• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2. NİKÂH AKDİ

2.1. Nikâhın Tanımı ve Mahiyeti

Aile hukukundan söz edebilmek esasen evlilik müessesesine bağlıdır. İslâm hukuk terminolojisinde, evlenmeyi ifade etmek için kullanılan teknik tabir “nikâh”tır.92 Nikâh kelimesi ve türevleri Kur’an-ı Kerim’de 20 ayette ve 23 defa geçmektedir.93 Mezkûr ayetlerde evliliğin fazileti, nikâhlanılması helal olan kadınlar, yetim kızların nikâhı, evlatlık olarak alınanların hanımlarıyla nikâh, ehl-i kitabın nikâhı, cariyelerin nikâhı, talâktan/boşanmadan sonra nikâh, üçüncü talâktan/boşanmadan sonra nikâh, nikâhlanılması haram olan kadınlar, müşriklerin nikâhı gibi konulardan söz edilmektedir.

Sözlükte “evlenmek, cinsi ilişkide bulunmak” anlamına gelen nikâh,94 bir fıkıh terimi olarak ise karşı cinsten iki kişinin, birlikte yaşamalarına ve karşılıklı yardımlaşmalarına imkân veren ve söz konusu kişilere hak ve sorumluluklar yükleyen bir sözleşmedir.95 Kelimenin bahse konu iki manaya (evlenmek, cinsi ilişkide bulunmak) delaleti fakihler tarafından tartışılmış ve bu konuda çeşitli görüşler serdedilmiştir.96

Nikâhın dinî, ahlâkî, hukukî, psikolojik, sosyolojik, ekonomik bakımdan birçok hususla irtibatı olduğundan “efrâdını câmi’ ağyârını mâni’” bir tanımının yapılması hayli güçtür. İlk dönem fakihler nikâhın tanımını yapma ihtiyacı duymamışlardır. Daha sonraki fakihler ise nikâhı “kasten bir akittir ki, kasten mülk-i mut’ayı ifade eder” şeklinde tanımlamışlardır.97 Bu

92 Karaman, Mukayeseli İslâm Hukuku, C. I, s. 30.

93 Yüksel, Nevzat, Konularına Göre Kur’an-ı Kerim Fihristi, Bayrak Yayınları, İstanbul 1990, ss. 195-196.

94 İbn Manzûr, Ebû Fadl Celâluddîn Muhammed b. Mükerrem, Lisânü’l-Arab, Dâru Sâdır, Beyrut 1414/1993, C.

II, s. 626.

95 Heyet, Dini Kavramlar Sözlüğü, DİB Yayınları, Ankara 2010, s. 527.

96 Bkz. İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, C. III, s. 5; Bilmen, Ömer Nasûhî, Hukûku İslâmiyye ve Istılâhât-ı Fıkhıyye Kâmusu, Bilmen Yayınevi, İstanbul 1967, C. II, s. 14.

97 İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, C. III, s. 3; Bilmen, Hukûku İslâmiyye ve Istılâhât-ı Fıkhıyye Kâmusu, C. II, s. 40.

tarifteki “kasten” kaydı evlenmeyi, cariye satın almaktan ayırmak maksadıyla kullanılmıştır.

Zira cariyede asıl maksat köle olarak ona sahip olmaktır. Buna karşın evlenme konusunda kullanılan “mülk-i mut’a” tabiri, kadının kadınlığından faydalanmayı meşru hale getiren bir mülkiyet hakkı anlamında kullanılmıştır.98

Çağdaş İslâm hukukçuları ise nikâhı, karşılıklı hak ve sorumluluklar bağlamında değerlendirerek tanımlama yoluna gitmişleridir. Bu tanımlardan biri şu şekildedir: “Evlilik, karı-koca arasında birlikte yaşama ve yardımlaşmaya izin veren ve taraflara karşılıklı hak ve vazifeler yükleyen bir akittir.”99 Bahsi geçen tanımlama, evlilik akdinin diğer akitlerden farklı olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Çünkü diğer akitlerde “mülk-i istifade” esas alınırken evlilik akdinde “ahlakî ve insanî yardımlaşma” ön plandadır. Klasik kaynaklarda yer alan “mülk-i istifade” şeklindeki açıklamanın, kelimenin tarifini yapan İslâm âlimlerinin evliliğe genel bakışlarını yansıtmadığını ifade etmek, hakkı teslim etme adına bir vazifedir.

Şöyle ki; bu tanımı yapan İslam hukukçuları tarafından evliliğin dinî ve ahlâkî yönlerinin Müslümanlarca zaten bilinmekte olduğu varsayılmış olup tanımlarda “mülk-i mut’a” yönünün ön plana çıkartıldığı tespitleri yapılmıştır.100 Nitekim bazı âlimlerin evliliği ibadet olarak görmeleri,101 bu tespitin haklı olduğunun delillerinden biri olarak zikredilebilir. Nikâhla ilgili tanımların çağdaş dönemde farklılaşmasının sebeplerinden birisi de kanaatimizce değişen dünya algısıdır. Özellikle günümüzde egemen olan seküler ve batı tandanslı aile anlayışı, modern dönem İslam Hukukçularını klasik dönemde bilindiği varsayılarak zikredilmeyen “hak ve sorumluluk/ahlâkî ve insani yardımlaşma” kaydını düşmeye itmiştir.

98 İbn Hümâm, Kemâlüddîn Muhammed b. Abdülvâhid, Şerhu Fethi’l-Kadîr ale’l-Hidâye Şerhi Bidâyeti’l-Mübtedî, Thk. Abdürrezzâk Gâlib el-Mehdî, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1424/2003, C. III, s. 186.

99 Muhammed Ebû Zehrâ, el-Ahvâlü’ş-Şahsiyye, Dâru’l-Fikri’l-Arabî, Kâhire t.y., s. 17; Okur, “İslam Hukuku’nda Boşama Yemini (Talâka Yemin) Meselesi”, s. 6.

100 Dağcı, “İslâm Aile Hukukunda Evlenme Engelleri”, s. 178.

101 Kâsânî, Alâuddîn Ebû Bekr b. Mes’ûd b. Ahmed, Bedâi‘u’s-Sanâî fî Tertîbi’ş-Şerâî, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1406/1986, C. II, s. 228.

İslâm hukukçuları, tıpkı nikâhın tanımında olduğu gibi evlenme akdinin hukukî mahiyeti hakkında da farklı görüşler serdetmişlerdir. Evliliğin, kişilerin durumları dikkate alınarak farz, vacip, mekruh, haram gibi dini hükümlerle tavsif edilmesi veçhiyle ibadet sayılmasına rağmen bahse konu akit, İslâm Hukuku’nda salt dinî bir akit olarak değerlendirilmemiştir. Bu itibarla, tarafların irade beyanlarıyla ve iki şahit huzurunda meydana gelen evlilik akdinde, İslâm’da “din adamı” sınıfı olmaması sebebiyle bu vasfı taşıyan birisinin bulunması şart değildir. Ayrıca evlilik akdinde dini bir merasim zorunluluğu da yoktur. Buna göre, mezkûr dinî ritüellerin icra edilmesi nikâh akdine dini bir karakter vermez. Öte yandan nikâh akdinin özel bir akit olduğunu seslendirenler olsa da hukukçuların çoğunluğu onun medenî bir hukuk akdi olduğu görüşündedirler.102

Medeni hukukta da evlilikle ilgili farklı tanımların yapıldığı görülmektedir. Söz gelimi, medeni hukukta yapılan bir tanıma göre evlilik, “tam ve sürekli bir hayat ortaklığı yaratmak üzere, cinsiyetleri ayrı iki kişinin hukuken makbul ve geçerli bir şekilde birleşmesidir.”103 Bu meyanda medeni hukukta, evlenmenin hukukî içeriğinin tartışmalı olduğu görülmektedir.

Medeni hukukta, evlenmenin hukukî mahiyetine dair genel itibariyle üç farklı görüş ortaya çıkmaktadır. Kimi hukukçular evliliği “medeni hukuk sözleşmesi”, kimileri “şart-tasarruf anlaşması”, kimileri ise “kurum” olarak değerlendirmişlerdir. Bu değerlendirmelerden en çok kabul gören ve savunulan görüş, evliliğin “medeni hukuk sözleşmesi” olduğu görüşüdür.104

Bu ön bilgilerden sonra bu bölümde, Mâtürîdî’nin, konumuzla ilgili ayetleri yorumlama metodunu ortaya koymaya çalışacağız. Bahse konu ayetlerin yorumunda ise İslam Hukukunda cari olan işleniş sırasını takip etmeye gayret edeceğiz.

102 Aydın, İslâm-Osmanlı Aile Hukuku, s. 13; Karaman, Mukayeseli İslâm Hukuku, C. I, s. 293.

103 Akıntürk, Aile Hukuku, C. II, s. 45.

104 Feyzioğlu, Feyzi Necmettin, Aile Hukuku, Filiz Kitabevi, İstanbul 1986, s. 94; Akıntürk, Aile Hukuku, C. II, s.

63.