• Sonuç bulunamadı

E. Çalışmanın Sınırlılıkları

2. EREĞLİ (ZONGULDAK) İLÇESİNDE DOĞUM ÂDETLERİ

2.4. Doğum Sonrası Yapılan Uygulamalar

2.4.10. Nazar Üzerine Yapılan Âdetler

Nazar, Ferit Devellioğlu’nun Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat’ında

“bakma, göz atma, düşünme, göz değme, iltifat, îtibar, yan bakış” olarak

tanımlanmaktadır (Devellioğlu, 1993: 811).

Çalışma yaptığımız yörede, nazarın insanı hasta yaptığı ve hâlsizleştirdiği yönünde inanmalar mevcuttur. Nitekim yöre halkı insanları da kendilerine ve çocuklarına nazar değdiğine inanarak zaman zaman Kur’an’daki sûrelerden -bir hocaya veya bilen birine okunarak- şifa arar. Anlayışa göre, nazar için sûre okuyan kişinin esnemesi ve gözünden yaşlar çıkmasıyla okumaya niyet ettiği kişiye nazar değdiğine inanılır. Kısacası, kişiye nazar değip değmediği sûreleri okuyan kişinin esneyip esnememesine ve gözlerinden yaşlar akıp akmamasına göre anlaşılmaktadır. Yöre halkı, bebeklere nazar değdiğini; bebeklerin huysuzlaşmasıyla, ağlamasıyla ve rahatsızlaşmasıyla anlar. Hatta bebek normal hastayken bile bebeğe nazar değdi

inancıyla sûreler okunmaktadır. Bu durum, yöre halkının nazara olan inancını göstermesi açısından önemlidir.

Çalışma yaptığımız yörenin gelenek ve göreneklerinde nazarın etkisini giderme ve nazardan korunma amaçlı Kur’an âyetleri dışında yapılan bazı uygulamalar da vardır. Kaynak şahıslarımızın belirttiğine göre; bu uygulamaların yapılması dâhilinde bebeğe nazar değmeyeceğine, değse bile etkisinin yok olacağına inanılmaktadır. (K.K. 1, 2, 3, 4, 6, 8, 9, 10, 12).

Nazarı önlemek amacıyla bebeğin atleti ters giydirilip omzuna nazar boncuğu takılır. (K.K. 1, 9, 10, 11). Bu şekilde, bebeğe nazar değmeyeceğine inanılır. Ereğli yöresinde, nazar değmemesi için bebeğe boncuk takılması âdeti; Bartın (Abdulkadiroğlu, 1987: 13), Erzurum (Taş, 1996: 209), Trabzon (Balıkçı, t.y. a: 37) yörelerinde de bulunmaktadır.

“Nazar değmesin deyini atletini ters geydürle, nazar boncuğu dakala.” (K.K.

1).

Kastamonu’da, loğusa ziyaretine gelenler evden gidince bebek ağlayıp durmazsa nazar değdiğine inanılarak tasın içine su koyup yanan sobada veya ocaktaki odundan alınan üç tane közün tastaki suya atıldığı ve suyun bebeğe içirildiği görülmektedir (Erdoğdu,1992: 282). Azerbaycan’da ise, nazara karşı üzerlik otunun yakıldığı belirtilmektedir (Hacıyeva, 1996: 297).

Ereğli yöresinde nazar ile ilgili yapılan ikinci uygulama ise; nazar değmemesi için eski zaman ocaklarının görünmeyen yerinden kurum alınıp bebeğin yüzüne sürülmesi âdetidir. Ocaktan alınan karanın bebeğin yüzüne sürülmesiyle bebeğe artık nazar değmeyeceğine inanılmaktadır. (K.K. 2). Bu uygulamanın eskiden var olan ocakların günümüzde bulunmadığından dolayı artık uygulanmadığı görülmektedir.

“Nazar değmesin deyini ocakdan kimisinin gormedüğü yerden gara süreledi.”

(K.K. 2).

Bebeğin yüzüne kurumdan kara sürülmesiyle bağlantılı olarak siyah (kara) renginden söz etmekte fayda vardır. Bu renkle ilgili; Çoruhlu’nun şu ifadeleri dikkate

değerdir: “Ezeli karanlık, boşluk, ölüm karanlığı, tahribat, üzüntü, büyü, kötülük ya

da ölümle ilgili mitlerde yer alan tanrılar, karmaşa ortamı, şeytan vb. gibi pek çok şey kara renkle birlikte ifade edilmiştir.” (Çoruhlu, 2010: 205). Biz de kaynak

şahıslarımızın bebeğin yüzüne kara sürerek yaptıkları uygulamanın bebeğe nazar değmemesi için kötülüğe karşı yapılan bir âdet olduğu düşüncesindeyiz.

Bebeğe nazar değmemesi için yapılan diğer bir uygulama ise; bir beze sarımsak, köstebek bacağı ve tırnağı, kuş pisliği, ketlemük dalı, arı başı, çörek otu, tuz, konulup bir beze bağlanarak bebeğin omzuna çengelli iğneyle takılmasıdır. (K.K. 3, 4, 8, 9, 13). Bu uygulamayla birlikte bebeğe nazar değmeyeceğine inanılmaktadır. Bazı kaynak şahıslarımız da başka bir uygulama olarak bezin içine tavuk pisliği konup bebeğin omzuna takıldığını belirtir. (K.K. 11, 13). Bununla birlikte kurşun döktürülür, dualar okunur. (K.K. 11). Ereğli yöresinde bebeğe nazar için kurşun döktürülmesi inancı; Bartın (Abdulkadiroğlu, 1987: 13), Safranbolu (Akbulut, 2002: 15) yörelerinde de uygulanmaktadır.

“Nazar değmesin deyini şimdi uşağa sarımsak çiğneti, kostebecek toprağı bi de kostebecek bacağı olaya, ketlemük talı, bu yedi dane olacak. Arı başı, çörek otu nazar değmesin deyini bi palacuğa bağlacan, burasına dakıveycen uşan. Oğden oyle derledi.” (K.K. 4).

“Oğden bebeklere nazar olukeni toprakdan kosdebek çıkadı, onun sağ bacanı keseledi. Dırnanı, ondan sonra çörek otu, sarımsak, arı başı, ketlemük talı. Bunları bi poşete bağlayıp nazar goruması içün beşiğe gorladı, nazar olmaması içün.” (K.K.

8).

“Çörek otu, sarımsak başı bağlaladı, duz gorladı yedi dene yanına. Onu saraduk beşiğe biz nazar değmesin deyini. Atletini ters geydürledi. O zaman nazar deymeyamuş güya.” (K.K. 3).

“Bebeğe nazar değese gurşun dokdürdük. Bildümüz dualadan okurduk. Atletini ters geyindürdük. Sağ omzuna, sol omzuna tavuk kemberesi, nazar boncuğu dakaduk.” (K.K. 11).

Konuyla ilişkili olarak, Feriha Akpınarlı’nın “Anadolu’da Nazar ve Nazarlıklar” çalışmasında nazara karşı alınan önlemler şu şekilde verilmiştir:

1. Yakaya ve Omuza Takılanlar: Boncuk, kertenkele, çörek otu, hurma çekirdeği, gözboncuğu, yedi delikli boncuk, kurt boncuğu, it boncuğu, kara boncuk, yılan kemiği, yılan kabuğu, şap, hayvan tüyü, kurban gözü, kumaş parçası vb.

2. Boyuna Asılanlar: Sarı kehribar, hamayil, dağdağan ağacı, küçük mavi boncuk, kara boncuk, sarılık taşı, muska, boylama vb.

3. Beşiğe Takılanlar: Salyangoz, balık kılçığı, kertenkele kulağı, kurt aşığı, kurt bözüğü, kaplumbağa, boncuk vb.

4. Ev-Dükkan vb. Yerlere Asılanlar: Küçük Kuran-ı Kerim, çeşitli dualar, kartal iskeleti, kaplumbağa, okunmuş yumurta, süpürge çöpleri, üzerlik, geyik boynuzu, koyun ve öküz boynuzu, at ve eşek nalı, koyun ve at kafası vb. dir

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Benzer Belgeler