• Sonuç bulunamadı

1 Mayıs 1964 tarihinde özel yasayla özerk tüzel bir kişiliğe sahip olarak kurulan TRT, 1972 yılında yapılan anayasa değişiklikleri ile tarafsız bir kamu iktisadi kuruluşu olarak tanımlanmıştır. Türkiye’de radyo ve televizyon hizmetleri ile ilgi şartlar Anayasa’da belirtilmiştir. TRT, başta anayasa olmak üzere, mevzuatını şekillendiren kanunlara uymakla yükümlüdür. TRT’nin Türkçenin eğitimi ve öğretimi alanındaki politika ve uygulamaları da bu kanunlardan bağımsız düşünülemez.

3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun ve 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu’nda TRT’nin yapısı, işleyişi, yayın ilkeleri, görevleri belirtilirken Türk millî eğitiminin genel amaçları, temel ilkeleri ve millî kültürün geliştirilmesi de göz önünde bulundurulmuştur. Türkçenin özelliklerinin korunması; kolayca anlaşılabilir, doğru, temiz ve güzel bir Türkçe kullanılması esas alınmıştır.

İlgili kanunlarda dil güvence altına alınırken TRT’nin yayın ilkelerinin Türk millî eğitiminin genel amaçları, temel ilkeleri ve millî kültürün geliştirilmesinden bağımsız olmadığı belirtilmiştir. Aşağıda Anayasa’nın ilgili maddesi, 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun ve 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu’nun konuyla ilgili detayları üzerinde durulmuştur.

2.3.1. Anayasa’nın İlgili Maddesi

Anayasa’nın 133. maddesinde “Radyo ve televizyon istasyonları kurmak ve işletmek kanunla düzenlenecek şartlar çerçevesinde serbesttir.” denilerek yasal sınırlar vurgulanmış, kurulacak istasyonların gerekli şartları taşıması gerektiği belirtilmiştir.

2005 yılında yapılan değişikliklerle; Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, radyo ve televizyon kuruluşları ve kamuyla ilişkili haber ajansları ile ilgili maddenin kapsamı genişletilmiştir. Devletçe kamu tüzel kişiliği olarak kurulan TRT ile kamu tüzel kişilerden yardım gören haber ajanslarının özerkliği ve yayınlarının tarafsızlığı esastır.

2.3.2. 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun

TRT’nin dil kullanımı ile ilgili yasal dayanaklarından biri 20 Nisan 1994’te yürürlüğe giren ve hâlen yürürlükte olan 3984 sayılı Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Kanun’dur. Bu Kanun’un amacı, radyo ve televizyon yayınlarının düzenlenmesine ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir. Kanun’un kapsadığı hususlar ise; her türlü teknik, usul ve araçlarla yurt içine ve dışına yapılan radyo ve televizyon yayınları şeklinde ifade edilmiştir.

Amaç ve kapsam ifade edildikten sonra Kanun’un 3. maddesinde, yayınların seyirciye ya da dinleyiciye ulaşmasına kadar geçen süreçte yer alan radyo yayını, televizyon yayını, TV kanalı, yayıncı, program hizmeti, iletişim ortamı gibi ifade ve kavramlar tanımlanmıştır.

Kanun’da dil ile ilgili oldukça kapsamlı düzenlemelere yer verilmiştir. Yayın İlkeleri başlığı altındaki 5. maddede yer alan düzenleme şu şekildedir:

“Türkçeyi aşırılığa kaçmadan, özellikleri ve kuralları bozulmadan konuşma dili olarak kullanmak, millî birlik ve bütünlüğün temel unsurlarından biri olarak çağdaş eğitim ve bilim dili hâlinde gelişmesini ve zenginleşmesini sağlamak…”

Kanun’da “Türk millî eğitiminin genel amaçlarının, temel ilkelerinin ve millî kültürün geliştirilmesi” ile Türkçenin aşırıya kaçmayacak şekilde “özellikleri ve kuralları bozulmadan konuşma dili olarak kullanılması; millî birlik ve bütünlüğün temel unsurlarından biri olarak çağdaş kültür, eğitim ve bilim dili hâlinde gelişmesinin sağlanması” da yayın ilkeleri şeklinde sıralanmıştır.

3984 sayılı Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Kanun ve ilgili diğer kanunlar TRT çalışanlarına ve yayıncılarına büyük sorumluluk yükleyen anlayışla düzenlenmiştir. Türkçenin doğru düzgün konuşulması, dinamik bir yapıda dil gelişiminin sağlanması, teknolojik ve toplumsal gelişmeye açık bir dil yapısının oluşturulması bu sorumluluklardan sadece bazılarıdır. Kanun ile ilgili olarak çıkarılan Reklam Yayın İlkeleri ve Usulleri ile Reklam Gelirleri Üst Paylarının Ödenmesi Hakkındaki Yönetmelik ile Radyo ve Televizyon Yayınları Yayın Esas ve Usulleri Hakkındaki Yönetmelik’te de bu konuda ayrıntılı düzenlemeler yapıldığı görülmektedir. Reklam yayınlarının da Kanun’da belirtilen sorumluluk anlayışıyla hazırlanması gerekmektedir.

2.3.3. 2954 Sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu

TRT’de Türkçe kullanımının yasal dayanaklarından biri de 1983 yılında yürürlüğe giren 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu’dur. Kanun’un Yayın Esasları başlığında dil ile ilgili hususlar detaylı bir şekilde düzenlenmiştir.

Kanun’un amacı, radyo ve televizyon ile tüm medya araçlarından yapılan yayınların düzenlenmesine ve özerkliği, tarafsızlığı Anayasa’da hükme bağlanan Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.

2954 sayılı Kanun’un Yayın İlkeleri bölümünde “Yayınlarda, Türk milletinin bütünü tarafından kolaylıkla anlaşılacak şekilde, dilde eski ve yeni aşırılıklardan kaçınılmasına ve standart Türkçe konuşma esaslarına uyulmasına özen gösterilecektir. Bu hususta Türk Dil

Kurumunun tespit ettiği esaslar göz önünde bulundurulacaktır.” denilerek standart Türkçenin korunmasına ve bu bağlamda Türk Dil Kurumunun çalışmalarının da esas alınmasına işaret edilmiştir.

Kanun’un 5. maddesinde “kolayca anlaşılabilir, doğru, temiz ve güzel bir Türkçe kullanmak”, “genel ahlakın gereklerini, millî gelenekleri ve manevi değerleri gözetmek”, “Türk millî eğitiminin temel görüş, amaç ve ilkelerine uymak” esasları sıralanmıştır.

Yukarıda görüldüğü gibi TRT’nin dil politkasının çerçevesi ilgili kanunlarla ortaya konulmuştur. Bazı dönemlerde ise yöneticilerin bireysel tutumları TRT’nin dil politikası üzerinde belirleyici olmuştur. Aziz (1998, s. 185), bu durumu şöyle anlatmaktadır:

Doğan Kasaroğlu’nun TRT Haber Merkezi görevinde bulunduğu 70’li yıllarda habercilerin haber bültenlerini hazırlarken hangi sözcükleri kullanmalarının doğru olacağı konusunda, bir anlamda eğitimleri yapılmıştı. Daha sonra dil ile ilgili bir liste Nevzat Yalçıntaş’ın kısa Genel Müdürlüğü sırasında yayımlanmış ancak uygulanamamıştır. Bu konuda yankıları en fazla olan genelge, TRT Yönetim Kurulu’nun 9 Ocak 1985 tarihinde çıkardığı bir genelgedir. Hazırlanan bir komisyon raporunu değerlendiren TRT Yönetim Kurulu, bu raporda önerilen 205 sözcüğün TRT yayınlarında kullanılmamasını kabul ederek bununla ilgili bir genelge yayınladı. Bu Genelge, daha sonra, 1 Haziran 1985 tarihinde bu kez, dışardan hazırlanıp gelen reklamlara da uygulandı. Bu sözcükler, genel olarak Türk Dil Kurumu’nun kabul ettiği, Türkçe ses uyumuna uygun yeni sözcüklerdi. Kuşkusuz bu yasak sözcüklerin TRT içinde ve kamuoyunda uzun süren tepkiler oldu ve Cem Duna’nın TRT Genel Müdürü olması ile 6 Nisan 1988 tarihinde yürürlükten kaldırıldı.

Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu’nun 8. maddesinde ise “Tarafsız bir kamu tüzel kişiliğine sahip Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu kurulmuştur. Kısa adı TRT'dir. Merkezi Ankara'dadır.” ifadesiyle TRT’nin kuruluşu belirtilmiş ve 9. maddeyle görevleri sıralanmıştır. Bu görevlerin başında ise yurt içine yapılacak haber, kültür, bilim, sanat, eğlence ve benzeri türlerde eğitici, aydınlatıcı ve eğlendirici nitelikte her türlü yayınlarla “millî eğitim ve millî kültürün geliştirilmesi” amaçlanmıştır. Yurt dışına yapılacak yayınlarla da “devletin her alanda tanıtılmasına”, “yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarının Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilerinin sürdürülmesine yardımcı olmak” görev ve sorumluluk olarak belirtilmiştir.

Görüldüğü gibi TRT yayınlarında kullanılan dil, yasal düzenlemelerle belirlenmiş, bu dilin Millî Eğitimin amaçlarıyla da uyum içinde olması gerektiği ifade edilmiştir.

TRT’de denetim mekanizmasının sadece yöneticilerden ve yasal zorunluluklardan ibaret olmadığı, her dönemde TRT’nin çok dikkatli bir seyirci ve dinleyici kitlesinin olduğu ve yayınlarda oluşan hataların bu seyirci ve dinleyiciler tarafından tespit edilip bildirildiği de unutulmamalıdır.

Benzer Belgeler