• Sonuç bulunamadı

2.1. Türkçe Öğretiminin Yasal Dayanakları

2.1.4. Millî Eğitim Temel Kanunu

Türkçe eğitim ve öğretimin en önemli yasal dayanaklarından biri de 1739 sayılı ve 24/06/1973 tarihli Millî Eğitim Temel Kanunu’dur. Ülkemizde sistemli ve programlı eğitimin sağlandığı ana kurumlar geçmişten günümüze hep okullar olmuştur. Resmî, özel ve gönüllü her kuruluşun eğitimle ilgili faaliyetleri ise Millî Eğitimin amaçlarına uygunluğu

bakımından Millî Eğitim Bakanlığının denetimine tabidir. Bu çalışmada, Millî Eğitim Kanunu’ndaki bazı hususlara yer vermek aynı zamanda bir eğitim kurumu olan TRT’nin Türkçenin eğitimi ve öğretimi alanındaki politika ve uygulamalarının daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacaktır.

Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 1. maddesinde kanunun kapsamı ortaya konularak; “Türk millî eğitiminin düzenlenmesinde esas olan amaç ve ilkeler, eğitim sisteminin genel yapısı, öğretmenlik mesleği, okul bina ve tesisleri, eğitim araç ve gereçleri, Devletin eğitim ve öğretim alanındaki görev ve sorumluluğu ile ilgili temel hükümleri” içine aldığı ifade edilmiştir.

2. maddede ise Türk millî eğitiminin genel amaçları belirtilmiştir. Bu genel amaçlar şunlardır:

1. Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasa’da ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin millî, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasa’nın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış hâline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek;

2. Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek;

3. İlgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri, davranışlar ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak ve onların, kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bir meslek sahibi olmalarını sağlamak; böylece bir yandan Türk vatandaşlarının ve Türk toplumunun refah ve mutluluğunu artırmak; öte yandan millî birlik ve bütünlük içinde iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı desteklemek ve hızlandırmak ve nihayet Türk Milletini çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı, seçkin bir ortağı yapmaktır.

Görüldüğü gibi Millî Eğitim Temel Kanunu’nun ilgili maddelerinde Türk çocuklarının kazanması gereken nitelikler üzerinde durulmaktadır. Dil becerilerinin hangi temel ilkeler üzerine oturtulacağı da açık bir şekilde dile getirilmekte ve eğitimin her kademesinde millî

birlik ve bütünlüğün temel unsurlarından biri olan Türkçenin özellikleri bozulmadan öğretilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

Bir dilin konuşma özellikleri o ülkedeki bölgelere göre farklılık gösterilebilir. Bu durum geniş bir kültürel yapıya sahip ülkemiz için de geçerlidir. Konuşmada ortaya çıkabilecek bölgesel farklılıkların ortadan kaldırılması için eğitim kurumlarına büyük sorumluluk düşmektedir. Millî Eğitim Temel Kanunu’nun sırasıyla 4 ve 5. maddelerinde “Eğitim kurumları dil, ırk, cinsiyet ve din ayırımı gözetilmeksizin herkese açıktır. Eğitimde hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.” ve “Millî eğitim hizmeti, Türk vatandaşlarının istek ve kabiliyetleri ile Türk toplumunun ihtiyaçlarına göre düzenlenir.” denilerek eğitim ihtiyacı olan tüm bireylerin hakları güvence altına alınmıştır.

İyi bir konuşma becerisine sahip olmak; yaşanılan bölge, ailenin eğitim düzeyi, sosyokültürel yapı, sahip olunan sesli ve görsel materyaller, izlenen ve dinlenen radyo ve televizyon kanalları ile doğrudan ilgilidir. Bu anlamda devlet kurumlarının vatandaşlara iyi bir dil gelişimi için fırsat eşitliği sağlama sorumluluğu vardır. Bu fırsat eşitliği Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 8. Maddesinde “Eğitimde kadın, erkek herkese fırsat ve imkân eşitliği sağlanır.” ifadesiyle belirtilmiştir.

Kanun’un 10. maddesinde “Millî birlik ve bütünlüğün temel unsurlarından biri olarak Türk dilinin, eğitimin her kademesinde, özellikleri bozulmadan ve aşırılığa kaçılmadan öğretilmesine önem verilir.” denilerek Türkçenin çağdaş eğitim ve bilim dili hâlinde zenginleşmesi amaçlanmıştır. Devamında ise “Bu maksatla Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ile işbirliği yapılarak Millî Eğitim Bakanlığınca gereken tedbirler alınır.” denilmektedir. Kanun’da belirtilen bu unsurlar Türkçe öğretiminin dayanak noktalarını ortaya koymakta ve bu kapsamda kurumlara düşen sorumlulukları belirtmektedir.

Dil becerilerinin geliştirilmesi, etkili konuşma özelliklerinin kazandırılması yazılı kural ve yasal dayanaklarla beraber uygulamaya dönük materyallerle mümkündür. İyi bir konuşma becerisi için, iyi bir dinleme imkânı tanıyan radyo ve televizyonların önemi büyüktür. Millî Eğitim Temel Kanunu’nda doğrudan temas edilmese de bir devlet kurumu olarak TRT’ye dilin korunması ve dil becerilerinin geliştirilmesi konusunda büyük sorumluluklar düşmektedir.

Günümüzde geçmişe göre artan teknolojik gelişmelerle beraber eğitim ve öğretimde yeni araç gereçlerin kullanılması zorunluluk hâlini almıştır. Eğitimin hayat boyu, geniş bir alanda devam ettiği düşünülürse yararlanabilecek en etkili materyallerin geniş kitlere en ucuz ve en

kısa yoldan ulaşabilecek materyaller olduğu görülür. Çağın ve toplumun ihtiyaçlarına göre eğitim araç gereçlerinin geliştirilmesi gerektiği de Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 13. maddesinde gerekçeleriyle birlikte ortaya konulmuştur: “Her derece ve türdeki ders programları ve eğitim metotlarıyla ders araç ve gereçleri, bilimsel ve teknolojik esaslara ve yeniliklere, çevre ve ülke ihtiyaçlarına göre sürekli olarak geliştirilir. Eğitimde verimliliğin artırılması ve sürekli olarak gelişme ve yenileşmenin sağlanması bilimsel araştırma ve değerlendirmelere dayalı olarak yapılır. Bilgi ve teknoloji üretmek ve kültürümüzü geliştirmekle görevli eğitim kurumları gereğince donatılıp güçlendirilir; bu yöndeki çalışmalar maddi ve manevi bakımından teşvik edilir ve desteklenir.”

Dikkat edilmesi gereken bir başka önemli husus ise millî eğitimin amaçlarının sadece sistematik eğitimin yapıldığı okullarla sınırlı olmadığı, hayatın her alanında devam ettiğidir. 17. maddede “Millî eğitimin amaçları yalnız resmî ve özel eğitim kurumlarında değil, aynı zamanda evde, çevrede, işyerlerinde, her yerde ve her fırsatta gerçekleştirilmeye çalışılır.” denilerek geniş bir çerçeve çizilmiştir.

Televizyon ve radyo günümüzde hayatın her alanında ve her saatinde ulaşılabilen önemli araçlardır. Bu araçların millî eğitimin temel amaçları ile doğrudan ilişki hâlinde olması, radyo ve televizyonlarda etkili ve doğru bir Türkçe kullanılması, dil öğretimi alanında özellikle dinleme ve konuşma becerilerinin kazandırılmasında büyük bir yarar sağlayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli bir kurumu olan TRT’nin, Türkçe öğretiminin yasal dayanaklarından ve ilgili bazı kanun ve inkılaplardan bağımsız olması düşünülemez. Aşağıda konumuz kapsamında Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun tarihi, yapısı ve TRT’nin sorumlu bulunduğu, Türkçenin eğitimi ve öğretimi alanında politikalarını yansıtan kanun maddelerine ilişkin bazı başlıklara yer verilmiştir.

Benzer Belgeler