• Sonuç bulunamadı

Motor Kontrol ve Koordinasyonda Bazal Nukleuslar ve Serebellumun

2. GENEL BİLGİLER

2.1. Denge ve Stabilite

2.1.5. Motor Kontrol ve Koordinasyon

2.1.5.1. Motor Kontrol ve Koordinasyonda Bazal Nukleuslar ve Serebellumun

Motor kontrolün sağlanmasında bazal nukleuslar ve serebellum, serebral korteksle iletişim halindedir. Bazal nukleusların primer görevi uygulanacak hareketin seçilmesidir. Uygulanacak motor harekete dahil olacak yapılar ve bu yapıların zamanlaması bazal nukleuslar tarafından kontrol edilir. Serebellumun primer görevi ise gerçekleştirilen hareket süresince kontrolün sağlanması ve ince ayarlamaların yapılmasıdır.

Motor öğrenmede serebral korteks, bazal nukleuslar ve serebellum önemli işlevleri yerine getirir. Bu bölgelerden her biri, öğrenme yöntemi açısından birbirinden farklılık gösterir (Şekil 7-9). Serebral korteksin öğrenme yöntemi denetim olmadan öğrenmedir. Bu öğrenme yöntemi diğer sinirsel yolaklarla bağlantılar kurma şeklinde gerçekleşir. Bazal nukleusların öğrenme yöntemi güçlendirerek öğrenmedir. Bu yöntemde yapılan motor işlev başarılı olduysa, substantia nigra ve nucleus accumbens arasındaki dopaminerjik yolaklar ile ödül yanıtı ortaya çıkar. Ödül yanıtı, mevcut girdi ile çıktı arasındaki bağlantıyı güçlendirir. Aynı zamanda, bir sonraki denemede bu ödül için beklenti gelişir. Serebellumun öğrenme yöntemi ise denetimli öğrenmedir. Hedeflenen motor yanıt ile gerçekleşen motor yanıt arasındaki fark, asendan yollarla, özellikle de tırmanıcı lifler aracılığıyla serebelluma getirilir. Gelen geri bildirim yanıtı ile hareketin ince ayarlaması yapılır. Motor öğrenmede farklı sinir sistemi bölgelerinin öğrenme yöntemlerinin farklı olmasına karşın öğrenme işlevinde ortaklaşa çalışırlar (88).

24

Şekil 8. Bazal nukleuslar ile serebral korteks arasındaki yolaklar

Bazal nukleusların ödül davranışı modeline göre kortiko-bazal döngü üzerinden kontrolü. SNr: Substantia nigra pars reticulata. GP= Globus Pallidus. Şekilde içi boş çember şeklindeki işaretler eksitatör, içi dolu daire şeklindeki işaretler inhibitör uyarıyı temsil etmektedir.

Şekil 9. Serebellum ile serebral korteks arasındaki yolaklar

Serebellumun hata kontrolü ile denetimli öğrenme modeli. Şekilde içi boş çember şeklindeki işaretler eksitatör, içi dolu daire şeklindeki işaretler inhibitör uyarıyı temsil etmektedir.

25 Bazal nukleusların farklı bölgeleri, hareket sıralaması işlevlerinin hangi aşamasında olunduğuna bağlı değişiklik gösterebilir. Prefrontal korteks, suplementer motor alan ve nucleus caudatus’un aktif görev aldığı prefrontal döngünün, yeni öğrenilen hareket sıralaması işlevlerinde görev aldığı gösterilmiştir. Suplementer motor alan ve putamenden oluşan motor döngünün ise iyi öğrenilmiş hareketlerin sıralamasında görev aldığı gösterilmiştir. Prefrontal döngünün vizuospasyal koordinasyonda, motor döngünün ise hareketin motor koordinasyonunda görev aldığı ileri sürülmektedir (89). Serebellum ise hareketin zamanlaması konusunda düzenlemeleri sürdürür (90).

2.2. Mental Antrenman

Motor öğrenme, ilk kez karşılaşılan bir becerinin öğrenilmesi ya da daha önceden bilinen bir motor becerinin algılanması, olası ilişkilerinin kurulması ve hata sayısının azaltılması süreçlerini içeren, daha isabetli ve ekonomik şekilde yapılması sürecidir (91). Bu sürecin başlangıcı için hareketi gerçekleştirme amacının belirlenmesi gerekir. Amaç belirlenmesi sırasında iç ortam ve dış ortamın anlık ve süreklilik gösteren durumu, zamansal ve uzaysal durumu yüksek nöral merkezlerde değerlendirilir. Amaca yönelik hareketin düzenlenmesi sırasında iç ve dış faktörleri etkileyebilecek ve etkilemeyecek değişkenler ve bu değişkenlerin birbiriyle etkileşimi değerlendirilir. Kişinin dikkati bu değişkenlerden sonucu etkileyebilecek yani regülatuar olanlara odaklanır ve buna selektif dikkat denir. Selektif dikkat ile elde edilen verilerle amaç doğrultusunda bir motor plan oluşturulur ve harekete geçirilir. Motor plan uygulanması sırasında ve bitiminde kinestetik ve somatosensoryel geri bildirimler alınır. Alınan geri bildirimler yüksek nöral merkezlerde işlenir. Kortikostriatal döngü, serebellum ve limbik sistemin (ödül ve hafıza sistemleri) aktif olarak rol aldıkları bu sürecin sonunda yeni yanıtlar geliştirilir (89,92–96).

Motor öğrenmenin aşamaları temel olarak üçe ayrılabilir. İlk evre olan başlangıç evresinde hata oranı yüksek olup uygulayan kişinin üst düzey dikkatini gerektirir. Kişi bu evrede yaptığı hareketi yavaşça uygular. Bu uygulama sırasında hareketi oluşturan parçaların her biri katı bir şekilde kontrol altında tutulmaya çalışılır. Bu evrede yeni hareket paterni kazanma süreci gerçekleşir. Gelişme hızlıdır hatta ilk antrenmanın uygulandığı sırada dahi gelişme görülebilir. İkinci evre konsolidasyon evresidir. İlk antrenman seansından en az altı saat sonrasında başlayan bu evrede düzenleyici ve düzenleyici olmayan durumların ayrımı yapılmaya başlanır. Hareketlerdeki katı kontrol azalır. Hareketi gerçekleştirmeyi mümkün

26 hale getiren alternatif serbestlik dereceleri denenir. Böylece hareket daha güvenle, daha az hata içerecek şekilde uygulanabilmektedir. Konsolidasyon evresi, başlangıç evresine göre daha yavaş ilerler. Bu evrede gelişim görülebilmesi için en az birkaç antrenman seansı tamamlanmalıdır. Üçüncü evre, uzun süren antrenman süreci sonrası gerçekleşen otonom evredir. Bu evrede hareket hızlı, akıcı ve başarılı şekilde uygulanabilecek şekilde öğrenilmiş, yüksek düzey dikkate ihtiyaç olmadan, otomatik olarak gerçekleştirilebilecek şekilde adaptasyon geliştirilmiştir. Bu evre, hareket ekonomisinin geliştiği evredir (96,97). Son olarak retansiyon evresi bulunur. Retansiyon evresi, öğrenilmiş motor becerinin herhangi bir antrenman yapılmamasına karşın korunabildiği evredir (96).

Motor öğrenme ile becerilerin gelişmesi antrenmanlar aracılığıyla gerçekleştirilebilir. Bu amaçla araştırmacılar ve antrenörler motor antrenman yöntemlerini kullanabilir. Motor antrenmanlar sırasında primer motor korteks, suplementer motor alan, premotor alan ve serebellumda aktivasyon gerçekleşmektedir. Ancak motor becerilerin geliştirilmesi ve motor öğrenme sürecinin işletilmesi yalnızca fiziksel antrenmanlarla sınırlı değildir. Mental antrenmanlar bu süreçle yakından ilişkilidir. Mental antrenmanlar sırasında MSS’de motor antrenmanlardakine benzer alanlarda aktivasyon geliştiği gösterilmiştir. Bu nedenle antrenmaların içeriğinde fiziksel antrenmanların yanı sıra mental antrenmanların da bulunması motor öğrenmeye katkıda bulunabilir (98).

Mental antrenman tanımı belirgin fiziksel hareketin gerçekleşmediği, bilişsel içerikli antrenmanları tanımlamak için kullanılır. Mental antrenman içeriğini oluşturan basamaklar gözlemleme, analiz, planlama ve imgelem gibi basamaklardır. Mental antrenmanların temeli mental simulasyon hipotezine dayanır (99,100). Bu hipoteze göre motor sistem bir simulasyon ağının parçasıdır. Bu ağ, motor hareketin gizli evrelerini içinde barındırır. Bu evreler, kişinin uygulayacağı hareketin amacını, sürecini ve karşılaşacağı olası sonuçlarını zihninde belirlemesini içerir. Aynı zamanda, kişinin kendisinin uygulamadığı ancak gözlemlediği hareketlerin amacının, içeriğinin ve olası sonuçlarının değerlendirildiği bir süreçtir. Bu süreç düşünüldüğünde, hareket imgelemenin gerçek motor hareketle benzer bir süreç olduğu ancak farkının uygulama aşamasında engellenmesi olduğu öne sürülmektedir (101,102).

Mental simulasyon teorisi iki kavram üzerine ilgi çeker ve bu kavramlar mental antrenmanların temelini oluşturur. Bu kavramlar HG ve Mİ’dir. Her iki kavramın nöral mekanizmalarının ayna nöronların fonksiyonlarına dayandığı düşünülmektedir (103–106).

27

2.2.1. Ayna Nöronlar

Ayna nöronlar, hem belirli bir motor hareketin uygulanması (HU) sırasında hem de başka bir kişinin o hareketi uygulamasının gözlenmesi sırasında deşarj olan özelleşmiş nöron yapılarıdır (107). Ayna nöronların varlığı ilk olarak macaca nemestrina cinsi maymunun el ve kol hareketlerinin incelendiği bir nörofizyolojik çalışma sırasında gösterilmiştir (108). Maymunun ventral premotor alanındaki (F5 alanı) tekli nöron aktivitesini ölçmek için hazırlanan bu çalışma sırasında, maymunun hareketleri uygulayacağı ekipmanlar (kutu ve içindeki objeler) deney ortamına araştırmacılar tarafından getirilirken, maymunun kendisinin objelerle iletişime geçtiği durumda olduğu gibi nöronal deşarjların olduğu kaydedilmiştir. Bu keşif sonrasında aynı bölgede, benzer nöronal deşarjlar farklı deneylerle de tekrarlanmıştır (109,110). Bu nöronların vizüel olarak aktive oldukları, yalnızca hareket eden kişinin ya da objenin görülmesiyle aktive olmadığı ancak hareket eden kişi ile hedefindeki obje arasında etkileşim gerçekleştiğinde aktive olduğu gösterilmiştir (110). Ardından insanlarda HG ve Mİ sırasında kortikal alan aktivasyonunun, hareketin uygulanması sırasındaki kortikal aktivasyona benzer şekilde gerçekleştiği pozitron emisyon tomografisi (PET) çalışmalarıyla gösterilmiş ve bu mekanizma insanlarda da maymunlarda olduğu gibi ayna nöronların varlığı ile ilişkilendirilmeye başlanmıştır. Gallese ve Goldman (106), Jennarod’un mental simulasyon teorisiyle (99,100) ayna nöronları ilişkilendirmiştir. İnsanın, bir başka insanın hareketinin gerçekleştirilme amacını tahmin edip onunla rezone olmasında ve başkalarını taklit etme yoluyla öğrenme becerisinde ayna nöronların rolü olabileceğinden bahsetmişlerdir. İlerleyen yıllarda çalışmalar yoğunlaşmış ve insanlarda ayna nöron varlığı, işlevi ve lokalizasyonu üzerinde çalışılmıştır.

İnsanlarda direkt nöronal inceleme yöntemi olan tekli nöronal aktivite kaydı çalışmaları, invaziv bir yöntem olması nedeniyle sınırlı sayıdadır. Mukamel ve ark. (111) farmakolojik tedaviyle kontrol altına alınamayıp cerrahi tedavi adayı olan 21 epilepsi hastasında, medial frontal korteks ve medial temporal korteks bölgesindeki nöronal aktivitenin direkt kaydını yaparak incelenmişlerdir. Medial frontal korteksteki suplementer motor alanda, medial temporal kortekste, hippocampus, parahippocampal gyrus ve entorhinal kortekste hem HU hem de HG sırasında aktive olan ayna nöron özellikli nöronların varlığını göstermişlerdir.

Beyinde ayna nöronların yerleşim ve fonksiyonlarının indirekt yöntemlerle araştırılması için PET ve fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) gibi indirekt görüntüleme yöntemleri kullanılmış, bunun yanında elektroensefalogram (EEG) ve transkranyal manyetik stimulasyon (TMS) gibi nörofizyolojik yöntemler tercih edilmiştir.

28 Ayna nöronların kortikal topografik dağılımının değerlendirilmesi için PET ve fMRI yöntemlerinin tercih edildiği çalışmalarda ventral and dorsal premotor cortex, suplementer motor alan, temporal lob, inferior parietal lob, superior parietal lobül, somatosensoryal alanlar, primer vizual korteks, serebellum ve hipokampal alanlarda (12,112–122) HG ve HU ile uyarılan alanlar gösterilmiş ve bu uyarımın gösterilen alanlardaki ayna nöronların varlığı ile ilişkilendirilmiştir.

Mü ritmi, EEG ile 8-13 Hz frekans aralığında kaydedilebilen, sensorimotor korteksteki piramidal nöronların senkronize aktivitesini yansıtan nöral aktivitedir (123). Mü aktivitesi supresyonunun HG’de de gerçekleştirildiği gösterilmiş olup bu ritmin ayna nöron sistem aktivitesini de yansıttığı öne sürülmektedir (124).

TMS, noninvaziv olarak sinir sisteminin elektriksel uyarılması tekniğidir. TMS ile motor korteks uyarıldığında oluşan aksiyon potansiyeli kortikospinal yollarla ilgili kontrlateral ekstremite kaslarına taşınır ve bu elektriksel aktivite motor uyarılmış potansiyeller (MUP) olarak ölçülebilir. Fadiga ve ark. (125) TMS ile HG sırasında da MUP’lerin oluştuğunu göstermiş ve bu aktiviteyi ayna nöronların aktivitesinin bir sonucu olarak yorumlamışlardır. TMS ile yapılan bir başka inceleme yönteminde, HG ile kortikospinal eksitabilitenin değiştiği gösterilmiştir (126–132). Çarpıcı örneklerden biri, el hareketlerinin HG sırasında kortikospinal eksitabilite değişikliğinin incelendiği çalışmadır. Bu çalışmada el hareketlerinin HG sırasında kortikospinal eksitabilitenin değiştiği ve el açma hareketinin gözlenmesi sırasında el fleksör kaslarındaki H-refleksinde artma, el kapama hareketinin gözlenmesi sırasında ise el fleksör kaslarındaki H-refleksinde azalma gözlenmiştir (133). Bu bulguların ayna nöronların kortikal eksitabilitenin artmasına aracılık ettiği ancak spinal eksitabilitenin ters yönde hareket ederek gözlenebilir hareket oluşmasının önüne geçildiğine işaret ettiği belirtilmiştir (134).

Ayna nöronların olası fonksiyonları:

- HG ile HU benzeri nöronal aktivasyonların gösterilmesi ayna nöronların başkalarının hareketlerini algılamada etkili olduğunu ortaya atmaktadır. Örneğin, bir yiyeceğin yeme amacıyla tutulması ve bir parça kağıdın çöpe atma amacıyla tutulmasının çiğneme kasları üzerindeki etkisi incelenmiştir. Yiyeceğin tutulmasının HU ve HG sırasında çiğneme kaslarında elektromyografi (EMG) aktivitesi olduğu ancak bu aktivasyonun çöpe atılacak olan kağıdın HG ve HU sırasında gözlenmediği gösterilmiştir (135). Bir cismin el, ayak ya da ağızla kavranması gibi aynı amaçla ancak farklı şekillerde yapılması sırasında

29 gözlenen nöronal aktivasyonun benzer olduğu bulunmuş, bu aktivasyonun ayna nöronlardan kaynaklandığı ve hareketin amacının anlaşılmasında görev alması nedeniyle gerçekleştiği şeklinde yorumlanmıştır (12,104,127,128,136,137).

- Kişinin kendisinin, aynı zamanda başka insanların da varlığının farkında olması (zihin teorisi), empati, sosyal iletişim, lisan ve konuşma gibi sosyal becerilerde de ayna nöronların etkin olduğu öne sürülmektedir. Kişi bir duyguyu tecrübe ederken insula, anterior singulat korteks ve inferior frontal korteks gibi kortikal alanlarında aktivasyon gerçekleştiği fMRI ve EEG çalışmalarında gösterilmiş olup bu kişide bir başkasının bu duyguları tecrübe ettiğini gördüğünde de benzer aktivasyonun gerçekleştiği gösterilmiştir. Buradan da yola çıkarak, ayna nöron disfonksiyonu, sosyal etkileşim sorunları görülen otizm spektrum bozuklukları ile ilişkilendirilmektedir (135,136,138–145).

- Çocuklar gördükleri hareketleri tekrarlarken anatomik olarak doğru olan şekilde olmak yerine ayna görüntüsü şeklinde tekrarlama eğilimindedir. Örneğin gördüğü hareketi tekrar etmesi istenen çocuklar incelendiğinde, bir kişinin sağ elini yukarı kaldırdığını karşıdan gören çocukların genellikle sağ el yerine sol ellerini yukarı kaldırma eğiliminde olduğu gösterilmiştir. Bu durum yine ayna nöron sisteminin özellikle çocukluk döneminde baskın olarak görüldüğü ve hareketi öğrenmeye aracılık ettiği yönünde yorumlanmaktadır (141,146). Enstrüman çalma tecrübesi olmayan kişilerde gitar akorlarının çalınmasının HG sonrası kişinin HU ile taklit edilmesi süresince inferior parietal lobül, inferior ve orta frontal gyrus (Broadmann 46. alanı), dorsal premotor korteks, superior parietal lobül ve rostral mesial alanların aktive olduğu gösterilmiş, özellikle imitasyon sırasında ise Broadmann 46. alanının ayna nöron sistemiyle bağlantı kurmada etkin olduğu gösterilmiştir (147). Benzer bulgular farklı tasarımlar ile düzenlenmiş çalışmalarda tekrarlanmış, hareket ya da sesin taklidinde ve motor öğrenmede ayna nöronların fonksiyonlarının bulunduğu üzerinde durulmuştur (104,112,115,120,136,145,147–149).

2.2.2. Motor İmgeleme (Mİ)

Motor imgeleme, kişinin bir hareketi zihninde canlandırdığı bilişsel bir durumdur (13). Mİ ile HU’nın hareketin mental hazırlığı, planlanması ve amacının belirlemesi gibi internal fazları benzerdir. Ancak son evrede HU’dan farklı olarak motor emirlerin inhibisyonu gerçekleşir ve böylece hareket fiziksel olarak gerçekleştirilmez (150). Mİ sıklıkla vizüel ve kinestetik olarak ikiye ayrılmaktadır. Vizüel imgelem ise internal ve eksternal perspektif olarak ikiye ayrılmaktadır. İnternal vizüel imgelem, bir hareketin görüntüsünün kişinin kendi

30 gözlerinden, birinci kişi bakışıyla gördüğü şekilde zihninde canlandırdığı durumu tanımlar. Eksternal vizüel imgelem ise bir hareketin görüntüsünün, kişinin kendisini bir başka kişinin gözüyle, yani üçüncü kişi bakışıyla zihninde canlandırdığı durumu tanımlar. Kinestetik imgelem ise görsel uyaranlardan bağımsız olarak, kişinin hayali bir hareketi uygularken hissettiği zorlanma, uyguladığı kuvvet, vücut açılanması, hızlanma ve yavaşlaması gibi hisleri zihninde oluşturduğu durumu tanımlar. Mİ, HU’ya benzer şekilde kortikal motor alanları kullanır. Örneğin, bir el hareketi imgelendiğinde motor korteksin el bölümünün, ayak hareketi imgelendiğinde motor korteksin ayak bölümünün aktive olduğu gösterilmiştir (100,151–154). Bu durum ayna nöronların fonksiyonlarıyla ilişkilendirilmiştir (121,153,155–158). Mİ ile HU’nın benzer kortikal alanlarda aktivasyona yol açmasının yanı sıra uygulanışları için gereken davranışlarda da benzerlikler görülmektedir. Mİ ile bir hareketin canlandırılması ve MU ile gerçekten uygulanmasının benzer sürelerde gerçekleştiği gösterilmiştir. Decety ve ark. yaptıkları çalışmada 15 kg ve 19 kg’lık yüklerle yapılan bacak egzersizinin HU ve Mİ ile yapılmasının etkilerini incelemiş ve mental uygulamanın başlangıcıyla birlikte Mİ sırasında da kalp hızı ve solunum hızının arttığını göstermişlerdir. Aynı zamanda 19 kg ile yapılan Mİ egzersizinin 15 kg ile yapılandan daha fazla mental yorgunluğa neden olduğunu raporlamışlardır (159). Mİ’in HU ile benzer mental hazırlık dönemine, benzer aktivasyon alanlarına, benzer davranışsal durumlara ve benzer fizyolojik yanıtlara neden olduğunun gösterilmesiyle, Mİ’in bir antrenman ve rehabilitasyon aracı olabileceği fikri edinilmiştir. Bu amaçla Mİ, mental antrenmanların farklı basamaklarında kullanılabilir. Eğitimde (160,161), spor bilimleri alanlarından motor öğrenmede, fiziksel ve mental performansın geliştirilmesinde (158,162–167), spor psikolojisinde yarışma öncesi, sırası ve sonrasında stres ve kaygı yönetimi, motivasyon, özgüven geliştirilmesinde (168), problem çözme becerisinin geliştirilmesinde, yaralanmalardan korunmada ve rehabilitasyon alanlarında (169) kullanılabildiğini gösteren çalışmalar mevcuttur.

2.2.3. Hareket Gözlemleme (HG)

Hareket gözlemleme, kişinin kendisi motor aktivite gerçekleştirmezken bir başkasının motor hareket uygulayışını izlemesi sürecidir (12). Mİ gibi mental pratiğe ait bir kognitif süreç olan HG sürecinde de HU ile ortak kortikal alanların aktivasyonu söz konusudur (13,116,131). Başka bir ortak özellik ise HG’de de ayna nöronların fonksiyonları öne çıkmasıdır (105). Jeannerod ve ark. ın tanımladığı motor simulasyon hipotezinde de olduğu gibi bu kavramlar kognitif motor süreçlerin parçalarıdır ve ortak bir çok özellikleri bulunmaktadır (99). Ancak, bu iki yöntemin ortak özelliklerinin bulunmasına karşın Mİ ile

31 HG arasında bazı temel farklılıklar da bulunur. HG, dış uyaranlar temelinde gerçekleşirken, Mİ, iç uyaranlar temelinde gerçekleşir (156). Mİ bilinç düzeyindeyken, HG’nin bilinç düzeyi yanı sıra bilinçdışı bileşeni de bulunur (99).

HG yöntemleri de Mİ yöntemlerine benzer şekilde, mental antrenmanların farklı basamaklarında kullanım alanı bulabilir. Eğitimde (96,160), spor bilimleri alanlarından motor öğrenmede, fiziksel ve mental performansın geliştirilmesinde (97,170–172), yaralanmalardan korunmada ve rehabilitasyon alanlarında (39,103,158,173–175) kullanımları ile faydalı etkilerini gösteren çalışmalar bulunmaktadır.

HG ve Mİ yöntemlerinin bir arada kullanıldığı yaklaşımlar da bulunur (HG+Mİ). Bu yaklaşımda kişi, gözlemlediği hareketin özelliklerini vizüel ve/veya kinestetik olarak kendisinin uyguladığını imgeler. HG + Mİ uygulamasının, yöntemlerin tek başlarına kullanılmalarından daha yüksek nöronal aktiviteye neden olduğu gösterilmiştir. Bu aktivasyon yüksekliği nedeniyle, HG + Mİ uygulamasının potansiyel avantajlarınının daha fazla olabileceği düşünülmüştür. Bu çalışmalardan birinde fMRI ile aktivasyon görüntülemesi yapılmış, HG + Mİ uygulamasında suplementer motor alan, bazal nukleuslar ve serebellumda daha yüksek aktivite olduğu gösterilmiştir (176). EEG ve TMS çalışmaları da HG + Mİ uygulamasının tek başına kullanılan uygulamalardan daha iyi sonuçlar verdiğini destekler niteliktedir (177–179). Sakamoto ve ark.’larının yaptığı TMS çalışması, Taube ve ark.’larının yaptığı fMRI çalışmasında HG + Mİ uygulamasının etkilerinin her iki uygulamanın tek başına yapıldığı etkilerin matematiksel toplamından daha büyük etkiye neden olduğu gösterilmiştir (176,180). Bu yaklaşımın uygulanabilirlik olarak, MU’dan ya da HG veya Mİ uygulamasının tek başına gerçekleştirilmesinden daha kolay olabileceği öne sürülmektedir (181). HG ile görsel uyaran verilmesinin kişinin Mİ sırasında mental görsel imaj oluşturmasına rehberlik ederek kolaylaştırabileceği, böylece kişinin dikkatini kinestetik imgelemin gücünü arttırmak için kullanabileceği öne sürülmektedir. Aynı zamanda HG ile verilen görsel uyaranın başarılı performans için gereken görsel, işitsel ve zamansal uyarıların kişiye sağlanması ile kinestetik imgelemin başarılı performans parametreleriyle kurulmasına olanak sağlayabilmektedir (181,182).

2.3. Gerçeklik Sistemleri

Gerçeklik sistemleri, kişinin bulunduğu dünyanın ve gerçeklik algısının görsel materyaller veya yazılımsal desteklerle farklı oranlarda değiştirildiği sistemlerdir. Gelişen

32 teknolojiyle birlikte farklı türleri ortaya çıkmıştır. Milgram ve Kishino 1994 yılında ortaya koydukları sınıflamada gerçeklik ve sanallık sürekliliğini belirtmiştir. Bu sürekliliğe göre, gerçek ortam ile sanal ortam iki ayrı uç olarak tanımlanmış ve bu doğruda yakın oldukları uçlara göre isimlendirilen bazı gerçeklik sistemleri ortaya konmuştur (183) (Şekil 10).

Şekil 10. Gerçeklik – Sanallık Sürekliliği

Artırılmış Gerçeklik (AG) ve Sanal Gerçeklik (SG) genellikle karıştırılan kavramlardır. Aralarındaki temel fark içinde bulunulan ortamdır. AG, içinde bulunulan ortam gerçek dünyayken, SG’te içinde bulunulan dünya yapay olarak oluşturulmuş, sanal dünyadır.

Benzer Belgeler