• Sonuç bulunamadı

Çankaya’ya ilişkin istatistikler, araştırmanın nicel boyutunda yürütülen anket çalışmasına katılan öznelerin ve birlikte yaşadıkları hane üyelerinin sosyo-demografik özellikleriyle uyumlu görünüyor (Tablo 3 ve Tablo 4).

Tablo 3’te sunulan bilgiler çerçevesinde araştırmaya katılan kadınların %22,9’u 65 yaş ve üzerinde. 65 yaşın üzerindeki kadınlar, genellikle kendilerine ait düzenli geliri olan yalnız ya da bir başka kadın hane üyesiyle birlikte yaşayan ve kronik sağlık sorunları olan bireyler.

Yine araştırmada görüşlerini aldığımız kadınların %38,9’u lisans düzeyinde %33,4’ü ise lise düzeyinde eğitim almış kadınlar. Eğitim düzeyinin yüksek olması, araştırma katılımcıları arasında gelir sahibi (çalış-ma geliri ya da emekli (çalış-maaşı) kadınların oranına da yansımıştır. Bu çerçevede araştır(çalış-maya katılan her 10 kadından yaklaşık 6’sının düzenli bir gelire sahip olduğunu söyleyebiliriz. Kadınların gelire sahip olması, yaş, engel ve sağlık durumundaki farklılıklar üzerinden kentle ilişkilenme/aidiyet, kentsel hizmetlere ve olanaklara erişim açısından da farklılaşan deneyimleri gündeme getirmesi açısından önemli nüanslara işa-ret ediyor.

3 Sosyo ekonomik statü açısından A ve B sınıfında olanlara ilişkin verileri ifade etmektedir. Bu sınıflandırmaya göre A, elit tabaka, soylu aileler, serveti en az 2-3 nesilden gelenler, büyük sanayiciler, üst düzey yöneticiler ve ünlü serbest meslek sahipleri (doktor, avukat) olarak tanımlanır. B ise, yeni zengin olan özel sektör yöneticileri, gazeteci, yazar, kamu üst düzey yöneticileri ve orta-büyük esnafı tanımlamak için kullanılmaktadır (https://www.endeksa.com/tr/analiz/ankara/cankaya/demografi)

Tablo 3: Anket görüşmesine katılan kadınların sosyo-demografik özellikleri

Okuma-yazma bilmiyor /Diploması yok /İlkokul 27 (16,2)

Görüşme Yapılan Kadının Geliri Var/Çalışıyor/Emekli 98 58,7

Görüşme Yapılan Kadının Geliri Yok/Çalışmıyor 69 41,3

-Toplam 167 100

Görüşme Yapılan Kadınların Sağlık Durumu

Kronik Sağlık Sorunu Var 63 37,7

Kronik Sağlık Sorunu Yok 104 62,3

-Toplam 167 100

Görüşme Yapılan Kadınların Engellilik Durumu

Görüşme Yapılan Kadının Herhangi Bir Engeli Var 16 (9,6)

Görüşme Yapılan Kadının Herhangi Bir Engeli Yok 151 90,4

-Toplam 167 100

Gözlem sayısının 50’nin altında olduğu değişkenlere ilişkin yüzdeler parantez ( ) içinde verilerek, bu yüzdelerin yorumlanmasına dikkat çekilmiştir.

Bununla beraber araştırmada yer alan her 10 kadından yaklaşık 4’ünün kronik bir sağlık sorunu olduğunu, 1’inin ise kendisini engelli olarak tanımladığını görüyoruz. Sağlık sorunları açısından kadınların en çok yaşa bağlı olarak da arttığını söyleyebileceğimiz tansiyon, kalp rahatsızlıkları, ortopedik rahatsızlıklardan bahsettiklerini görüyoruz. Bunlara ek olarak, iç hastalıkları, solunum ve psikolojik rahatsızlıklar da dile getirilen diğer sağlık sorunları. Kadınların kendilerini engelli olarak tanımlamalarında ise, başta yürüme ya da merdiven inip çıkma gibi hareket güçlüğüne gönderme yapan ortopedik engel türleri geliyor. Ayrıca görme ya da duyma zorluğu yaşamak ve ilaç kullanmadığı zamanlarda yaşamını sürdürme konusunda güç-lük çekmek gibi kronik sağlık sorunlarının zaman zaman engellilik olarak da tanımlandığını akılda tutmak gerek.

Tablo 4: Anket görüşmesine katılan kadınların hane kompozisyonu

Kadınların Hane Kompozisyonu Bilgileri Sayı Yüzde

Hane Kompozisyonu/Hane üyelerinin cinsiyeti ekseninde

Yalnız Yaşayan Kadınlar 31 (18,6)

Yalnızca Kadınların Bulunduğu Haneler 19 (11,4)

Evde 18 Yaş Üzerinde En Az Bir Erkeğin Bulunduğu Haneler 117 70,1

Toplam 167 100

Hane Kompozisyonu/65 yaş ve üzerinde üye ekseninde

Hanede 65 Yaş Üstü Birey Var 49 (29,3)

Hanede 65 Yaş Üstü Birey Yok 118 70,7

Toplam 167 100

Hane Kompozisyonu/18 yaşın altındaki çocuklar ekseninde

Okul Öncesi Çocuğun Bulunduğu Haneler 11 (6,6)

Okul Çağında Çocuğun Bulunduğu Haneler (5-14 yaş) 24 (14,4)

Ergenlik Çağında Çocuğun Bulunduğu Haneler (15-17 yaş) 9 (5,4)

Hanede Çocuğun Bulunmadığı Haneler 123 73,6

Toplam 167 100

Hanedeki Üyelerin Genel Sağlık Durumu

Görüşme Yapılan Kadının Sağlık Sorunu Var 44 (26,3)

Görüşme Yapılan Kadın Dışında Sağlık Sorunu Olan Üye var 23 (13,8) Görüşme Yapılan Kadınla Birlikte Sağlık Sorunu olan Başka Bir Üye Var 19 (11,4)

Hanede Sağlık Sorunu Olan Kimse Yok 81 48,5

Toplam 167 100

Hanedeki Üyelerin Engellilik Durumu

Görüşme Yapılan Kadının Engellilik Durumu 16 (9,6)

Görüşme Yapılan Kadın Dışında Engelli Birey Var 10 (6)

Görüşme Yapılan Kadınla Birlikte Engelli Başka bir Üye Var 1 (0,2)

Hanede Engelli Üye Yok 140 84,2

Toplam 167 100

Gözlem sayısının 50’nin altında olduğu değişkenlere ilişkin yüzdeler parantez ( ) içinde verilerek, bu yüzdelerin yorumlanmasına dikkat çekilmiştir.

Türkiye’deki engelli nüfusa ilişkin en son veri, Türkiye’de engelli nüfus oranının %6,9 olduğunu gösteriyor ve bu oran içerisinde kadın engellilerin oranı erkeklerden biraz daha yüksek (TUİK, 2011). Bu veri oldukça

eski olmakla birlikte nicel araştırma sahasından elde ettiğimiz verilerle bir arada değerlendirildiğinde, en-gellilik ve sağlık durumunun yaşla birlikte arttığı da dikkate alınarak Çankaya için yaş, enen-gellilik ve sağlık durumu kesişiminde kadınların özel ihtiyaçlarına yönelik önlemlerin tanımlanması gerektiğini söyleyebi-liriz. Bu önlemlerin tanımlanması sürecinde ise, bakım ilişkilerinde bağımsızlığı temel alan bir anlayışın geliştirilmesi gerekiyor. Çünkü araştırmaya katılan her 10 kadından 3’ü 65 yaşın üzerinde olan yaşlı, 10 kadından 1’i engelli ve 10 kadından 2’si kronik sağlık sorunu olan bir hane üyesiyle birlikte yaşıyor (Tablo 4). Bu veri Çankaya’da yaşayan yaşlılara, engellilere ve sağlık sorunu olan bireylere yönelik kentsel hiz-metlerin geliştirilmesinde bakım ilişkilerinin toplumsal cinsiyet boyutunu dikkate almak gerektiğini gös-termesi açısından önemli. Bu açıdan hizmetler geliştirilirken hem yaşlıların, engellilerin ve kronik sağlık sorunu yaşayan kentlilerin hem de bu kişilerin birlikte yaşadıkları kadınların kentsel alanda bağımsız ha-reket etme haklarının gerçekleştirilmesi meselesi dikkate alınmalıdır. Bu noktada araştırmada elde edilen bulgular, önemli ipuçları sunuyor.

Benzer şekilde bakım ilişkileri üzerinden araştırmaya katılan kadınların çocuk sahibi olma durumlarını ele aldığımızda, her 10 kadından yaklaşık 3’ünün çocuğu var (Tablo 4). Bu çocukların büyük çoğunluğu ise, okul öncesi dönemdeki çocuklar. Araştırma bulguları, bu konuda kadınların kentsel hareketlilik ve kentsel hizmetlere erişim açısından sorunlarla karşılaşabildiklerine ilişkin bilgilere ve önerilerine yer veriyor.

Çankaya Belediyesi’ne ait Çankaya Evleri, 2013 yılından bu yana farklı uyruklardan toplam 728 kişiye Türkçe okuma-yazma kursu hizmeti sunmaktadır. Kursiyerlerin %83’ü kadınlardan oluşmaktadır.

(Çankaya Belediyesi’nden talep üzerine alınan 2019 verileri)

Anket çalışmasına katılan kadınların büyük çoğunluğu Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıdır. Ancak İranlı, Su-riyeli ve Özbek olan kadınlarla da karşılaşılmış olması, kentsel hizmetlere erişim ve kentsel hareketlilik hakkının ele alınması sürecinde farklılaşan kültürel özellikleri dikkate almak gerektiğini gösteriyor. Bu noktada özellikle dil kursları gibi hizmetlerin önemli olduğunu akılda tutmak gerek.

Son olarak feminist ilkelerle yürüttüğümüz nicel araştırma sahasının ortaya koyduğu bir nokta da kadın olmayı, ikili cinsiyet kalıpları içerisinden çıkartıp kişilerin beyanına göre tanımladığımızda kadın olma hal-lerinin cinsiyete özgü özelliklere göre (cinsiyet kimliği, cinsel yönelimi) farklılaşabildiğidir. Bu açıdan an-ket çalışması kapsamında kapısını çaldığımız bir hane üyesinin kendisini “trans kadın” olarak tanımlamış olması, kadın olma deneyimini bütüncül bir yerden bakarak anlamak için nicel araştırmalarda feminist perspektifin önemini gösteriyor. Dolayısıyla bu tür bir duyarlılık olmadığı sürece, LGBTİ+’ların görünürlü-ğünü sağlamanın mümkün olmadığını vurgulamak isteriz.