• Sonuç bulunamadı

Modernizmin Ortaya Çıkışı ve Evanjelikalizme Etkileri

1.3. Evanjelikalizmin Amerika’daki Serüveni

1.3.3. Modernizmin Ortaya Çıkışı ve Evanjelikalizme Etkileri

19. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak, Amerikan Protestanlığı içinde ve Amerikan Evanjelikalizm’ine ciddî biçimde meydan okuyan yeni bir teoloji yaklaşımı gelişmiştir. Aslen Avrupa’dan kaynaklanan, modernist veya liberal teoloji, bazı din adamları tarafından dile getirilmiştir. Mantıksal ve tarihsel olarak Liberal teoloji, Aydınlanma Rasyonalizmi ve Hümanizminin bir birleşimidir. Aydınlanma mirasından itibaren, liberal teoloji, modern bilginin otoritesini vurgulamış, akıl ve vahiy arasındaki sürekliliği doğrulayarak, hümanist bireycilik ve demokrasinin değerlerini savunmuştur.105

Bu liberal zorluğa karşı Evanjelik tepki, Protestanlığın bölünmesi ve yirminci yüzyıl köktenciliğini şekillendirecek köktenci-modernist tartışmalara yol açması olmuştur. Sözgelimi 1920’lerin sonlarında, Kuzey Presbiteryen ve Kuzey Baptistler, modernist ve Fundamentalist gruplar arasında bölünmüş, ancak 1920’lerin sonunda Fundamentalistler her Anadamar dinî grupta savaşı kaybederek Anadamar protestan grupların parçalanmasına neden olmuştur.106

Teolojik modernizm en iyi şekilde (1) dinî düşüncelerin modern düşünce tarzlarına uyarlanması; (2) Tanrı’nın insanların içinde olduğu ve kültürel gelişimde ortaya çıktığı fikri ve (3) medeniyetin Tanrı’nın krallığına doğru ilerlediği inancı şeklinde tanımlanabilir. Modernizmin ortaya çıkarttığı en önemli üç modern düşünce tarzı Romantizm, evrim bilimi ve edebi eleştiri idi. 1930’lara gelindiğinde, teolojik modernizm teolojik liberalizm olarak biliniyordu ve terimler sıklıkla birbirinin yerine kullanılıyordu. 107

104

Gary David Stratton, James L. Gorman, “Second Great Awakening (1800-1830s)”, ed.George Thomas Kurian, Mark A.Lamport, Encyclopedia of Christianity in the United States, Vol.5, Rowman &Littlefield, Lanham, 2016, ss.2056-2059

105 Gary Dorrien, “The Crisis and Necessity of Liberal Theology”, American Journal of Theology &

Philosophy, Vol. 30, No. 1, The Future ofAmerican Liberal Theology, University of Illinois Press,

2009, s.5

106 Dorrien, a.g.e. s.4

107 William R. Hutchison, The Modernist Impulse in American Protestantism, Duke University Press,

Modernistler ilâhiyatın Kutsal Kitapta bulunan sabit bir hakikatler dizisi olduğu fikrinden uzaklaşmışlar, teolojinin duygu ve sezgi yoluyla kişinin Tanrı’yı deneyimlemesi gerektiğini düşünmüşlerdir. Onlara göre Hıristiyanlık esas olarak Tanrı’ya yakın hissetmek ve Mesih’in sevgisini ve ahlâkî örneğini takip etmekti. Teolojik Modernizm, Evanjeliklerin çarmıh doktrinine ve Mesih’in ete kemiğe bürünmüş Tanrı olduğuna dair Hıristiyan inancı olan enkarnasyonun geleneksel anlayışına doğrudan bir meydan okuma olarak kendini göstermiştir. Evanjeliklere göre günahkâr insanoğlunun kurtuluşunun tek yolu, Mesih’in insanlığın günahları için fedakârlıkta bulunarak ölmesidir. Modernistler, bunun aksine, insanların tecrübe edebileceği şeyin Mesih’in ölümünü ve dirilişini değil, Mesih’in hayatı olduğunu vurgulamışlardır. Mesih’in yaşamının bir insan için olması gereken en iyi model olduğu ve bireylerin Mesih’in sevgi ve hizmet hayatını taklit etmesi gerektiğini ifade etmişlerdir.108

Protestan teolojisini modern bilim ışığında uyarladıkları için, bazı modernistler yalnızca bakireden doğum değil, aynı zamanda Mesih’in dirilişi de dâhil olmak üzere kutsal kitaplarda bulunan diğer birçok mucizeyi de reddetmişlerdir. Bazı modernistler için diriliş, İsa’nın bedeninin canlandırılmasını içermeyen tamamen ruhsal bir olaydır, daha radikal modernistler için diriliş, Mesih’in havarilerinin zihinlerindeki hatırasından ve öğretilerini canlı tutma arzusundan başka bir şey değildir.109

Modernizmin romantik unsuruna ek olarak evrim, teolojik modernistlerin üzerinde durduğu ikinci fikirdir. Darwin’in biyolojik gelişmeyi doğal süreçlerle açıkladığı gibi, tarih ve toplum da aynı şekilde yorumlanmıştır. Sosyal bilimler ve yeni bilimsel tarih, insan dinlerinin toplumsal evrimin ürünü olduğunu iddia etmiştir. Teolojiye uygulanan evrimsel model, esasen Hıristiyanlığın, her şey gibi, zamanla evrim geçirerek geliştiğini ifade etmiştir. Bu, Kutsal Kitapta bulunan inanç biçiminin, daha gelişmiş bir dine dönüşen basit ve temel bir Hıristiyanlık biçimi olduğu anlamına geliyordu. Bu düşünce tarzı, Kutsal Kitabın imanla ilgili tüm

108 Hutchison, a.g.e. s.81

109Graham Ward,”The Future of Protestantism: Postmodernity”, Ed.Alister E. McGrath and Darren C.

konularda yetkili olduğunu iddia eden Kutsal Kitabı merkez almaya doğrudan bir meydan okumaydı. Modernist ilahiyatçılar, kutsalın otoritesi yerine, modern dinî tecrübenin İncil’i bile aşabileceğine inanmışlardır.110

Modern edebî eleştiriyi veya yüksek eleştiriyi kullanmak, modernizmin üçüncü düzenlemesiydi. Modernist İncil âlimleri tıpkı diğer tarihî metinlere yaklaştıkları gibi kutsal metinlerine orijinal dillerinde (Eski Ahit İbranice ve Yeni Yunanca) yaklaştılar. İncil’in çeşitli kitaplarının tarihçesi, yazarları, İncil’de bahsedilen olayların tarihçesi ve hatta bazı İncil olaylarının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalıydı. İncil’e yönelik bu yaklaşım “yüksek eleştiri” olarak biliniyordu. Kutsal Kitabın insanlar tarafından yazılan bir kitap olarak sunulması, bazı bilim adamlarına göre zaman içinde değişmiş ve kanonik versiyonlarında bile çelişkili birçok metinsel farklılığı içeren bir kitap olarak Kutsal Kitab’a doğrudan müracatı zorlaştırdı. Aydınlar giderek artan bir şekilde bilimsel aklın “dogmatik” fikirleri modern bir çağ için uygunsuz hale getirdiğine inanıyorlardı.111

Çoğu Evanjelik, yüksek eleştiriyi, Evanjelik Kutsal Kitap merkezliliğe doğrudan bir meydan okuma olarak görüyordu. 19. yüzyılın sonlarına doğru, ABD’nin Kuzey ve Kuzeydoğusundaki teolojik seminerlerde yüksek eleştiri gittikçe daha fazla öne çıkmıştı.112

Modernist Protestanlar, Protestan teolojisinin bilim ve yüksek eleştiri ışığında düzeltilmezse, yenilgiye uğrayacağına inanıyorlardı. Kısacası Protestanlığı kurtardıklarına inanıyorlardı. Evanjelikler bunun aksi görüşteydiler. Modernizmi, Hıristiyan inancına tarihteki her şeyden daha ciddî bir tehdit olarak görüyorlardı. Bazı Evanjelikler, modernist meydan okuma karşısında geleneksel görüşleri savunmak zorunda olduklarına inanıyorlardı. 19. yüzyılın sonunda önde gelen Evanjelik vaiz, Dwight L. Moody vaazlarıyla binlerce kişinin dine dönmesini sağlamıştır. 1899’da öldüğü zamana kadar, tahminen bir milyon kişiyi dine

110George M.Marsden, Understanding Fundamentalism and Evangelicalism, Eerdmans, Grand

Rapids, 1991, s.34

111

Mark Hulsether, Religion Culture and Politics in the Twentieth-Century United States, Edinburgh University Press, Edinburgh, 2007, s.128

112 Mark Noll, Between Faith and Criticism: Evangelicals, Scholarship, and the Bible in America

döndürdüğü tahmin edilmiştir. Moody, Whitefield, Wesley ve Finney’in canlanmacı geleneğinden gelmekteydi. Kalabalıkları kendine çeken bir kişiliğe sahipti ve günahkârlar için Tanrı sevgisini vaazlarında vurguluyordu. 113

Moody, imanın teolojik bir savunucusu değildi. Teolojik tartışmalar onun için çekici değildi. Günahkârlar için Tanrı sevgisini yaymanın ve insanları dönüşmeleri ihtiyacına ikna etmenin gerekli olduğuna inanıyordu. Bunun yanında Moody, modernizme karşı inancın savunmasında etkili olacak iki kurum kurdu. İlki, Northfield İncil Konferansıydı. Konferans, Hıristiyanlığın olgunluğuna ve büyümesine yönelik bir kamp toplantısı gibi ülkenin dört bir yanından gelen misyonerleri çekti. Her yıl düzenlenen Northfield Konferansında, vaizler ve diğer insanlara İncil eğitimi veriliyor ve birçoğu misyoner olarak Hıristiyanlık hizmetine hazırlanıyordu. Konferanslar, yakında Mesih’in geri döneceğini bu nedenle, bu süreden önce mümkün olduğunca çok kişinin kazanılması fikrini geliştiriyordu.114

Northfield Konferansları gibi, Moody de daha sonra kendi adını taşıyan İncil Enstitüsünün kuruluşunda etkili oldu. Chicago’daki Moody Bible Institute, 20. yüzyılda gelişen İncil Enstitüsü hareketinin bir parçasıydı. İncil Enstitüleri, İncil okullarının eğitim yönlerini resmileştirdi ve yaz konferanslarında olduğu gibi süresini uzattı, nihayetinde bu kurumlar modernizme karşı inancının savunmasının gelişeceği merkezler haline geldi.115

Benzer Belgeler