• Sonuç bulunamadı

İzlerde Özne-Nesne Halleri

Belgede Mekan Kıvrımları (sayfa 93-98)

3. OLUŞ HALİNDEKİ KENTTE ÖZNE-NESNE

3.3 Özne-nesne Dinamikleri

3.3.5 İzlerde Özne-Nesne Halleri

Özne-nesnenin tüm özneleşme ve nesneleşme devinimleri, oluş halindeki kentle ilişkilenmeleri, mekanın kıvrımlarının potansiyellerinde olur. Kıvrımlar açılır ya da kapanır, doğrusal olmayan ilişkilenmeler kıvrımların beklenmediği ortaya çıkarma eğilimiyle oluşur. Fakat her kıvrım açıldığında ya da kapandığında katların izleri oluşmaya başlar. Katların izleri oluş halindeki kentte özne-nesne etkileşimlerinin bütününe dair ipuçlarını okutabilir. Oluş halindeki kentin izleri özne-nesne etkileşimleri söz konusu olduğunda mekan potansiyellerinin tetiklediği tüm özneleşme ve nesneleşme hallerinin belgelendiği bir içkinlik olarak tanımlanabilir.

Hatırlamak kişinin kendisini geçmişe, geçmişte deneyimlediği mekansallığa atmak olarak tanımlanabilir, hatırlama eylemi şimdiyi geçmişten beliren mekansallığa katar; hatırlama eyleminde zamansal ve mekansal durumlar tekildir, hareket ve eylem üzerinden tanımlanır, dolayısıyla mekan bir kap ya da bir düzlem değildir, kişiye eklemlenir ve zamansal olarak dönüşür (Grosz, 2001).İzler mekansallıklardaki hatıraları oluşturur algı ve hatıralar üst üste mekanı tanımlarlar.

Nesneleşmelerin mekan potansiyellerinde tutunduğu pütürlü yüzeylerdir. Nesneleşmeler özne-nesne halinin hatıraları izinde mekanda konumlanır ve mekansallıklar bu izler üzerinden deneyimlenebilir. İzler doğrusal olmayan ilişkilenmelerde bir doğrultu oluşturmaz, sadece eklemlenebilecek yüzeyleri tanımlar. Bergson mekanı hareketin ve eylemin kıvrım açmaları ile tanımlar, hareketin doğrusal mesafe tanımlaması ötesinde, mekanın oluş halinin belli hareketlenmeler ve eylemlerle oluştuğunu ifade eder (Grosz, 2001).Burada oluş halindeki kentteki izler özne-nesnelerin eylemlerini ve hareketlerini yönlendirdiği ve etkileşimlerini bu

birikmelerin üzerinden yaptığı mekansallık potansiyelleri olarak tanılanabilirler. Dolayısıyla izler oluş halindeki kentin mekansal gücünün ve sınır durumlarının tetiklediği çarpışmaların etkisiyle biriktikleri durumlarda özne-nesnelerin özneleşme ve nesneleşme devinimlerine temel olurlar. İzlerin deviniminde özne-nesneler takıldıkları yüzeylerde nesneleşir ve özneleşirken mekan kıvrımları dinamiklerin tetikliyiciliğinde sürekli eylemdedir, ‘yeni’yi ve beklenmediği biriken izler üzerinde tekrar tekrar kurar ve oluşturur. Bergson hissettiklerimiz ve gördüklerimizi tanımlarken imgelerin yoğunluğunda ne gerçekleşiyora ve ne yeni oluşuyorsa belirginleşen birçok imgenin etkileşiminde gerçekleşebildiğini vurgular, bu imgeler ise özne-nesnelerin özneleşme ve nesneleşmelerinde oluşan oluşan imgelerdir (Bergson, 1991).

Çalışma sahasında özne-nesnelerin izlerin biriktiği durumlardaki davranışlarını incelemek gerekirse, burada özne-nesnelerin özneleşme hallerinin deneyimlerinin birikmeleri izler üzerinden açılabilir. Oluş halindeki kentin izleri sınır durumlarının geriliminde açığa çıkan ve çoklukta biriken bir dinamik olarak tanımlandığında özne-nesnelerin sınır durumlarındaki farkındalıklarının seviyesi ile etkileşimde bulundukları mekansallıklar belirgindir. Dolayısıyla Mecidiyeköy, sınır durumları üzerinden özneleşen özne-nesnede tanımlanır ve nesneleşen özne-nesne de izlerin vurgusu ile mekana gömülür ve davranır.

Burada güçlü izlerden biri olarak tanımlanan metronun yüzeyi yaran ve yükselen girişi metroyu ulaşım için kullanan için ulaşım aracı iken simitçi için metronun çıkışı kendi dükkanının giriş kapısı, metroda çalışan için işyeri vs. olarak tanımlanabilir. Sınır durumlarında çokluğa dahil edilen izler her özneleşme ve nesneleşme için farklı farklı mekansallıklar sunar.

Her karşılaşma, birtaneliği ile birlikte bir kıvrım açar, oluşmasının temelinde izlerin çatallanmaya ve yeniyi oluşturmaya eğilimi yatar (Merleau-Ponty, P296), dolayısıyla her özne-nesne takıldığı izlerle kıvrımları açar.

3.4 Mekan Kıvrımları

Özne-nesnelerin karşılaşmalarında oluşan mekansal kesitlerin ilişkileri, bu ilişkilerin nasıl olduğu mekan katlamanın tanımlanan yapısı itibariyle açmaya çalıştığı sorudur. Mekanın

kıvrımları oluş halindeki kentte özne-nesnelerin karşılaşmalarda oluşturdukları kesitlerin bütününün ilişkisini kurar.

Mekan kıvrımlarında dış ya da iç olarak tanımlanabilecek bir mekan yoktur, dış içe ve iç dışa kıvrılabilir (Grosz, 2001),özneleşmeler ve nesneleşmeler kıvrımları içe çekebilir ya da dışa çevirebilir, etkileşimlerin doğrultusunda mekansallık tekrar tekrar kurulur.

Sürekli dağılan ve hareketli uzam, mekanlardan öte bireylere eklemlenir (Mitchell, 2003), özne-nesneler karşılaşmalarda beliren mekansallıklarla nesneleşmeleri mekana bağlarken, burada deneyimleyen özneleşmeler çokluğa hatıralarla eklemlenmiş yeni mekansallıkları katar. Mekanın kıvrımları özne-nesnenin özneleşme ve nesneleşme halini ortaya koyar, kıvrımlar tanımsız ve dağılan uzamı, potansiyellerinde özne-nesne etkileşimlerinin içerisine aktarabilir.

Mekanın bütününün halleri deneyimi Bergson tarafından sorgulanır, bedenin bakış açısıyla belirginleşmiş imgeler dizini, kendi içinde birçok çatallanmış ilişkileri barındırır, en ufak bir deneyimleme, bu ilişkilenmeler zincirini tekrar tekrar farklılaştırarak kuracaktır, ve burada bir soru ortaya çıkar, sürekli çatallanarak farklılaşan imgeler dizini nasıl bir bütünü oluşturabilir (Bergson, 1991)?Mekan kıvrımları özne-nesnelerin deneyimlerini barındırdığı ve etkileşimlerle sürekli kıvrım açtığı-kapadığı haliyle mekanın haller bütünü silikleşerek ve belirginleşerek çokluğun içerisinde sürekli oluşur. Oluş halindeki kentin tanımı ve özne- nesnelerin potansiyelleri birbirlerine geçmiş halleriyle bu bütünü kıvrımlarda tanımlamaya dönüktür.

Burada mimar, tüm bu oluşumu kıvrımların yönlendirmesinde okuduktan sonra nasıl bir eğilimde tasarım yapabilir, 4. Bölüm mimarın rolünü ve tasarlanılanın oluş halindeki kentte özne-nesnelerle ilişkisini inceleyecektir.

Belgede Mekan Kıvrımları (sayfa 93-98)