• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR VE YORUMLAR

4.2.4. Milli Mücadele Boyunca Hilâl-i Ahmer

Türk ulusunun mücadelesinin, ne de Hilâl-i Ahmer’in görevlerinin sonu idi. Savaş sırasında cephede ve cephe gerisinde aktif rol oynamak, Hilâl-i Ahmer’in görevlerinin yalnızca bir kısmıydı. Üst üste savaşlar Cemiyetin askerler, yaralılar ve ordu ile ilişkilerini yoğunlaştırdığından savaşlarda ordunun yanında yer almak, Hilâl-i Ahmer’in en önde gelen işlevi olmuştu. Bundan sonra cemiyet, öncelikle savaş yaralarını sarmak, bir süre sonra da Türk ulusunun varlığı için çarpışarak bir dört yıl daha sürdüreceği amansız mücadelede kendine düşen görevi yapmak üzere daha güçlü bir örgütlenmeye, daha özverili bir göreve başladı (Akgün ve Uluğtekin, 2000, 246). Birinci Dünya Savaşı’nda Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, çok geniş bir coğrafyada fedakârlık ve kahramanlıkla dolu uzun bir faaliyet dönemi geçirmişti. Milli Mücadele yılları ise, artık Hilâl-i Ahmer’in hizmet ve fedakârlığının zirvesine ulaştığı, kesintisiz yirmi dört saat çalıştığı tarihinin en şerefli dönemidir. Bu dönemde 33.172 yaralı ve hastanın tedavi edildiği, birçok yerde, çok kısa zamanda Hilâl-i Ahmer hastaneleri, nekahethaneleri, dispanserleri, aşhaneleri, çayhaneleri kurarak, o günün olağanüstü şartlarında hizmet vermiştir. Đlaç ve malzemenin kıtlığına, teminindeki zorluklarına rağmen her türlü takdirin üzerinde başarılı olmuştur (Hacıfettahoğlu, 2007, 15).

Mondros Mütarekesi’nden sonra Đttihat ve Terakki döneminde faaliyet gösteren cemiyetler Đstanbul hükümetlerinin takibatına uğramışlardır. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti de dört defa teftişe tabi tutulmuştur. 16 Mart 1920’de Đstanbul merkez binası işgal kuvvetlerince baskına uğramıştır. Bunun üzerine

Anadolu’daki merkezle olan irtibat kesilmiştir (Đslam Ansiklopedisi, 2002,

545). Ekim 1920’de Ankara temsilciliği kurulmuştur. Anadolu’daki merkez ve

şubeleri buraya bağlanmıştır (Hacıfettahoğlu, 2007, 16). Cemiyet’in şubeleri tekrar hareket kazanmıştır. 1921 yılında 30 merkez ve 60 şube etkinlik göstermekte idi. Savaşın sosyal kısıtlamalarına ve ekonomik darlıklarına karşın, 1919–1922 döneminde Cemiyet’in mal varlığında artış olmuştur. 1919 yılında 1.383.000 lira toplu parası olan Hilâl-i Ahmer, 1.403.533 lirası yurtdışından olmak üzere 1.750.333 lira toplamıştır (Akgün ve Uluğtekin, 2000, 268, 269). Hindistan Hilâl-i Ahmeri’nin Londra merkezi tarafından Đstanbul’daki yardıma muhtaç olanlara verilmek üzere Hariciye Nazırı Ferit Paşa’ya 1.287 lira 25 kuruş gönderilmiştir (Hadisat; 24 Nisan 1919, s.114). Hint Müslümanlarının bağış hususunda gösterdikleri ilgi takdire değerdir. Yunan istilası münasebeti ile 500 Đngiliz lirası Hint Hilâl-i Ahmer Reisi Emir Ali tarafından Ekim 1921’de Hilâl-i Ahmer’e gönderilmiştir. Bağışlara bu tarihten sonra da devam edilmiştir. Ayrıca Hilâl-i Ahmer tarafından kendilerine ve heyet erkânına teşekkür edilmiştir (Vakit; 21 Ekim 1921, s.1418).

Cemiyet 1921’den itibaren Anadolu’ya yaptığı yardımı artırmıştır. 1921–1922 yıllarında Anadolu’da sıhhiye-i askeriyenin ihtiyacını karşılamak üzere 40.000 parça eşya sevk etmiştir (Đslam Ansiklopedisi, 2002, 545). Darülaceze için de Hilâl-i Ahmer tarafından 76.274 kuruşluk yardım toplatılmıştır (B.O.A. DH. UMVM, nr. 163–107, 1338.Z.28). Đstanbul’dan Anadolu’ya birçok doktor, eczacı ve sağlık personelinin geçmesini de sağlamıştır. Hilâl-i Ahmer aracılığı ile sadece Nisan ayında 25 doktor ve eczacının Đstanbul’dan Đnebolu yolu ile Ankara’ya ulaştırıldığını belirtmek yeterlidir (Hacıfettahoğlu, 2007, 16). Savaş başlangıcından beri birçok hastanelerde faaliyet gösteren Hilâl-i Ahmer’in Đstanbul’da yedi Erzurum’da iki hastanesi vardır. Hilâl-i Ahmer teşkilatı yapılmamış yerlerde, faaliyetlerin devamı için yeni şubeler açılması yoluna gidilmiştir (B.O.A. DH. SN. M, nr. 37–81, 1334.Za.23).

I. Đnönü Savaşı’nın yurt genelinde yarattığı olumlu hava hemen etkisini göstermiştir. Hilâl-i Ahmer genel merkezi halktan topladığı 250.000 lirayı Ankara’ya göndermiştir (Yeniaras, 2000, 103). II. Đnönü Zaferi ile birlikte Đstanbul’da zaferden duyulan büyük sevinç dile getirilerek, Hilâl-i Ahmer için

yardım kampanyaları açılmıştır. Đki gün içinde 115.661 kuruş yardım toplanmış, Türk askerlerine verilmek üzere Padişah 10.000, saray mensupları 3.000, Veliaht Abdülmecit Efendi 1.000 ve hanımı da 200 lira vermişlerdir. Böylece toplanan yardım 25 Mayıs 1921 itibarıyla yaklaşık 215.000 liraya ulaşmıştır (Ayışığı, 1992, 171). 27 Mayıs 1921’de Osmanlı Hükümeti, Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin getirteceği eşyanın gümrük vergisinden muaf tutulması hususunda karar almıştır. Cemiyet, 40 doktor ve 10 eczacıdan oluşan 50 kişilik acil sağlık ekibini gizlice Đnebolu’ya göndermiştir. 19 Nisan 1921’de karaya çıkan bu heyet, Kastamonu üzerinden Ankara’ya geçmiştir (Ayışığı, 1994, 18, 19).

1921 yılı Aralık ayına gelindiğinde hastane ve sağlık kurumlarının bölgelere göre dağılımı şöyle idi; Ankara Komutanlığı Bölgesi’nde; Ankara, Polatlı, Yahşihan, Kalecik, Keskin’de 7100 yatak kapasitesi. Batı Cephesi Bölgesi’nde; Akşehir, Ereğli, Aziziye, Eğridir, Konya, Ürgüp, Saray, Isparta, Karaman, Bolvadin, Tavas, Burdur, Niğde, Mihalıççık, Çukurviran, Denizli, Sivrihisar’da toplam yatak adedi 12.250 (Dervişoğlu, 2007, 41). Tüm zorluklara rağmen 1912–1922 yılları arasında Cemiyet’in varlığı artarak 1.750.333 lirayı bulmuştur. Bu paranın 1.403.533 lirası belirtildiği gibi yurtdışı kaynaklarından sağlanmıştır (Yeniaras, 2000, 103). Hindistan Hilafet Komitesi'nin 26 Aralık 1921'den 12 Ağustos 1922'ye kadar yolladığı paranın tutarı 675.494 Türk lirası idi. Bu para Maliye Bakanlığı'nda durmuş ve Hazine'ye girmemiştir, Mustafa Kemal Paşa'nın emrinde Osmanlı Bankası'nda durmuştur. Çok sıkıntılı zamanlarda bile bu paraya dokunulmamıştır. Büyük Taarruz öncesi büyük sıkıntı doğunca Mustafa Kemal Paşa, bu parayı geçici olarak Maliye'ye vermiştir. Büyük Taarruz sırasında Yunanlıların yaptığı yıkımı ve katliamı gören Mustafa Kemal Paşa, paranın bir kısmını yardım olarak felakete uğrayanlara dağıtmıştır (Aybars, www.kurtulussavasi.org.tr).

Sakarya Muharebesi sırasında oluşturulan yardım komisyonları ile büyük miktarlarda ayni ve nakdi yardımlar yapılmıştır. Örneğin; Çankırı’da halkın ve Kızılay’ın desteği ile bir hafta içinde 1000 yataklı hastane ve Kastamonu’da da 700 yataklı bir hastane oluşturulmuştur (Ayışığı, 1994, 21). Sakarya Muharebesinde 730 subay 12.110 er yaralanmıştır. Sağlık hizmetleri

imkân ölçüsünde ulaştırılmaya çalışılmıştır (Dervişoğlu, 2007, 42). 7–8 Ağustos 1921’de yayınlanan Tekâlif-i Milliye Emirleri ile yeni bir kaynak oluşturulmuştur. Buna göre halkın elinde bulunan tüm silah ve cephane üç gün içinde teslim edilecektir. Her türlü makineli araç ve gerecin % 40’ına el konulmuştur. Ülkedeki bütün demirci, dökümcü, nalbant, terzi, marangoz gibi zanaatkârlar ordu emrine alınmış, halkın elindeki her türlü taşıt aracının ve binek hayvanının yüzde 20’sine el konulmuştur. Bu önlemler sayesindedir ki 23 Ağustos 1921 günü başlayan Sakarya Meydan Savaşı, 10 Eylül 1921’de düşmanın ağır kayba uğrayarak batıya kaçmasına ve savaşın kazanılmasına neden olmuştur. Türk ordusu bu savaş sonunda şehit ve yaralı olmak üzere toplam 26 bin kayıp vermiştir. Yunan kaybı ise, 16 bini ölü olmak üzere 46 bindir (As, www.geocities.com.tr).

Büyük Taarruz öncesi ordunun durumu pekiyi değildir. Malzeme, silah, sağlık hizmetleri noksandır. Fakat moral kuvvet her geçen gün artmaktadır.

Eğitim ve disiplin düşman ordusundan çok iyidir. (Aybars,

www.kurtulussavasi.org.tr). Büyük Taarruz’un başladığı gün, TBMM Vekiller Heyeti Reisi Rauf Orbay, tüm milleti orduya yardım etmeye çağırmıştır. Hemen harekete geçen Hilâl-i Ahmer, evleri ve köyleri yakılıp yıkılan gazilerimizin, felaketzede vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını temin için yardım kampanyası başlatmıştır. Hilâl-i Ahmer fahri başkanı olan Veliaht Abdülmecit Efendi 500, Dr. Celal Muhtar 1.000 ve Ayşe Sadıka Sultan 35 lira vermiştir. Sultan Vahdettin 6.000 lira yardımda bulunmuştur. Anlamlı bir yardım da Tevfik Paşa başkanlığındaki Osmanlı Hükümeti’nden gelmiştir. Toplam 57.500 kuruş ile yardım kampanyasına katılmışlardır. Her kesimden esnaf, işçi ve memurların katkıları ile toplanan bu yardımlar, Anadolu’ya sevk edilmiş; ordunun ihtiyacı olan silah, cephane, ilaç alınmış; askerlerin dul ve yetimlerine gönderilmiştir (Ayışığı, 1992, 172).

Đzmir’in kurtarılışı ve Batı Anadolu’nun düşmandan temizlenmesi, Đstanbul’da zafer şenliklerinin düzenlenmesine sebep olmuştur. Tüm camilerinde Anadolu’da şehit düşen askerler ve gazilerimiz için dualar okunmuş, yardımlar toplanmıştır. Fatih Camii’nde Veliaht Abdülmecit Efendi, oğlu ile birlikte Cuma namazına katılmıştır. Daha sonra toplanan 500 lira 60 kuruşluk yardım Hilâl-i Ahmer’e gönderilmiştir. Ayasofya Camii’nde mevlit

okunmuş, ardından halk Hilâl-i Ahmer’e yardımda bulunmuştur. Aksaray Valide Camii cemaati ise aralarında topladıkları 4.853 kuruşu Hilâl-i Ahmer’e göndermişlerdir (Ayışığı, 1992, 172, 173). Đstanbul halkının Milli Mücadele boyunca büyük fedakârlıklar gösterdiğinin kanıtlanması için 1918–1919 yılları mali durumu incelemek yeterlidir. Çünkü 1918 yılı sonlarında Đstanbul halkı açtır. Devlet, halka ekmek verebilmek için 3 milyon bile bulamamakta, bunun için borçlanma yolunu seçmektedir. Đstanbul’da açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalınmış olması, ekonominin ne kadar bozuk olduğunu açıkça ortaya koymaktadır (Müderrisoğlu, 1988, 101).

4.2.5. Nüfus Değişiminde Yapılan Yardımlar ve Savaş Esirleri:

Benzer Belgeler