• Sonuç bulunamadı

Geçmişten günümüze çocuk resimleri üzerinde yapılan araştırmalarda çocuk resimlerinin gelişim basamaklarını belirlemeye yönelik farklı yaklaşımlar olduğu görülmektedir. Bu yaklaşımlar içerisinde çocuğun bütünsel gelişimi temel alındığında, en sistematik sınıflamaya sahip olması sebebiyle en çok kabul gören sınıflama Lowenfeld’e aittir. Lowenfeld sınıflaması, karalama dönemiyle başlayıp, mantık dönemiyle son bulan 5 ayrı basamaktan oluşmaktadır. Basamakların oluşumunda çocuğun içinde bulunduğu yaş aralığı şekillendirici etkiye sahiptir (Abacı, 2015, s.32; Diğler, 2012, s. 49).

Lowenfeld sınıflamasındaki basamaklar incelendiğinde okul öncesi dönemdeki çocukların ilk iki gelişim basamağı içerisinde yer aldığı görülmektedir. Bu basamaklardan ilki, çocuğun ilk çizimlerinin yer aldığı, 2-4 yaş aralığını kapsayan karalama dönemi olarak adlandırılmakta iken ikincisi ilk sembollerinin yer aldığı, 4-7 yaş aralığını kapsayan şema öncesi dönem olarak adlandırılmaktadır.

2.13.1.Karalama Dönemi

Bu dönem, çocuğun kalemin kağıt üzerinde bıraktığı izleri keşfi ile başlar. Kağıt üzerine bırakılan bu izler, normal bir gelişim süreci içerisinde yer alan her çocukta belirsiz, rastlantısal, kontrolsüz karalamalar şeklindedir. Çocuğun gelişim süreci içerisinde sanatsal etkinliklere karşı sergilediği dürtüsel ve içgüdüsel isteklilik, nokta vuruşlarla başlayan bu izlerin basit çizgilerden karalamalara dönüşünceye kadar tekrarlanmasına olanak tanır (Halmatov, 2015, s.11; Diğler, 2012, s.49; Artut, 2010, s.46, Savaş, 2015, s.64). Çizgilerin simgelere evrildiği bu dönem piaget tarafından kavram öncesi evre olarak olarak tanımlanmaktadır (Abacı, 2015, s.33).

Bu dönemde yapılan çizimler oyun ve alıştırma olarak görülse de çocuğun kendi davranışları ile çevreyi değiştirebilme olanağını farketmesi açısından önemlidir (Halmatov, 2015, s.12). Düzenli çizgi aşamasına geçen çocuk, zeka ve el arasında oluşan kontrollü bir çizgi evrenine girmiş ve çizdiği çizgilerle hareketleri arasında bir bağlantı keşfetmiştir (Kehnemuyi, 2014, s.23).

Bu dönemde yapılan çizimler, bir resimden ziyade çocuğun el hareketlerinin yansıması olması sebebiyle devinimsel gelişimin bir dışa vurumudur. Yetersiz el göz koordinasyonunun bir sonucu olarak çizgiler, her yöne, denetimsiz, amaçsızca, rastlantısal bir biçimde çizilmektedir. (Halmatov, 2015, s.12; Davido, 2014, s.17).

Başlangıçta omuzdan gelen zikzag ve dairesel hareketler zamanla yerini dirsek ve elden gelen hareketlere bırakır. Bu hareketlerin karşılığında başlarda gelişigüzel olarak ortaya çıkan karalamalar daha sonra isimlendirebilen karalamalar şekline döner. Bu dönemde yapılan karalamalar ilerleyen yıllarda ortaya çıkacak olan çizimlerin temeli olarak görülmektedir (Abacı, 2015; Artut, 2010, s.48; Diğler, 2012, s.47; Yavuzer, 2011, s. 33). Çocukların karalama evresine ilk geçişi zeka ve ince motor becerilerinin gelişimi, resim çizmeye olan ilgi ve ayrılan vakte bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Başlangıç zamanında tüm bu gelişmelere bağlı olarak birkaç aylık sapma olabileceği bilinse de yaygın olan inanış bu evreye ilk girişimin 18 civarında başladığı ve 4 yaşa kadar sürdüğü yönündedir (Artut, 2010, s.46; Savaş, 2015, s.65).

2.13.2.Şema Öncesi Dönem

Karalamalar anlamı belirli olan şekillere dönüşmeye başladığında çocuklar şema öncesi döneme girerler. Bu yaş grubu kendi dünyasının kağıt üzerine aktarımında, nesnenin temsilindeki zihinsel yapı ve düşünsel örüntü olarak isimlendirilen sembollerden faydalanır (Abacı, 2015, s.39).

Yaşanan fiziksel gelişim ve değişimler; çocuğun sanatsal gelişimi üzerinde de hızlı bir etki göstermektedir. 4 yaşından itibaren çocuğun ince motor becerilerindeki gelişmeler kalem, makas, fırça gibi artistik malzemelerin kullanılmasına kolaylık tanır. Bu yaş grubunda beyin gelişiminin büyük bir bölümünün tamamlanması nedeniyle algılama-kavrama ve öğrenmede, konuşmada hızlı, belirgin bir işlerlik kazanılır. Fiziksel değişimin Tüm bu değişimlerin etkisi çocukların çizimlerinde izlenebilmektedir (Artut, 2010 s.59; Diğler, 2012, s.52).

Düz çizgiye dayalı karalamalar bu döneme girilmesiyle birlikte çizgiler giderek anlam kazanmaya başlayarak yerini yavaş yavaş insan figürlerine bırakır. Dönemin başlarında detay içermeyen insan çizimleri giderek detaylanarak karakter halini alır. İlk insan figürleri daire şeklinde bir kafa ve bunlardan çıkan çubuk şeklinde kollar ve bacakları içeren kafadan bacak resimlerdir. Bu dönemi takriben şematik insan resmi evresi başlar. Bu evrede gövde detayı eklense de vücudun bölümleri arasındaki birleşme yerleri (boyun vs.) mevcut değildir. 5-7 yaşlarında ise insan resmi bütünleşerek kollar, bacaklar, eller, parmaklar çizgi şeklinden çift boyutlu aşamaya geçer, boyun ayırt edilir. Yüz ayrıntıları daha detaylı çizilir Ayrıca karakterler hareket edebilir (Halmatov, 2016, s.17). Çocuk tarafından insan figürleri çiziminde baş için daire, gövde dikdörtgen ya da oval, etek üçgen olacak şekilde genellikle geometrik şekiller tercih edilir (Abacı, 2015, s.47; Artut, 2010, s.60).

5 yaşından önce çocuk grafik sembollerle uğraşarak keşiflerinin de yardımıyla daha realist olur. 5 yaşından itibaren neyin resmini yapacağını bilerek resme başlayıp amaçlı resimler yapan çocuk , 6 yaşında resimdeki orantılarda gerçekçilik yakalar (Yavuzer, 2011, s.44) . 4 yaşından 7 yaşına kadar bilişsel gelişimle doğru orantılı olarak resimlerdeki nesneler arası ilişkiler de mantıklı bir hal alır. Bu, ayrıntıların tek tek görülüp diğer nesnelerle ilişkilendirilmesi şeklinde gerçekleşir. Gelişmeyen mekan algısı ve perspektif bilinci, çocuğun kağıt düzeyini doldurma dürtüsünü tetikler. Bunun yanı sırası her şeyin uçmadığı algısına paralel olarak çizilen figürlerin bir zemine oturtulduğu, bu çizginin kağıdın alt kısmı

olduğu görülmektedir. Gördüğünden çok düşündüğünü çizmesi nedeniyle iki boyutlu çizimlerin 3 boyut hal almasında çocuğun çözümü, düşünce kağıda aktarımında hem kuşbakışı hem de karşıdan bakış açıları kullanılarak birden çok bakış açısı olabilmektedir Ayrıca düşünülenin çizilmesi bir objenin içindeki ve arkasındaki bakıldığında görülmemesine rağmen görülüyormuş gibi çizilmesine sebep olarak röntgen resimlerin oluşmasına olanak tanır (Abacı, 2015; Diğler, 2012, s.56; Savaş, 2015, s.73). Renk kullanımında özgürlük olan çocuk (Kehnemuyi, 2014) aşinalığın gelişmesiyle birlikte gerçek nesnelerin gerçek renklerine bağlı kalarak kullanabilmektedir. Resimde orantılar gerçeğe yakın olmaya başlasa da resim bir bütün olarak ele alındığında orantıların gerçekdışı olduğu göze çarpar. Parça-bütün algısını şekillendiren Bilişsel gelişim süreci bu konuda etkili olduğu gibi nesneyle olan duygusal ilişki ve küçük kas kullanımında yeterince etkin olmama da etkindir (Artut, 2010; Abacı, 2015, s.43).

Çocuğun sanatsal gelişimi inceleyen pek çok araştırmacı, çocuğun üreticiliği, çizimlerindeki öğelerin bazı yönleriyle modern ressamları andırmasına yönelik tespitleriyle bu dönemi çocuk resminde altın çağ olarak isimlendirir (Machioldi, 2013).