• Sonuç bulunamadı

23

(s.11)

Kasîd-i Vatan

Mustafa Kemal pâşâ Hazretlerine

Fâ ilâtün-Fe ilâtün-Fe ilâtün-Fe ilün

Subh-ı ümmîde erip leyle-i yeldâ-yı vatan İbtisâm eyledi sîmâlara sîmâ-yı vatan

Ufk-ı mînâ-yı dil-ârâmına çökmüştü zalâm Nûra gark oldu bu günlerde serâpâ-yı vatan

Buldu revnak yeñiden reng-i semâ reng-i zemîn Gülüyor gözlere her sâha-i hazrâ-yı vatan

Geçti kış günleriniñ her biri nevrûz gibi Nevbahâr oldu bu yıl mevsim sermâ-yı vatan

(s.12)

Esiyor bâd-ı sabâ cânlara canlar katarak Hâke îsâr ediyor amber sarây-ı vatan

Feyz-i bârân ile zümrüd gibidir sath-ı çimen Bağ u bostâna döşenmiş yine dîbâ-yı vatan

24 Oldu gûyâ ki gelin belde-i zibâ-yı vatan

Sevdiğim gel gidelim gezmeğe birlikte dedim Edelim bâde içip seyr ü temâşâ-yı vatan

Sîne-i sâfı seniñ gözleriñiñ rengi gibi

Oldu bak Marmara mir ât-ı mücellâ-yı vatan

Olalım bûd u nebûdundan uzak dünyâñıñ Bize lâzım değil elbette heyâhây-ı vatan

Şimdi gel mevsimidir gonca açılmak demidir Açılıp sen de gül ey verd-i mutarrâ-yı vatan

Ben de ilhâm-ı muhabbetle alıp deste kalem Edeyim türlü mezâmîn ile ıtrâ-yı vatan

Etmeyip nâz bu teklifi kabul eyledi yâr Şâd-kâm eyledi Mecnûnu Leylâ-yı vatan

Atladık Sirkecinden sandala bir Cum a günü Hârelenmişti o gün sîne-i deryâ-yı vatan

25

(s.13)

Giderek doğruca sâhil boyu çıktık Bebeğe Böyle pek az bulunur çây-ı ferahzâ-yı vatan

Eyledik bir iki sâ at kadar ârâm u huzûr Hemdem ü hemserimiz sağır mînâ-yı vatan

Öyle bir hâle getirmişti ki cânânımı mey O kadar ancak olur vech-i dilârâ-yı vatan

Öyle cûş eyledi neş em ki nazargâhımda Oldu cennet gibi pîş ü pes ü bâlâ-yı vatan

Böyle bir neş eyi gördüm topu bir kerre daha Çaldı vaktâki kılıç düşmâna pâşâ-yı vatan

Ya ni serdâr cihândâr u meşîr-i efham Gâzî muhteşem u müncî-i yektâ-yı vatan

Re y u tedbîr ile nizâm-ı umûr-ı devlet Yedd-i te yîd hudâ saftır hîcâ-yı vatan

Yeñiden bahş hayât eyledi cism-i vatana Yeridir dense o muhyiye Mesîhâ-yı vatan

26 Bu vatan mülkünü sarmıştı ferâ în-i cihân Çıktı meydâna olup sâni-i Mûsâ-yı vatan

Milletiñ bâdiye-i zulmete düşmüştü

Nûra sevk eyledi ammâ yed-i beyzâ-yı vatan

(s.14)

Bizde sevdâ-yı vatan yoktu desem doğru olur Yaktı dillerde o bir âteş-i sevdâ-yı vatan

Zannederdik ki vatan doğduğumuz yerlerdir Ne kadar başka imiş âh mü eddâ-yı vatan

Bir vatanpervere olmuş mu bu dünyâda nasîb Azm ü rezminde olan gayret-i ihyâ-yı vatan

Himmet-i terbiyet dest-i füsûnsâzıyla Oldu bir şâhid-i nâzende heyûlâ-yı vatan

Zabt u kayd etmemiş emsâlini târîh-i beşer Zâtı her millete timsâl mu allâ-yı vatan

Mündemic nüsha-i zâtında vatan mefhûmu Müncelî ism-i şerîfinde müsemmâ-yı vatan

27 Mustafâ zât-ı kemâlinde tecellî etti

Böyle takdîr edip Allâhu te âlâ-yı vatan

Ebediyyen sayılır ehl-i vatan indinde Nüsha-i zâtı onuñ nüsha-i kübrâ-yı vatan

Mantık-ı âlemi burhân ile berbâd etti İktirân eyledi kübrâsına suğrâ-yı vatan

Nakl eder âleme evsâfını her subh u mesâ Durmayıp seyr ederek bâd-ı sebük-pây-ı vatan

(s.15)

Şevket ü şânını söyler melekût âlemine Gökte âhenk ederek zühre-i zehrâ-yı vatan

Çıksa kürsîye eğer cûşîşe başlar fi'l-hâl Tab -ı pâkinde mezâyâ-yı sühanhây-ı vatan

Menşe -i mu ciz-i edâdır ki tenezzül etse Öğretir hâmesi münşîlere inşâ-yı vatan

Etse pervâz eğer himmetiniñ şahbâzı Dehşetinden dağılır lâne-i ankâ-yı vatan

28 Düşmân dîne urar Haydar-ı Kerrâr gibi

Darbe-i kâhire-i bârika âsâ-yı vatan

Kâfir öğrendi görüp Hanya'yı da Konya'yı da Vezne gelmez avukat bozması gîryâ-yı vatan

Âkıbet haddini bildirdi Lü eyd Corca dahi İngilizlerdi diyen zâtına zorbâ-yı vatan2

Terk edip râh-ı fütûhâtı kıral-ı Kostantin Tuttu İsviçre yolundan râh-ı ukbâ-yı vatan (s.16)

O ülilemrimiziñ azm-i Hudâ'da dile Oldu her cây-ı vatan medfen-i a dâ-yı vatan

Ordunuñ bir nazar et meşî dilîrânesine

Baş kumandan pâşâ verdikte kumandâ-yı vatan

Ayrılıp cism-i vatandan bize etmişti vedâ İşte bak geldi Trâkya ve Kilikya-yı vatan

Himmet-i hazret-i Gâzî ile Allâhu alîm Kavuşur millete bir gün Makedonya-yı vatan

2 eşkıyadır" demişlerdi. yı milliye erkânı için:"bunlar

- Lord Görzü'nün hâriciye nâzırlığı zamânındaKuvvâ

29

Türke Yunanlı bu zulmünde devâm eylerse Kalamaz bizde de bir tek Palikaryâ-yı vatan

Korkudan şapka inip başlara fesler kondu Oldu başlarda nazar boncuğu şapkâ-yı vatan

Memleket beñzedi gülzâr-ı Halîlullâha Sernigûn oldu bugün Lât ile Uzzâ-yı vatan

Çok devâm eylemez elbette firâk-ı Atebât Cûşa geldikçe göñüllerde tûlâ-yı vatan

Kıbledir Türke makâmât-ı diyâr-ı Bağdat Evliyâ vü uzamâ medfeni zûrâ-yı vatan

Vermeyiz hâk-i Filistîn ü Hicâz u Şâmı Tâ ebed gözde tutar hutta -i şehbâ-yı vatan

(s.17)

Bize devrân nice pâşâları göstermiştir Görmedik sen gibi pâşâyı tuvânâ-yı vatan

Sûretâ eylediler cümlesi îfâ-yı umûr Kurarak her biri bir sofra-i yağmâ-yı vatan

30 Vükelâ nâmına bir kâfile-i bî-ser ü pâ

Bilerek bilmeyerek eyledi imhâ-yı vatan

Gerçi Tal at'la Cemâl eylediler terk-i hayât Diyemem Enver'e hâlâ müteveffâ-yı vatan

Def olup gitti vatandan giyerek şapkasını On yıl evvel yetişen bir sürü rüsvâ-yı vatan

Her zamân nûr ile rencîde olan göz bulunur Gâlibâ şimdi de eksik değil a mâ-yı vatan

Zümre-i ehl-i amâ öyle uzaklarda değil Belki bir kısmı da a zâ-yı kurultay-ı vatan

Giydirir hîle edip şeytâna pâpûşunu ters Zâhiren gerçi giyer hırka-i takvâ-yı vatan

Sürülüp her sene hâşâ ki temizlenmezse Böyle mahsûl verir işte bu tarla-yı vatan

Beni afv eyle dokundumsa da zülf-i yâre Galeyân eyledi kalbimdeki şekvâ-yı vatan

31

(s.18)

Çok zamân sabr ile tercîh-i sükût etmiş idim Çıkacak şimdi bu ağzımdaki baklâ-yı vatan

Oldu mülgâ kapanıp mahkeme-i istiklâl3

Gelemez hâtıra endîşe-i sehpâ-yı vatan

Saltanat bir anonim şirket-i milliyye ise Dâhilim şirkete bâ-hakk-ı hüveydâ-yı vatan

Pek sükût eyleyemem hakkı kelâmım vardır Söylerim her sözü yok bende de pervâ-yı vatan

Okuyup yazma ne lâzım dedi mecliste biri İşitip ben de dedim vây-ı vatan vây-ı vatan

Mekteb ü medreseden geldi zarar millete hâ Duymak isterseñ eğer al sana zırvâ-yı vatan

Vâkı â söz çok olur meclis-i millettir bu

3 ık 1339'da İstanbul'a mahkeme geldi 10 Aral

32 Fakat olmaz yine bir böyle yalellâ-yı vatan

Etmiş İstanbul'u ithâm Besîm beg Atalay Ne bozuk kâfiyedir bak şu Atalay-ı vatan

Bunlarıñ ismi asılmak yaraşır duvara

Yollayım meclise yaldızlı mukavvâ-yı vatan

(s.19)

Olmuş İstanbul'uñ evlâdı üveyden de beter Ne diyorsuñ buña sen söyle Ababay-ı vatan

Ne kadar nâz ile gelmekte ma âşıñ emri Sanki reftâr ediyor dilber-i ra nâ-yı vatan

Muntazırdır oña herkes gibi Hâmid bile âh Âb-rûy-ı üdebâ şâ ir-i dânâ-yı vatan

Oldu me mûrlarıñ ekseri gayr-i fa âl Ne hatâ işledi bilmem ki bu ebnâ-yı vatan

Hep nezâretleriñ erkânı açıklar alayı Hâzır ol emrine âmâde bu alay-ı vatan

33 Aldılar her biri bir mansıb-ı vâlâ-yı vatan

Ba zılar tehlike vaktinde durup beklediler Ettiler soñra şitâb almak için pây-ı vatan

Durdular durdular ammâ bularak fırsatını urdular soñra gözünden nice turna-yı vatan

Erdi maksûda sokaklarda gezen işsizler Çevirip her biri bir türlü manevrâ-yı vatan

Sürüler geldi koşup Ankara'nıñ yaylasına Bârekallâhu zihî vüs at-i mer â-yı vatan

(s.20)

Acabâ Ankara'nıñ âb u havâsında ne var Ki vatansızlara ettirmede peydâ-yı vatan

Var mı damgası vatanperver olan kimseleriñ Urayım ben de gelip alnıma damga-yı vatan

Ne sefâlet çekiyor zümre-i ehl-i ta lîm İçemez kahvede bir kahve veya çay-ı vatan

34 Gidiyormuş kafa şantanlara lira-yı vatan

Söyleyenler bunu gelsin de yakından görsün Çok uzaktan göremez dîde-i şehlâ-yı vatan

Eñ büyük ni met imiş kadri bilinmezdi meğer Acabâ kaç kişi yer evde fasulyâ-yı vatan

Ne kadar âileler var ki sokaklarda yatar Çâresiz oldu bu derd ü gam-ı süknâ-yı vatan

Mâmelek sarf edilip gitti ma îşet yoluna Satılıp kalmadı bir hânede eşyâ-yı vatan

Olur elbette satan cevher-i nâmûsunu da Bu da bir illet-i menhûsa-i uhrâ-yı vatan

Nerdedir memleketiñ debdebe ve dârâtı Etti bir dâra madara nice dârâ-yı vatan

(s.21)

Yılda bir kerre gelir mâh-ı Muharremde yine Pişemez hânede bir türlü aşûrâ-yı vatan

35 Memleket oldu bugün belde-i mevtâ-yı vatan

Belki her hatvede tâbûta tesâdüf edilir Oldu herseng-i vatan seng-i musallâ-yı vatan

Mader evlâdına bîgâne ve bî-kayd oldu Sanki mahşer yeridir arsa-i pehnâ-yı vatan

Bir taraftan yakarak evleri yangın kül eder Bir taraftan da ezer halkı tramvâ-yı vatan

O kadar yandı ki yer kalmadı artık yanacak Bozulup kaldı sokaklarda tulumbâ-yı vatan

Kimse İstanbul ahâlîsini mes ûl edemez Onu rencîde eder böyle bir îmâ-yı vatan

Buradan gitti bizim Hâlide hanım oraya Hem de erkek gibi harb eyledi abla-yı vatan

O da herkes gibi ilk öñce nefer olmuştu İnce bel üstüne takmıştı palaskâ-yı vatan

36 Verilip taht-ı kumandasına mangâ-yı vatan (s.22)

Cepheden verdi hücûm emrini pek merdâne Gösterip askere engüşt-i muhannâ-yı vatan

İstedik biz de gelip harbe şitâbân olmak Uzanıp almadı lâkin yed-i tûlâ-yı vatan

Bir düşeş olmadı erkence kapanmıştı kapı Bizi mars eyledi vaktiyle dubarâ-yı vatan

Yeñi Gün sâhibi gûş etse eğer sözlerimi Savurur belde-i İstanbul'a saçma-yı vatan

Kimi meb ûs u vekîl ü kimi erbâb-ı kalem Korkarım sıçrayacak üstüme esmâ-yı vatan

Aldırış etme bakıp bî-ser ü bün sözlerime Pek mukayyed olamaz kâfiye cûyâ-yı vatan

Nice bir mes ele var mûcib-i tenkîd olacak Açtı bir kaç kişi yek-digere da vâ-yı vatan

37 Udebâ-yı belegâ-yı sühan ârâ-yı vatan

Kim ki hâinliği isbat edemez hâin olur Böyledir şer -i hıyânette fetâvâ-yı vatan

Yeñiden nakl-i kelâm eyleyeyim Ankara'ya Belde-i tayyibe-i laklaka fersâ-yı vatan

(s.23)

İzdivâcıñ ne tuhaf şeklini bulmuş bir zât Şaştılar fikrine etfâl ile âbâ-yı vatan

İzdivâc eyleyerek kalmayacak kimse bekâr Olsa da pîr eğer olsada bernâ-yı vatan

Öyle bir iş ki kolay Sâlih efendiye göre Gâlibâ verdi o takrîri bu monlâ-yı vatan

Ne demek adamı kânûn ile evlendirmek Gerçi lâzımsa da her adama Havvâ-yı vatan

Eğer eylerse bu kânûnu hükûmet tatbîk Çıkacak zâhire anîn ile hünsâ-yı vatan

38 Hepsiniñ var mı ya tatbîkine yârâ-yı vatan

Şuña bilmem ki ne der duysa hilâl-i ahdar Baña ilhâm verir neş e-i sahbâ-yı vatan

Yapıyor pîş-i hayâlimde geçit resmi yine Viski düz mastika konyak bira votkâ-yı vatan

Korkarım satmayalar şimdi müselles yerine Zümre-i bâde-perestâne murabbâ-yı vatan

Bilemem eyleyecek girye midir hande midir Bir dıram oynanıyor bir de komedya-yı vatan

(s.24)

İşe başlanmalıdır Türkiye imlâsından Şu elif kaldırılıp konmalı bir hâ-yı vatan

Sen ne derseñ o olur her söze aldırma pâşâm Var huzûruñda atan bir nice takla-yı vatan

Hâkimiyet ne kadar halka rucû etse dahi Yine bâkîdir o kandilli temennâ-yı vatan

39 Ses verir emriñe bir lahzada hayhay-ı vatan

Re y ü tedbîriñi tasdîk için alkışlarla Hây u hevâ etmededir aşk ile şûrâ-yı vatan

Kimi tevhîd-i kuvvâ der kimi tefrîk-i kuvvâ Bunlarıñ hepsi de fikrimce palavrâ-yı vatan

Sendedir münhasıran kuvve-i teşrî iyye Sendedir munhasıran kuvve-i icrâ-yı vatan

İn itâf etse eğer câhile nûr nazarıñ Ân-ı vâhidde olur bu alî Sînâ-yı vatan

Bolu Fâlih beğe Ya kûba da Mardin düştü Oldu hâsıl sanırım maksad-ı aksâ-yı vatan

Kara olsun yüzü bahtıñ ki güler Akçura'ya Âğayef'den de çıkar ortaya ağa-yı vatan

(s.25)

Rûh-ı Nâbî'yi bu tevcîh nasıl şâd etmez Urfa'dan meclise meb ûs ola Yahyâ-yı vatan

40 Olurum ben dahi meb ûs-ı Buhârâ-yı vatan İçelim bâd-ı hevâ aşkıña emr et olsun Âb-ı deryâ-yı vatan âb-ı kisârnâ-yı vatan

Bekledim ağzım açık etmedi da vet kimse İstedim ben de yemek sofrada manca-yı vatan

Bekledim tekyeyi pîr aşkına şeb tâ be-seher İçtiler beklemeyenler bile çorbâ-yı vatan

Dalgalanmış mı deñiz korkuyorum fırtınadan Gemiden atmalı kaptan pâşâ sofrâ-yı vatan

Anaforlar giderek artırıyor şiddetini Soñra baştan kara eyler salapurya-yı vatan

Varsa hoyratlık eden at vatanıñ hâricine Alarak dest-i meşîrâneñe mâşâ-yı vatan

Medh ü itrâsına bed eyleyeyim Ankara'nıñ Yumuşar belki biraz sîne-i hârâ-yı vatan

Belde-i Ankara'nıñ bir keçi hattâ kedisi Değer indimde bilâ şek iki manda-yı vatan

41

(s.26)

Kara oğlan denilen çarşısı bî-misl ü nazîr Oradan gelmededir türlü hedâyâ-yı vatan

Matla -ı nûr-ı tecellî-i cemâl olmuştur Sayılır Ankara'nıñ her dağı Sînâ-yı vatan

Âb-ı bathâ gibidir âbı Hatîb ırmağınıñ

Demek olmaz mı muvâfık oña bathâ-yı vatan

Milletiñ Ankara'dır kıble-i istiklâli Oradır Ka be-i milliyye-i ulyâ-yı vatan

Gelip almak dilerim Ankara'dan bir hûrî Olacak çünkü o yer cennet-i a lâ-yı vatan

Gâlibâ verdi büyük meclise Çestır proje Yeñiden eyleyecek millete inşâ-yı vatan

Gâyetü'l-gâye geniş nâ-mütenâhî yollar Yürür üstünde bilâ tehlike her pâ-yı vatan

42 Tarafeyninde ağaçlar bile tûbâ-yı vatan

Şehriñ üstünde de altında da yollar mevcûd Ne savul var ne de destûr ne de varda-yı vatan

Bir kanal var ki uzar Ankara'dan Akdeniz'e Lenger endâz derûnunda donanma-yı vatan

(s.27)

İstim üstünde vapurlar duruyor âmâde

Her zamân böyle lebâ-leb dolu mersâ-yı vatan

Geceler gündüz olur şu le-i barkiyye ile Artık isterse tulû eylemesin ay-ı vatan

Müzeler fabrikalar matba alar mektebler Bir de gâyetle mu azzam akademya-yı vatan

Sultan Ahmed gibi câmi leri bilmem ne kadar Âdetâ her biri bir tûr-ı tecellâ-yı vatan

Görünür gözlere bir manzara-i nûr enver Kurulup cümle minârâtına mahyâ-yı vatan

Gece oldukça o mahyâlar uzaktan manzur Yere inmiş sanılır akd-i Süreyyâ-yı vatan

43

Papa Eftim ne kadar vecd ile nutk etse dahi Olamaz Ankara şehrinde kilise-yi vatan

Türkü incitmedi evlâd-ı Benî İsrâil Bence yaptırmalıdır onlara havrâ-yı vatan

Payitaht olmak için Ankara'nıñ eksiği ne Vatan üstünde odur belde-i vustâ-yı vatan

Muhteşem barları var zevk ü safâ yerleri var Eğlenir her gece biñlerce hovardâ-yı vatan

(s.28)

Âh o germâbeleriñ câna safâdır suları Dolarak taştığı dem mermere kurnâ-yı vatan

Bir gün evvel cân atıp gelmeliyiz görmek için Soñra İstanbul olur bizlere menfâ-yı vatan

Çok değil beş sene ya on sene geçsin aradan Merkez-i âlem olur merkez-i ilgâ-yı vatan

Dîde-i hasreti yumdukça hayâlimde benim Parlıyor nûr-ı hakîkat gibi hülyâ-yı vatan

44

Bî-huzûr oldu hayâl âlem-i bîdârîde Âlem-i hâbda lâkin yine rü yâ-yı vatan

Bu tasavvur getürür hâtıra Sa dââbâdı Âh dillerde bugün nâmı kalan cây-ı vatan

Cetvel-i sîm ki yekpâre bir âyîne-i nûr Gezer üstünde kayıklarla ahbâ-yı vatan

Çeşme-i âb-ı hayâtıñ adı beyhûde değil Lülesinden akıyor âb-ı Sakaryâ-yı vatan

Millet âbâdı temâşâ ederek çeşm-i hayâl Bî-tereddüt diyorum ben oña Versay-ı vatan

Cisr-i hürriyyete bak cetvel-i sîm üstünde Sanki hürriyyet-i şahsiyyeye mebnâ-yı vatan

(s.29)

Ne de hoş manzaradır havuzlarıñ manzarası Yüzer ördekleri teşkîl edip alay-ı vatan

Lâ yu ad kasırlarıñ her biri dilhâh üzre Görmemiş mislini hiç dîde-i dünyâ-yı vatan

45

Yaseminler sarılıp çıkmada duvarlara Dâğ-ı hasretle yanar lâle-i hamrâ-yı vatan

Böyle bir âlemi tasvîr edemez hakkıyla Gelse şâyed yeñiden dehre Nedîmâ-yı vatan

Kesmem ümîdimi elleyletü hublâ derler Doğmadan gün doğurur leyle-i hublâ-yı vatan

Hâme meyl etse de ibrâz-ı hüner eylemeğe Başka vâdîlere sâik yine mecrâ-yı vatan

Âh sulhuñ kızı gelmez oña verdikte cihâz Cennet-âsâ nice bir belde vü sahrâ-yı vatan

Vatanıñ her verilen kıt ası bir devlet olur Ettik a dâya vatanlar kadar i tâ-yı vatan

Yine biñ nâz ederek çıktı Lozan'dan eyvâh Ne vefâsızmış o ma şûka-i hüsnâ-yı vatan

Yoksa korkuttu mu endam-ı acîbiyle onu Rûşen Eşref denilen merd-i zebellâ-yı vatan

46

(s.30)

Şunu bilsem ki ne iş görmeğe gitmiş Lozan'a Katılıp hey ete bir haylice çolpâ-yı vatan

Dâhil-i hey et olup ben de binerken trene Soñra birdenbire kaldım yine yaya-yı vatan

Baña bir söz dedi îmâ ile Mîr Câvid Sâbıkan nâzır-ı maliyye-i mülgâ-yı vatan

Boş boğazlık sayılır fazlası artık kâfî

Ben mi kaldım olacak âleme kahyâ-yı vatan

İşiñ anhâsını minhâsını alt üst ettim Neme lâzımdı bu anhâ ile minhâ-yı vatan

Lâkin afv eyle pâşâm çünkü dumanlandı başım Böyle söndürmeden içtikçe cigara-yı vatan

Yine ebkâr-ı ma ânî ediyor biñ cilve

Mütebessim gibi her cilvede ma nâ-yı vatan

47 Benmişim sanki ezelden beri şeydâ-yı vatan

Gerçi hummâ denilen bir maraz-ı mühlik var Ben derim sâde vatan aşkına hummâ-yı vatan

Teni bî-tâb kılan aşk-ı vatan derdiyle Üzüyor hâtırı biñ türlü takâzâ-yı vatan

(s.31)

Pâşâm İstanbul'a gel hasretiñ öldürdü bizi Gel de cân ver bize mânende-i Îsâ-yı vatan

Görmeyen kalmadı didârıñı bizden başka Nedir ey hazret-i pâşâ bu tahâşâ-yı vatan

Vatanıñ derdini Lokman'ına arz etmek için Oldu destimde bu nâlân kalemim nây-ı vatan

Tercümân olmağa bir böyle kalem isterdi Tâ ki hâsıl ola her türlü temennâ-yı vatan

Dest-i feyziñle vatan oldu gülistan-ı İrem Kalemim olsa ne var bülbül-i gûyâ-yı vatan

48 Şâ iriyyet baña bir ni met-i uzmâ-yı vatan Fırsat elvermiş iken ni meti tahdîs edeyim Bulurum belki bu sûretle tesellâ-yı vatan

Öyle bir şâ ir-i ferzâne-i devrânım ki Hiç yetiştirmedi emsâlimi lâlâ-yı vatan

Hâlden bahse ne hâcet bunu yârânda bilir Göremez ben gibi bir şâ iri ferdâ-yı vatan

Kendi nâmımla vatan nâmını a lâ ettim Nâmım elbette olur hâfıza-pîrâ-yı vatan

(s.32)

Çok mudur tab ıma deryâ-yı Aden dersem eğer Cûşa geldikçe çıkar lü lü -i lâlâ-yı vatan

Nice kâlây-ı hüner gördü vatan bâzârı Acabâ gördü mü nazmım gibi kâlây-ı vatan

Eylesem vezn-i benân üzre tenezzül nazma Nâya beñzer yine destimdeki surnâ-yı vatan

Sona bir nazm-ı nevîn olsa da rağbet etmem

49 Gece gündüz benim eş ârımı ezber etsin Bilmeyen varsa nedir lezzet-i helvâ-yı vatan

Oku bak hiç biri beñzer mi benim sözlerime Gerçi pek çok bulunur lâf-ı mukaffâ-yı vatan

Sâhib-i mülk-i sühan şimdi benim bâ-fermân

Vatanım çekti o fermânımatuğrâ-yıvatan

Mazhar etmiş beni bir şöhret-i âlemgîre

Nazmımıñ zîrine vaz ettiğim imzâ-yı vatan

Hüseyin Dânîşe rağmen baña derler şimdi Acemistân-ı zarâfette demirzâ-yı vatan

Olur elbette sezâ olsa kulaklarda küpe Dürr-i yekıdâne-i hikmet-i sühan mâ-yı vatan

(s.33)

İşte bir mısra -ı berceste ki kâfîgörülür Hoş demişsiñ diye tahsîn eder Akay-ı vatan

Öyle şâ irleri gördüm ki vatan mülkünde Şâ irim der de değil vâkıf-ı imlâ-yı vatan

50

Söylemek istese bir söz dili dönmez de yine Zanneder kendini tûtî-i şeker-hây-ı vatan

Saf saf olsun da benim karşıma geçsin şu arâ Diz çöküp almak için ders-i elifbâ-yı vatan

Saklı bir şey olamaz dîde-i tenkîdimden Şimdi devrimde benim şâ ir-i bînâ-yı vatan

Atmışım sîne-i devrâna Sihâm-ı İlhâm Çatmasın kaş yine gergin duruyor yay-ı vatan

Saçmadır attığı düşmânlarımıñ korkum yok İstesem yağdırırım âleme bomba-yı vatan

Oldu târîh-i kasîdem baña derlerse revâ Hem Nedîmâ-yı vatan hem de Na îmâ-yı vatan

Sözü atnâba düşürmek ne revâ ey hâme Beni zîra bilir a lâile ednâ-yı vatan

İ timâd eylemeyen varsa sayılsın bu gazel Kudret-i tab ıma bir şâhid-i garrâ-yı vatan

51

(s.34)

İşve vü nâz ile geldikçe o tersâ-yı vatan

Açıpâğûş olurum ben de çelîpâ-yıvatan

Gül yanak üstüne düşmüş de perîşan yatıyor Şapkadan sarkarak ol zülf-i semensâ-yı vatan

Kızıl elmayı uzaklarda arar Gökalp beğ Baña sorsañ o yanaktır kızıl elma-yı vatan

Neden ol gonca femiñ sırrını halleyleyemem Ben ki etmek dilerim hall-i ma mâ-yı vatan

Korkarım çâh-ızenehdânına pek çok bakamam

Benzer Belgeler