• Sonuç bulunamadı

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 4 CÜMLE TAHLİLLERİ

31. Nihayet Osman da geldi, karşısına oturdu (Adıvar,2007:s.403)

Kelime grupları:

Osman da: bağlama grubu

Cümlenin Öğeleri:

1. Cümle

Osman: özne geldi: yüklem

2. Cümle

karşısına: yer tamlayıcısı oturdu: yüklem

Cümle Türleri:

Bağlanma Şekillerine Göre: ortak özne ile bağlanmış cümle Yüklemin Yerine Göre: kurallı cümle

Yüklemin Türüne Göre: fiil cümlesi Anlamına Göre: olumlu cümle

SONUÇ

Çalışmamıza başlamadan önce cümle bilgisi ile ilgili yayınlanmış eserleri inceledik. Bu eserlerin güncel olmasına dikkat ettik. Bunların dışında internet ortamında paylaşılan dergi ve makalelere ve cümle bilgisi ile ilgili yazılmış çoğu tezi de inceleyerek tezimize yardımcı kaynak olarak gösterdik. Bu kaynaklardan yola çıkarak farklı görüşlerdeki araştırmacıların tanımlarına ve sınıflandırmalarına yer verdik. Ancak kendi görüşümüz doğrultusunda tanımlama ve sınıflandırmalar yaparak metinlerden seçtiğimiz örneklerle bir söz dizimi çalışması yaptık.

Çeşitli görüş ayrılığı bulunan konular üzerinde özellikle durarak kendi yorumumuzu da dile getirdik. Tezimiz de verilen örnekler tanımları destekler nitelikte olmasına ve bir örneği tekrarlamamaya özen gösterdik.

Çalışmamızın birinci kısmında Kelime Gruplarına, ikinci kısmında Cümle Öğelerine ve de üçüncü kısmında Cümle Çeşitlerine değindik. Her başlık için fazla örneklemede bulunduk.

TAMLAMALAR ATEŞTEN GÖMLEK SİNEKLİ BAKKAL

İSİM TAMLAMASI 1452 5678

SIFAT TAMLAMASI 2178 9315

Farklı görüş ayrılıklarının olduğu Belirtisiz İsim Tamlamalarında tamlayan ve tamlanan arasında kalıcı bir ilişki vardır. Bu ilişki sebebiyle birleşik kelimelerin pek çoğu karşımıza belirtisiz isim tamlaması yapısında çıkar. Bilhassa onomastik adlandırmalarda belirtisiz isim tamlamasının iyelik ekinin düşürüldüğü de gözlemlenmektedir. Bu tür kullanışların Türk dili kaidelerine aykırı olduğu unutulmamalıdır. Ancak iyelik ekinin düşmediği örnekler eserlerimizde bulunmaktadır.

• Hakikat o akşam Beyoğlu’nda yemek yedik ve Tepebaşı’da barda eğlendik ve gece sarhoşa yakın bir hâle döndük.(Adıvar,2007:s. 21-5)

• Bir taraftan Hendek, bir taraftan Arnavutköyü’nde hissedilen baş kaldırma kargaşalığı İhsan’ın kuvvetleri batırmağa memurdu. 76-40)

“-dan/-den” ayrılma hali eki, ilgi hali eki fonksiyonunda kullanılabilir.

• Hele İttihâdcıların zayıf kalpli olan kadınlarından bazıları İttihâdcı olduğumuz belli olmasın diye o sesini yükselttikçe onun etrafından ayrılmıyorlardı.(Adıvar,1987:s. 26-21)

• Türkçe ders verdiği evlerden birinde Salime Hanım’a tesadüfünü anlattı.(Adıvar,1987:s.47-1)

• Birincisi sokağın ortasındaki evlerden birinin altına kara bir kovuk gibi gömülen dükkân, öteki sokağın biricik üç katlı binası.(Adıvar,2007:s.12-16)

Eserlerimizde "birçok" belirsizlik sıfatının bugün kullanılmayan, isimlerin çokluk halleriyle birlikte kullanıldığı görülmektedir. Ayrıca metinlerimizde "bir alay" belirsizlik sıfatı da kullanılmıştır.

 Birinci sahne: Bir cüce çocuk, bir alay sağlam, toraman, fakat yaramaz ve hissiz oğlan çocuklarla, amcazadeleriyle oynuyor. .(Adıvar,2007:s.388)

 Avlunun duvarında açılan paslı demir parmaklıklı pencereye birçok bezler bağlıydı. .(Adıvar,2007:s.317)

Nesnenin neden yapıldığını belirten tamlamaların bazı kaynaklarda isim tamlaması olarak yer verilmesine rağmen son zamanlardaki çeşitli araştırmalarla ortaya konan görüşlere göre sıfat tamamlaması olarak adlandırılması daha doğru bulunmuştur. Biz de tezimizde nesnenin neden yapıldığını belirten tamlamaları sıfat tamlaması olarak örneklendirdik.

• — Kanarya Hanım’ı gelecek hafta altın kafesine koyacaklar...(Adıvar,2007:s. s.59)

• Avlunun duvarında açılan paslı demir parmaklıklı pencereye birçok bezler bağlıydı.

Eserlerimizde Türkçe dil kurallarıyla yapılan tamlamaların yanı sıra Arapça dilbilgisi kurallarıyla yapılmış tamlamalar da bulunuyor.

 Şimdi o, Şevket-i derya'da, Tevfik'ten ayrıldığı günü hatırlıyordu.(Adıvar,2007:s.336)

 Kuran okurken sesinde atan o korkunç kin bile şayan-ı hayret... .(Adıvar,2007:s.328)

 Yoksa ruz-ı cezada on parmağım yakasında olacak .(Adıvar,2007:s.322)

FİİLİMSİLER ATEŞTEN GÖMLEK SİNEKLİ BAKKAL

İSİM-FİİL 87 1215

SIFAT-FİİL 1306 32244

ZARF-FİİL 943 1629

Eserlerimizde "-Iş ve -mAk" isim fiil ekleri "-mA" ekine göre daha fazla kullanılmıştır. Günümüzde "-mA" ekiyle kurulan isim-fiiller eserlerimizde "-Iş" şekliyle bulunmaktadır.

 Çünkü Osman'ın istediği o fikri, o ağır konuşuş onu çok yoruyordu.(Adıvar,2007:s.313)

 Bu biçim konuşuş, vaktini kaybetmekten başka neye yarıyordu.(Adıvar,2007:s.313)  Başlamak istiyorum.(Adıvar,1987:s.16-4)

 Annem bundan başka da bir şey söylemek istiyordu…(Adıvar,1987:s. 16-12)  — Salim, ben güneşe çıkmak istiyorum…(Adıvar,1987:s. 21-10)

Günümüzden farklı olarak "-mAk" eki, ünlü ile başlayan bir ek aldığında sonda bulunan sert ünsüz olan "ḳ" yumuşayarak "ğ" ya, "k" ünsüzü "ğ" dönüşmüştür.

 Beni manşonlu, yüksek ökçeli, Şişli küçük hanımlarıyle evlendirmeğe uğraştı. (Adıvar,1987:s.17)

 Göz kırpıp açmağa vakit kalmadan Ahmet Rıfkı'nın arkadaşları hayvanlarından atlamışlar...( . (Adıvar,1987:s.60)

 ...acele etmeden açık adımlarla Mercan'a doğru inmeğe başladık, ben dizlerimde, kalbimde tuhaf tuhaf bir şey hissettim. (Adıvar,1987:s.19)

Adıvar her iki romanda da anlatım biçimlerinden yer yer betimleme ve yer yer öyküleme yöntemlerini kullanmıştır. Bu sebeple de sıfat tamlamalarına ve fiilimsilere özellikle de sıfat-fiillere sıkça yer verilmiştir.

• Beklediği ve asıl korktuğu darbe nihayet beynine inmişti.(Adıvar,2007:s. s.166)

• Ah kızı olduğunu bu müstekreh herife bir unutturabilse… (Adıvar,2007:s. s.167)

• Fakat şahsiyetini, kalın perdeler arkasından hissedilen bir ışık gibi, etrafına sezdirmişti.(Adıvar,2007:s. s.168)

• Yalnız onun gözlerinde gördüğüm çocuk güveni ve şefkati ile ruhuma sokuluyor, bu bakış açlıktan ölen bir adama ekmek yerine taş vermek etkisini yapıyor.(Adıvar,1987:s. s72)

• Ben en çok beni korumak isteyenlerden, rafta saklanacak bir çeşit yaratık gibi beni sakınanlardan tiksinirim.(Adıvar,1987:s. s.72)

Her iki romanımızda da ikilemelerin her çeşidine ait örnekler bulunmaktadır. Ancak tekrar grupları arasında en çok aynen tekrar grubuna yer verilmiştir. Eserlerimizde günümüzde farklı şekilleriyle kullanılan ikilemelerde bulunmaktadır.

 Arapçası pek âlimane değildi ama çatra patra meramını anlatıyordu. .(Adıvar,2007:s.297)(çat pat)

 Demek hala rüya korkusuyle beni titreten Eskişehir olayı sapsağlam bir gerçek! (Adıvar,1987:s132)(sapasağlam)

 Sonra yapyalnız kompartımana koştum. (Adıvar,1987:s132)(yapayalnız)

Her iki eserde de kahramanların hemen hepsinin unvanı veya lakabı vardır. Bu sebeple de her iki eserimizde unvan grubu çokça bulunmaktadır.

• İhsan Bey izin verse de vermese de kızı almaya yemin ettiğini söyledi: (Adıvar,1987:s. 92)

• Ayşe Hanım siz burada ne yapıyorsunuz? (Adıvar,1987:s. 141)

• Başlıcaları, Mustafa Efendi’ye benzeyen bakkal, imama benzeyen, yerden bitme, koca sarıklı bir ihtiyar imam. (Adıvar,2007:s. 15)

• Amma yaptın ha... Sana Rabia Abla demezler mi? (Adıvar,2007:s. 33 )

• Doğancılar Meydanı'ndan inerken Mülazım( teğmen) Seyfi’yi gördüm. (Adıvar,1987:s. 54)

• Monşer Cemal Bey, dedi, burada mühim bir İngiliz muhabiri var.(Adıvar,1987:s. 35)

Eserlerimizde en çok kullanılan yardımcı fiiller ise "et-" ve "ol-" fiilleridir. Diğer yardımcı filler fazla kullanılmamıştır.

• İhsan üzerinde iradesine şimdilik hissedilmeyecek kadar yavaş, fakat kesin olarak hakim kılıyor. (Adıvar,1987:s. 22)