• Sonuç bulunamadı

Napolyon’un Avrupa’da İttifak Arayışı

1.1. NAPOLYON’UN HAYATI VE SİYASİ BİR AKTÖR OLARAK ORTAYA

2.1.3. Napolyon’un Avrupa’da İttifak Arayışı

İspanya kralının ülke yönetiminde aciz kalmasından dolayı yönetime başvekil getirilmiştir. Ancak başvekil de ülkeyi tam anlamıyla yönetememiştir. Bunun üzerine İspanya kraliçesi ile anlaşan Napolyon, İspanya üzerinde istediği gibi hareket edebilme özgürlüğü elde etmiştir. İspanya ile görüşmelere başlayan Napolyon, 1800 yılında kendi donanması ile İspanya donanmasını birleştirerek Malta ve Mısır üzerine yardım

22 Saint-Nicaise Sokağı‟nda meydana gelen suikast teşebbüsünü Saint-Réjant adlı kralcı

gerçekleştirmiştir. Bu suikast olayında dört kişi hayatını kaybetmiş, yaklaşık altmış kişi de yaralanmıştır. Bkz, Aulard (2011), Fransız İnkılabının Siyasi Tarihi, C. III, s. 994.

göndermeyi düşünmüştür. Akdeniz‟in önemli limanlarından gemiler kiralayarak çok miktarda mühimmat ve zahire yükleterek İskenderiye‟ye göndermiştir. Bu gemilerin bazılarını yolda İngilizler ele geçirmişlerse de çoğunluğu İskenderiye‟ye varmayı başarmıştır. Bu gemilerin yerine ulaşması ile birlikte Mısır tarafında bulunan Fransa ordusu oldukça rahatlamıştı (Cevdet, VII, 1309: 107).

2.1.3.1. Avusturya ile İttifak Çabası

Bonapart, Marengo Savaşı‟ndayken yapılan kanlı savaşın durumundan bahsettikten sonra İmparator Josef‟e bir barış anlaşması teklifinde bulunmuştur. Ancak Avusturya imparatoru bu barış teklifini kabul etmemiştir. Tam bu esnada İngiltere ile Avusturya arasında bir anlaşma imzalanmıştı. Bu anlaşmaya göre İngiltere‟den iki buçuk milyon liralık yardım alma koşuluyla Avusturya, yedi ay daha Fransızlarla anlaşma yapmayacaktı (Cevdet, VII, 1309: 107). Böylece İngiltere Devleti‟ne müttefik olan kral, içinden ise Bonapart ile bir barış anlaşması yapmayı geçiriyordu. Nitekim Fransa ile bir anlaşma yapmak üzere Paris‟e bir elçi göndermişti. Fransa Dışişleri Bakanı Talleyrand ile yapılan görüşmelerin ardından bazı maddeler üzerinde bir anlaşma imzalanmıştır. Ancak daha önce İngiltere ile anlaşma imzalandığından bu anlaşma geçerli sayılamamıştır. Bunun üzerine İngiltere ile beraber bir meclis kurulması gündeme gelmiştir. İmparator tarafından teklif edilen bu meclis Bonapart tarafından da kabul edilmiştir. Ancak Bonapart‟ın ileri sürdüğü limanlar üzerindeki ablukanın kaldırılması, savaş gemilerinin istedikleri yere gidebilmesi gibi anlaşma şartları İngilizler tarafından kabul edilmemişti. İngilizler, Malta‟yı o sırada zapt etmiş ve Mısır üzerinde Fransızları yenmeye çalışıyordu. Dolayısıyla iki tarafın anlaşması mümkün olmamış ve yeniden savaş hazırlıklarına kalındığı yerden devam edilmiştir. Avusturya‟nın Fransa ile bir görüşme daha yapma isteği üzerine, konu elçiler vasıtası ile tartışılmak üzere, mütareke süresi uzatılmıştır (Cevdet, VII, 1309: 108).

2.1.3.2. Rusya ve Kuzey Devletleri ile İttifak Çabası

Rusya imparatoru Paul, İtalya‟da yenilgiye uğraması üzerine Avusturya ile arasına mesafe koyup Fransa‟ya yakınlaşma isteğindeydi. Napolyon, Rusya‟yı diğer müttefiklerinden ayırmak amacı ile Fransa‟da bulunan altı yedi bin kadar Rus esirine “Rusya elbisesi” giydirip silahlandırarak Paul‟a bunları teslim etmek isteğinde olduğunu arz etti. Bu esirlerin bugüne kadar esaret altında kalmalarının sebebi Rusya‟da Fransa

askerinin olmaması, ki olsaydı da, böyle bir değişikliğe müttefik devletlerinin izni olmayacağını söyleyerek bu esirleri Paul‟a sattı (Cevdet, VII, 1309: 108).

Malta Adası‟nda dört beş bin kadar Fransız askeri adayı İngilizlere karşı korumaya çalışıyordu. Ancak sıkı bir kuşatma altında oldukları için günden güne erzak sıkıntısı yaşamaya başlamışlardı. Yakın bir zamanda Fransızların kaleyi İngilizlere teslim edeceklerini bildiği için Napolyon, İngiltere ile Rusya‟nın arasını bozmaya çalıştı. Çünkü şövalyeler, Paul‟u kendilerine “Grand Metr” olarak kabul etmişlerdir. Napolyon Paul‟a “mademki siz şövalyelerin reisi oldunuz, Malta Adası‟nın kullanma hakkı da size aittir. Bir memur gönderiniz Malta‟yı size teslim etsin.” diye haber göndermiştir (Cevdet, VII, 1309: 109).

Paul, “düşüncesiz bir insan olduğu için” Napolyon‟un bütün sözlerine inanmıştır. Hemen Fransa‟daki Rus esirlerini almak ve Napolyon‟a teşekkür etmek amacı ile Paris‟e bir general gönderdi. Bu general ayrıca Malta Adası‟nı da Fransızlardan teslim alacaktı. General, Paris‟e giderek esirleri teslim aldı ve şükranlarını sunmak üzere Napolyon huzuruna çıktığı esnada Malta Adası‟nın İngilizler tarafından H. Rebiyülahır 1215 (M. Ağustos 1800)‟de zapt edildiği haberi alındı. Paul, İngiltere‟den Malta‟yı istedi. Ancak bu istek İngilizler tarafından kabul edilmedi. Bunun üzerine Paul, sinirlenip Rusya limanlarında bulunan üç yüz kadar İngiliz gemisine el koydu. Böylece Bonapart, Rusya ile olan eski anlaşmaları yeniden gözden geçirme teşebbüsünde bulundu (Cevdet, VII, 1309: 109). Napolyon, diplomatik bir hileyle hem Rusya ile iyi ilişkiler kurmuş hem de Rusya‟nın müttefiki olan İngiltere ile aralarını bozmayı başarmıştır.

İsveç ve Danimarka gibi kuzey ülkeleri Avrupa‟da ittifaklar kurulduğunda kendilerini tarafsız devletler olarak ilan etmişlerdi. Tarafsızlık ilkesini bütün devletler gibi İngiltere de kabul etmişti. Bu tarafsızlık ilkesine göre savaş sırasında tarafsız devletlerin ticaretlerine hiçbir şekilde zarar gelmeyecek ve tarafsız devletlerin ticaret gemileri kuşatma altında olmayan limanlara serbestçe girebilecekti. Ancak İngiltere ikinci maddeyi tam olarak kabul etmeyerek bu gemileri kontrol etmek ve eğer düşman limanında bulunursa her ne taşıyor ise (Cevdet, VII, 1309: 109) taşısın hemen el koyacağını bildirmişti. Bu kararına karşı çıkanlara da gerektiği şekilde karşılık vereceğini ifade etmişti (Cevdet, VII, 1309: 110).

İngiltere‟nin “düvel-i şimaliye” hakkında ilan ettiği bildiri üzerine İsveç ve Danimarka kendi aralarında tarafsızlık haklarının korunması hususunda bir anlaşma yapma ihtiyacı hissettiler. Paul da bu durumdan istifade ederek Rusya‟nın ticaretine gelebilecek zarara karşı, kendi ülkesinin sınırları içerisinde yer alan İngiliz “sermayelerinin tevkifi” için harekete geçmiştir. Kuzey devletlerinin İngiltere ile olan anlaşmazlığından istifade ederek Katerina zamanında imzalanmış olan denizlerde tarafsızlık ilkelerini yenileyerek tekrar imzalanmasını teklif etti. İsveç ve Danimarka bu teklifi “derhal” kabul ettiler. Tarafsızlık ilkelerinin korunması hususunda gerektiğinde birbirlerine “silah ile” yardım etmek konusunda Paul ile bir anlaşma imzaladılar. Bu anlaşmaya daha sonra Prusya da dahil oldu (Cevdet, VII, 1309: 110).

Paul, Fransa‟ya karşı, daha önce Osmanlı Devleti, İngiltere ve Avusturya ile ittifak anlaşması imzalamıştı. Hatta İstanbul‟a gelen Rus donanması, Osmanlı donanmasıyla birleşip Korfu üzerine yürümüş ve Fransa aleyhinde faaliyetlerde bulunmuşlardı. İngiltere ile araları bozulunca derhal bu ordunun geri dönmesini emretmişti. Ordu, cemaziyülevvel ayında İstanbul‟a gelip Kumkapı önlerinde demirlemişti. Eksiklerini tamamlayan bu donanma Karadeniz tarafına geri dönmüştü (Cevdet, VII, 1309: 110).

Kuzey devletleri imzalamış oldukları tarafsızlık ittifakını bir bildiri ile bütün devletlere ilan etmişti. Hiçbir devlet bu ittifaka karşı çıkmadı. Başlarda susmak zorunda kalan İngiltere, bu ittifakın kendisine karşı imzalandığını ileri sürerek kendi limanlarında “ne kadar” Rusya, İsveç ve Danimarka ticaret gemisi varsa tümüne el koydu. İngiltere‟nin bu hareketi üzerine kuzey devletleri ile aralarında düşmanlık doğmuştu (Cevdet, VII, 1309: 110).

İmparator Paul, bunun üzerine büyük bir savaş hazırlığına başladı. İngiltere ile müttefik olan devletleri de bu arada tehdit etmekten geri durmuyordu. Katerina‟nın Hindistan hakkındaki düşüncelerini “faale getirip de” İngilizleri Hindistan‟dan çıkarmak için İran tarafından Hindistan‟a asker göndermeyi düşünmeye başladı. İmparatorun bu düşüncelerini duyan İngiltere endişeye kapıldı. Derhal Rus vekilleri arasında Paul‟a karşı fesatlık (Cevdet, VII, 1309: 110) çıkarmak amacıyla Petersburg‟da bulunan Viptord (?) adlı elçisini görevlendirmiştir (Cevdet, VII, 1309: 111).