• Sonuç bulunamadı

NİYAZİ AĞIRNASLI AĞABEYMİZ YÜREĞİMİZDE YAŞIYOR Av. Mehdi BEKTAŞ

Bizim kuşağımız, lise, üniversite öğrencilik yıllarında sol ve sosyalist düşün-ceyle tanışan, ülkenin bağımsızlığı, halkın mutluğu için ölümü göze alan serdengeçti adaylarıydı; CHP’ye, TİP’e, TKP’ye, THKO’ya, THKP-C’ye, TİİKP’e, TİKKO’ya sempati duyan ya da içinde olmaya çalışan, düşünceleri tam oturmamış, Mustafa Kemal’in “tam bağımsızlık” ülküsünden etkilenerek, Sosyalist Devrim/ Milli Demokratik Devrim tartışmalarıyla ayrışan, “Bağımsız Türkiye, Kahrolsun Amerika” sloganlarıyla yollarda yürüyen, meydanlarda toplanan, sınıflarda, kantinlerde, işliklerde tartışan, dünyaya soldan bakmaya çalışan bir kuşaktı�

Devrim bir tutku olmuştu� Kimileri kırlardan başlayarak ve kentleri kuşa-tarak, kimileri emperyalizmin gizli işgalini öncü savaşıyla kırarak, kimileri ordunun köktenci müdahalesiyle, kimileri halkın ayaklandırılmasıyla devrimin gerçekleşeceğini savunuyordu; kitleler, “işçi, köylü, gençlik, asker devrim için birleştik” sloganlarıyla meydanları inletiyor, toprak ve fabrika işgalleri, grevleri, okul boykotları ülkeyi sarıyordu, kimileri kapitalist sömürü düzenini değiştirmek için kırlarda ve kentlerde silahlı eylemler yapıyordu ve halk içinde bu eylemlere sempatiyle bakan çoğalıyordu, toplum sosyalleşip politikleşiyordu�

Bu gelişmeler karşısında, “sosyal gelişme ekonomik gelişmeyi aştı” diyenler birdenbire harekete geçti; ordu, 12 Mart 1971’de parlamentoyu, iktidarı, muha-lefeti ve hükümeti uyaran bir muhtıra verdi, hükümeti alaşağı etti� CHP’den istifa eden Prof� Dr� Nihat Erim’in başkanlığında teknokratlardan oluşan bir hükümet kuruldu� Bunu alkışlayanlar çok oldu� Bir süre sonra işin rengi değişti, teknokratlar hükümetten ayrıldı, yeni atanan bakanlarla birlikte hükümet

12 Mart süreci bayağı kanlı geçti, faşizmin karanlığı toplumun üstüne olanca ağırlığı ile çöktü, sıkıyönetim mahkemeleri hızlı çalıştı, aydınlar, ilerici asker-ler, devrimciler içeri tıkıldı, kimileri tutuklandı, kimileri yargılandı, kimileri vuruldu, kimileri darağacında sallandırıldı, üniversiteler sessizleşti, dernekler, sendikalar, partiler ya kapatıldı ya da susturuldu�

Bu ortamda toplumdan ses seda çıkmazken, bir avuç avukat sıkıyönetim mahkemelerinde hukuku savunuyor, yargılanıyor, reklam yaptıkları savıyla disiplin soruşturmasına uğruyordu� Bunlar kimi basın yayın organları aracılığıyla kamuoyuna yansıyordu, bazı avukatların adı öne çıkıyordu�

1973’te fakülteyi bitirip avukatlık stajı yaparken bu avukatların önemli bir kısmını tanımaya başladım, bu tanıma 1974’te yapılan Ankara Barosu Genel Kurulu sürecinde daha da hızlandı� Solcu, ilerici, yurtsever, devrimci denilen bu avukatlar, İlerici Avukatlar Grubu adıyla Av� Halit Çelenk’in başkanlığı altında oluşturulan listeyle seçimlere katılıyordu� Stajı bitirip ruhsatımı almış, avukat olarak kongreye katılma ve seçimlerde oy kullanma hakkını kazanmıştım� İlerici Avukatlar Grubu’nun toplantılarına katılıyor, çalışmalarında yer alıyor, grubun önde gelen adlarından Av� Niyazi Ağırnaslı’yı, Av� Halit Çelenk’i, Av� Nevzat Helvacı’yı, Av� Ahmet Cenan’ı, Av� Erşen Sansal’ı, Av� İbrahim Açan’ı, Kemal Burkay’ı, Av� Cemal Başbay’ı, Av� Emin Değer’i, Av� Doğan Tanyeri’yi, Av� Rauf Çapan’ı, Av� Refik Ergün’ü ve birçoklarını yakından tanıma olanağını buluyordum�

Seçimi Demokratik Sol Avukatlar Grubu kazandı, İlerici Avukatlar Grubu az bir oya farkıyla kaybetti, grubun önde gelenleri grubu dağıtmayarak dernek-leşmeye yönlendirdi� Böylece 1975’te Çağdaş Hukukçular Derneği kuruldu ve genç avukatlar olarak derneğin kuruluşunda, yer aldık, görev üslendik; Halit Çelenk, Niyazi Ağırnaslı, Nevzat Helvacı’nın başkanlıkları altında 12 Eylül 1980 darbesine kadar çalıştık, dernek kapandıktan sonrada da baro kongrelerine katılmaya devam ettik, hukukun üstünlüğünü esas alan, emekten, halktan, gelişmekten yana bir devlet ve hukuk düzenin oluşması mücadelesini sürdürdük�

Niyazi Ağabey eski tüfeklerdendi, Bölükbaşı’nın Millet Partisi’nden senatör seçilmiş, Türkiye İşçi Partisi’nin eski TCK’nun 141 ve 142 maddesini Anayasa Mahkemesi’ne götürebilmesi için Türkiye İşçi Partisi’ne girmiş, aktif politik yaşamını burada sürdürmüş� Mihri Belli’nin önerisi ile İstanbul’dan bağımsız milletvekili adayı olduğunu anımsıyorum� Çağdaş Hukukçular Derneği’nde genel başkanlık, Halkevlerinde Genel Yönetim Kurulu başkanlığı, Türk Hukuk

Ankara delegesi seçildi�

Niyazi Ağabeyle birlikte 12 Eylül sonrası kapatılan Halkevleri davasında yargılandık, Niyazi Ağabey’in savunmasındaki dirilik, kararlılık ve “Tarih önünde Halkevlerini kapatanlardan davacı olacağız ve hesap soracağız” sözü hala aklımdadır�

Ankara Barosu Başkanlığına Çağdaş Avukatlar Grubu adına aday olduğu ve az bir oyla seçimi kaybettiğimiz kongre sonrası, genç çağdaşçıların üzüldüğünü görünce, “Üzülmeyiniz, devrimciler kaybetmez, bizim oylarımız sayılmaz tartılır, ağırlığı olan oylardır(!)” dediğini, gönüllerimizi alıp, mücadele kararlılıklarımızı bilediğini söyleyebilirim�

12 Mart sürecinde, kızları Nil ile Nuran, damatları Mehmet ile Semih politik nedenlerle aranır duruma düşmüştü, bilebildiğim kadarıyla Nuran, Mehmet ve Semih tutuklanarak cezaevine konmuştu� Niyazi Ağabey ile eşi Leman Abla bu dönemde çok sıkıntılı günler geçirirdi, ama yakındığını duymadık�

Niyazi Ağabey, dernek ve baro çalışmaları dışında Av� İbrahim Tezan, Av� Zeki Tavşancıl, Av� H�Tuğrul Çakın, Av� Hürriyet Alpat ile birlikte oluşturdu-ğumuz avukatlık bürosuna gelmeyi, “kuşgönü” pastırma getirmeyi, bizimle iki kadeh rakı içmeyi, sohbet etmeyi çok severdi; deneyim ve birikimleriyle bize yol gösteren, gönülden yakınlık duyduğumuz, her şeyiyle güvendiğimiz, babacan, dost ve sevecen bir insandı�

Anafartalar Caddesi Konya Sokak’ta bürosu vardı� Av� İsmail Sami Çakmak’la ile Av� Nihat Toktay’a bürosunu açmıştı� Koltuğunun arkasında duvarda baba-sının Kayseri Müdafaa-ı Cemiyet önünde çekilmiş fotoğrafı asılıydı, babası cemiyetin başkanıymış� Bundan da esinlenerek, “Biz Kuvvacıyız, bağımsızlık bizim tutkumuz” derdi� Sebahattin Ali’den, Hasan Hüseyin Korkmazgil’den, Mihri Belli’den anılar aktarır, Deniz Gezmiş’in, Hüseyin İnan’ın ve Yusuf Aslan’ın yiğitliğini anlatırdı� Av� Zeki Oruç Erel’e özel bir ilgi duyar, Zeki dedikçe bir Zeki daha derdi� Birlikte Denizlerin davasını üslenmişlerdi� O, Deniz’in, Yusuf’un, İnan’ın, birçok devrimcinin ve de bizlerin emeği ve yüreği büyük avukatıydı�

Niyazi Ağabey hastalanmış, Numune Hastanesi’ndeki doktor kardeşi Kemal Ağabey’e gitmiş, muayene olmuş, neyim var diye sormuş� Kemal Ağabey’de, “Ne o olacak, bu yaştan sonra göverip de bostan güzeli mi olacaksın!” demiş� “Münasebetsize bak, insan hasta kardeşine böyle söz söyler mi?” derdi�

Ağbey bu söz üzerine, “Leman, ben bu çocukları bekliyorum, sen ne diyorsun” diye çıkıştı� Biz, “Niyazi Ağabey yine geliriz” dedikse de, “oturun” dedi, biraz daha oturduk�

O günlerde kurucusu olduğumuz İnsan Hakları Derneği’nin kongresi vardı� Bir önerge hazırlayarak, Niyazi Ağabey’e “İnsan Hak ve Özgürlükleri Onur Belgesi ve Onurluk (Plaket)” verilmesini istedik� Kongre, oybirliği ile öneriyi kabul etti, Mustafa Ekmekçi Cumhuriyet Gazetesi’ndeki köşesinde bu durumu yazdı, Niyazi Ağabey okumuş ve çok mutlu olmuş� Hazırlanan belge ve onurluk (plaket) İHD Genel Başkanı Av� Nevzat Helvacı ve yönetim kurulu üyelerince hastanede kendisine takdim edildi�

Niyazi Ağabey bana göre, “Kuvva-ı Milliye” ruhuyla donanmış, sosyalizme inanmış, laikliği, hukuk devletini, hukukun üstünlüğünü, emeğin iktidarını savunan, yürekli bir yurtseverdi� Arkadaşlarla konuşurken, kararlılığına ve tutarlılığına bakarak, hürriyet kahramanı “Resneli Niyazi” derdik�

Hürriyetle evliliğimizde nikâh şahidimiz oldu, sevgimiz, saygımız sonsuzdu, çünkü o içimizden biriydi� Bu tür insanların yeri dolmuyor� 1987 yılında kaybettik, eksikliğini hala duyumsuyoruz� Niyazi Ağabey’den sonrada yeri dol-durulamaz birçok üstadımızı, arkadaşlarımızı toprağa verdik� Bedenen yoklar ama ruhen içimizde yaşıyorlar, anılarıyla yol gösterip destek oluyorlar� Özlemle anıyoruz, ışıklar içinde yatsınlar diyoruz� 12�10�2015

Makalenin Geldiği Tarih: 20.04.2016 Kabul Tarihi: 28.04.2016

* Bu makale hakem incelemesinden geçmiştir ve TÜBİTAK – ULAKBİM Veri Tabanında indekslenmektedir.

Yabancılar ve Uluslararası

Benzer Belgeler