• Sonuç bulunamadı

4. DOHA İSLAM SANATLARI MÜZESİ (THE MUSEUM OF ISLAMIC ART IN DOHA)

4.2. Mimari Özelliği ve Tarihçes

8 Aralık 2008'de ziyarete açılan müze, Doha'nın simgelerindendir. Doha Körfezi'nin güney ucunda Korniş'in hemen yanı başındaki yapay bir adada bulunan İslam sanatları müzesi, taş kaplama dış cepheleri ile geometrik formlarla gölgeler ve güneş ışığının ahengini I.M. Pei'nin son işi olarak modern mimaride kendi deyimiyle ‘İslam'ın özünü’ oluşturmuştur.

İçinde dünyanın en gelişmiş ve ileri müze tasarımı vardır. Fransız tasarımcı Jean-Michel Wilmotte imzasını taşıyan tasarımlar vardır (Jododio, 2008).

Katar kraliyet ailesinin 1980'lerden beri İspanya, Mısır, İran, Irak, Türkiye, Hindistan, Orta Asya'dan topladığı 7'nci yy. ile 19'uncu yy. arasındaki el yazmaları, dokumalar, metal, cam ve seramik objelerden oluşan bir koleksiyon sergilenir.

Resim 4.53 Doha İslam Sanatları Müzesi (http://destination.amari.com/en/doha/go/museum-islamic- art.aspx#.WEWb2TXSnxo)

Modern idealine sadık kalan ve hala kültürün özünü ortaya çıkarmayı arayan Pei, birçok şekilde modern kelimesinin ne anlama geldiğini tekrar tekrar tanımlayabilir.

91 yaşındaki Pei, emekli olmasına rağmen ısrar üzerine müze binasını tasarlamayı kabul etmiş ve İslam mimarisini tanımak için altı ay İslam ülkelerini dolaştıktan sonra ilhamını Kahire'deki Tolunoğulları Camii avlusunda bulunan 13'uncu yy. yapısı sebilden almıştır. Her ne kadar Pei'nin binasının boyutları oldukça büyük olsa da, Doha İslam sanatlar müzesinin son hali ile Ibn Tulun Müzesi'nin ortasında yer alan yüksek kubbeli abdest şadırvanının ilişkisi oldukça açıktır (Curatiola, 2010).

Ibn Tulun camii, Ibn Tulun Müzesi'nin Kahire'de orijinal yapısını koruyan en eski ve oturum alanı olarak en geniş camidir. Her ne kadar tasarım kaynakları akademisyenler arasında bazı tartışmaların odak noktası olmasına rağmen, Ibn Tulun Camii'nin erken dönem İslam mimarisinin önemli örneklerinden biri olduğu oldukça açıktır. Modern Kahire'nin yükselen kahverengi tozu tarafından kucaklanan geriye kalan boş avluya rağmen, Ibn Tulun merkez şadırvanı her nevi sınıflandırmadan kaçınılacak bir sadelik ve saflık eseridir. Onun muhtevası antik ise de; onun formu zorla modern mimarinin kalbinde yer alan geometrik hesaplamalar sonucudur. Onun oranlarının evrensel kalitesi Pei'nin ‘İslamın Özü’ arayışını sonlandırır.

Resim 4.54 Doha İslam Sanatları Müzesi (http://www.e-architect.co.uk/qatar/museum-islamic-art- park)

Gözle görünür bir tutku ile neyin ‘İslamın özü’ olduğuna dair arayışına dönüşü ile Pei:

‘‘Cordoba’nın neden aradığım gerçek İslamın Özü’nün temsili olmadığını anlamaya başlamıştım. Eğer İslami mimarinin kalbini bulabilirseniz, tasarımının basit ve sade, gün ışığının şekle hayat verdiği çölde olmaması mümkün müdür? Sonunda gerçeğe yaklaşıyordum ve Kahire'deki Ahmad Ibn Tulun Camii'nde (876- 879) neyi aradığımı bulduğuma inanıyordum. 3 kenarından ikili kemerlerle çevrili küçücük bir abdest şadırvanı, mimariye biraz sonradan ek, sekizgenden kareye, kareden daireye doğru geometrik ilerlemeye sahip neredeyse bir kübist ifadeydi. Hiç şüphe yok ki, Le Corbusier Akdeniz ve İslam mimarisinden çok şeyler öğrenmişti. Bu sade mimari, güneş ve onun gölgeleri ve renklerin tonları ile hayat bulmuştu. Sonunda tam olarak ‘islami mimarinin özü’ olarak kabul ettiğimi, Ibn Tulun Camii’nin ortasında bulmuştum” demiştir (Junod,

Resim 4.55 Ahmad Ibn Tulun Camii, Kahire (http://famouswonders.com/ibn-tulun-mosque/)

Pei: “İslami mimariyi anlamak için Tunus’a gitmek gerekir. Örneğin Tunus’un ilk başkanı

Habib Bourguiba’nın doğduğu yer olan Monastır’da Hartema bin Ayun tarafından 706 yılında inşa ettirilmiş muazzam surlarla çevrili bir kale vardır. Güneş ışıkları altında muazzamdır. İçinde, avlular, ufacık odaları olan bir harem vardır. Diğer tarafta ise askeri kışlalar, avluda ulu bir ağaç. Güneş yokken oraya gitmek istemezsiniz. Güneş oraya hayat getirir. Bu beni çok etkiledi” dedi.

Pei sürekli binalarında sırlı duvarlarla güneşin etkilerini dahil etti. Ancak Arap Yarımadası'nda doğu kenarında böyle geniş pencere yüzeyler söz konusu olabilir. Geçmişin dersleri gözlemlenmeli ve anlaşılmalıdır. Pei'nin çalışmalarında hiçbir zaman kısaca işlenmiş popüler Post-Modern mimari hareketlerden etkilenen sığ tarihsel referanslar olmadı; daha doğrusu Doha'da ve başka bir yerde Pei her zaman geçmiş, günümüz ve geleceği bir araya getiren gerçek kültürel izlerini aramış ve bulmuştur.

Bina bir Türk firması olan Baytur İnşaat tarafından2006'da tamamlandı. Toplam alanı 45 bin metrekaredir. İç ve dış cepheler tümüyle Fransa'dan çıkarılan kireç taşı ile kaplanmıştır. Mekanik bağlama elemanlarıyla beton bir zemin üzerine 60-75 mm kalınlığında kireç taşı panelleri monte edilmiştir.

Müze halkın ücretsiz olarak faydalanabileceği geniş bir sanat ve tarih ağırlıklı kütüphaneye sahiptir. Ayrıca müze misafir ettiği sanatçılarla halkı buluşturacak şekilde workshoplar düzenlenmektedir (tezhip, seramik vb.). Müzenin en üst kısmında ise müzeye prestij katacak Fransa'nın en ünlü şeflerinden 3 Michelin yıldızlı Alain Ducasse'in IDAM restoranı yer almaktadır.

İslam sanatı uzmanlarından Tunuslu yazar Sabiha-al Khemir, 2006-2008 arasında müzenin kurucu müdürü olarak görev yapmıştır. Sabiha-al Khemir'in çok yönlü yaklaşımı herkes tarafından takdir edilmiştir. Kasım 2008'de müzenin resmi olarak açılmadan önce başlayan ve sanatın bağlamsal yerini vurgulayan bir program hazırlama vizyonuyla tanınmıştır. Koleksiyon edinimi ile büyümesinde etkili olmuştur.

5. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME