• Sonuç bulunamadı

4. TÜRKİYE’DE YÜKSEKÖĞRETİMDE YAŞANAN BÜYÜME VE

4.3. Yükseköğretim Öğrenci Sayısı Projeksiyonu

4.3.2. Uluslararası tahminler

4.3.2.2. OECD 2008 yılı tahminleri

OECD’nin 2008 yılında yayınladığı “2030’a Doğru Yükseköğretim, Cilt 1: Demografi” dokümanında,135 hem niceliksel hem de niteliksel bir bakış açısıyla

OECD ülkelerindeki yükseköğretim sistemlerinde yer alan öğrenci sayısı, akademik eğitim kadrosu ve mezun sayısındaki değişim ve beklentiler tartışılmaktadır. Yükseköğretime katılımda nüfusun etkisinin de çalışıldığı bu yayında, diğer tüm faktörler arasında eşitlik olduğu varsayımıyla, demografinin direkt olarak öğrencilerin yükseköğretime katılımını etkilediği, çünkü genç yaş kuşaklarının büyüklüğünün öğrenci sayısını kısmi olarak belirleyici bir faktör olduğu belirtilmektedir.

Eğer yükseköğretime katılım oranı, devam oranı, alınan müfredatın ortalama uzunluğu ve diğer öğrenci ile alakalı faktörlerin (yaş gibi) tümünün birlikte değişmediği varsayılırsa; genç kuşak nüfuslarında azalma olan ülkelerin doğal olarak öğrenci kayıt sayılarında bir düşüş yaşamaları beklenebilir. Buna rağmen demografi, daha doğrusu genç nüfus kuşaklarının büyüklüğü ve yükseköğretime katılım arasında daha karmaşık bir ilişki vardır. Gerçek katılım oranı yükseköğretimin maliyeti, yükseköğretime katılma evresindeki kişilerin yüzleştiği finansal baskılar, yükseköğretim mezunlarının kazanmayı umduğu maddi ve maddi olmayan yararlar, fırsat maliyeti perspektifinden yükseköğretim programlarının uzunluğu ve bunlara benzer birçok faktöre bağlıdır. Tüm bu durumların bilincinde olarak 2008 yılında

134 Yükseköğretim çağ nüfusunun 18-21 yaş alındığı veriler Kalkınma Bakanlığı 2016 Yılı

Programı’ndan alınmıştır. 18-22 alınan veriler yazar tarafından TÜİK nüfus verileri kullanılarak hesaplanmıştır.

yapılan bu çalışmada iki farklı senaryo üzerinden tahminler gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Tahminlerde 2015 ve 2025 yılları tahminler için hedef yıllar olarak seçilmiştir.

4.3.2.2.1. Statüko senaryosu (Senaryo 1)

Birinci senaryoda yükseköğretime giriş ve yükseköğretimde kalma oranlarının 2004 yılı ile aynı olacağı varsayımıyla mevcut durumun korunduğu “statüko” çalışılmıştır. Bu senaryoda, değişimlerin temelde demografik etkilerden kaynaklandığı ve salt genç kuşak nüfuslarının büyüklüğüne ve 2004 yılındaki yükseköğretime giriş oranına bağlı olduğu varsayılmıştır.

Bu senaryoya göre, 2015 yılında ülkelerin yaklaşık yüzde 3 oranında daha fazla öğrenciye sahip olacağı, bu artışın yavaş yavaş geri dönüş yaparak 2020 yılında 2005 yılındaki ile aynı öğrenci sayısına ulaşılacağı, daha sonra 2025 yılında ise 2005 yılına göre yüzde 2’lik bir düşme seviyesinde olacağı sonucu bulunmuştur. Senaryo 1’de Türkiye için yapılan tahminde ise, sistemin 2015 yılına kadar yüzde 12 büyüdüğü, ancak diğer ülkeler gibi düşüş trendine girerek büyüme oranının 2020 yılında yüzde 11 seviyesine, 2025 yılında ise yüzde 6 seviyesine gerilediği bulunmuştur. Sonuç olarak bu senaryoya göre 2025 yılında Türkiye’de 2.237.000 yükseköğretim öğrencisi olacağı tahmin edilmiştir.

4.3.2.2.2. Trend senaryosu (Senaryo 2)

İkinci senaryoda yükseköğretime giriş oranlarının 2004 yılı seviyesinde dondurulması yerine, her bir ülke için bu oranların 2000-2004 arası trendinin lineer ekstrapole edilmesi denenmiştir. İlk senaryoda olduğu gibi yükseköğretimde kalma oranlarında 2004 yılı temel alınmış, nüfus projeksiyonlarında ise Birleşmiş Milletler verisi kullanılmıştır. Bu senaryonun ardındaki mantık, yükseköğretime giriş oranlarının nispeten düşük olduğu ülkelerde ilerleyen yıllarda daha büyük artışların yaşanacağı, yükseköğretime giriş oranlarının “evrensel” düzeyde olduğu ülkelerde ise doygunluk noktasına ulaşıldığından dolayı yaş grubu büyüklüklerinin daha belirleyici faktör olacağıdır.

İlk senaryo ile kıyaslandığında oldukça önemli farklılıklar göze çarpmaktadır. Ortalamada yükseköğretime katılım seviyesinde 2005 yılına nazaran, 2015 ve 2020

yılında yüzde 13, 2025 yılında ise yüzde 14 artış öngörülmektedir. Türkiye’de yükseköğretime giriş oranındaki artış, öğrenci sayısındaki yüksek artışı tetikleyici ana unsur olarak açıklanmıştır. Özellikle rekor seviyede artışın gözlemlendiği Türkiye için büyümenin projeksiyonda öngörülenden daha az olacağı tahmini de projeksiyonun ardından yapılmaktadır. Bunun sebebi olarak ise küçük olan sistemlerin hızlı büyümeye elverişli olduğu ve lineer ekstrapolasyonda mevcut zamanda hızlı artışlar olduğu zaman uzun vadeli tahminlerde yukarı yönlü sapmanın daha fazla olacağı yorumu yapılmıştır. Sonuç olarak bu senaryoya göre 2025 yılında Türkiye’de 3.687.000 yükseköğretim öğrencisi olacağı tahmin edilmiştir.

4.3.2.2.3. Statüko ve trend senaryolarının kıyaslanması ve Türkiye tahminlerine dair değerlendirmeler

OECD’ye ait iki senaryodan çıkan sonuçlar ışığında, birçok nedenden dolayı yükseköğretim sistemlerinin muhtemelen genişlemeye devam edeceği, bu nedenle Senaryo 2’nin daha olası olduğu değerlendirilmektedir. Bunun ilk sebebi çoğu ülkede politik iradenin yükseköğretim sistemini genişletmekten yana tavır alacağının tahmin edilmesidir. Birçok ülkede (Danimarka, Fransa, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri gibi) yükseköğretime erişimin artırılması ve nüfusun eğitim seviyesinin yükseltilmesi konularında ülke hedefleri konulması, bunun bir göstergesi sayılabilir. Ülke hedefi olarak genelde herhangi bir yaş grubunun yüzde 50’sinin en az yükseköğretim mezunu veya yükseköğretim sistemine katılmış olması hedefi konulmaktadır. Bu politik irade yükseköğretim kurumlarının politika ve stratejilerini şekillendirmektedir. Politika yapıcılar ve yükseköğretim kurumlarının yöneticileri rakamların verdiği rasyonel tahminlere göre yapılanmayı tercih etmektense yükseköğretime katılım oranının artmasını teşvik edecek kararlar almaktadır. Bunun yanı sıra, hala birçok ülkede yükseköğretime katılım oranının artabileceği önemli bir potansiyel boşluk vardır. Son olarak ise yükseköğretime olan talebin de artmaya devam edeceği düşünülmektedir.

Grafik 4.23’te iki senaryo sonuçlarının Türkiye özelinde gösterimi verilmiştir. Senaryo 1’e göre 2015 yılında 2.358.000, 2020 yılında 2.336.000, 2025 yılında ise 2.237.000 yükseköğretime kayıtlı öğrenci olacağı tahmin edilmektedir. Senaryo 2’ye

göre ise 2015 yılında 3.066.000, 2020 yılında 3.453.000, 2025 yılında ise 3.687.000 yükseköğretime kayıtlı öğrenci olacağı tahmin edilmektedir.

Grafik 4.23: İki Tahmin Senaryosunun Türkiye İçin Kıyaslanması

Kaynak: OECD, 2008.

Yukarıda özetlenmeye çalışılan “OECD 2030’a Doğru Yükseköğretim, Cilt 1: Demografi” çalışması 2008 yılında yapılmış bir çalışmadır. Bu çalışma, birçok ülkenin yükseköğretim sistemine dair politika oluşturmasına zemin teşkil eden ve önemli tahminler içeren bir çalışma olarak kabul edilmiştir. Kullanılan metodolojinin uygunluğu, yazar kadrosunun genişliği ve deneyimi, çok yönlü bütüncül yaklaşımlar kullanılması, 26 farklı ülkenin gelişim trendlerinin düşünülerek hazırlanması çalışmadaki tahminlerin güvenilirliğine dair olumlu intiba yaratan etkenlerdir.

Ancak 2008’de yapılmış olan bu çalışmaya 2015 yılında bir araştırmacı olarak yaklaşmanın, tahminlerin tutarlılığının sorgulanması açısından avantaj sağlayacağı düşünülmektedir. 2015 yılında yükseköğretimde bulunan toplam öğrenci sayısı 6.062.886 olarak gerçekleşmiştir. Yazıldığı dönemde üst bir tahmin olacağı düşünülen Senaryo 2’nin 2015 yılına dair tahmini 3.066.000’dir. Türkiye bu açıdan beklenenin iki katı kadar artış göstermiştir. Senaryo 2’nin 2025 yılı tahminine baktığımızda ise 3.687.000 olduğu görülmektedir. Türkiye 2015 yılında 2025 yılında ulaşılması

0 500 1.000 1.500 2.000 2.500 3.000 3.500 4.000 1998 2000 2002 2004 2006 2008 2010 2012 2014 2016 2018 2020 2022 2024 Bin K işi

beklenen büyüklüğün çok çok üzerine çıkmıştır. Bu durumda Senaryo 1 tahmini zaten Türkiye için geçersiz hale gelmektedir.