• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR VE YORUMLAR

4.2.5. Nüfus Değişiminde Yapılan Yardımlar ve Savaş Esirleri

Yunan tarafları arasında 30 Ocak 1923’te Türk ve Rum nüfus mübadelesine ilişkin sözleşme ve protokol imzalanmıştır. TBMM’nin 23 Ağustos 1923’te onayladığı bu sözleşme, 25 Ağustos 1923’te yürürlüğe girmiştir. Türk ve Rumların mübadelesi Muhtelit Komisyonun nezaretinde, önemli bir engelle karşılaşılmadan 1924 yılı sonuna kadar büyük ölçüde gerçekleştirilmiştir. Mübadeleye başlanmadan önce, TBMM Hükümetini çok ağır görevler beklemekteydi. Savaştan henüz kurtulmuş Türkiye’ye Yunanistan’dan 400

bine yakın mübadilin geleceği tahmin ediliyordu (Çapa,

www.sbe.erciyes.edu.tr, 29–31). Lozan’dan sonra faaliyetlerine devam eden Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, Yunanistan’la yapılan Türk Rum mübadelesinde önemli görevler üstlenmiştir. Göçmenlerin sağlık, giyim ihtiyaçlarının karşılanması, yerleşecekleri yerlere nakilleri, hastalarının bakımı ve sağlık bilgilerinin verilmesinde başarıyla görev yapmıştır (Tepekaya ve Kaplan, www.sosyalbil.selcuk.edu.tr, 147, 148). Mübadele komisyonunda görev alan Hilâl-i Ahmer, önce bir çalışma planı hazırlamıştır. Yapılan ilk iş bu komisyona temsilci göndererek yapılması gerekenlerin tespit edilmesi olarak kararlaştırılmıştır. Göçmenlerin vapur ile bindikleri iskelede birer imdat ekibi ve Türkiye’ye geldiklerinde inecekleri iskelede bir dispanser açılmasına; ayrıca göçmenleri taşıyan vapurlarda bir sağlık ekibinin bulunmasına karar verilmiştir. Alınan kararları uygulamak üzere Hilâl-i Ahmer yetkilileri tam kadrolu hastane, dispanser ve imdat ekipleri için yeterli personel ve sağlık

maddesi ile birlikte Selanik, Hanya, Kandiye, Drama ve Kavala’ya hareket etmiştir (Yeniaras, 2000, 114, 115).

Kızılay, mübadele esnasında Türkiye ve Yunanistan’da birçok liman ve iskân mıntıkalarında, muhtelif zamanlarda yirmi Đmdâd-ı Sıhhî (Sağlık Yardım) Heyetleri görevlendirmiştir. Türkiye’de faaliyet gösteren Kızılay Đmdâd-ı Sıhhi Heyetleri’nden bazıları aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

Çizelge 4

Ayvalık Heyeti Dr. Hikmet 1 doktor, 1 eczacı, 10 memur ve hademe Selanik Heyeti Dr. Mahir 3 doktor, 1 eczacı, 12 Memur ve hademe Konya Heyeti - 2 doktor ve eczacı 11 memur ve hademe

Kandiye Heyeti Dr. Kemal 2 doktor ve eczacı, 10 memur ve hademe Kavala Heyeti - 3 doktor ve eczacı, 12 memur ve hademe

Samsun Heyeti Dr. Fikri 2 doktor, 1 eczacı, 10 memur ve hademe

Mübadelede sağlık işlerini üstlenen Kızılay heyetleri, aynı zamanda göçmenlere giyecek yardımında bulunarak geçici barınmaları için misafirhaneler açmışlardır. Batı Makedonya ve Girit adasındaki Türklerin büyük bir kısmı yardıma muhtaç bir halde olduğundan, heyetlerce bunlara ekmek ve yemek dağıtılmış; ihtiyaç görülen yerlerde aşhane ve çayhane açılmıştır (Çapa, www.sbe.erciyes.edu.tr, 31–35).

Mübadeleye tabi Türklerin Yunanistan’dan Türkiye’ye nakline Ekim 1923’ten itibaren başlanmıştır. Yunanistan’dan Türkiye’ye gelen göçmenlerin

dörtte üç kadarı Selanik limanından sevk edilmiştir. Bu yüzden, mübadelenin ortaya çıkardığı her türlü güçlükle burada karşılaşmak tabii idi. Nitekim her geçen gün Selanik’te toplanan göçmen sayısında bir artış gözlenmiştir. Göçmen sayısının artması birçok sıkıntıyı da beraberinde getirmiştir; özellikle mesken sıkıntısı bunların başında gelmiştir. Mübadillerin Türkiye’ye sevklerine, özellikle 1924 yılı baharında hız verilmiş; sevkıyatın en yoğun olduğu Selanik limanından 12 Nisan 1924’ten itibaren ayın sonuna kadar toplam 21.507 kişi sevk olunmuştur (Çapa, www.sbe.erciyes.edu.tr, 35–47). Bundan başka Đngiliz Yüksek Komiseri Horaca Rumbold ile Hamit Bey arasında 23 Ekim 1921’de yapılan anlaşmanın ardından Malta’da bulunan Türk esirlerle Türkiye’deki Đngiliz tutuklular mübadele edilmiştir. Đstanbul’da bulunan Hamit Hasancan, 14 Haziran 1921’de TBMM hükümeti tarafından siyasi mümessil olarak görevlendirilmiştir. Hilâl-i Ahmerci lakabı ile de anılan Hamit Bey, bu görevini 19 Ekim 1922’de Refet Bele’nin Đstanbul’a gelişine kadar sürdürmüştür (Đslam Ansiklopedisi, 2002, 546). Mübadillerin çoğu, iskân bölgelerindeki sahipsiz ev ve arazilere yerleştiriliyorlardı (Çapa, www.sbe.erciyes.edu.tr, 49, 50).

Göçmenlerin beslenme, barınma, taşınma ve sağlık hizmetleriyle ilgilenmek için Mübadele Đmar ve Đskân Vekâleti kurulmuştur. Đcra Vekilleri Heyeti, Mübadele, Đmar ve Đskân Vekâleti’nin kurulması sırasında iskelelerde toplanmaya başlayan göçmenlerin ihtiyaçlarının karşılanması için neler yapılabileceğini 12 Eylül 1923 tarihinde Hilal- i Ahmer Cemiyeti'ne bir yazı ile sormuş, cemiyet de yapacağı faaliyetleri altı maddede belirtmiştir. Buna göre Cemiyet, Yunanistan'da bulunan iskelelerde bütün ekipmanı ile hazır durumda Sıhhiye Heyetleri ve gemilerde de mübadillerin iskelelerde maruz kalabilecekleri bulaşıcı hastalıklara karşı teşhisleri ve tedavileri için doktor bulundurmuştur. Yine cemiyet tarafından iskân bölgeleri ve iskelelerde on yataklı dispanserler yaptırılarak cemiyetin sağlık personeli tarafından tedavileri yoluna gidilmiştir. Ayrıca Vekâletin araçlarıyla iskelelerde yaşlı, kadın ve çocuklar iskân bölgelerine götürülmüştür. Cemiyetin göçmenlere yardımlar yaptığı sırada Mübadele, Đmar Đskân Vekili Mustafa Necati Bey, 24 Kasım 1923 tarihinde Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'ne telgraf göndererek "Mübadillerin gelmeye başladığı, bu milli ve insani görevde bu mazlum

misafirlerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Hilâl-i Ahmer Heyetleri'nin de azami faaliyetlere girmesinin gereği"ni bildirmiş ve bu amaçla Đstanbul'da Hilâl-i Ahmer genel merkezini ziyaret ederek görüşmeler yapmıştır. Görüşmeler sonucunda 6 Mart 1924 tarihinde Hilâl-i Ahmer genel merkezi yetkilileri ve Mübadele Đmar ve Đskân Vekâleti arasında bir itilafname yapılmış, ortak çalışma kararı alınmıştır. Đtilafname'ye göre gelecek olan mübadillerin sağlık durumlarını yakından takip edebilmek ve yazışmalardan kaynaklanacak zaman kaybını ortadan kaldırmak için Samsun, Trakya, Đzmir, Adana, Konya ve Đzmit Bölge müdürlükleri merkezlerinde Hilâl-i Ahmer genel merkezi tarafından birer temsilci bulundurulmuştur. Bu bölgelerin yanı sıra toplam 37 vilayetten gönderilen yardımlar Ankara' da toplanarak, gelmiş ve gelecek olan mübadillerin ihtiyaçları için sarf edilmiştir. Selanik gibi iskelelerden gelen mübadillerden yardıma muhtaç olanlara verilmek üzere yeterli miktarda iaşe bulundurulmuş, bunun için de buralarda seyyar Đmdad-ı Sıhhiye Heyetleri kurulmuştur. Muhacirine önceden Đmdad-ı Sıhhiye Heyetleri'ne verilmiş olan depodaki erzak dağıtılmıştır. Ayrıca 25.000 battaniye, 10.000 muhtelif yelek, 10.000 ceket, 70.000 pantolon, 10.000 don, 10.000 gömlek, 15.000 çorap, 5.000 fanila, 5.000 karavana ve kova, 1.000 çarık, 700 muhafazalı çadır, 6 iki direkli çadır ve sandıklar içinde 4.325 kilo tuvalet sabunu, 1.000 kilo adi sabun, 10.000 kutu kibrit verilmiştir. Bu yardım toplama çabaları esnasında Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa, Đslam âlemine hitaben bir beyanname yayınlamıştır. Beyannamede Türk milletinin bağımsızlık savaşında Đslam âleminin gösterdiği desteğe olan şükranlarını belirten Gazi, şimdi önlerinde bulunan Yunan zulmü altında ezilen dindaşlarımızın vatan topraklarına nakli ve iskânı meselesinin çözülmesi için Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'nin faaliyetlerine destek istemiştir. Muhtelit Mübadele Komisyonu azalarından Haydar Bey de verdiği mülakatta "Meclis, Hey'et-i Vekile bütün mesaisini bu işe vermiştir diyebiliriz ve buna büyük önem vermektedir. Hükümet bu iş için 3,5 milyon lira ayırmış ise de, yetmeyeceği açık olduğundan Gazi Paşa Hazretleri de beyanname ile Đslam âleminden yardım istemiştir... " diyerek Selanik'te toplanacak komisyonun önce Müslümanların durumunu tetkik edeceğini söylemiştir. Ayrıca mübadelede Đslam âleminden toplanacak yardım kapsamında heyetler teşkil edilmiş, Hindistan'a giden Hilâl-i Ahmer Heyeti'nin başına da Kemal, Ömer ve

Lütfi Simavi Beyler atanmıştır. Selanik’te bulunan Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, Selanik'e gelen mübadillerin yüksek kiralar vererek soyulmasını veya şehre dağılarak açıkta kalmasına mani olmak için Kireç Köy istikametinde, Kara Hüseyin mevkiinde 5.000 kişiyi barındırabilecek ve sağlık şartları elverişli bir misafirhane yapmıştır (Erdal, www.ankara.edu.tr, 205–209). Đşgalden henüz kurtulmuş olan Türkiye’de, iskân işlerinin pek kolay uygulanabildiğini söylemek güçtü. Türk göçmenlerin ihtiyaçları sadece TBMM Hükümeti ve Kızılay tarafından karşılanırken, Anadolu’dan Yunanistan’a giden Rum göçmenlerine yardım eden yedi ayrı Amerikan yardım teşkilâtı vardı. Đskân işlerinde yerel yöneticiler de hükümete yardımcı olmaya çalışmışlardır (Çapa, www.sbe.erciyes.edu.tr, 49, 50). Türk Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ile Yunan Kızılhaçı kendi harp esirlerinin durumlarıyla yakından ilgilenmeye çalışmışlardır. Bu cemiyetler ortaya attıkları iddia ve hazırladıkları raporlarla birbirlerini Uluslararası Kızılhaç Komitesine şikâyet etmişlerdir. Bu nedenle Uluslararası Kızılhaç Komitesi zaman zaman her iki ülkedeki esir kamplarını teftiş etmek amacıyla, uzmanlar göndermek durumunda kalmıştır. Nitekim 1922 ve 1923 yıllarında değişik teftiş heyetleri, Yunan savaş esirlerinin bulunduğu kampları teftiş etmek için Türkiye’ye gönderilmiştir. Heyet üyeleri gittikleri bütün esir garnizonlarında Yunanlı esirlerin iyi göründüklerini ve sağlıklarının yerinde olduğunu bir tespit olarak raporlarında dile getirmişlerdir. Hatta “Aynı koğuşta bazen Türk askeri yere serili bir şiltede yattığı halde Yunan askerinin karyolada yattığına şahit olduk” diyen heyet üyeleri, yaptıkları onca kötülüğe rağmen Türk insanının Yunanlı esirlere karşı çok iyi davranmalarını “Türklerin bunu bir insanlık görevi olarak gördüklerine” bağlamaktadırlar (Akandere, www.atam.gov.tr).

Mübadelenin büyük bir kısmı 1923–1925 yılları arasında tamamlanmakla birlikte, Türkiye ile Yunanistan arasında uygulamadan doğan meseleler bir süre daha varlığını sürdürmüştür. Đlk üç yıl içinde Yunanistan’dan Türkiye’ye 400 bine yakın mübadilin geldiği söylenebilir. 1923–1924 yılları arasında 380.243 mübadil iskân edilmiştir. 20 binden fazla mübadil yerleştirilen iller başta Đzmir olmak üzere Đstanbul, Bursa, Balıkesir, Edirne, Samsun ve Tekirdağ’dan oluşmaktaydı. Diğer illerden Kırklareli, Niğde ve Manisa’ya 10–20 bin arasında mübadil yerleştirilmiştir. Cemiyet,

kaynaklarının önemli kısmını bu işe tahsis ederek, sağlık ve ulaşım açısından Bakanlar Kurulu’nun çalışmalarına yardımcı olmuştur. 1924 Yılı sonlarına doğru, Yunanistan’dan gelecek mübadil sayısının azalması üzerine Kızılay

Sağlık Heyetlerinin görevlerine tedricen son verilmiştir (Çapa,

www.sbe.erciyes.edu.tr, 53).

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı sonrasında Balkanlarda baskı ve zulmün artışı Anadolu'ya doğru göçün de hızlanmasına sebep olmuştur. Milli Mücadele döneminde Yunan ordularının Batı Anadolu'yu işgali ile birlikte, Makedonya Türklerinin ve Anadolu Rumlarının karşılıklı değişimine giden süreci hızlandırmıştır. Lozan Konferansı'nda Batı Trakya Türkleri ve Đstanbul Rumları hariç olmak üzere 463.000 Türk ve 1.200.000 Rum nüfus değişime tabi tutulmuştur. Kısıtlı bütçeyle kurulan Mübadele, Đmar ve Đskân Vekâleti göçmenlerin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ile ortak çalışmalar yapmak zorunda kalmıştır. Aynı sıkıntı Yunanistan'da da görülmüş, göçmenler için kurulan Göçmen Komisyonu, Kızılhaç ve Amerikan Yakındoğu Yardım Derneği ve mahalli yardım kuruluşları ile ortak çalışmıştır (Erdal, www.ankara.edu.tr, 204, 205). Belgrat’ta Đsviçre Konsolosluğu’nun başkanlığında özel bir büro oluşturulmuştur. Osmanlı Devleti, Belgrat ile iletişimi sağlamak için Đstanbul’da ‘Esirler Komisyonu’ adlı bir temsilcilik kurmuştur (14 Aralık 1912). Esirler Komisyonu, önce Uluslar arası Kızılhaç Örgütü aracılığı ile Balkan Savaşlarında tutsak olmuş Türk askerlerinin isimlerini Belgrat’taki komisyon aracılığı ile isterken, Türklerin elinde bulunan Yunan, Bulgar, Sırp ve Karadağlı tutsakların isimlerini de aynı komisyona bildirmiştir (Yeniaras, 2000, 80). Hilâl-i Ahmer Esir komisyonları, esirlerin aileleriyle yazışmalarını, tedavi görmelerini, ölen esirlerin ülkelerinin cenaze merasimine ve dini inançlarına göre gömülmesi, ailelerine esirlerle ilgili bilgi verilmesi, kimlik tespiti ve esir değişiminde önemli görevler üstlenmiştir. Hilâl-i Ahmer Esir Mübadele Komisyonu’nda görev yapan hanımlarımız da bulunmaktadır (Tepekaya ve Kaplan, www.sosyalbil.selcuk.edu.tr, 187, 188).

Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin asker ve asker ailelerine verdiği hizmetlerden biri de merkezde oluşturulmuş adı geçen Üsera Komisyonu ile savaşta esir düşenler hakkında bilgi alabilmek, esirler ve aileleri arasında

iletişimi sağlamak ve kendilerine iane ve eşya gönderebilmek üzere aracılık etmek olmuştur (Akalın, 2007, 123). Hindistan’da esir bulunan Tevfik Efendi’nin ailesine verilen maaşların Hilâl-i Ahmer vasıtası ile gönderilmesi bu faaliyete bir örnek teşkil etmektedir (B.O.A. DH. Đ. UM nr. E/68–55, 1332.R.19). 1919 yılı Mart ayına kadar dernek tarafından esirlerin aileleri aracılığıyla gönderilen yardım miktarları aşağıdaki şekildedir: (Tepekaya ve Kaplan, www.sosyalbil.selcuk.edu.tr, 188).

Çizelge 5

1916 yılına kadar. 1.188 lira

1917 yılına kadar. 2.823 lira

1918 yılına kadar. 4.888 lira

1919 yılı Mart sonuna kadar. 874 lira

Toplam 9.684 lira

Yardımların yanında kışı geçirebilmeleri için yakacak, yiyecek ve asıl önemlisi üretici bir duruma gelebilmeleri için yardımlar yapılmıştır. Mübadillere kullanılmış kazma, kürek, bel ve zirai aletler verilerek iskân köylerine yakın yerlerde bir buçuk- iki dönüm toprak kazandırılmasına, bu topraklar da en fazla ürün verecek tütün, pamuk, susam, fasulye, soğan, kavun, karpuz ve diğer sulu ve susuz yetişebilen sebzeler ile mısır, patates gibi mahsulün tohumlarının yerleri zamanında hazırlanarak hemen verilmesine dikkat edilmiştir. Bahçelerde meyve verecek ağaçların dikilmesi ve bağların kazılmasında yardım edilmesi kararı alınmıştır. Mübadillerin hemen üretici duruma getirilmesi için gereken yeterli ödeneğin Vekâlette bulunmamasından dolayı çiftçi mübadiller arasında kooperatifler kurulması

yoluna da gidilmiştir. Bu amaçla traktör, tohumluk ve hayvanların alımı gibi konularda destek için de bir talimatname yayınlanmıştır. Köylerde tıp, ziraat ve veterinerlik konusunda uzman olan kişiler var ise bunlara köylerde iskân olundukları müddetçe fazladan arazi verilmiş, ancak kasabalara veya şehirlere giderlerse bu araziler geri alınmıştır (Erdal, www.ankara.edu.tr, 210–112). Bahsettiğimiz olaya benzer çalışmalar Balkan Savaşları döneminde de gerçekleştirilmiş, Hindistan Müslümanlarının yardımı ile Adana Erzin’de göçmenlerin iskânları için bir köy oluşturma çalışmaları yapılmıştır (B.O.A. DH. UMVM nr.8–60, 1339.S.26).

4.2.6. Cemiyet’in Diğer Örgütlerle Đlişkisi: Đstanbul’daki Anadolu

Benzer Belgeler