• Sonuç bulunamadı

Okul Öncesi Dönemde Değerler Eğitimi

3. Araştırmanın Amacı

1.5. Okul Öncesi Dönemde Değerler Eğitimi

Temel olarak değerler eğitimi kapsamında literatürde ortak bazı değerlerin yer aldığı görülmektedir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir: Dürüst, azimli, sorumluluk sahibi, affedici, açık görüşlü, cesaretli, yardımsever, öz denetime sahip, iç kontrol-iç disiplin sahibi, sevecen, neşeli, bağımsız-kendine güvenen, nazik, akıllı düşünen, sadık-vefalı, mantıklı-tutarlı, yaratıcı işbirliği yapan. Bu değerler her insanın yaşadığı çevre ve deneyimleriyle yakından ilgilidir ve her insanda bu temel değerler aynı zamanda kişilik özelliği olarak karşımıza çıkar (Uyanık Balat & Özdemir Beceren, 2010).

Çocuk, doğumundan itibaren aile bireyleriyle iletişim ve etkileşim halindedir. Çocuğun ailesindeki bireylerle kurduğu ilk ilişkiler, sosyal gelişimin de başlangıcıdır. Sosyal gelişim, “diğer insanlarla ilişkilerde, duyguların, düşüncelerin ve davranışların düzenlenmesi”ni kapsamaktadır. Sosyalleşme de sosyal gelişimle ilgili bir kavramdır ve “çocuğun eğitim, öğretim, gözlem, deneyim, beceri kazanımı ve davranışlardan oluşan bir süreçte topluma uyumlu hale gelmesidir.” (Gülay, 2010, ss. 65-66). Çocuğun sosyalleşmesinde, anne-baba ve yakın büyükler etkilidir. Çocuk, anne ve babasının hem şahsiyetlerinin hem de onların temsil ettiği kültür değerlerinin, adet ve geleneklerin etkisi altında kalır (Güngör, 2000, ss. 57-58). Ailede başlayan sosyalleşme süreci ve değer kazanımı, çocuğun okul öncesi eğitim kurumuna başlamasıyla birlikte okul öncesi eğitim programı içinde verilen değerler eğitimi ile devam etmektedir.

Okul öncesi dönem çocuklarda değerlere ilişkin bilgilerin temellerinin atıldığı ilk dönemdir. Geleneksel olarak okul öncesi eğitim kurumlarının ana hedefi çocukların erken sosyalleşmesi ve akademik becerilere hazırlığın geliştirilmesi olarak görülür. Kaliteli bir okul öncesi eğitim programı akademik becerilerin yanında karakter eğitimi, sosyal ve duygusal becerilerin geliştirilmesi ve toplumsal değerlere yer verme gibi hedefleri içermelidir (Uyanık Balat & Özdemir Beceren, 2010).

Gülay’a göre, çocuk, sosyalleşmeye anne-babadan gelen tek yönlü mesajları kabul ederek başlamakta ve yaşamın ilk yıllarında sosyalleşmenin temeli bağlanma ile atılmaktadır. Çocuğun annesiyle kurduğu iletişimde, çocuğun ihtiyaçlarının annesi tarafından zamanında ve eksiksiz olarak, sevgi dolu ve ilgili bir yaklaşımla karşılanması, güvenli bağlanmayı sağlar. Bu sayede çocuk, ileriki yaşamında kişiler arası iletişimde olumlu ve sağlıklı ilişkiler kurabilir (Gülay, 2010, s. 66).

Ailede başlayan sosyalleşme süreci, çocuğun okul öncesi eğitim kurumuna başlamasıyla okulda devam eder. Okul bu anlamda sosyal, duygusal, ahlâkî, kültürel vb. gelişim alanlarında çocuğun yetişmesine katkıda bulunan eğitim ortamları sunar.

Değerlerin formal yoldan verilmesinde, okul hayatının her aşaması uygun fırsatlar sunmaktadır. Okul, toplumun sahip olduğu ahlâkî değerlerin çocuğa verilebilmesi için bir dizi programlı çalışmaların yapılabileceği bir eğitim sürecini başlatır. Değerlerin kazanılmasında okul öncesi eğitim oldukça önemlidir, küçük yaşta öğrenilen değerlerin alışkanlık hâline gelmesi ve pekişmesi çocuğun okulda aldığı değerler eğitimiyle devam etmektedir. Bunun için okulda başta öğretmenler olmak üzere tüm personele görevler düşmektedir (Aydın, 2010, s. 17). Bu konuda hem öğretmenler hem anne-babalar hem de okul öncesi eğitimde görev alan tüm personelin bilmesi gereken bazı temel ilkeler vardır. Okul öncesi eğitimin dayandığı bu temel ilkeler şunlardır:

1. Okul öncesi eğitimi çocuğun gereksinimlerine ve bireysel farklılıklarına uygun olmalıdır.

2. Okul öncesi eğitimi çocuğun motor, sosyal ve duygusal, dil ve bilişsel gelişimini desteklemeli, öz-bakım becerilerini kazandırmalı ve onu ilkokula hazırlamalıdır.

3. Okul öncesi eğitimi kurumlarında çocukların gereksinimlerini karşılamak amacıyla demokratik eğitim anlayışına uygun öğrenme ortamları hazırlanmalıdır.

4. Etkinlikler düzenlenirken çocukların ilgi ve gereksinimlerinin yanı sıra çevrenin ve okulun olanakları da göz önünde bulundurulmalıdır.

5. Eğitim sürecinde çocuğun bildiklerinden başlanmalı ve deneyerek öğrenmesine olanak tanınmalıdır.

6. Çocukların Türkçe’yi doğru ve güzel konuşmalarına gereken önem verilmelidir.

7. Okul öncesi dönemde verilen eğitim ile çocukların sevgi, saygı, işbirliği, sorumluluk, hoşgörü, yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma gibi duygu ve davranışları geliştirilmelidir.

8. Eğitim, çocuğun kendine saygı ve güven duymasını sağlamalı, ona öz denetim kazandırmalıdır.

9. Oyun, bu yaş grubundaki çocuklar için en uygun öğrenme yöntemidir. Bütün etkinlikler oyun temelli düzenlenmelidir.

10. Çocuklarla iletişimde, onların kişiliğini zedeleyici şekilde davranılmamalı, baskı ve kısıtlamalara yer verilmemelidir.

11. Çocukların bağımsız davranışlar geliştirmesi desteklenmeli, yardıma gereksinim duyduklarında yetişkin desteği, rehberliği ve yetişkinin güven verici yakınlığı sağlanmalıdır.

12. Çocukların kendilerinin ve başkalarının duygularını fark etmesi desteklenmelidir.

13. Çocukların hayal güçleri, yaratıcı ve eleştirel düşünme becerileri, iletişim kurma ve duygularını anlatabilme davranışları geliştirilmelidir.

14. Programlar hazırlanırken aile ve içinde bulunulan çevrenin özellikleri dikkate alınmalıdır.

15. Eğitim sürecine çocuğun ve ailenin etkin katılımı sağlanmalıdır.

16. Okul öncesi eğitim süreçleriyle rehberlik hizmetleri bütünleştirilmelidir. 17. Çocuğun gelişimi ve okul öncesi eğitimi programı düzenli olarak değerlendirilmelidir.

18. Değerlendirme sonuçları çocukların, öğretmenin ve programın geliştirilmesi amacıyla etkin olarak kullanılmalıdır (MEB, 2016, ss. 8-9).

Çocuk, değerleri öncelikle anne-baba ve ailedeki diğer büyüklerden görerek model alır (Güngör, 2008, s. 54). Bu nedenle çocuk için aile önemli bir örneklik teşkil eder. Çocuğun etrafındaki büyüklerin ahlâkî değerlerin yaşanması konusunda güzel örnek olması gerekir. Okul öncesi öğretmenleri bu konuda gerekli önlemleri almalı ve çocukta ahlâkî değerlerin gelişebilmesi için elverişli ortamları hazırlamalıdır. Böylece çocuk görerek, yaşayarak, modelleyerek doğru davranış prensiplerini hayatına geçirmeyi tecrübe eder. Tecrübeler ise çocukta kalıcı izler bırakır ve kişilik gelişimine katkıda bulunur.

Değerler eğitiminde ailelerin ve eğitimcilerin dikkat etmeleri gereken noktalar şu şekilde sıralanabilir:

1. Rol-Model Olma: Çocuk, etrafındaki büyüklerin davranışlarını kendine

model alır. Ahlâk eğitiminde yetişkinlerin kişilik özellikleri ve davranışları, çocuk için örneklik teşkil eder. Çocuklar değerleri öğrenirken, yetişkinlerin olumlu davranışlarını izler ve bu davranışları kendilerine model alırlar.

2. Çocuktan Olumlu Davranışlar Bekleme: Küçük çocuklar ailelerinin

kendilerinden bekledikleri olumlu davranışları yapmaktan hoşlanırlar. Ailesi ve çevresindeki diğer yetişkinler tarafından onay gören davranışları sayesinde çocuklar, kendilerini iyi, mutlu ve gururlanmış hissederler.

3. Mantıklı Kurallar Koyma: Çocuklara öğretilecek iyi davranışlara ilişkin

etmesi ve iyiye, doğruya yönelmesine yardımcı olunmalıdır. Bunun için değerler, kalıplaşmış davranış kuralı olarak çocuğa verilebilir. Örneğin “Boyalarınla resim yaptıktan sonra kalemlerini kutunun içerisine geri koymalısın” gibi bir yönerge çocuğun sorumluluk ve iç kontrol öğrenmesine ilişkin bir uygulamadır.

4. İyi Tavırlar Sergileme: Günlük yaşamda iyi tavırlara sahip olmak için

yetişkinler kendilerini kontrol etmeyi öğrenmeli ve başkalarına karşı kullandıkları sözcüklere ve davranışlara dikkat etmelidir. Eğitimciler ve anne-babalar, çocuklara iyi tavırlar sergilemeye özendirici ortamlar oluşturmalıdır.

5. Doğru ve Yanlışlar Hakkında Konuşma: Çocuklar, aileleri kendileriyle

bir şey konuştuklarında bunun önemli olduğunu bilmelidirler. Çocuklarla değerler hakkında konuşmak, onlara öğüt vermek değildir. Çocuklarla konuşmalar değerlerin dünyada nasıl olması gerektiği ve insanların bunlara neden uyması gerektiği şeklinde olmalıdır.

6. Değerler Hakkında Kitaplar Okuma: Çocuklara okunan masal, hikâye

ve şiirler oldukça önemlidir. Bunlar çocukların ahlâkî değerler geliştirmelerine yardımcı olur.

7. Ahlâkî-Dinî Bilgiler Verme: Çocuklara dinî bilgiler verirken, onları iyi

ve doğru davranışlar hakkında bilgilendirmek mümkündür (Uyanık Balat & Özdemir Beceren, 2010, ss. 61-62). İyi olan davranışların dinimizce kabul gördüğü, ahlâklı davranmanın dinin emirlerinden biri olduğu hatırlatılmalıdır.

Ahlâkî değerlerin dinin bir gereği olduğu çocuğa uygun dille anlatılmalıdır. Yardımlaşma, hoşgörü, affedici olma, işbirliği vb. davranışların dinî bir yaşamın gereği ve ahlâkî bir erdem olduğu söylenmelidir. Her bir ahlâkî erdem, örnek davranışlar sergilenerek çocuğa model olarak gösterilmelidir.

Okul öncesi dönemde değerler eğitimi ile ilişkili bir diğer nokta ise sosyal becerilerin kazanılmasıdır. Sosyal beceriler, başkalarından olumlu tepkiler getirecek ve olumsuz tepkilerin gelmesini önleyecek, başkalarıyla etkileşimi mümkün kılan, sosyal açıdan kabul edilebilir, çevrede etki bırakan, hedefe yönelik, sosyal içeriğe

göre değişen, hem belirli gözlenebilir hem de gözlenemeyen bilişsel ve duyuşsal ögeleri içeren öğrenilebilir davranışlardır. Sosyal becerilere sahip çocuklar, paylaşımcı, özgüven sahibi, problem çözme becerisine sahip ve akranları tarafından kabul edilen çocuklardır. Sonuç olarak, bireylerin okulda öğreneceği sosyal beceriler yaşamda girilen her ilişkiye doğrudan ya da dolaylı yoldan yansır. Sistemli bir program dâhilinde çocukların yaş ve gelişim özelliklerine uygun olarak okul öncesi dönemden ilk yetişkinlik çağlarına kadar uygulanabilecek değerler eğitimi programları hazırlanmalı ve uygulanmalıdır. Çocukların birbirleriyle olumlu ilişkiler kurmasını sağlayan, sosyal gelişimini destekleyen yardımlaşma, paylaşma, işbirliği, empati gibi olumlu sosyal davranışlar, çocuğun kendine güvenli, çevresine duyarlı, yaratıcı düşünce sahibi birey olmasına yardımcı olacaktır (Uyanık Balat & Özdemir Beceren, 2010).