• Sonuç bulunamadı

2. AFYONKARAHİSAR İLİ’NİN BAŞLICA COĞRAFÎ ÖZELLİKLERİ

4.4. Nüfus İstatistikleri

Nüfus istatistikleri, günümüzde devlet politikalarının oluşturulmasında kullanılan temel ve vazgeçilmez kaynaklar olmasının yanında, özel sektör için de hayati kaynak haline gelen bu istatistikler yatırım ve pazar araştırmalarında da önemli kaynaklardır. Nüfus istatistikleri, sosyal ve ekonomik araştırmaların uygulanmasında da yaygın olarak kullanılır hale gelmiştir.

4.4.1. Türkiye’de Nüfus İstatistikleri

Türkiye’de nüfus sayımları’nda uygulanan metod De Facto (hazır bulunuşluk) yöntemiydi. Bu yöntemle, “…sayım günü Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan, bütün nüfusun (yabancılar dahil) sayısını, sosyal ve ekonomik niteliklerini, ülkemizin idari bölünüşüne göre tam ve doğru olarak belirlemek” amacıyla gerçekleştirilen nüfus sayımlarında (http://www.die.gov.tr/nufus_sayimi.htm. 05.07.2005 ziyaret edildi) doğrudan görüşme usulüyle sorulan sorulara alınan cevaplarla, nüfusun miktarı yanında, cinsiyet, yaş, doğum yeri, medeni hal, öğrenin durumu, meslek, hane büyüklüğü, doğurganlık durumu v.b. birçok özellik hakkında önemli bilgiler elde edilmiştir.

Sayımların hemen ardından geçici sonuçlar yayınlanmaktadır. Nüfus sayımlarının birinci cildi Nüfus Sayımı: Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri; ikinci cildi ise Genel Nüfus Sayımı: İdari Bölünüş adları altında il il kamuoyunun bilgisine sunulmaktadır. 1997 yılında nüfus tespitine yönelik gerçekleştirilen sayımda De Facto (hazır bulunuşluk) nüfus sayım yönteminin yanında, De Jure (ikametgâha göre)

yöntemine göre de sayım yapılmıştır (Özgür,1998:8). Sayımlardan sonra ikinci önemli bilgi kaynağını “Hayati İstatistikler” denilen doğum ve ölüm istatistikleri oluşturmaktadır. Bu istatistikler aslında nüfusun niteliğindeki ve miktarındaki değişimleri incelememizde en yararlı kaynaklar olmasına rağmen, özellikler köylerdeki evlenmeler ve boşanmaların çoğunun resmi bir nitelik taşımamasından dolayı bu istatistiklerin hem sağlıklı olmamasına hem de tek merkezde toplanamamalarına neden olmakta ve yayınlananlarda olan güvenilirliği de azaltmaktadır. Bu kayıtların düzenli olarak tutulmasıyla, nüfus sayımlarının doğruluğu da test edilebilecek ve sayımın yükünü de azaltacaktır (Özgüç,1984:39-40).

İdari bölünüşe göre toplam nüfusun yayınlanmasının yanında, nüfusla ilgili olarak “Daimi İkametgâha Göre İç Göçler”, “Ölüm İstatistikleri”, “Doğum İstatistikleri”, “Boşanma İstatistikleri” gibi konularda da istatistikler yayınlanmaktadır (Özgür,1998:8).

Nüfus sayımlarında hangi metod uygulanırsa uygulansın, gerek nüfusun miktarı, gerek cinsiyet, yaş, doğum yeri, medeni hal, dili, dini, öğrenim durumu, meslek, köy ve şehirde ikamet, mesken şartları gibi çeşitli demografik, sosyal, kültürel ve iktisadi özellikleri bakımından en kapsamlı bilgileri belli bir zaman dilimi içinde ancak nüfus istatistikleri sunabilmektedir (Tandoğan,1998:4).

İstatistik yayınları birçok bilim dalının temel ihtiyacı olan istatistiksel verileri sağlamada birincil kaynak niteliğindedir. İstatistiksel bilgilere ulaşmak evrensel olmakla beraber coğrafya bilimi de bunlar arasındadır. Fiziki Coğrafya’da daha az olmasına rağmen özellikle Beşeri Coğrafya alanında istatistik kaynaklarına başvurmadan araştırma yapmak mümkün değildir. İnsanoğlu ve onun faaliyet ve yaşayışının fiziki coğrafyada yansımasıyla ilgilenen Beşeri Coğrafya’da nüfus ve yerleşme istatistiklerinin önemli bir yeri vardır (Özgüç,1984:33-36). Bu durum sadece coğrafya bilimi ile sınırlı olmayıp demografi, psikoloji, sosyoloji, hukuk, eğitim, (ekonomi) iktisat bilimi için de geçerlidir.

Demografik incelemelere veri sağlayan başlıca bilgi kaynakları şu şekilde sıralanabilir (Tandoğan,1998:9).

Nüfus sayımları,

Hayati kayıtlar (doğum ve ölüm kayıtları), Göç kayıtları (ülke içi ve ülke dışı göçler),

Devamlı nüfus kayıtları sistemi,

Sondaja dayanan periyodik ve ya ihtiyaca göre yapılan nüfus araştırmaları, Çeşitli sebeplerle tutulan idari kayıtlar.

Günümüzde nüfus sayımları sadece nüfus miktarını öğrenmenin ötesine geçmiş, insan ve toplumla ilgili bilgiye ihtiyaç duyan pek çok farklı kurum ve araştırmacının temel bilgi kaynağı haline gelmiştir. Bunlar; “sağlık ve eğitim, ulaşım, planlama ve iletişim hizmetleri, özel kuruluşlar, planlamacı ve yatırımcı kuruluşlar, ekonomik stratejiler, pazar araştırması gibi insan ve toplumla ilgili pek çok alanın temel bilgi kaynağı niteliğini taşımaktadır (Kırlangıçoğlu,2005:1). Fakat Türkiye’de idari sınırlar temel alınarak üretilen sayım tabanlı istatistikler çoğu istatistikî veri kullanıcısının ihtiyaçlarına cevap verememektedir. Çünkü bilginin ve bilgi sistemlerinin son zamanlarda artan önemi işlem yönelimli metodların üretim, dağıtım ve tüketiminde uygulanmasıyla malların ve hizmetlerin toplumlarda istatistiklerin yeni bir coğrafik temelli istatistik ihtiyacını ortaya çıkarmıştır.

İlk önce; idari sınırlar her zaman politik veya nüfus eğilimlerinden dolayı değişime maruz kalmaktadır. Bu gerçek, Türkiye’nin idari bölümlenmesi çoğu zaman değişmekte; ve bu değişimler istatistiki bilgi kullanıcıları için ciddi problemlere sebep olmaktadır. Zaman sıralamalı karşılaştırmalar hemen hemen imkânsızdır. Araştırmacılar; çalışmalarında doğru sonuçlara ulaşamayabilirler; bölgesel politikaların formüle edilmesinde ve ilerleme planları yetersiz sonuçlara sebep olmaktadır ve buda mal ve hizmetlerin ihtiyacı olan alanlara aktarılmasını engellemektedir. Bundan dolayı, nispeten değişmeyen istatistikî birimlere Türkiye’nin mevcut istatistik sisteminin düzeltme ihtiyacı duymaktadır (Kırlangıçoğlu,2005:1).

Kanuni sınırların ikinci dezavantajı sınırların standardize olmamış yapısıdır. Hemen hemen idari birimleri hiçbirisinin nüfus miktarı yönünden karşılaştırılamayacağı ortadadır. Örneğin, nüfusun dörtte biri aynı bölgedeki başka bir yerleşim biriminden 30- 40 defa daha büyük olabilmektedir. Bu durum idari birimler arasında doğru kara vermeyi önlemektedir. Bunlar ayrıca idari birim olmalarının yanında istatistiki alanlardır ve birbiri ile karşılaştırılamamaktadırlar. Bundan dolayı, Türk İstatistik Sistemi standartlaşmış ve karşılaştırılabilir istatistikî birimlere ihtiyaç duymaktadır (Kırlangıçoğlu,2005:2).

Belki nüfus sayımlarının yanıltıcı etkileri üçüncü önemli dezavantajıdır (Yetik,2003). “İstatistiklerin çoğunluğu, şehirler temel alınarak geliştirilmiştir, şehirler, idari sınıflandırmada en büyük coğrafik birimlerdir şehirlerin çok azı bölgelere bağlıdır.” İller ve bölgeler nüfuslarına göre oldukça büyük alanlara sahiptirler ve istatistikler bu taksimata göre üretildiğinde, yörede ikamet edenlerin kesin özellikleri önemsenmemektedir. Sonuç olarak veriyi kullananlar gerçeği değil sadece ortalamayı görmektedirler. Bu yüzden, Türk İstatistik Sistemi homojen istatistik birimlerin muhtemel alanın azaltılması bu tür hataların azaltılmasına ihtiyaç duymaktadır.

Dezavantajların sayısı artırılabilir, fakat yukarıda sayılan 3 neden coğrafik temellere dayalı mevcut sistemin dezavantajlarını göstermede yeterlidir. İdari alanlar istatistikî amaçlar için değil idari amaçlar doğrultusunda planlanmaktadır (Kırlangıçoğlu,2005:2).

Günümüzde devlet ve özel sektör politikalarının oluşturulmasında veri olarak kullanılan nüfus istatistikleri hayati rol oynamaktadır. Bundan dolayı pek çok bilimin, devlet ve özel sektör kurum ve kuruluşlarının veri olarak başvurduğu ve kullandığı nüfus istatistiklerinin doğruluk derecesi büyük önem taşımaktadır.

Nüfus verilerinin incelenmesinde karşılaşılan zorluklardan büyüğü dünyanın pek çok ülkesinde nüfus verilerinin farklılık göstermesidir. Gelişmiş ülkelerde istatistiksel verilerin daha doğru ve ayrıntılı elde edilebilmesine rağmen gelişmekte olan ülkeler için daha çok tahmini değerlere başvurulmaktadır (Tümertekin ve Özgüç,1998:233).

Ülkemizde nüfus konusunda D.İ.E.’nün nüfus istatistiklerinin yanında Sağlık Ocakları tarafından tutulan sağlıklı ikinci kaynak E.T.F.’dir. (Ev Tespit Fişleri) E.T.F. kayıtları yerleşik nüfusun özelliklerini yansıtması nedeni ile nüfus konusunda ikinci kaynak niteliğindedir. Bu kaynaklar ülkenin sağlık politikasının oluşturulmasında kullanılmasının yanında, bilimsel çalışmalarda da özellikle yöresel çalışmalarda yoğun olarak kullanılmaktadır. Sağlık Ocakları tarafından tutulan bu E.T.F. kayıtları İl Sağlık Müdürlükleri’nde toplanmaktadır. D.İ.E., nüfusun hazır bulunuşluğuna (De Facto), sağlık ocakları ise nüfusun yerleşikliğini (De Jure) esas almaktadır. Sağlık ocaklarının kullanmakta olduğu yerleşik nüfus (De Jure) yöntemi yerleşmelerin gerçek nüfus miktarı, nüfusun özelliği, yaş ve cinsiyet durumu, eğitim durumu vb. gibi özellikleri yansıtmaktadır. Her iki kurumun kullanmış olduğu yöntemlerin özelliklerinin farklı

olmasından dolayı D.İ.E. istatistikleri ile E.T.F. istatistikleri arasında farklılıklar vardır. Bütün bu nedenlerden dolayı yöresel çalışmalarda D.İ.E. istatistikleri E.T.F. kayıtlarıyla test edilebilir.

Benzer Belgeler