• Sonuç bulunamadı

5. Okul Öncesi Dönemde Çocuğun Sosyal Gelişiminde Oyun

5.5. Öyküye Dayalı Drama

Eğitici drama uygulaması, eğitimde bazı özel tekniklerle kullanılır. Bu tekniklerden en çok kullanılanları şunlardır:

Rol oynama, rol değiştirme, kenardan yönlendirme, katılımcı liderlik, paralel çalışma, doğaçlama, zihinde canlandırma, müzikle drama, pandomim, öykü/olay canlandırma, resim yapma, kukla draması, duyusal algılama ve dans dramasıdır (Önder, 2010, s. 101).

Bu araştırmada, okul öncesi dönemde ahlâk eğitimini drama tekniği ile verilmesinde daha ziyade öyküye dayalı drama tekniği tercih edildi. Bunun yanı sıra diğer tekniklere de yer verildi. Genellikle öyküye dayalı drama tekniğinin tercih edilme nedeni ise aşağıda açıklanacağı üzere bu teknikle ahlâkî mesajların daha rahat ve etkili bir şekilde verilebileceği düşüncesidir.

Eğitici drama uygulamalarında, drama ve hikâye birbiriyle sıkı ilişki içindedir. Güçlü bir hikâye olmaksızın drama çalışmalarında ilgiyi canlı tutmak

zordur. Çocuklar öncelikle beğendikleri ve severek defalarca dinledikleri hikâyeleri dramatize etmek için istekli olurlar. Öğretmen, istenen amaca ulaşabilmek için, grubun iyi bildiği ve sevilen bir hikâyeyi seçmelidir (Ömeroğlu, v.dğr., 2007, s. 163).

Öyküye dayalı drama, çocukların öykülere olan ilgisinden hareketle, bildikleri ya da yeni öğrenecekleri bir öyküyü, hareketlerle ve sözlü ifadelerle canlandırmaları esasına dayanır. Bu teknik, eğitici drama uygulamalarında oldukça uygundur. Bu teknikte öğretmen, öyküyü ya da canlandırılacak olayı baştan sona anlatır. Burada olayı anlatırken, sözel ifadelerin çocukların sözcük dağarcığına uygun olmasına da dikkat edilmelidir. Dikkat edilecek bir diğer husus da, öykü ya da canlandırılacak olay ve roller çok karmaşık olmamalıdır. Canlandırma sırasında, öğretmenin önceden rol verdiği çocuklar, sırası gelince dramaya dâhil olur ve rolünü oynar (Önder, 2010, ss. 105-107; Çağdaş, v.dğr., 2003, ss. 74-75).

İyi bir hikâye o yaş grubunda anlamlandırılan, olayı ve teması kavranan hikâyedir. Okul öncesi öğretmeni, o yaş grubu için iyi bir hikâye seçtikten sonra onu hangi tekniklerle sunacağına da karar vermelidir. Okuyarak mı, anlatarak mı hikâyeyi sunacağı önemlidir. Genellikle hikâyeyi anlatmak bu tür çalışmalarda tercih edilir. Çünkü anlatan kişi dinleyicilerin tepkilerini gözlemleyebilir. Çocukların anlayamadığı, tereddüde düştüğü noktaları hemen fark edebilme fırsatı bulur. Öğretmen hikâyeyi gruba anlatmadan önce kendi kendine birçok deneme yapmalıdır. Böylece çocuklara hikâyeyi sunarken kendinden emin, çok daha renkli ve gerektiğinde kelime değişiklikleri yapabilecek güçte olabilir. Ayrıca etkili bir ses tonu ve doğru bir vurgulama ile öğretmenin kendini anlattığı hikâyeye vermesi çocukların dinlerken canlandırma yapmalarına yardımcı olacaktır. Grup ile birlikte onların oturdukları düzende (yerde, çimlerde, minderler üstünde) oturması da öğretmenin çocuklarla daha yakın bir temas içinde olmasını sağlayacaktır. Bunun yanı sıra diğer bir yöntem olan hikâyeyi okuma ise öğretmenin unuttuğu bölümler olma riskini ortadan kaldırır. Öğretmen, seçtiği hikâyede grubun yaşına, geçmiş deneyimlerine ve bilgi düzeylerine uygun düzenlemeleri önceden yaparak çalışmanın başarısını artırabilir. Ayrıca seçilen hikâyelerde geçen diyaloglar ilginç ve eğlenceli

olmalı, karışık ve anlaşılmaz olmamalı, karakterler inandırıcı olmalıdır (Ömeroğlu, v.dğr., 2007, s. 163; Çağdaş, v.dğr., 2003, ss. 74-75; Komisyon, 2003, ss. 62-63).

Hikâyenin tümü anlatılıp ve hikâye çocuklar tarafından tam olarak anlaşıldıktan sonra, çocuklar bunu nasıl dramatize edeceklerini planlamaya hazırdırlar. Bu konuda yapılacak ilk iş hikâyenin konusunun incelenmesi ve hikâyedeki karakterlerin tanımlanmasıdır. Roller için kimlerin gönüllü olduğunu sormakla işe başlamak iyi bir yoldur. Bu çok istekli olan çocukların bunu ilk kez denemesine fırsat verirken daha çekingen olanların ise kendi sıraları gelene dek konu hakkında biraz daha bilgi sahibi olmalarına olanak verir. Bu çalışmalarda birkaç kez çocukların rolleri isteklerine göre seçmelerine fırsat verirken daha sonra drama öğretmeni diğer çocukların farklı bölümlerde rol almasını önerebilir. Henüz rol almayan çocuklara denemek isteyip istemedikleri sorulabilir ya da “Küçük kurbağayı Ayşe oynadı. Şimdi bu rolü oynaması için Can’a bir şans verelim ve sen, Ayşe çayırdaki diğer hayvanlardan biri ol” denilebilir. Böylece öğretmen tüm çocukların katılımını ve oyuna katkılarını kontrol edebilir. Oyun tekrar edilebilir, ancak her oyundan önce ve sonra birlikte tartışılmalıdır. Bu drama çalışmalarında çok önemlidir. Çünkü bu süreçte bazı yaratıcı düşünceler ortaya çıkar (Ömeroğlu, v.dğr., 2007, s. 164).

Dramadaki tartışma süreci, araştırmada çocuklara etkinlik öncesinde ve sonrasında sorular sorarak gerçekleştirildi. Uygulama öncesinde konu ile ilgili soru sorarak, çocukların fikirlerini almak, konu ile ilgili bazı noktalara dikkat çekme fırsatı verdi. Drama etkinliği öncesinde çocuklarla konu hakkında konuşmak, verilmek istenen değerin günlük hayattaki farklı boyutlarını ele almak, onların zihin olarak etkinlikteki konuya odaklanmalarına yardımcı oldu. Etkinlik sonrasında sorulan sorulara verilen cevaplarla da konunun ne derece anlaşıldığı, çocuğun olaylara bakış açısına nasıl etki ettiği anlaşılmaya çalışıldı. Sorulara verdikleri cevaplar üzerinden ilgili değerin, hayatta karşılaştıkları problemleri çözmede, arkadaşlarıyla aralarında dengeli ve tutarlı ilişkiler geliştirmede, çocuklara nasıl yardımcı olacağına dair fikirler paylaşıldı. Etkinlik sonrasındaki bu konuşmalar,

çocuğun elde etmesi istenen kazanımlar ve günlük hayattaki yansımaları üzerine yoğunlaştı.

Drama etkinliğinde kullanılmak üzere hikâye oluşturma çalışmalarında fotoğraflar ya da reprodüksiyon resimler, afişler de kullanılabilir. Farklı insanlar ve yerler hakkında çocuğa fikir vermesinin yanı sıra farklı bir atmosferi yaratma açısından önemlidirler (Ömeroğlu, v.dğr., 2007, s. 166).

Çocuklara yönelik tiyatro, kukla ve drama etkinlikleri genellikle çeşitli hikâye ve masallardan seçilmektedir. Seçilen bu hikâye ve masalların niteliğine göre çocuğun dinî gelişimi desteklenebilir. Bunların yanı sıra tarih boyunca insanlığa fazilet, ilim ve kahramanlık yönleriyle ışık tutmuş peygamberlerin, sahabenin, salih kimselerin biyografileri, bunların örnek tutum ve davranışları çocukların seviyesine uygun olarak kaleme alınıp, taklit etkinlikleri içerisinde sahnelenebilir. Gerek inanç esasları, gerek ibadetler ve gerekse ahlâk konularıyla ilgili bilgi ve davranış kazandırmaya yönelik taklit etkinlikleri sahnelenebilir. Bu etkinliklerle toplumumuzun dinî yaşantısı, örf ve âdetleri aktarılacağı gibi kardeşlik duygusunun geliştirilmesi hedeflenerek, millî birlik ve beraberliğin temelleri de atılabilir (Sağlam, 2000).

Çocuklarla drama etkinliklerinde kullanılacak hikâyeler bazı özelliklere sahip olmalıdır. Okumuşlar, çocuk hikâyelerinde bulunması gereken bazı özellikleri şu şekilde özetlemektedir:

1. Çocukların ilgilerine, hayat tecrübelerine ve kavrayış güçlerine uygun bir konu,

2. Çocuk düşüncesine aykırı olmayan sade ve gerçekçi bir plan, 3. Mantıklı sonuçlarla biten hareketli olaylar,

4. Somut, doğru fakat dikkati dağıtmayan ayrıntılar,

5. Özellikleri iyi anlatılan, gerçekliğe uygunluğu bakımından kuşkuya yer vermeyen kişiler,

6. Kısa cümle ve paragraflarla kısa, bol ve canlı konuşmalara dayalı, sürükleyici bir anlatım,

7. Çocukların seviyesine uygun basit ruh çözümlemeleri, 8. Ayrıntılara karşı sürekli bir ilginin uyandırılmış olması, 9. Her durumun heyecanlı yanlarının daima belirtilmesi,

10. Metinle ilgili güzel ve anlamlı resimler, çocuklara yönelik yazılmış hikâyelerde bulunmalıdır (Okumuşlar, 2006, s. 237).