• Sonuç bulunamadı

* Sosyoekonomik düzey * Konut * Beslenme * Çevre vb. SONUÇLAR: * Ev Kazaları

Kapitalist üretimle birlikte nehir kenarlarında ya da şehir merkezlerinde fabrika sayısı hızla artmaktadır (Engels, 1997). Emekçi grubu kişiler yarı zamanlı, asgari ücretli de olsa para kazanmak ümidi ile sanayinin olduğu şehre göç etmektedir. Burada fabrikaların etrafında, iş yerlerine yorulmadan ve işteki performansları düşmeden gidip gelebilecekleri, çok sıkışık,

düzensiz, su birikintilerinin, çöp yığınlarının olduğu mahallerde sosyoekonomik düzeyi yüksek ailelerin boşaltmış olduğu konutlarda ya da önceden depo, hayvan barınağı olarak kullanılan binalarda yaşamaktadır (Engels, 1997). Fakat bu konutlar sağlıklı ve güvenli bir yaşam için uygun bulunmamaktadır. Çünkü kapitalizmin 1800’lü yıllarının sonunda başlayıp bugüne değin süren büyük krizi ve krizden çıkış için uygulamaya çalıştığı ekonomik politikalar insanların sağlıklı ve güvenli konutlarda yaşama gibi temel haklarını ellerinden almaktadır (Engels, 1992). Konutlar yalnızca kar elde etmek, emekçinin ertesi günü işe gelebilecek kadar barınma ihtiyacını karşılamak için yapılmakta, sağlıklı ve güvenli olması göz önünde bulundurulmamaktadır. Konutlar plansız, sırt sırta, hava akımını ve güneş almasını engelleyecek biçimde birbirine yakın, kullanım süresinin kısa olmasına neden olan düşük kalitede malzemeden yapılmaktadır. Dış görünüme önem verilen konutlar; metre karesi küçük, bir veya iki odalı olup izolasyonu bulunmadığı için soğuk ve rutubetli olmaktadır. Oturmak için uygun olmayan konutlar hiçbir onarım yapılmaksızın kiraya verilmekte, konumu iyi olan, büyük konutların ise kiraları gelir durumlarına göre oldukça yüksek olmaktadır (Engels, 1997). 1800’lü yıllarda yaşanan ve bilimsel sonuçlarla ortaya konan bu durum günümüzde de özellikle sosyoekonomik düzeyi düşük, yoksul, işsiz vb toplum kesimlerinde de halen yaşanmaktadır.

Ülkemizde de benzer sonuçlar görülmektedir. Konut politkaları ile ilgili en önemli değişimlerden birisi 1982 yılında yaşanmıştır. 1961 Anayasa’sının 49. maddesinin ikinci fıkrasında “devlet, yoksul ve dar gelirli ailelerin sağlık şartlarına uygun konut ihtiyaçlarını karşılayacak tedbirleri alır” ifadesi yer alırken, 1982 Anayasası’nın 57. maddesinde: “devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde konut ihtiyaçlarını karşılayacak tedbirleri alır” şeklinde değişmiştir (1961 Anayasası, 1982 Anayasası). Bu köklü değişiklik ile yoksul ve dar gelirli ailelerin sağlıklı konut ihtiyaçlarına öncelik tanınmamaya başlanmıştır.

2.4 Ev Kazalarında Kayıtın Önemi ve Bu Konudaki Gelişmeler

Kayıt bir durum, olay ve verilen hizmetlerin yazılı kanıtıdır (Tezcan, 1992). Sağlık kayıtları ise toplumun herhangi bir sağlık durumunun izlenmesini, zaman içinde

değişimini, ülkenin kendi içinde ve ülkeler arasında karşılaştırılmasını, öncelikli sağlık sorunlarının belirlenmesini, hizmetin planlanmasını, uygulanmasını ve sonuçlarının değerlendirilmesini sağlamaktadır (Sethi et al. 2004, Tezcan, 1992). Ayrıca bir ülkede sağlık kayıtlarının mevcut olması, yerel düzeyde tanımlayıcı ve kesitsel araştırma teknikleri yoluyla bilgi üretilmesinin yerine, sağlık sorununun neden(ler)ine ve çözüm(ler)üne yönelik bilimsel araştırmaların yürütülmesini de sağlamaktadır.

Sağlık kayıtlarının belirlenen amaçlara ulaşabilmesi için belirli bir standarda göre, merkezi düzeyde, belirli bir süreklilik içinde doğru, tam, güvenilir ve geçerli olması gerekmektedir (Tezcan, 1992). Bununla beraber, kayıt tutan sağlık çalışanlarının kayıtın sağlık hizmetleri açısından önemini kavraması, kayıt edilen verilerin nasıl toplanacağını, doğru kayıt tutmayı, verileri sayısal değere çevirebilmesi, anlamlandırabilmesi ve yorumlayabilmesi, verileri nereye bildirmesi gerektiğini bilmesi, bildirilen verilerin kim tarafından hangi amaçla kullanacağını, nasıl denetleneceğini, kayıtın olmaması ya da gerçek dışı olması durumunda ortaya çıkacak sorunları bilmesi gerekmektedir (Tezcan, 1992).

Tüm kazalarda olduğu gibi ev kazalarının da kayıt altına alınması önemli bir konudur. Ev kazalarının merkezi düzeyde kayıt altına alınması ev kazasının görülme sıklığının ve nedenlerinin kısa sürede belirlenmesini sağlamaktadır. Bu bilgi ev kazalarının önlenmesi için gerekli plan ve programların yapılmasına ve uygulanmasına olanak tanımaktadır. Ayrıca, ev kazalarının zaman içindeki değişimini de görünür kılmaktadır (Vincenten, 2005). Bu bilgiler, ev kazaları ile ilgili yeni bilgilerin üretilmesine katkıda bulunmaktadır. Ayrıca kayıta bağlı ev kazalarının sonuçlarını bilmek politikacıları ve toplumu evde güvenlik önlemleri almayı arttırmada itici güç olmaktadır (Vincenten, 2005). Ev kazalarının merkezi bir kayıt sistemi olmalı, kayıtlar bir süreklilik içinde tutulmalı, her türlü sağlık kurum ve kuruluşlarında kolay kayıt altına alınmalı, ülkenin kendi içinde ve ülkeler arasında karşılaştırma yapabilmek için ortak kodlamalara sahip olmalıdır.

Tüm bunlara karşın, ülkemizde ve başka diğer ülkelerde ev kazaları ile ilgili belirli bir standardı, sürekliliği olan kayıt sistemi bulunmamaktadır (Backet, 1965, Çivi ve ark. 1995, Ormandy, 2005, Sethi, 2005, Lancaster, 1988). Çünkü ev kazalarının kaydının yapılması konusunda ilgili kanun, yasa kayıtın nasıl ve kim tarafından yapılması ile ilgili yaptırımlar bulunmamaktadır (Çivi ve ark. 1995, Sethi, 2005). Uluslararası Hastalıklar ve

gruplandırılmakta ve kazalar da kasıtlı olmayan yaralanmalar başlığı altında yer almaktadır. Kasıtlı olmayan yaralanmalar yol, trafik kazaları, zehirlenmeler, düşmeler, yangınlar, boğulmalar ve diğer kasıtlı olmayan yaralanmalar olarak sınıflandırılmış ve kodlanmış fakat bu yaralanmaların olduğu yer, kazaya neden olan durumlar belirtilmemektedir (Begg and Tomijima, 2000).

Bu eksiklikler nedeniyle 1999 yılında Avrupa Ev ve Serbest Zaman Kaza Sürveyans Sistemi (EHLASS) programı adı altında Avrupa Komisyonu’nun Halk Sağlığı ve Tüketiciyi

Koruma Genel Direktörlüğü(DG SANCO) tarafından IDB kurulmuştur (DG SANCO, 2006).

IDB, Avrupa’da ev ve serbest zaman kazaları ile ilgili bir veri tabanıdır. Ev kazaları sonucunda yaralanmaya neden olan durumları bilmemizi sağlayan tek kurumdur. AB’ne üye Avusturya, Danimarka, Fransa, Hollanda, Portekiz, İsveç, Birleşik Krallık ülkelerinde ölüm istatistiği, hastane taburcu kaydının olduğu, yolda ve işte meydana gelen kazaları da içeren yaralanmalara spesifik kayıtların tutulduğu hastanelerin acil servislerinden 2002 yılından itibaren standart protokole göre sürekliliği olan bilgiler toplamaktadır (DG SANCO, 2006). Daha sonra düzenlenmiş bilgiler IDB koordinatörleri tarafından yılda bir kez IDB Merkezi Veri Tabanına gönderilmektedir. IDB, kazaların nerede, ne sıklıkta olduğu bilgisinin yanında, kazaları önleyebilmek için gerekli olan kazaya yol açan durumları da belirlemeye çalışan tek kayıttır. Kazaya yol açan ürünle ilgili her biri 400 farklı ürün koduna sahip, ürünle ilgili dört değişken, yaralanmanın temel/doğrudan/ara nedeni olan nesneye ilişkin ürün kodları ve öyküsü, yaralanmanın olduğu yer ile ilgili bilgiler bulunmaktadır. Kayıtların yapılabilmesi için IDB kodlama elkitabı kullanılmaktadır. El kitabı, AB içindeki özellikle acil servislerde, tüm kazalar/yaralanmalar nedeniyle bu bölümlere başvuranların bilgisini kaydetmek için tasarlanmıştır. Bu elkitabı AB’de yaralanma ve kaza gözetimi standardizasyonu, farklı ülkelerin yaralanma ile ilgili verilerin karşılaştırılabilirliği için temel oluşturmaktadır.