• Sonuç bulunamadı

Milano’nun tarihsel geçmişinde Visconti ve Sforza aileleri önem taşımaktadır. 25 Mart 1450’de Milano’da dük olan Francesco Sforza’nın en büyük oğlu Galeazzo Maria Sforza (1444–76) daha sonra babasının yerine geçince, tarımı geliştirmesi, sulama ve ulaşım için inşa kanalları yaptırması, pirinç ekimini tanıtması, özellikle ipek, yün üretimine ve ticarete teşvik etmesi bakımından yetenekli bir hükümdardı (http://www.britannica.com/EBchecked/topic/537365/Sforza-Family). Müzisyenler, şairler, sanatçılar ve akademisyenlerin koruyucusu olarak kentte sanatın, kültürün ve eğitimin gelişmesini sağlamıştır.

Dük, genellikle tarihteki Avrupa ülkelerinde imparator, kral ve prensten sonraki 4. kademeden soyluluk ünvanıdır. Dükalıklar yani düklerin yönettiği devletler genellikle imparatorluk veya krallıklara bağlı yarı bağımsız eyaletlerdir (http://tr.wikipedia.org/wiki/D%C3%BCk). Duomo Katedrali’yle birlikte Milano’nun en ünlü ve sevilen anıtı olarak Sforzesco Kalesi, geçmiş yüzyıllar boyunca yaşanan iniş çıkışlar ve dramatik olaylarla bağlantılıdır. Uzun yıllar boyunca, aslında düklerin ve yabancı yönetenlerin güçlerini temsil eden bir sembol

olmuştur. 20. Yüzyılın başında ise Lombardiya sanat koleksiyonlarının yer aldığı bir kültür yerine dönüşmüştür. Kale, Francesco Sforza’nın 14. Yüzyılın ikinci yarısında dük konutuna çevrilmesi sonrasında Sforzesco ismini almıştır (http://www.milanocastello.it/ing/menuStoriaLunga.html).

Bundan yaklaşık 2000 yıl önce günümüzde İtalya’nın başkenti olan Roma’da ilk defa kent planlama sistemi kurulmuştur. Roma İmparatoru Aqua Claudia (Claudius’un Suları) adıyla oluşturulan Roma’nın su kemerleri, çeşme, hamam gibi imkanların oluşturulmasıyla kent halkının su ihtiyacının giderilmesini sağlamıştır. Bu dönemde Roma’da apartmanlar ise altı katlı oluşturulmuştur. Her birinde yaklaşık 380 kişi yaşamıştır. Yolların altında lağım sistemi, polis gücü, itfaiyesi, posta teşkilatı, 30 adet kütüphanesi, 3 tiyatrosu ve 80 tapınağı ile Roma, tarihteki ilk mega kenttir. Günümüzdeki kent planlama sistemleri, 2000 yıl önceki Roma’da gerçekleştirilen planlara dayanmaktadır (İnsanoğlu, 2012).

Milano’nun merkezle birlikte 9 ayrı alana ayrılan genel haritası, kentin yerleşim alanlarını birbirinden ayırmaktadır. 1. Bölge Duomo Katedrali’ni ve Sforzesco Kalesi’ni, galleria Vittorio Emanuele asajı’nı içeren alandır. Milano’nun merkezini koruması amacıyla sur ve kapılar inşa edilmiştir. Günümüzde tüm bu yapılar, kültürel değer olarak kentin kimliğini oluşturmaktadır.

Tarımdaki mekanizasyon ve antibiyotik kullanımının kırsal alanlarda da yaygınlaşarak genel sağlık düzeyinin yükselmesi sonucunda oluşan nüfus baskısı, kırdan kentlere ilk göç dalgasını oluşturdu. Bu ilk göç dalgası ile kente gelen nüfusun gerek kent, gerekse kentsel yaşam kalıpları konusunda bilgisi yoktu. Donanımsız göçmen nüfusun kentte plansız ve donanımsız bir biçimde yerleşmesi kentin standartlarını düşürdü. Öte yandan II. Dünya Savaşı ertesindegelişen büyük sermaye orta-üst-yeni zenginler tabakası yarattı. (Kıray, 2007: 178).

İtalya’nın ikinci büyük kenti ve Lombardiya Bölgesi’nin başkenti olan Milano, Keltler tarafından kurulmuştur. Ancak kent daha sonra Romalılar tarafından fethedilerek Batı Roma İmparatorluğu’nun başkenti olmuştur. Orta Çağ boyunca Milano, ticaret ve bankacılık merkezi olarak gelişmiştir. Yüzyıllar boyunca Fransa, İspanya, Avusturya’nın hüküm sürdüğü kent, son olarak 1859’da yeni İtalya Krallığı’nın topraklarına katıldı. 1900’lü yılların başlarında ekonomik, siyasi ve sosyal tartışmaların ortasında bir kent olarak Milano, genç nüfusun endüstrileşme sürecine öncülük etmiştir. 2. Dünya Savaşı’nın yıkımlarından kötü şekilde etkilenen kent, Naziler karşısında İtalyan Direnci’nin (Italian Resistance Movement) ana merkezi olmuştur. Savaş sonrası yıllarda, kırsal Güney İtalya’daki göçmenlerin kente gelmesiyle uzun süreli bir ekonomik patlama yaşandı. Son yıllarda Milano’ya gelen uluslararası göçmen sayısının artması nedneiyle günümüzde Milano nüfusunun altıda biri yabancıdır (http://en.wikipedia.org/wiki/Milan).

İtalya’nın Roma kenti ilk kurulduğu dönemden bu yana, “çevre topraklar için bir yönetimsel, toplumsal ve dinsel merkez olma işlevine sahipti. Bu işlevlerini yerine getirmek üzere bazilikalar, forumlar, hamam yapıları, tapınaklar, amfitiyatrolar ve circus’lar Roma kentsel çevresinin yinelenen öğeleri olmuşlardır (Owens, 2000: 119) günümüzde bu durum modern kentler için olduğu gibi Milano için de geçerlidir. Çevre kasabalara yönetimsel hizmet veren resmi kurum binaları, kentin iktidar yönünü oluşturmaktadır. Kültürel ve sanatsal etkinliklerin gerçekleştirilmesi, kentin uygarlık seviyesini temsil etmektedir. Bireylerin düşüncelerini istedikleri biçimde ifade edebilmeleri, toplanarak bir şeyler hakkında söz söyleyebilmeleri kentin demokratik yönünü temsil etmektedir. Ekonomik işleyişlerin sürdürüldüğü kurumlar, kentin tarihsel süreçte gelişerek ilerleyebilmesi için gerekli maddi olanakları içermektedir. Kentin planlar, dönüşüm projeleri vb.

uygulamalarla geliştirilmesi, kentin fiziksel ve işlevsel yönünü geliştirmeyle mümün olmaktadır. Bu çerçevede kent, birbiriyle bağıntılı işleyişlerle değişmekte ve gelişmektedir.

Resim 65 Porta Ticinese, Milano

Resim 65’te görülen Porta Ticinese (Ticinese Kapısı), Alplerden inen Po Nehri’nin kollarından biri olan Ticino Çayı’ndan ismini almıştır. Navigli Kanalı’ndaki suyun kaynağı olan nehir, İsviçre ve İtalya’dan geçmektedir (http://it.wikipedia.org/wiki/Ticino_). Ticinese Kapısı, kentin etrafında yer alan kapılardan biridir. Milano, merkezde Katolik inancın sembolü olarak Duomo Katedrali ve yakınında yer alan Sforzesco Kalesi ve bu merkezi korumak amacıyla 1548 ve 1562 yılları arasında inşa edilmiş kapıları (http://it.wikipedia.org/wiki/Porte_di_Milano) ile merkezden çevreye doğru genişleyen bir yapıya sahiptir. Kentteki kapılar konumları bakımından hala önem taşımaktadır. Günümüzde kentin sınırlarının belirlenmesi işlevinin yanında bu kapılar, sosyo-kültürel ve tarihsel değerleri bakımından kentin özgün yapısının birer parçası sayılmaktadır. Ayrıca kapıların çevresinde yer alan kamusal açık alanlar, kent toplumunun biraraya toplandığı mekanlar olarak ta işlevlerini sürdürmektedir.

Resim 66 Milano Centrale Stazione (Milano Merkez İstasyonu), Milano

Kentin önemli merkezlerinden biri olan Merkez İstasyon, genel hatlarıyla Art Nouveau özelliklerini taşımaktadır ancak ifadeli özerkliği tekil bir yapı olarak kabul edilmesini sağlamıştır. 206 metre uzunluğunda ve 36 metre yüksekliğindeki cephesi mermer ve taştan oluşmaktadır (Altın, 2004: 10). İtalya’nın ikinci büyük istasyonu olan Merkez İstasyon (Centrale Stazione) 1933 yılından bu yana kullanılmaktadır. Kentin ulaşım sistemi, ATM (Azienda Trasporti Milanesi, Milano Taşımacılık Şirketi) tarafından gerçekleştirilmektedir. 1917’ye kadar farklı firmaların denetiminde olan ancak 1917 yılından itibaren kent yönetiminin sorumluluğunda olan ulaşım sistemi, günümüzde ATM tarafından işletilmektedir. Resimde, Milano’daki metro, tramvay, otobüs hatlarının olduğu harita yer almaktadır. Ayrıca ATM, kent içinde ulaşımda kullanılmak üzere GuidaMi ismiyle araç; BikeMi ile bisiklet paylaşımı gerçekleştirmektedir. Resim 67’de görüldüğü gibi kent, merkezi bir alandan çevreye yayılan bir plan ile oluşturulmuştur. Merkezde konumlanmış Duomo Katedrali çevresinde yer alan caddelerde, tramvayların otobüslerin son durakları bulunmaktadır. Ayrıca kent merkezi ve çevresindeki önemli tarihsel kültürel mekanlara yakın metro hatları da bulunmaktadır. Kent ulaşımını gerçekleştirmede alternatif seçenekler, kentte yaşayan bireyler ve kenti ziyaret eden turistler için de günlük işleyişte kolaylık sağlamaktadır.

Resim 67 Milano toplu ulaşım haritası