• Sonuç bulunamadı

BİRİNCİ BÖLÜM 1 KELİME GRUPLAR

1.9 BAĞLAMA GRUBU

Özkan ve Sevinçli bağlama grubunu “İki ya da daha fazla ismin sıralama,

bağlama, karşılaştırma ve denkleştirme bağlaçları (ve, ile, dahi, ila, ya, yahut, veyahut, fakat, ama, değil, ya... ya, hem...hem, ne...ne, dA...dA vb.) ile oluşturduğu kelime grubu” diye tanımlar.23

• Babası zengin, ne kaynana, ne görümce var, bir evin bir kadını olacaksın. (Adıvar,2007:s. 100 )

• Bugünler de geldi geçti; o zamanlar yirmi dört yaşında idim.(Adıvar,1987:s. s.17-9)

• Allah’ım, o Şişli ile Büyükada arasında ne dedikodu, ne kukla oyunları olur. (Adıvar,1987:s16-22)

• Fakat bu manzara ve bu gece bir an onda eski benliğinden bir kıvılcım tutuşturmuştu. (Adıvar,1987:s. 127)

• Bayram Ağa çekilmiş, fakat o hala çapalıyordu. (Adıvar,2007:s. 141)

• Ekserisi İsviçre'de veyahut Paris'te çıkan Türk gazetelerinden ve risalelerin den ibaretti. (Adıvar,2007:s. 182)

23

Mustafa Özkan, –Veysi, Sevinçli, Türkiye Türkçesi Söz Dizimi, 2. Baskı, Akademik Kitaplar, İstanbul 2013,

Bağlama edatı (ve, veya, ile, ilâ, fakat, ama, değil vb.) isim unsurlarının arasında bulunur. İsim unsurları, grubun kuruluşuna eşit olarak katılırlar

(Karahan, 2014: 65).

• Bana öyle geldi ki bu üçü de bir örnek insandır. (Adıvar,1987:s.23-28)

• İnsan nasıl ve neden bilmiyorum, bizim aileden gibi oluvermişti. (Adıvar,1987:s. 41- 31)

• Piyanist heyecanlıydı fakat işi alaya vurmaya çalıştı: (Adıvar,2007:s.106-11)

• Bu adam bana nasıl şaşkınlık ve beğeni aşıladı. (Adıvar,1987:s. 84)

• İkisi de sallana sallana sallana gülerlerdi. (Adıvar,2007:s.107-9)

• İhsan ya büyük bir acı içinde idi veya benim

varlığımdan çekinmekteydi.(Adıvar,1987:s. 47)

• İhtilal günleri ile Sakarya arasında hayli olay var; fakat ben de ancak son perdeyi anlatacak kadar nefes kaldı. (Adıvar,1987:s. 103)

• Dede, arada gözlerini misafirine kaldırdı, bir şey söyleyecekmiş gibi dudakları kımıldadı, fakat bir şey söylemedi. ( Adıvar,2007:s. 215)

• -Hilmi Bey ile arkadaşları odanda toplanıyorlarmış, Gece yarılarına kadar padişahın aleyhinde dolap kuruyor, mefsedet tertip ediliyormuş... (Adıvar,2007:s. 165)

• Senin için zor ama... içini dökmek istersen benimle konuşursan, ben ana ne demek bilirim, benim de memleketimde bir anam var... (Adıvar,2007:s. 154)

“ya……ya, hem…..hem, ne……ne, da……da, ister……ister, mi……mi, kah……kah, ya……..yahut vb.” bağlaçlarla kurulan kelime gruplarında , bağlaçların bir kısmı isim unsurunun başında, bir kısmı sonunda bulunur. Bağlaçların sayısı, isim unsurlarının sayısı kadardır. Bazen en son kullanılan bağlaçtan sonra anlamı kuvvetlendirmek için “dA” edatı getirilir. (Özkan-Sevinçli, 2013:105)

• - Beyazıt avlusunda tesbih satan kadın hem genç, hem benden beyaz. (Adıvar,2007:s. 128)

• Ne kadınlık, ne cinsiyet, ne de insani bir zaaf vardı. (Adıvar,1987:s. 140)

• Ayşe istasyondaki sahnenin yapacağı etkiyi düşünerek hem korkuyor, hem de her şeyi nasıl olsa açıklayacağım dan biraz kıskanmış olması ihtimaliyle seviniyordum. (Adıvar,1987:s. 132)

• İçimdeki acı mı, sevinç mi, bilmiyorum. (Adıvar,1987:s. 126)

• - Beni de beraber almaz mısın ben de çok üşüyorum, ben de Ateşe yaklaşmak istiyorum. (Adıvar,1987:s. 124)

• Çadırların üstüne uçaktan korunmak için konulup da sararan dallar bana yeşermiş gibi geliyor, hem giyiniyor, hem de konuşuyorum (Adıvar,1987:s. 120)

• - Ya ölüsünü, ya dirisini, diyordu. Adıvar,1987:s. 93)

• Kendini ele vermekten çekinmem acaba anana merhametinden mi, bir maksada bağlı olmandan mı, yoksa sırf korkaklıktan mı, diye bağırıyordu.( Adıvar,2007:s. 193)

Bu grup cümlede isim, sıfat ve zarf görevinde kullanılabilir.

• Onun gözü de, gözüne gönlü okşayan bir sevimliliği vardı. (Adıvar,2007:s. 128)(İsim)

• Ah ne güzel, ne çekici işkence! (Adıvar,1987:s. 136)(Sıfat)

• Artık ne kıskançlık ne acı duydum. (Adıvar,1987:s. 142)(İsim)

Ayşe'yi onunla hayvan üstünde gördüğüm zaman ne acı, ne azap çektim! (Adıvar,1987:s. 126) (İsim)

• Hâlbuki şimdi o, mezarlığın kenarında taze ve şirin mezarın üstüne eğilmek, acımı anlatmak istiyorum. (Adıvar,1987:s. 115) (Sıfat)

• Bu haftanın sonunda muhakkak başımı açacaklar, ne içimdeki sızıyı, ne de sırtımdaki ateşten gömleği bırakacaklar tek, fakat zehirli heyecanını burada acele ile yaşamak ve bitirmek gerek. (Adıvar,1987:s. 115)(İsim)

• Ne utanç ne aşağılık dolu gün. (Adıvar,1987:s. 52) (İsim)

• Fakat Ayşe bu işlerin ne başlarını ne de fikir yanını biliyordu. (Adıvar,1987:s. 45) (İsim)

• Katı ve soğuk taşlar üstünde saatlerce dizüstü ettiği dualar, çan sesleri, günlük kokuları, org sesleri, kara taşları titreten derin ve uzun sesler!( Adıvar,2007:s. 221 ) (Sıfat)

• Sabit bey ağabey de geldi.( Adıvar,2007:s. 212) (İsim)

• Üstünde siyah esvaplı adamlar, rıhtımın kenarında bir sürü sandal ve salapurya. (Adıvar,2007:s. 204) (İsim)

• Rabia, o, hem nefret edib, hem bayıldığı, olgun ve erişmiş bir şehrin bir nevi sembolü idi. (Adıvar,2007:s. 141) (Sıfat)

• Mihri Hanım’la Bilal Bey nişanlanıyor (Adıvar,2007:s. 152) (İsim)

• Akşama doğru Dede ile Peregrini hastayı yoklamaya geldiler. (Adıvar,2007:s. 153) (İsim)

• Hatta hayli malum isimler de zikir ediliyordu. (Adıvar,2007:s. 182 ) (İsim)

Bağlama grubu, cümle içinde yüklem, özne, nesne, yer tamlayıcısı ve zarf tümleci olarak kullanılır.

• Çanakkale'de dövüşürken ne asi, ne esirdik. (Adıvar,1987:s. 38)(Yüklem)

• Bu çirkin tüylerin arkasındaki ağız gülüyor mu, eğleniyor mu, konuşuyor mu, belli değildi. (Adıvar,1987:s. 136 ) (Yüklem)

• Fakat kendinin bir gün anlattığı hikaye kadar ne basit, ne de korkunçtu. (Adıvar,1987:s. 34) (Yüklem)

• Bununla beraber ne belli belirsiz ve ne garip bir korku duyuyordum. (Adıvar,1987:s. 143)(Nesne)

• İlk ışık karanlığı dağıttığı ve önümüzde şekiller seçilmeye başladığı zaman İhsan'da ben de önce Dilber Köylü'nün siyah yeldirmesini pembe yemenisini gördük.(Adıvar,1987:s. 64) (Özne)

• Fakat Ayşe biraz kaygılı ve biraz incinmiş görünen bütün ihtilalci subay arkadaşlara karşı hemen kadın rolünü aldı. (Adıvar,1987:s. 104 )(Yer Tamlayıcısı)

• Yine ayak sesleri ve tanıdığım şive ile bir köylü nutku! (Adıvar,1987:s. 100)(Zarf Tümleci)

• Ne ilahi, ne de şarkı söyleyecek hali var. ( Adıvar,2007:s. 213)(Özne)

• Ne harikulade gündü ve ne harikulade günler geçti. (Adıvar,2007:s. 213)(Özne)

• Bilakis o hem görünüş itibarıyla, hem de mizaç itibarıyla yırtıcı bir av kuşuna benziyordu.( Adıvar,2007:s. 176)(Zarf Tümleci)

• Başarının padişah nezdinde eski itibarını kazandığı o kadar aşikardı ki bunu Sabiha Hanım da anladı. (Adıvar,2007:s. 175) (Özne)

• Bu defa iltifat değil tekdir tebliğ edecekti, hem de hoşlandığı Selimpaşa'ya, hem de hiç hoşlanmadığı Zati Bey huzurunda. (Adıvar,2007:s. 170)(Yer Tamlayıcısı)

• Puf, bu, ne Hünkârın, ne de Zati Bey’in umurunda. (Adıvar,2007:s. 157) (Yüklem)

• Rabia da, Çingene Pembe de oradaydılar. (Adıvar,2007:s. 147 )(Özne)

• Kız bir şeyler anlatıyor, Sabiha Hanım da Pembe de gülüyorlardı (Adıvar,2007:s. 147) (Özne)

• Hem vicdanımızı müsterih kılmak hem de Hilmi Bey’in muzır edebiyata karşı nabeca hevesini kırmak için bir çare düşündü ( Adıvar,2007:s. 194)(Zarf Tümleci)

• Sabiha Hanım ne Dürnev’i, ne de Hilmi'nin nasıl seyahat ettiğini sordu. (Adıvar,2007:s. 191)(Nesne)