• Sonuç bulunamadı

NEBİ CAMİİ MİNARESİNDEKİ KİTABELER

Belgede Diyarbakır camileri 1 (sayfa 34-88)

1 - Minarenin yukardan aşağı birinci sıradaki kitabesi. Doğuda, Enşee hazihil minareti el-Hac el-Kassab Hüseyin fi eyyâmü es'-Sultanü'l -A' zam ve'l Hakan ül Muazzam. Güneyde, Mevlâ Mülûküt Türk vel Arabü vel Acem es-Sultân Süleyman halled Allahü Te'âlâ mülkehu ve

30 zâlike, Batıda, İlâ darihil-Nebbiyyi Muhammedin sallallâhü aleyhi ve sellem. Allahüme tekabbel minnehu kabûlen hasenen

2 - Minarenin üstten aşağı ikinci sıradaki kitabesi. Kuzeyde, Kaale Resûlullâhü aleyhi ve selem, Men tekellüme fi mesâcide bikelâm üd-dünya ahbad-Allâhü a’melehu. Batıda, Allah’u Ekber Allah’u Ekber Lailahe illallah’u Vellahu Ekber Allah’u Ekber Velillahil Hâmd.

3 - Yukarıdan aşağı üçüncü sıradaki kitabe. Kuzeyde, “Ve Resul” kelimesinden sonrası okunamadı. Doğuda, Hz. Peygamber Efendimizin Müezzin hakkındaki bir Hadis’i Şerifi. Güneyde, yine böyle bir Hadis ile kelimei şahadet yazılıdır. Batıda, Ezan’ın bütünü yazılıdır. 4 - En alttaki kitabe, Kuzeyde: Besmele... Yâ eyyuhallezine âmenû izâ nûdiye, Cuma Suresi ayet 9, doğu ve güneyde devam ettikten sonra, Batı yüzünde, Kad efleha men tezekkâ âyeti ile başlar suhûfı İbrahim’e ve Musa'ya kadar A’LÂ Suresi ayet 14-19 devam ettikten sonra, Ammare hâzih-il-minâreti sâhib ül-hayrât el~Haç el-Kassab Hüseyn Seneti sitte ve selesine ve tis'a-mi'e H.936 M.1530 tarihi yazılıdır.(120)

31

Nebi camii(Google earth

Kaynaklara göre yapı ilk yapıldığı dönemlerde çok geniş bir alan üzerine yayılmış bir halde üç bina şeklinde Şafiler kısmı, Hanefiler kısmı ve medrese olarak inşa edilmiştir. Günümüzde ise Şafiler bölümü ve medresenin bir kısmı mevcuttur. Hanefiler kısmı Şafiiler bölümünün doğusunda yer almakta ve enine dikdörtgen planlı, dört sahınlı, ayaklı ve kemerli bir plan şemasına sahipken 1927 yılında çökmeye başlamıştır. Birinci dünya savaşında askeri işgal altında tahrip edilen Hanefiler kısmı 1955 yılında Gazi Caddesi batı yönde genişletilirken üzerinden yol geçmesi için belediye tarafından minaresiyle birlikte yıktırılmıştır. Şafiler kısmı plan ve mimari açıdan enine dikdörtgen planlı ve kubbeyle örtülmüştür. Caminin mihrabı zengin çinilerle bezenmiş, beyaz taştan yapılmış ve çiniler üzerinde geometrik bordürler bulunmaktadır. Caminin minaresi dört köşe ve süslü kitabelerle çevrilidir. 1530 yılında Hacı Hüseyin adlı bir kasap tarafından yaptırılan minaresi 1960 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce yeri değiştirilerek onarılmıştır. (105)

32 Cami iki yapıdan oluşmaktadır. Şafi ve Hanefilere ayrılan bu yapıların yanında bir bölümü mevcut olan medrese yer almaktaydı.

Hanefiler kısmı 1530 yılında yeni minare yapılırken inşa edilmiştir. Avlusunda bir havuz olduğu kaynaklarda belirtilmektedir. Bu kısım 1955 yılında cadde yapımı nedeniyle yıkılmıştır. Bugünkü cami Şafiler kısmıdır.

Birinci Dünya Savaşı’nda Diyarbakır, ordu merkezi haline getirildiğinden bazı yapılar, camiler, bu arada Nebi Camii de askeri karargah oldu Bununla ilgili Ali Emiri Efendi şu bilgileri vermektedir: “O çinilerle müzeyyen camilerin cümlesine asker yerleştirildi. Birçok kıymetli çiniler yerinden koparıldı. Nebi Camiinin etrafı ve mihrabı bile kadîm çinilerle süslü idi. Bunlar da yerinden sukût ettirilerek ne yapıldı ise yapıldı. Asker kuru yerde yatamaz diyerek o nefis ve kıymetli, atîk İran halıları camilerde serili bırakıldı. Sonra bu halılardan eser görünmedi, her biri sır olup gitti.”

Hanefiler kısmının toprak damı 1927 yılında çökmüş, 1955 yılı Şubat ve Mart aylarında bu kısım ve minare belediyece yıktırılarak genişletilen caddeye katılmıştır. 1960 yılında cami, Vakıflar Genel Müdürlüğünce onarılmış ve minaresi yıktırılmadan taşarı numaralandırılmış ve bugünkü yerine inşa edilmiştir.(87)

33

Nebi camii ve Dağkapı çevresi-1922 Diyarbakır Nebi camii minare planı

34

35 Nebii Cami Minaresi

Akkoyunluların son, Osmanlıların ilk yıllarına tarihlendirilmektedir. Caminin minaresi kare planlı olarak inşa edilmiştir, Minare dört köşeli olduğundan adeta bir kule gibi görünmektedir. Bir sıra siyah bazalt bir sıra beyaz kalker taşın kullanıldığı minare yer yer süslü yazı kuşaklarıyla bezenmiştir Minare dışarıdan piramidal külahla örtülüdür, Külahın üzerinde üç küplü ve hilalli alem bulunmaktadır;Minare külaha kadar tamamen düzgün kesme taş malzemeyle inşa edilmiştir, Caminin minaresinde Peygamber Efendimizin hadislerinin geçtiği çok sayıda kitabe bulunduğundan camiye Nebi ve Peygamber isimleri verilmiştir, Minare gövdesini dolanan celi sülüs hatlı Arapça dört yazı kuşağı bulunmaktadır:Kitabelerden kaidedeki birinci kuşak ve gövdede yer alan dördüncü kuşağı kuzey kanadı inşa hakkında bilgi verirken diğerleri ayet ve hadislerden.oluşan dini metin içeriklidir. Kitabelerden minarenin Osmanlı Döneminde, Kanuni Sultan Süleyman'ın saltanatı zamanında, Kasap Hacı Hüseyin tarafından 1530 tarihinde yaptırıldığı bilgisine ulaşılmaktadır. (118)

36

37

38

39

İlk Nebi camisi, son cemaat yeri,girişi ve üstündeki, mükebbiresi((Foto-Dicle.A.Tekin)

41

Nebi camii eski kısım

42

Nebi camii süslemeler

43

Tavan süslemeleri

44

Minare

Nebi cami süslemeleri(minare)

45

Diyarbakır Nebi Camiinde İki Renkli Taş İşçiliği

46

Nebi camii batı tarafı

Nebi cami mihrap ve süslemeleri

Nebi camii 16. Yüzyıldan kalma bir Akkoyunlu eseridir. Yörenin ana malzemesi olan bazalt taşından yapılmıştır. Yer yer siyah bazaltın yanında, beyaz kesme taş kullanılarak yapıda

47 süslemeye gidilmiştir. Caminin iç kısmına girildiği zaman güney ve doğu duvarının bir bölümünde yerden 30 cm yükseklikte çini süsleme ile karşılaşılır.

Cami 1960 yılında büyük bir onarım geçirmiştir. Bu durum cami içinde şu anda var olan çinilerin orijinalliği konusunu belirsiz hale getirmektedir

Çini Süslemenin Özellikleri:

Şekil Nebi Camii Çinileri

Kullanılan modüller 34x34 cm ebadındadır. Motifler bu kare modüllerle oluşturulmuştur. Renk mavi, koyu mavi, beyaz, kırmızı, yeşil ve laciverttir. Motifler bitkisel süslemelerdir. Bunlar hatayi, rozet çiçeği, basit hançer çiçekleridir. Oluşturulan kompozisyon iki farklı biçimdeki hatayi düzenleme, hatayi düzenlemelerin aralarındaki bölmelerde ise bu motiflerden çıkan rozet çiçekleri ve basit hançer yaprakları yer almaktadır(123)

48 Nebi camii

Orhan Cezmi Tuncer’in anlatımıyla camiye bakalım

İnönü Mahallesinde Gazi Caddesi ile İnönü Caddesi'nin (uzantısı İzzet Paşa Caddesidir) birleştiği kavşakta kuzeybatı köşededir. Akkoyunlu yapısı olan, enine planlı dört sahınlı (kuzeye doğru), ayaklı ve kemerlidir. Çocukluk ve gençlik günlerimde, avlusunun doğusunu sınırlayan ufak dükkanlarını, kemerli avlu kapısını anımsıyorum. Bu arada minaresi de sökülerek şimdiki yerine taşındı..

Elimizde bulunan eski fotoğraflara göre, 2 taş kolon ve bunlara oturan enli 3 taş kemer sıralı, 3 sahınlı kitlenin kuzeyinde, yine aynı düzende bir son cemaat yeri olup üstü toprak

örtülüydü. Kıble duvarını, birbirinin düşeyinde olmayan, altlı üstlü dörder, doğu duvarı birbirinin düşeyinde (altlı üstlü) ikişer pencere süslüyordu. Kuzey harım duvarında basık kemerli kapı oldukça sade ve üstünde, Ulu Cami'dekine benzer ahşap mükebbiresi, bunların

49 yanlarında altlı üstlü ikişer pencere ile en uçlarda sadece birer üst penceresi daha vardı.

Mükebbire içeride müezzin mahfiliyle birleşmektedir.

Nebi camii (kıble tarafı)

Cami bazalt akça geçmez örgülüydü. Sadece avluya bakan kemerler ile bunların arasındaki dairesel dört pencere almaşıktı. Caminin enine beş kemer fazla gelince, üç enli ve basık kemerle yetinilmiş, kolonlar kısalmış o orantılar bozulmuş idi. Aynı oransızlığın mihrap ve mimbere de yansıdı ğı görülüyor.

Almaşık örgülü, kare planlı minarede 1530 yılında, hayrat olarak Kasap Hacı Hüseyin’in yaptırdığı yazılıdır. Bunlarla ilgili geniş bilgi ve ölçüler Diyar*bakır Camileri (Ankara, 1996) adlı yayınımızda (s. 84) vardır. Diyarbakır, kendi arzusuyla (savaşmaksızın) 1515 yılında Osmanlılara geçti. 15. yy. boyunca kente egemen olan Akkoyunlu varlığının daha bir süre daha devam ettiği anlaşılıyor. Böyle bir hayır kurumu, ibadethanesi için Osmanlıların hoşgörülü davrandığını söyleyebiliriz. Avluyu kuzey yönde medrese çeviriyordu. Bugünkü helaların ne kadarının özgün olduğu bilinmiyor. Bu yıktırılan Akkoyunlu Camii'nin hemen batısında, orta kubbeli, buna bağlı az derinlikli iki katlı iki yan kanatlı şimdiki caminin yapılış tarihi bilinmiyor .

50 Hemen güneyinde Köprülü'lere ait, demir kubbeli açık bir türbe vardır. Diyarbakır'da Osmanlı camilerinin kubbeleri dışa yansır. Giderek bazıları kargir külahla koruma altına alınmış olsalar bile yerel bir çözümdür. Şimdiki caminin 15. yy. sonları ve 16. yy. başlarında kubbe veya külah kullanılarak dışa yansıtılan akıma uyarak yapıldığı kanısındayız. Akkoyunlu Kasım Padişah Camii de bunu gösteriyor. İçerden üç kubbeli son cemaat yeri, çevre duvarlarının yükseltilmesi nedeniyle dıştan görünmez. Bu örtü türlerinin, Akkoyunluların son döneminde, biraz da Osmanlıdan yararlanılarak gerçekleştirildiğini sanıyoruz. Bu taban oluşmasa Fatih Paşa Camii'nde (1515) Şehzade Camii planı öncülüğü olmazdı.

Bugünkü avlunun kuzeyini oluşturan helâlı ve üç odalı kanadın asıl şekli tam böyle olmasa bile işlev aynı olmalıdır. Köprülülerden Abdullah Paşa'nın "Peygamber Camii yanında" diye yayınlara geçen Darulkurra'sının bunlarla bağını da bilmiyoruz. Geniş bir alan kapladığı, öğrencisinin bol olduğu belgelerde belirtiliyor.

Nebi Camii kesitleri (49) Nebi camii kesit(93)

Taş örtülü tek kubbelidir. Önünde iki pembe mermer direkli üç kemeri ve kubbeli son cemaat yeri vardır. Minaresi ve ön cephesi bir sıra kara ve bir sıra ak taştan yapılmıştır. Cami daha önceleri iki binadan oluşuyordu . Vaktiyle şafilere tahsis edilen şimdiki binanın doğusuna bitişik Selçuk mimarisi tarzında yapılmış hanefiler kısmı bulunuyordu Mihrabı pek süslü çinilerle donatılmıştı. Bir çok kıymetli çiniler yerinden koparıldı. Nebi camiinin etrafı ve mihrabi kadim çinilerle süslü idi.

Bunlarda yerinden sukut ettirilerek ne yapıldı ise yapıldı. Böylece tahrip edilen Nebi Camiinin bu bölümünün toprak damı 1927 de çöktü. 1955 Yılı Şubat ve Mart aylarında bu kısım ve minare belediyece yaptırılarak genişletilen camiye katıldı. (90)

51

52

Şeyh Mutahhar Camii( 4 ayaklı minare camii)

Şeyh Mutahhar camii(Google earth)

Cami, kare planlı tek kubbelidir. Camide, yanlarda üçer, kuzey ve güneyde ikişer penceresi olup tümünün iç ve dışında kemerle kapanan girintileri vardır. Minare yekpare taş sütun üzerinde dört köşeli olarak inşa edilmiştir. Bu inanışa göre yedi defa sütunların altından geçenin dileği kabul edilir. Yapı dört ayaklı minaresi ile Anadolu’nun tek minare örneğidir. Bu minarenin dört ayağı 4 İslam mezhebini simgelemektedir.(105)

Evliya Çelebi, yapanını bilmediğini ancak yarısını

53 meşhur olmasının sebebini dört köşeli yüksek minaresine bağlar. Yapan

mimarın bu yüksek minareyi beş adet yüksek sütun üzere yaptığını, minarenin dört köşe temelini dört sütun üzerine sihirli bir şekilde yerleştirdiğini, beşinci sütunu minare temelinin ortasına koyarak bütün

minarenin ağırlık merkezini bu sütun üzerine verdiğini, diğer dört adet sütundikkat çektiği için minareye "Muallak Minare" dendiğini ve caminin deminarenin adıyla anıldığını kaydeder.(102)

1500 tarihinde Akkoyunlu sultanı Kasım Bey

tarafından yaptırılmıştır. Şeyh Mutahhar türbesinin bulunduğu arsa üzerine

inşa edildiği için halk arasında "Şeyh Matar Camii" adını almıştır. Bu caminin minaresinin dört sütun üzerine oturtularak havada kalması açısından tekolduğunu vurgulayan Beysanoğlu, benzer bir özellikle ancak beş sütunüzerine havada kalan Muallak Camii minaresinin bulunduğunu kaydeder.

Bu cami adının geçtiği en eski tarihli

şeriyye sicili belgesi 1065/1655 yılına ait olup camii evkafından bir dükkanın icara verilmesi konu edilmektedir. Anlaşıldığı kadarıyla dükkan Bardakçılar Çarşısındadır ve bu yer vakfa yılda 5 guruş gibi bir gelir getirecektir. 18.yüzyılda 1151/1738 tarihli bir belgede geliri Şeyh Matar Camii Evkafındanolmak üzere serabdar ve loğkeş olarak bir zimmînin atandığıgörülmektedir.Son olarak 1153/1740 tarihli bir belgede Şeyh Matar Camiişerifinde 8 akçe yevmiye ile hatip olan es-seyyid Ahmed vefat edince yerineMevlana Mansur Abdurrahman Halife’nin atandığını anlaşılmaktadır.(102)

54

Minare kitabesi

Türkeçesi (ayetler hariç) Bu mübarek minare Adil sultan Mehmet Hanın saltanatı zamanında hacı Ömeroğlu Hacı Hüseyin’in emegiyle (m.1500-1501) senesinde inşa

55 Şeyh Mutahhar Camii, halk arasında 4 Ayaklı Minare diye de anılır.

Özdemir Mahallesi’nde Balıkçılarbaşı’ndan Yenikapı’ya doğru inen yolun üstünde hemen güney yakadadır (sağda)

Yapıldığı alan Şeyh Mutahhar isimli bir kimsenin mezarının bulunduğu arsa olunca Şeyh Mutar (Matar) Cami adıyla da anılmaya başlanmıştır. Orhan Cezmi Tuncer ise bu hususla ilgili şu bilgileri vermektedir:

“... Mutahhar ve bunun kısaltılmış şekliyle Şeyhmatar adının daha önce bu yerde Şeyh Mutahhar’ın mezarı olmasına bağlayanlar vardır. Bu adla anılan asıl caminin Balıkçılarbaşından Mardin Kapıya ilerlerken yıktırılıp yola katıldığı bilinmektedir”

Dört sütun üzerine oturan minaresi ile diğer camilerden ayrılan yapı 1960 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır. Bu minareye “Dört Ayaklı Minare” denilmektedir.(87)

Camii Kasım padişah diye de adlandırılır. Camii Şeyh Mutahhar türbesinin bulunduğu arsa üzerinde inşa edildiği için bu adı almıştır. Minaresindeki kitabesinde camiinin 1500 tarihinde Akkoyunlu sultanı Kasım Bey'in zamanında yapıldığı yazar. 4 yalın sütun ile başlıklar üzerinde oturan kare mimarisi ile Anadolu camileri içinde tek örnek oluşturmaktadır. Halk arasında dilek tutup minarenin altından 7 defa geçenlerin dileğinin gerçekleştiğine inanılır. Minaresi üzerindeki kitabesinden Akkoyunlu Sultanı Sultan Kasım tarafından 1500 yılında yaptırıldığı öğrenilmektedir. Bu yüzden de bu camiye Kasım Padişah Camisi de denilmektedir. Cami Şeyh Mutahhar’ın arsası üzerinde yapıldığından Onun ismi ile anılmıştır. Caminin mimarı belli değildir. Günümüze iyi bir durumda gelebilen cami, bir sıra beyaz, bir sıra da siyah taştan yapılmıştır. Güneydoğu Anadolu’nun kendine özgün bir özelliği olan taş mimari burada da görülmektedir. Kare planlı tek kubbeli bir camidir. Ön kısmında iki köşeli paye ve iki sütundan oluşan üç bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. İbadet mekanının üzerini örten kubbe trompludur. Caminin doğu ve batı duvarında üçer penceresi vardır. Mihrap duvarında pencere bulunmamaktadır. Mihrabın iki yanında bulunan üzerleri pencere kemeri gibi duran bölümler gerçekte birer geçittir. Bu geçitlerden çıkan merdivenler üst kattaki küçük birer mahfile çıkışı sağlamaktadır. Mahfiller caminin içerisine yuvarlak kemerle açılmakta ve böylece içeride hareketli bir görünüm sağlanmıştır. Bu mahfillerin önemli bir fonksiyonu olmayıp, büyük olasılıkla mimar burada değişiklik aramıştır. Caminin mihrap ve minberi oldukça sadedir. Caminin en önemli yeri minaresi olup, bu tür minareye Diyarbakır ve çevresinde rastlanmamaktadır. Minare dört kalın ve sade sütun üzerine oturtulmuştur. Gövde siyah beyaz taşlardan yapılmıştır. Minare üzerinde kitabesi vardır. Minare gövdesi

56 kare olup, üzerinde bir balkon ve petek bulunmaktadır. Büyük olasılıkla bu minare sonraki dönemde camiye eklenmiştir.(34)

Bu minarenin dört ayağı 4 İslam mezhebini simgelemektedir. Bazalttan 4 sütun üzerine yükselen bir mühendislik harikasıdır. Minare, caminin kuzeydoğusunda, yaklaşık 4.50 m. uzaklıkta bağımsız olarak yükselmektedir. Kare gövdeli olan minare adeta bir kule gibi yükselmektedir. Gövdede celi sülüs hatlı Arapça iki yazı kuşağı bulunmaktadır. Yazı kuşakları dini içerikli olup, Azhap Süresinden ayetler yer almaktadır. Kare plan şemasında inşa edilmiş minarenin üst kısmı silindirik ve konik külahla son bulunmaktadır. Oldukça sade tasarlanan gövde kısmı üç silmeyle dört bölüme ayrılarak hareket sağlanmıştır. Siyah bazalt taşın hâkim olduğu yapıda yer yer beyaz taş kullanılarak minareye hareketlilik katılmıştır.(45)

Dört ayaklı minare

Minaresi üzerindeki kitabesinden Akkoyunlu Sultanı Sultan Kasım tarafından 1500 yılında yaptırıldığı belirtilmektedir. Bu camiinin incelenmesi minaresinin yapım tekniği açısından yörede tek örnek olması nedeniyle seçilmiştir. Bir bakıma camiden daha sanat eserli minare; siyah, gözeneksiz, 2 adet 48 cm, 2 adet 40 cm çapında 4 sütun üzerine oturmuştur. Bu sütunların üzerinde yine bazalt sütun başları ve onun üzerinde peteğin şeklini oluşturan ve kiriş olarak kullanılan 4 adet tek parça bazalt taş vardır. Bu taşların iç kısmında ise 4 adet tek

57 parça ahşap kiriş, bugüne kadar çok fazla bozulmadan gelmiştir. Bu taşların üzerine oldukça fazla yük geldiği için yükseklikleri 50 cm. kalınlıkları ise 30 cm. ve civarıdır. Bir üst sıranın yüksekliği 38 cm. dir. İlk iki sırada yüksek ebatlı, kalın ve gözeneksiz taşlar kullanılmış daha sonraki sıralarda ise 25–30 cm.lik gözenekli taşlar kullanılmıştır.

Kare planlı gövdede beyaz kireç taşının kullanıldığı almaşık örgü köşelere kadar uzanmaz. Üç ara silmesi vardır. Peteğin üstte yarısından fazlası beyaz taştandır.

Şerefe korkulukları geçme bazalt taşla yapılmıştır. El ile yonularak yapılan yuvarlak kısım kare şerefenin ortasından yükselerek son bulmuştur.

Günümüze iyi durumda gelebilen camii bir sıra beyaz, bir sıra siyah taşlarla

yapılmıştır. Kullanılan taşlar el ile kesilmiş 30–35 cm. yüksekliğinde, 40–70 cm. uzunluğunda, 20–35 cm kalınlığındaki gözeneksiz bazalt ve beyaz kireç taşıdır.

Derzler hemen hemen yok denecek kadar aralıklarda ve taşlar mümkün olduğu kadar birbirine yanaştırılarak oluşmuş tek çizgi halinde görülmektedir. Çok az bir bölümündeki derz aralarından kireç harcı kullanıldığı anlaşılmaktadır. Camii kare planlı ve tek kubbelidir. Kubbe ve son cemaatin üzeri kurşun kaplıdır. Ön kısmında 2 mermer sütun üzerine oturan 3 kemerli bir son cemaat yeri mevcuttur. Zemindöşemesi ve sütun alt başlıkları suya maruz kaldıkları için bazalt taş ile yapılmıştır.

Son cemaat kısmının üzeri yıkılmış ve yanlış bir uygulamayla betonarme tabliyeyle örtülmüştür. Defalarca onarıldığı anlaşılan camide orijinal olduğu kabul edilen kısımlarda kullanılan taşların daha pürüzsüz, el işlemelerinin daha özenli ve derz aralıklarının daha az olduğu gözlenmiştir(10)

58

1950 yılı Dört ayaklı minare(A.Tekin)

59

Dört Ayaklı minare camii

60

61

62

Dört ayaklı minare

Dört ayaklı minare turizme kazandırıldı

Diyarbakır'da turistik öneme sahip tarihi ve kültürel unsur olan Dört Ayaklı Minare, Diyarbakır Valiliği tarafından restorasyonu yapılarak turizme kazandırıldı. Anadolu'nun tek dört ayak üzerine kurulu farklı mimari yapıya sahip ve dört İslam mezhebini simgeleyen minaresinin korunması ve geleceğe taşınması adına proje kapsamında yapılan çalışmaların belli bir plan ve program dahilinde devam edebilmesi için Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün kontrollüğünde yürütülen Dört Ayaklı Minare Restorasyon Projesi'nin güçlendirme ve restorasyon işi için Atatürk Üniversitesi, Çankaya Üniversitesi ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nden bilim kurulu oluşturuldu. Bilim kurulunun Dört Ayaklı Minare'nin aslına uygun olarak güçlendirme ve restorasyon çalışmalarını gerçekleştirmesi adına yaptıkları çalışmalarda analiz ve titreşim testleri gibi detaylı çalışmalar yapılırken, yapılan kapsamlı restorasyon Haziran ayı içerisinde tamamlandı. Restorasyon çalışmalarını değerlendiren Diyarbakır Valisi Mustafa Cahit Kıraç, "Diyarbakır mimarisinin önemli eserlerinden biri olan 16. yüzyıl eseri Dört Ayaklı Minare yılların içerisinden kendini muhafaza ederek çıkıp gelmiştir. 2011 Karacadağ Kalkınma Ajansı Doğrudan Faaliyet Desteği Programı Projeleri kapsamında valilik tarafından çizilerek Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından onaylanan minarenin bulunduğu tahribat ve çatlak riskinden uzaklaştırılması adına 2012 yılında Kalkınma Bakanlığı tarafından finanse edilen ve Diyarbakır Valiliği tarafından yürütülen Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı kapsamındaki “Şeyh Mattahar Cami Minaresi Restorasyon Projesi” ile restorasyon çalışmalarına başlanılmıştı. Minarenin korunması ve geleceğe taşınması için proje kapsamında minare restorasyona alınarak, içinde bulunduğu çatlaklardan ve bu çatlakların yol açacağı tahribatlardan uzaklaştırılması sağlandı. Projenin planlı, programlı ve seri bir şekilde devam edilerek bitirilmesi adına farklı üniversitelerden bilim adamlarından oluşan Bilim Kurulu yapının aslına uygun olarak restore edilmesi sağlandı. İnsanlık tarihi ve kültürel değerlerinin ender örneklerinden biri olan minarenin restorasyonu Haziran ayında bitti. Dört

Belgede Diyarbakır camileri 1 (sayfa 34-88)

Benzer Belgeler