• Sonuç bulunamadı

Nişan – Nişanlılık

Belgede Midyat'ta evlenme geleneği (sayfa 76-82)

BÖLÜM 4: MİDYAT İLÇESİNDE EVLENME GELENEĞİNE İLİŞKİN

4.4. Düğün Öncesi

4.4.5. Nişan – Nişanlılık

‘Nişan’ kelimesi; belirlemek, belirti, belli etmek anlamlarına gelir. Bilinen yazılı kaynaklara göre ‘nişan’ geleneği, çok eskilerden beri süregelen bir gelenektir. Nişan; gelin olacak kızın belirlenmesi ile düğüne hazırlık amacıyla, söz kesiminden bir müddet sonra yapılan eğlenceli törendir. Törenin amacı; verilen sözü belirlemek, çevre halka

65

duyurmak ve gençlerin evlilikleri için hazırlık yapmalarına ve yapılmasına imkan vermektir (Aksoy, 2007: 110-111).

Nişana genellikle kız tarafının düğün töreni diye bakılsa da nişan masraflarını kız veya erkek tarafının karşılaması yöreden yöreye değişmektedir. Günümüzde nişan; evde, aile arasında ya da salon tutularak geniş bir tanıdık grubuyla yapılmaktadır. Nişan törenleri mevlitli ya da çalgılı olabilmektedir. Bu durum aile yapısına göre değişebilmektedir.

Nişan töreni ile düğün merasimi arasında geçen süre, nişanlılık dönemi olarak bilinir. Bu dönem genç kızla erkeğin kurulacak olan yeni yuvaları için psikolojik ve sosyal açıdan kendilerini hazırladıkları dönemdir. Nişanlılık süresinin kesin bir kuralı yoktur. Bu süre daha çok iki tarafın anlaşmasına bağlıdır. Nişanlılık dönemi askerlik, okul, gurbetten dönüş, hastalık, ölüm vb. özel durumlardan dolayı uzatılabilir ya da kısaltılabilir (Örnek, 1977: 194).

Midyat’ta, söz kesiminden sonra erkek tarafı, maddi durumları el veriyorsa ya da töreni yapabilecek imkâna sahip olunca ‘biz hazırız, gelip nişanımızı takalım’ diye haber verirler. Kız tarafı da uygunsa kabul eder ve iki aile nişan gününü kararlaştırırlar. Midyat’ta, nişana davet sözlü bir şekilde yapılmaktadır. Özel bir çağırıcı yoktur ve nişanda davetiye dağıtılmaz ancak bazı zengin aileler artık nişanda da davetiye bastırmaktadır.

66

Resim 2. Midyat’ta Yezidilerin düğünleri için bastırdıkları bir davetiye

Selma Sabah’ın anlattığına göre, eskiden iki genç kız evleri teker teker dolaşarak halkı nişana davet ederlermiş. Davet ettikleri kişiler ise bu davet karşılığında kızları eli boş göndermez, kızlara hediyeler verirlermiş. Günümüzde köylerde hala nişana davetin bu şekilde gerçekleştiğini ancak çağırıcıya hediye verme olayının artık olmadığını söyledi. Sevim Özel, 50 yıl önce gelin ve yakın arkadaşları gelinin başına beyaz bir tül yahut yazma örterek gelinin yüzü kapalı olacak bir şekilde birlikte evleri gezerek halkı nişana davet ettiklerini söyledi.

Midyat’ta, Müslüman halk ve Yezidiler arasında nişan törenine “dezgiran” denilmektedir. Nişan töreni ailelere göre değişmektedir. Bazı aileler nişan törenini hiç yapmazken, bazı aileler söz kesimi ile nişanı bir arada yapmakta, bazı aileler ise nişanı tek başına yapmaktadır. Bu durum o anki maddi imkân ve şartlara bağlı olarak değişiklik göstermektedir.

Nişan töreni, kız evinde yahut kız tarafının uygun gördüğü bir yerde yapılmaktadır. Maddi durumu iyi olan aileler nişanı salonlarda yapmaktalar ve nişan töreninde

67

yapılacak olan tüm masrafları erkek tarafı karşılar. Genellikle kadınlı erkekli bir şekilde karma yapılmaktadır. Ancak bazı muhafazakâr aileler nişan törenini, kadın erkek ayrı bir şekilde yaparlar.

Nişandan birkaç gün önce nişan töreni için alışverişe çıkılır. Geline nişan elbisesi, ayakkabısı, söz kesiminde belirlenen altınları, nişan yüzüğü vs. alınır. Adetler gereği gelinin nişan yüzüğünü damat alır, damadın nişan yüzüğünü ise gelin alır. Bu alışverişte gelinle birlikte varsa gelinin yengesi yahut ablası da bulunur. Ancak gelinin annesi bulunmaz; çünkü halk arasında böyle bir durum ayıp karşılanır. Gelinle birlikte alışverişe gelen gelinin akrabalarına hediyeler alınır. Geline alınan takılar, kıyafetler, çerezler, tatlılar vs. nişan günü kız evine götürülür. Nişan töreninde bir aile büyüğü tarafından nişan yüzükleri takılır ve bu kişi tarafından kurdele kesilir. Yüzükler takılırken ve kurdele kesilirken “salâvat” getirilir. Alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde kutlama gerçekleşir.

Resim 3. Midyat’ta nişan törenlerinde giyilen kıyafetler

Yörede nişanı atmak, nişanın bozulması durumu çok kolay olmaz. İster kız tarafı isterse erkek tarafı nişanı atsın, her türlü şekilde kız tarafı mağdur olacağı için yöre halkı

68

tarafından bu durum hoş karşılanmaz. Çünkü nişanı bozulan kızı aklanıncaya kadar kolay kolay kimse istemez. Yezidilerde, aynı köyden nişanlı olan ve daha sonradan nişanı bozulan kızı hiç kimse istemezmiş ( K7, K8, K9, K10, K11, K12, K13, K18, K19, K20, K21, K22, K23, K24, K25, K27, K28, K29, K31, K32, K33, K34, K35). Süryanilerde nişan töreni, dini bayram ve oruçlar dışında genellikle cumartesi ve pazar günleri yapılmaktadır. Nişan töreni, kız evinde yapılır ve kız evinde yapılacak olan bütün masrafları erkek tarafı karşılar. Nişan töreninde ruhbanın olması şarttır. Çünkü ruhban, gelin ile damada takılacak olan yüzükleri ve kızın çeyizini kutsar. Bu kutsama esnasında gelinin yanında vaftiz annesi, damadın yanında ise vaftiz babası bulunur. Bu kişilere “kirve”de denilir. Bu kişilerin görevleri, gelin ve damada vekillik etmektir. Nişan süresince gelin ve damadın yanında yer alırlar.

Nişan töreninde, ruhban, tüm davetlilerin de duyabileceği bir şekilde damat ve geline birbirlerini kabul edip etmediklerini sorar. Eğer birinden hayır cevabı alınırsa ruhban, o nişan törenini gerçekleştirmez. Bunun sebebi; Süryani cemaatinde, zorla evlendirme olayının yasak olmasıdır.

Nişan töreninde yüzükleri ruhban takar. Nişan yüzükleri takıldıktan sonra ruhban, gelin ile damadı “prens ve prenses” olarak ilan eder. Daha sonra gelin ile damat, her ikisinin kirvesi ve papaz “kıliçe” denilen çöreği hep birlikte tutarak iki parçaya ayırmaya çalışırlar. Büyük parça kime düşerse evde onun sözünün geçeceğine inanılır. Diğer bir açıklaması ise evliliğin önemini ve kutsallığını göstermek içindir. Evlilik, bütünlük açısından çöreğe benzetilir. Nasıl ki ekmek parçalandıktan sonra bir araya getirilemiyorsa, evlilikte de huzursuzluklar aileyi parçalamaktadır. Bu nedenle gençlerin ailelerine sahip çıkmaları gerektiği anlatılmak istenir.

Nişan töreninden sonra aileler bir araya gelerek düğün tarihini belirler. Yurtdışındaki akrabalar yazın tatile geldikleri için ve onlarında düğünde bulunmaları için düğünler genellikle yaz aylarında yapılır.

Nişanlılık ile düğün (taç kutsama) arası çok uzun tutulmamaya çalışılır. Bu süre en fazla 6 ayı bulur.

Nişanı bozmaya Süryani cemaatinde de pek hoş bakılmaz. Nişanı eğer erkek tarafı atarsa, kız tarafına yapılan tüm masraflar kız tarafında kalır. Ancak nişanı kız tarafı

69

atmış ise kız tarafı yapılan tüm masrafların iki katını ödemek mecburiyetindedir (K1, K2, K3, K4, K14, K15,K16, K17).

Nişanlılık dönemine denk gelen bayramlarda, kız evinin yapacağı bayram masraflarını, gelinin bayramlık kıyafetlerini erkek tarafı karşılar. Hatta Pascalya bayramında, kız evine gelecek olan misafirlere dağıtılan yumurtaları dahi erkek tarafı, boyanmış bir şekilde hazırlayıp sepetler içerisinde kız evine getirir. Bu yumurtalar bayramlaşmaya gelen misafirlere ikram edilir ( Eroğlu ve Sarıca, 2012: 1194).

Yezidilerde, nişan törenine gelen davetliler, gelin ve damada hediye takarlarmış. Takılan bu hediyeleri ise erkek tarafı ihtiyaçlarını karşılasın diye geline verirmiş. Yezidilerde nişan alışverişi yoktur. Nişan günü, damat tarafı yemek hazırlar. Bu yemekle birlikte geline alınan bir takım elbise, bir tane eşarp kız evine götürülürmüş.

Nişanlılık dönemi bayramlara denk geldiği zaman, kayınvalide bayram yemeği yapar, kızı ve gelini ile birlikte yahut birinci dereceden akrabalarıyla gelin evine bayram yemeğini götürür. Eğer maddi durum iyi ise geline bayramlık olarak bir takım elbise alınır yahut bayram hediyesi olarak altın alınır. Elli yıl önce altın yerine geline hediye olarak kehribar boncuk yahut gümüş götürülürmüş.

Yezidilerde nişan yapıldıktan sonra gelin, saygıdan ötürü damat tarafından kadın olsun erkek olsun hiç kimseye ismiyle hitap etmez. Bu durum gelin geldikten sonra bile değişmezmiş.

Nişanlılık döneminde çiftlerin birbirleriyle görüşmelerinde herhangi bir kısıtlama yoktur ancak kız tarafından biri mutlaka çiftlerin yanında bulunur. Eskiden yöre halkı arasında, nişanlılık döneminde damadın gelini görmesi günah yahut uğursuzluk sayılırmış ve bu nedenle gelin yüzünü damada göstermezmiş. Hatta damat adayı, kızın evinin bulunduğu sokaktan dahi geçmezmiş. Bu konuda farklı hikâyeler anlatılmaktadır. Bir rivayete göre, çok eskiden kız çeşmeden su getirmeye gitmiş. Dönüşte nişanlısını görmüş. Nişanlısının onu görmemesi için kendini yolunun üzerinde bulunan kuyuya atmış. Bunu gören nişanlısı da arkasından kuyuya atlamış ve ölmüşler. Diğer bir rivayette ise nişanlılık döneminde, damat kızın evine gittiği zaman kız yüzünü damada göstermediği için yüklüğün arkasında saklanıp perde arasından nişanlısını görmeye

70

çalışırmış. Bu iki rivayet görüştüğüm bütün kaynak kişilerin hemen hepsi tarafından dile getirilmiştir (K5, K6, K16, K17, K26, K36, K37, K38).

Belgede Midyat'ta evlenme geleneği (sayfa 76-82)