• Sonuç bulunamadı

2. TEZİN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ

2.3 Mimarlık Dillerinde Cephe Kompozisyon Kodları ve Anlamları

Mimarlık zaman içerisinde farklılaşan bir dildir. Mimarlık dillerinin cephe üzerinden kodlarının çözümlenmesi, tarihsel gelişim süreci içerisindeki anlamsal farlılaşmaların ve/veya özelliklerin analizini gerekli kılmaktadır.

2.3.1 Cephenin Klasik Dili

19. yy mimarisinde yeni stillerden oluşan sınıflama: Klasik Revival-Canlandırma- (klasik yunan ve Rönesans mimarisinden yansımalar), Gotik Revival-Canlandırma-, İslami Revival- Canlandırma- ve Art Nouveau olarak şekillenmektedir.

Batı tarihinde bin yılı aşkın bir süre boyunca güzel binanın, tapınağı andıran görünümü, süslü sütunları, yenilenen oranları ve simetrik ön cephesiyle klasik bina olduğu düşünülüyordu. Klasik yapıtların ortak özellikleri; yüzlerce yıl boyunca pencerelerin, kapıların, nasıl yapılacağı, binaların ön cephelerine sütunların, alınlıkların nasıl yerleştirileceği, odaların hollere nasıl açılacağı, demir aksesuarların, pervazların nasıl olması gerektiği konusunda hemen herkes fikir birliği içinde olmasıdır (Botton, A., 2007).

Yerel mimari kimlik ise doğal (iklim, topografya, vb) koşullar ve kısıtlı teknoloji nedeniyle akıllı çözümler bulunmasıyla şekillenmiştir. Malzemelerin taşınması maliyetli olduğundan yakın çevredeki malzemelerin kullanılması, inşaat tekniklerinin yaygınlaşma zorluğu, başka yerlerde ne tür evlerin yapıldığını görme olanağının olmayışı bu dönemde son derece güçlü yerel mimari kimliğin ortaya çıkışını sağlamıştır.

19. yüzyıl mimarlarının çoğu, yapıların dış görünüşüyle ilgili bir tartışmaya girmenin basit bir cebir denklemi üzerine tartışmaktan farklı olmadığı görüşünü benimsemiştir (Botton, A., 2007).

Bu dönemde, İstanbul’daki binaların cephe örneklerinde de doğal olarak bu yaklaşımlar görülmektedir. İstanbul’daki 19. yüzyıl ve 20.yüzyıl ilk dönem apartman konutlarının cephelerinde orantı açısından çıkma ve cumbalar ile bağlantılı bir simetri hakimdir. Apartman

cephelerinde dört ayrı tipte cephelerin sınıflandıkları görülür. Bunlar; dikdörtgen, kemerli, dairesel ve kompozit olarak adlandırılabilir. Katlara göre farklılıklaşan aynı cephe üzerinde birkaç tip bir arada da bulunmaktadır.

Sonuç olarak bu dönem içerisinde genel bir ayrım yapmak gerekirse apartmanları mimari stil olarak 2 gruba ayırmak mümkün:

1. Batılı bütünüyle aynı örnekler,

2. Batı örnekleri ile Osmanlı geleneksel mimarisini birleştirerek bir senteze varmayı deneyen örnekler.

Bu dönemin ana hatlarıyla cephedeki kompozisyon karakterleri: - Simetri

- Merkezi aks

- Cephenin düşeyde ve kütlenin ana hatlarıyla üçe bölümü

- Giriş kapılarıyla kontrast pencere açıklıklarının benzer yada aynı olması - Cephedeki mimari elemanların ritimli yerleşimi

- Stilistik dekorasyon elemanları kullanılarak klasik düzen ve ritmin sağlanması - Düzen kullanımının olması

- Klasik kodların kullanımı ve bireysel uygulamaların yapılması - Geleneksel Türk motiflerinin kullanımı

- Kapı ve pencerelerin vurgulanmasında bordürlerle detayların uygulanması

- Geleneksel Türk mimarisindeki saçakların uygulanması ve çatı yüksekliklerinin farklılaşması

- Çıkma ve cumbalarla bağlantılı simetri

2.3.2 Cephenin Modern Dili

20.yy ortalarında mimari biçimleri geliştiren akımlar, gelenek ve kültürlerin mimariye kattıkları anlama bakmaksızın, sadece “işlevsel” bir imajı yaratarak mekan kurgularını gerçekleştirmişlerdir. Bu durum, bir iletişim aracı olan mimariyi, zamanla her yerde birbirine benzer kurgular haline getirmiş, geleneksel ve kültürel dilin zamanla etkisini yitirmesine yol açmıştır (Çolak, A., 2004).

Modern (Marksist) ideolojiye bağlı olarak ortaya konan modern mimaride rasyonelleşme, standardizasyon, ucuz ve hızlı yapım, minimalizm (en birincil gereksinmelere yönelik olma), toplu yapım gibi kavramlar kentlileşmeye ve yeni bir sınıfın güçlenmesine bağlı ve zorunlu olarak gündeme gelmiştir. Bu kavramlar da geleneksel, kültürel yapının tutunamamasına ve kültürel değerlerin zamanla değişmesine neden olmuştur (Gür, Ş., Ö., & Cordan, Ö., 1999). Bu dönemin ana hatlarıyla cephedeki kompozisyon karakterleri:

- Genel tavır standardizasyon ve tekrar uygulaması - Düz çizgi ve doksan derecenin kabulü

- Geometrik olmayan ve özgün formların kullanılmaması - Prizmatik kütleler,

- Yatay, düz çizgili cepheler,

- Geniş açıklıklar, camın bolca kullanımı - Statik

- Cephe anlayışları açısından oldukça sade gösterişsiz

2.3.3 Cephenin Postmodern Dili

Sanayileşme, yeni bir sınıfın doğmasına neden olurken, kentlileşme de yeni kültürel mekansal alaşımlar ortaya çıkarmış ve bu gelişmelere bağlı olarak toplumlar önce modernleşme (Batılılaşma) sonra da postmodernleşme uğraşı vermiş ve vermektedir (Gür, Ş., Ö., & Cordan, Ö., 1999).

Modern mimarlığın işlev ve teknoloji kökenli içeriği üzerine kurgulanan biçim dilinde anlam, hem bu içeriğin dışavurumu hem de mimarlık söylemindeki akılcılığın bir göstergesi olmuş, modernizmin eleştirisi, kullanıcıyla kurulan bu ilişkinin oldukça sıradan, bildik bir düz anlam düzeyinde kaldığı, yan anlamlar yoluyla renklendirilmesi ve zenginleştirilmesinin gerekliliği üzerine kurulmuştur. Tarihsel süreklilikte geçmişle yeniden barışmak iddiasıyla ortaya çıkan postmodern söylemde, biçim yerine figür ve tip, biçim-içerik ilişkisine karşı biçem-anlam ilişkisi gündeme gelmiştir (Uraz, T., U., 1999).

1970'li yıllarda A.B.D.'de ve 1980'li yıllarda Avrupa'da ve ülkemizde postmodern toplum ve sanat anlayışı çok yanlı desteklenmiştir (Gür, Ş., Ö., & Cordan, Ö., 1999).

1980’li yıllardan günümüze kadar uzanan süre içerisinde Türkiye’nin mimarlık platformunda hem Doğu ve Batı’dan etkilenmiş yapılar, hem de özgün ve çağdaş yorumlarla karşılaşmaktayız. Özellikle 1980 sonrası dönemde İstanbul'u hem fiziksel, hem toplumsal açıdan etkileyen küreselleşme, yeni parametrelerden biri olarak ortaya çıkmıştır.

Dönemin farklı sosyal ve siyasal olayları da cephenin bulunduğu dönem içerisindeki şekillenmesinde önemli olmuştur. Örneğin; 1979-1980 yıllarında yaşanan enerji krizi ile yeni bir cephe düzeni ortaya çıkarmıştır. Çıkarılan ısı yalıtımına ilişkin yönetmeliklerle cephede açıklıklar sınırlandırılırken, dış cephede malzeme kullanımı koşullara bağlanmıştır.

Son yıllarda, Türkiye’deki mimarlık yayınlarına bakıldığında, tartışmaların belirli noktalarda yoğunlaştığını görebiliriz; çarpık kentleşme, kentsel kimliğin yitirilmesi, mimarinin kuramsal söyleminin oluşmaması, batı etkisiyle biçimci toplumdan ve tarihten kopuk biçimlerin aktarımı belli başlı eleştiri başlıkları olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu dönemin ana hatlarıyla cephedeki kompozisyon karakterleri: - Analojik (benzeşmeye dayalı anlatım) iletişim

- Geleneksel ve modern kodların kombinasyonu - Tarihsel ve popüler referansların kullanımı