposed City] karmaşıklığını farklı elemanların yan yana koyulması ile ortaya koymaz, burada farklılıkların iç içe geçirilerek dokulaştırılması gerekir, ‘aşırı beliren’ kent içe evrilir ya da dışarı taşar; planlı durağan kent değildir, sürekli devinen akışkan kenttir (Rajchman, 1998).

Çalışma sahasında bu akışkanlığın izleri nasıl sürülebilir? Mecidiyeköy’de, tanımsız olanın sürekliliği, oluş halinin izlerinde nasıl ortaya çıkabilir? Mecidiyeköy bileşenleri ile sürekli beklenmediği içe evriltir. Çalışma sahasından geçen metrobüs, 33 durağı arasında günde ortalama 715,000 kişi taşır, çalışma sahasına da ortalama her 36 saniyede bir değer (URL1). Metrobüs işlevi itibariyle akışkandır ve alanın üzerinden geçip-gider. Metrobüs hareket halindeki mekansallığını duraklarında katlar, her duraklama kattığı ya da eksilttiği özne-nesnelerle geçiş halindeki mekansallığını katlar. Hareket halindeki bu mekansallık duraklamalarında değdiği alana farklı noktalarında açılır. Şişhane- Darrüşşafaka Metro hattı ortalama her 4 dakikada bir sahaya değer, 12 durağı arasında günde ortalama 170,000 kişi taşır (URL2). Metro hattının 3 durağı, çalışma sahasının belirsiz sınırları içerisindedir (Osmanbey, Şişli-Mecidiyeköy, Zincirlikuyu M2 Durakları). Metro durağının adı Şişli-Mecidiyeköy’dür. Sabit olarak tanımlanamaz, Şişli uzantısı bir anlamda Mecidiyeköy’ün bir tamamlayıcısıdır, aktığı yerdir; akış halindeliği Şişli’ye ve Şişli’den uzamasına sebep olur. Sahadaki otobüs duraklarından 150’den fazla otobüs hattı geçer (URL1). Çalışma sahası, önemli kara ulaşım düğümlerinden biri arasında uzanır. Boğaz Köprüsünden geçen 10 araçtan 7’si, Fatih Sultan Mehmet Köprüsünden geçen her 10 araçtan 8’i Şişle ilçe sınırlarından geçer (URL3). Buraya taşınan toplu taşıma kullanıcı verileri ve özel araç kullanımı ile ilgili veriler Mecidiyeköy’ün görünmeyen potansiyellerini ortaya koyar. Mecidiyeköy görünmeyen sınırlarında birçok karşılaşmayı barındırır. Çokluğu ve akışkanlığı, bu dinamiklerinin her an eklemlenmesi ile taşar. Şişli ilçesi yerleşik nüfusu Temmuz 2010 itibariyle 316.058 iken ilçenin dolaşım nüfusu 4.000.000’dur (URL3).

Oluş hali akışkanlığının her yerde bulunması ve eklemlenerek sürekli devinmesi yukarıda rakamlarla ortaya konulduğunda tanımlanabilen fakat günlük hayat içinde belirlenemeyen döngüde kendini gösterir. Mecidiyeköy çalışma sahasının oluş halindeliği ve akışkanlığının uzanımı birçok karşılaşmanın tetikleyicisi olur.

Mecidiyeköy’ün akışkanlığı yukarıda bahsedilen üst ölçek devinimleri ile kavranabilir. Öte yandan sahanın bileşenlerinin üst üsteliklerinden oluşan durum akışkanlıkları vardır. Meydanımsının elemanları değişkendir; çiçekçiler, simitçiler, atm kabinleri, akbil doldurma gişeleri, panolar meydanımsının mekansal özelliklerinden bağımsız olarak sahanın akışkanlıkları ile ilgilidir. Pekala, imkanlar doğrultusunda meydanımsının elemanları her an değiştirilebilir; yerden

bağımsızdırlar. Bu elemanlar sahanın her yerinde içkin olan akışkanlığın eklemlenen devinimlerinin izlerini sürerler. Dolayısıyla Mecidiyeköy katlanan mekanının meydanı yoktur, meydanımsı sahanın akışkanlığının birikmelerini taşır. Şekil 2.3, çalışma sahasının akışkanlığının ana hatlarını belirginleştirme çalışmasıdır, akışkanlık öalışma sahasının potansiyellerinin kıvrımlarını aralama devinimlerinin hatlarını gösterebilme çabasıdır. Çalışma sahasının akışkanlığı oluş halindeki kentin dinamiklerinin potansiyellerini ortaya çıkarır. Şekil 2.3 bahsedilen potansiyelleri haritalama çabasıdır.

Böylece kent katlanmalarla başka bir akışa dahildir, durağan yerin sınırladığı bir enerji akışkanlıkla yerin sınırlarından taşar, etrafına bulaşır; yerin durağanlığını bozmuştur yeni okumaları açar (Rajchman, 1998).Mekanın kıvrımları akışkanlığın devinimiyle oluş hali dinamiklerini evriltir. Kıvrımlar içi dışa dışı içe dönüştürürken akışkanlık uzanımı ve kıvrımların yüzeylerini tarar, birikmeler akışkanlığa eklemlenir ve çokluğun potansiyellerine dahil olur.

Belgede Mekan Kıvrımları (sayfa 36-39)