• Sonuç bulunamadı

&0m-cine göre değerlendirirsek 3 temel ayrım yapabilinz.

# Mesmer öncesi dönem (premesmer)

@ Mesmer dönemi

© Mesmerden sonraki dönem (postmesmer)

Bu şekilde sınıflandırarak incelediğimizde daha rahat kavra-yacağını düşünüyorum. Cem. Bu nedenle Mesmer öncesini ele alarak başlayalım istersen.

Hipnoz çok eski bir sanattır Eski Yunanistan'da, Hindistan'da, Çin'de, Mısır'da, Babİl'de bugünki hipnoza ve manyetizmaya benzer uygulamalar yapılıyor ve biliniyormuş.

Bu medeniyetlerin yazıtlarında konuyla ilgili anlatımlara ve ipuçlarına rastlanmaktadır. Bu konuda keramet sahibi şifacılar, medyumlar, kahinler ve gösten yapanlar vardı. Kendi dinlerine mensup olsunlar diye insanları bu yöntemlerle etkileyen, şaşır­

tan, ikna eden din adamları vardı.

Büyücüler, cadılar unvanlarının bir kısmını buna borçluydular İslam tarihinde, yalancı peygamberlenn yaptığı göstenlenn büyük kısmının hipnoz içerikli göstenler olduğu bilinmektedir.

Hz. Muhammed'in ölümünden sonra peygambediğini ilan eden Esvet adlı kişinin, hayvanları bir çizgi üzennde yürütüp, hareket­

siz bırakıp, kımıldamadan dururlarken öldürdüğüne dair hikaye­

ler anlatılır Bu ve benzen hipnoz şovlarıyla insanlan ikna etme­

ye çalışan çok kişi ortaya çıkmıştır.

Çin'de, Mısır'da, Hınstiyan dünyasında benzer olaylar göz­

lenmiştir. Tarihte büyü, din ve tıbbın

içice

olduğu, birbinnden ayrılmadığı zamanlarda, dînî ayinlerde kullanılırdı. Mısır'da ka­

bile rahiplerinin başarılı tedaviler yaptığı uyku tapınaktan vardı.

Eski Yunanistan'da tıp tanrıları tapınaklarında hayaller gösterir ve şifalar meydana getinrlerdi.

Hipnotik anestezi; Hint fakirleri tarafından yüzyıllardan beri uygulanmaktadır. Çivili yatakların üzerine rahatça uzanan veya kızgın kömürlerin üzerinde çıplak ayakları ile yürüyen, transın kutsal olduğuna inanan Hint fakirleri, vücudarı kanamadan ve yanmadan tüm bunları rahatlıkla yapabıliyodardı.

Yunan mitolojisinde de hipnozun ismini aldığı bir tanrıdan söz edilir. Yunan mitolojisinin uyku tanrısı 'HYPNOSE'dur. Ge-ce'nin Oğlu ve Ölüm'ün (Thanatos) kardeşidir. Kardeşi ile birlik­

te Hades'in Ölüler diyarında yaşar. Kanatlı bir genç şeklinde tas­

vir edilen Hypnose, yorgun insanların anılarına sihirli değneği ile değmek, karanlık kanadan ile yelpazelemek ya da bir boy­

nuzdan kişilerin üzerine uyku verici bir madde dökmek suretiy­

le onlara uyku verir

Thanatos'da kanatlı bir ruh halinde tasvir edildiğinden aynen Hypnose'a benzer. Hypnose'un oğullarından biri ise rüyalar tan­

rısı 'Morpheus'dur.

Hypnose'un tanrılar üzerinde de etkisi vardır. Homer'e göre Hypnose, Hera'nın ricası üzerine bir gece kuş şekline bürünerek, Zeus'u uyutmuştur.

Mesmer'e kadar tarihte birçok medeniyet, birçok lider, büyücü veya din adamı, birçok insan hipnozu kullanmıştır. Mesmer ile da­

ha bilimsel bir isim ve yön kazanan hipnoz, günümüzde içyapısı, uygulanışı, etkilen konusunda gizemini koruduğu halde ve hipno­

za karşı gelen bazı kesimlerin vadığına rağmen, son derece güçlü ve etkili bir yöntem olmaya devam etmektedir.."

" V a y b e ! " C e m o l d u k ç a şaşırmıştı. H i p n o z u n b u kadar e s k i l e ­ re d a y a n d ı ğ ı n ı b i l m i y o r d u . O n u son y ü z y ı l d a keşfedilen bir u y ­ g u l a m a s a n ı y o r d u . K ö k l e r i n i n b u kadar d e r i n l e r e indiğini g ö r ü n ­ c e , ilgisi d a h a da artmış v e c i d d i bir u y g u l a m a o l d u ğ u n a d a i r i n a n c ı g ü ç l e n m i ş t i .

"Mesmer'çlen öncesi hakkında bilinenlerin bir Qzctini

5t/n-âun^ m2. M&^nw'in i^önmin^ ğ&a\fdruı. S2J)2

M^m^-ri'in hayatından da bahsetmek istiyorum. Çünkü Mesmer'in ha­

yatı hipnozun dönüm noktalanndan biridir.

Mesmer, "Yıldızların ve seyyarelenn İnsan Vücudu Üzerinde­

ki Fizyolojik Tesirleri" adlı bir tez hazıHar. Bu tezden sonra, ba­

şarılı bir tıp öğrencisiyken, hakkında yazdığı alanlada daha faz­

la ilgilenir

Mesmer, Cizvit papazı Hell'in etkisiyle mıknatıslarla hasta iyileş­

tirmeye başlar Aldığı sonuçlar, halk arasında hızla yayılır Kısa bir süre sonra ise mıknatısı bırakıp, elini bir mıknatıs gibi kullanarak vü­

cuttaki enerjiden faydalanarak çalışmalarına devam eder

Ünü hızla yayılırken, çalışmaları sayesinde Magnetisme Ani-male (Canlı Manyetizma) sistemi doğmuş olur

Yaptığı işe Canlı Manyetizma adını veren Mesmer, başarılı ça­

lışmalarından rahatsız olanlar tarafından karalanmaya başlar Bir süre sonra da Viyana'yı terk eder ve Paris'e yerleşir. Mes-mer'in çalışmalarını onaylamak ve gerçekliğini ortaya çıkarmak için, iki komisyon oluşturulur.

Her iki komisyon da bu olayın mümkün ve gerçek olduğuna kanaat getirirler Komisyonlardan binnde geniş çevreye sahip olan bir kişinin raporu imzalamak istememesi sonucu, olumsuz bir karar alınır ve ilk kez Parapsikolojik bir alan incelemeye alın­

mış olur Komisyonun olumsuz raporundan sonra herkes Mes-mer'İn karşısına geçer.

Fakat Mesmer çok önemli bir realiteyi başlatmıştır Sonra hip­

noz adını alan manyetizmayı geliştirmiş, duyurmuş ve hayata geçirmiştir

Onun attığı bu adımların önemini Mesmer sonrası dönemi ele aldığımızda daha iyi anlayacaksın. Nasıl ki insanlık, "dünya yu­

varlaktır" diyen Galile'i karalamış ve sonra onun değenni anlayıp, söylediklennin doğruluğunu kabul etmişse, aynı şey Mesmer'in de

başına gelmiştir. İnsanlığın ilerleyen dönemlerinde çalışmalarının değeri anlaşılmış ve kabul edilmiştir.

Mesmer'den sonra onun takipçileri ve öğrencileri onun yolu­

nu ve teorilerini sürdürdüler. (Morquis, Puysegur, Recamier, Cloquet, Petetine, Deleuze vb.)

Birçok insan suni uyurgezedik ve manyetizma üzerine kitap yazdı ve araştırmalar yaptı.

1825'te Fransız Tıp Akademisi konuyu tekrar ele aldı ve daha ön­

ce Mesmer aleyhine verilmiş kararın iptaline karar verdiler. Böylece Mesmer aklandı ve manyetik tesirlerin vadığı kabul edildi.

Bu dönemde suni uyurgezerlikle yapılmış binlerce ameliyat vardır. Elliotson ve ondan etkilenen Essdail bu çalışmaları ger­

çekleştirmiştir.

Yine aynı dönemde bu gerçekliği ve fenomenlen sahne göste-nlerinde kullanan insanlar da ortaya çıkmıştır. Bunlardan bin de ünlü Lafontaine'in dedesi Manyetizör Charles Lafontaine'dir.

Mesmer sonrası dönemde önemli isimlerden biri de hipnozun isim babası olan Dr. James Braid'dir. Braid Lafontain'i bir sahne gösterisi sırasında izler ve kişinin gözlerinin sabitlendiğini görür.

Kendi kendine bu suni uyurgezerlik durumunun nasıl olabilece­

ğini sorar ve bunun ancak gözlen yormakla mümkün olabilece­

ğine karar verir.

Yakınları üzerinde yaptığı denemelerde, sujenin (hipnoz uy­

gulaması yapılan kİşİ) gözlerini parlak bir cisme sabitlemesini is­

ter. Uzun bir bekleyişten ve birçok denemeden sonra, gösteride gördüğü sonucu almaya başlar. Bu duruma da Yunan tanrısı

"Hypnose"in adından yola çıkarak Hypnosis (Hipnoz) adını verir.

Böylece bu gizemli ruh haline yeni ve yanlış bir isim daha ve­

rilmiş olur. O günden sonra, bugün de dahil olmak üzere "hip­

noz" olarak anılmaya başlayan bu durum Braid'in çalışmalarıyla hız kazanarak, yayılmaya devam eder.

Zaman zaman tökezleyen, unutulmaya yüz tutan,

zaman

za­

man da e! üstünde tutulup

bas

tsc] ödîlön

HJpnö2j

h&p ghl) ya da açık olarak vadığmı sürdürür

Braid'den sonra Charcot İle hipnoz bir karanlık döneme daha girer. Çünkü bu ekol, hipnoz edilen kişilenn histenk olduğunu iddia ediyordu. Normal insanlann hipnoz edilemeyeceğini söy­

lüyordu.

Ama aynı dönemlerde Braid'in kitabını okuyan bir Fransız köy hekimi, Braid'in sabit bakışına, sözle telkini de ekler Yirmi sene boyunca bu yöntemlen kullanır ve başanlı tedaviler yapar.

Liebeault adlı bu hekimin yaptığı çalışmaları duyan ve onun bir şaHatan olduğunu düşünen Profesör Bernheim, bu durumdan son derece rahatsız olur ve onunla İlgİlİ bir yazı yazmaya karar verir. İlen görüşlü bİr bilim adamı olan Bernheim, yazısını yaz­

madan önce hipnozu kendisi gözlemlemeye ve olayların iç yü­

zünü görmeye karar verir. Fakat Liebeault'un çalışmalannı gör­

düğünde, tabiri caizse ava giderken avlanmış olur. Gördüğü yöntemden çok etkilenir ve aynı romanlarda olduğu gibi meşhur bir profesör, basit bİr köy hekimiyle çalışmaya karar verir Ve birlikte bu yöntemle 10.000'in üzerinde hastayı tedavi ederler

Bu muhteşem dönemden sonra hipnoz bir kez daha Freud ile rafa kaldınlır Başta Freud ve hipnoz ilişkisine detaylıca değin­

miştim. Sanınm şimdi zihninde parçalar yenne oturmaya başla­

dı. Cem.

Başansız bir hipnozcu olan dahi Freud, hipnozun kadennİ belider ve öldürdüğü cesedi kendi eliyle tarihin sayfalarına gö­

mer. Ta ki 2. Dünya Savaşı'nın sonunda, savaştan dönen canlı birer mermi gibi etrafta dolanmaya başlayan askerlere, tıp ne ya­

pacağını bilemeyip çaresizliğe düşünceye kadar

Bu çaresizlik gizemli iyileştirme metodunu tekrar canlandırdı.

2. Dünya Savaşı'ndan dönmüş nevrozlu hastalann, Freud'un ge­

liştirdiği psikanaliz .yöntemlen ile tedavisi çok uzun ve zordu.

Hipnoterapi daha hızlı, daha kesin sonuçlar almaya hazır bir as­

ker gibi, yenni aldı. Hemen arkasından hipnoz hakkında hızla ya­

zılar, makaleler, dergiler, kitaplar çıkmaya başladı.

Yüzyılımızda artık bütün dünya, hipnozun kullanım alanlan hakkında kanunlar koymuş, üniversitelerde kürsüler oluşturmuştur.

Ve nihayet bilimin üzerinde araştırmalar yaptığı ve söylemle-' nni hipnozdan yana kullanan birçok bilim adamının olduğu bir döneme gelmiş bulunmaktayız.

20. yüzyılda hipnoz konusunda ön plana çıkan 4 önemli isim vardır. Bunlar Emile Coue, Ester Brooks, Milton Erickson ve Dave Elman'dır. (Onlara 4E de diyebilirsin: Emile-Ester-Erickson-Elman)

Emile Coue; "Optimistik Oto Telkin" metodunun kurucusudur.

Onun oto telkin kalıbı olan; "her gün ve her şekilde, giderek daha iyi ve daha iyi olurum"un uygulamaları "Coueizm" ya da

"Coue Metodu" olarak bilinmektedir.

Erickson hipnoz üzerine dünyanın en büyük otoritesidir. 20.

yüzyılda konusuna ilişkin sahayı idare eden, elinde tutan önem­

li bir isimdir.

Hipnoz, Erickson'un da tanımladığı gibi, insanların potansi­

yellerini çelişkilerle uyandıran bir yol olup, uykulu hale getiren bir durum değildir.

Erickson sadece kabul edilmiş kurallar ve göreneklere dayalı kısa süreli bir hipnoz uygulamıştır. Fakat kendisine ait metotları, hipnozun kişiyi kendinden geçirmeden tedavi odaklı olarak bili­

nen informal kullanımına yöneliktir.

Klasik hipnoz otoriter ve doğrudan ifadeler içerdiği için sık­

lıkla sujede dirence neden olabilirken, "Erlcksonian Hipnoz" izin verici, dolaylı ve yumuşaktır.

Örneğin klasik hipnozda "şimdi transa giriyorsun" gibi bir ka­

lıp kullanılırken, Eriksonian hipnozda daha çok "transa nasıl gi­

receğini rahatça öğrenebilirsin" gibi bir kalıp kullanır. Bu yolla

hipnotist sujeye tell<inleri en raliat hissettiği şel<ilde, l<endi nt-mindû ve yar:irkmın farkmda ökmk alma samı tmır. Süje 5ce-leye getirilmediğini bilir, dönüşümüne tam anlamıyla katılır ve tüm süreci sahiplenir.

Enckson'a göre bilinçli olarak bilinçaltına talimat vermek mümkün değildir ve otoriter telkinler büyük olasılıkla dirençle karşılaşacaktır Bilinçaltı açıklıklara, fırsatlara, metafodara, sem­

bollere ve çelişkilere tepki venr. Etkili bir telkin, yaratıcılık ve

"ustalıklı muğlaklık" içermelidir Sujeye boşlukları kendi bilin­

çaltı algılayışı ile doldurmasına imkan vermelidir Becerikli bir hipnoterapist, bu boşlukları bireysel olarak sujeye en uygun şe­

kilde ve arzulanan değişimi en çok sağlayabilecek bir yolla ya­

pılandırır

Ester Brooks'un tarzı çok otoriterdir Emir cümlelen kullanır Ama bazı kimselerde onun yönteminin hakikaten çok işe yaradığını görü­

rüz. Özellikle emir almaya çok alışmış kişilerde, örneğin askerlerde.

Ester Brooks'un yöntemi daha hızlı sonuç vermektedir

Elman İse Enckson ve Ester tarzının sentezlendiği bir tarza sa­

hiptir ve bu sentezle gerçekten etkili bir yöntem ortaya koymayı başarmışhr.

Hipnozun tanhini mümkün olan en kısa ve öz haliyle aktar­

maya çalıştım, Cem. Daha derinlemesine İncelemeye kalkarsak, bu konuda en az 500 sayfalık bir kitap yazılabileceğinden emin olabilirsin.

Ama çok fazla detaya ginp, seni teoride boğmak istemiyo­

rum. Şu an bu kadarını bilmen senin İçin yeterli.

Son olarak değinmek istediğim bir konu var Genel olarak hipnozun tarihini değerlendirdiğinde, fark edeceksin ki her hip­

noterapist, hipnoz dünyasına kendinden bir şeyler katmıştır Ya­

ni hipnoz uygulamasında sabit tek bir kalıp yoktur. Günümüzde hipnoterapistler de kendilerine en yakın bulduklan akımları kul-lanmaktadıdar. Kimisi Enckson'un yöntemlenni, kimisi Ester

1 02 Zeynep Müge Kosoroğiu-Büieni Şenyürek

Brooks'u, kimisi de Elman'ı kullanmaktadır. Bazı hipnoterapist-ler de çalışacakları kişinin yapısına göre, hangisinin uygun oldu­

ğunu düşünüyoHarsa o yöntemi kullanacak kadar esnek davra-nabilmektedider.

Ama hangi üstadın yöntemini tercih ediyor olurlarsa olsunlar, hipnoterapistlerin o yöntem için kendi kişilik ve düşünce yapıla­

rına uygun ilaveler ve değişimler yaptığını görürsün. Bu da şunu ortaya koymaktadır ki; hipnoz bir bilim olduğu kadar bir sanat­

tır da. Çünkü hipnoz uygulaması sırasında en temel etken uygu­

lanacak kişi (süje) ile hipnoterapistin uyumudur. Süjeye en uygun yöntemi belirlemek ve içeriği dizayn etmek hipnoterapistin sanat­

sal becerisine ve tecrübesine bağlıdır. Ancak bu yöntem aynı za­

manda hipnoterapistin rahatlıkla ve uyumu yakalayarak kullana­

bileceği bir yapıya da sahip olmalıdır. Hipnoterapistin rahatlıkla kullandığı ama süjeye uygun olmayan ya da süjeye uygun ama hipnoterapist için rahat olmayan bir yöntem uygulanması halin­

de, beklenen sonuç elde edilemeyecektir.

Sana bu önemli bilgiyi vermemin sebebi, yazışmalarımız son-landığında bir hipnoterapist olacağın ve bunları bilerek hareket etmen gerektiği için değil elbette ki. Hipnoterapist olup başkala­

rına uygulama yapabilmek için daha çok fırın ekmek yemen ge­

rekecek.

Ama bu bilgi senin için çok değerli, çünkü sana kendi kendi­

ne uygulaman için öğreteceğim yöntemlerde ufak değişiklikler yapabilirsin. Bazı yeder seni çekmiyor ya da itiyorsa, kendine daha uygun gelen şekil, olay ya da bir yapı ekleyebilirsin. Bu, yapacağın çalışmanın etkisini daha da güçlendirecektir.

Evet Cem, anlaşmamızı biliyorsun. Derslerini düzenli takip edip, dinlemeye ve her gün bir saat ders çalışmaya devam edecek­

sin. Sana yine 3 gün boyunca yazmayacağım. Bir süre, verdiğin söz için tek başına mücadele etmeni İstiyorum. Buna uyarsan, sa­

na bir sonraki mailimde hipnozun faydalarını ve hangi alanlarda

kullanabileceğini anlatacağım. Böylece sen de sorun yaşadığın noktalann dahd çok Mm \wacak ve bu 5orut]{m cijma/f f'çf'n Ivpnozdan yardım almaya başlayabileceksin.

Görüşmek üzere, doğru seçimlerin aydınlığı seninle olsun..."

C e m tuiıaf bir d u y g u y a kapılmıştı. K e n d i n i bİr saat ö n c e s i n d e ­ ki C e m gibi h i s s e t m i y o r d u . S a n k i i ç i n d e bir şeyler d e ğ i ş m i ş , bir­

k a ç y a ş b ü y ü m ü ş t ü .

D a h a s a k i n , d a h a o l g u n , d a h a kararlı bir ruh hali i ç i n d e y d i . Z i h n i n d e n o g ü n e kadar yaptığı şeyler g e ç i y o r v e bunları dışarı­

d a n , objektif bir g ö z l e m c i gibi d e ğ e r l e n d i r d i ğ i n d e , n e kadar ç o ­ c u k ç a , hatta b e n c i l c e o l d u ğ u n u ilk defa fark e d i y o r d u .

Z a t e n G i z e m l i H i p n o z c u ile y a z ı ş m a y a başladığı y a k l a ş ı k bir haftadır h a y a t a karşı duyarlılığı artmış g i b i y d i . İ n s a n l a r ı n s ö z c ü k ­ lerinin ö t e s i n d e y a t a n a n l a m l a r a u l a ş a b i l i y o r d u . B i r bakıştaki, bir g ü l ü m s e y i ş t e k i y a d a y a p ı l a n b e l l i belirsiz bir hareketteki a n l a m ­ ları y a k a l a y a b i l i y o r v e y o r u m l a y a b i l i y o r d u . G e ç m i ş t e y a ş a d ı k l a ­ rını d a h a m a n u k l ı v e ders ç ı k a r m a s ı n ı s a ğ l a y a c a k y e p y e n i bir a ç ı d a n d e ğ e r l e n d i r e b i l i y o r d u . K e n d i s i n i h i ç y a p m a d ı ğ ı k a d a r ç o k s o r g u l u y o r v e hatalarını b u l m a y ı b a ş a r a b i l i y o r d u . O y s a bir hafta ö n c e s i n d e b u tarz ş e y l e r i n asla farkına v a r m a z , v a r a c a k g i ­ bi olsa b i l e u m u r s a m a z d ı .

H e r k e s i n h a y a t ı n d a bir çağrı v a r d ı r . B u b a z e n bir k e l i m e , b a ­ z e n bir g ü l ü m s e m e , b a z e n bir kitap, b a z e n d e bir m a i l d i r . M a ­ alesef b a z e n d e bir hastalık, bİr kaza y a d a bir kayıptır. H e r k e s h a y a t ı n m bir ânında b u ç a ğ r ı i l e karşılaşır v e o n a k u l a k v e r i r s e hayatı değişir. İşte C e m b u ç a ğ r ı y ı a l m ı ş t ı .

" A m m a d a y ü z e y s e l b a k ı y o r m u ş u m h a y a t a " d i y e d ü ş ü n d ü . P e k i a m a n e o l m u ş t u ? H e n ü z k e n d i n e bir h i p n o z u y g u l a m a s ı b i ­ le y a p m a m ı ş k e n , nasıl o l u y o r d u d a b u f a r k ı n d a l ı ğ a u l a ş a b i l i y o r ­ d u ? " E r d i m m i a c a b a ? " d i y e şaşkınlıkla karışık a l a y c ı bir i f a d e y l e s ö y l e n d i .

B u k o n u ü z e r i n e d a h a ç o k yoğunlaştı v e G i z e m l i H i p n o z ­ c u ' d a n g e l e n ilk m a i l i aldığı o g ü n d e n b u g ü n e kadar y a ş a d ı k l a ­ rını z i h n i n d e baştan s o n a tek tek i n c e l e d i . S o n u n d a bir c e v a p b u l m a y ı başardı.

Evet, h e n ü z h i p n o z y a p m a m ı ş t ı . H i p n o z h a k k m d a g e n e l a m a o n u şaşırtan b i r ç o k bilgi e d i n m i ş t i . B u n l a r s a d e c e teori gibi g ö ­ rünseler d e başta ç o c u k ç a bir m e r a k l a yaklaştığı bir k o n u n u n d e ­ rin v e b ü y ü l e y i c i g e r ç e k l e r i y l e y ü z l e ş m e s i o n u n d ü ş ü n c e y a p ı s ı ­ nı etkilemişti.

H i p n o z a farklı bir a ç ı d a n b a k m a s ı v e h a y a t ı n d a ilk defa bir k o n u y a o y u n gibi değil d e c i d d i y e t l e b a ğ l a n m a s ı , o n u d a h a d e ­ rin d ü ş ü n c e l e r e itmişti.

D a h a ç o k d ü ş ü n m e y e b a ş l a m ı ş , d ü ş ü n d ü k ç e o g ü n e k a d a r dikkat etmediği b i r ç o k şeyi fark e d e r o l m u ş t u . H e r fark ettiği y e ­ ni bir şeyse, o n u k e n d i n i s o r g u l a m a y a y ö n l e n d i r m i ş t i .

B u s o r g u l a m a l a r d a k e n d i s i y l e ilgili g e r ç e k l e r l e y ü z l e ş m e s i n i sağlamıştı. K e n d i y l e y ü z l e ş t i k ç e y a p t ı k l a r ı n a verdiği a n l a m l a r d e ğ i ş m i ş , bu d e ğ i ş i m h a y a t ı n a y a n s ı m ı ş t ı . K a f a s ı n a göre t a k ı l m a ­ yı bırakıp h a r e k e t l e r i n i , yaptıklarını d e ğ e r l e n d i r m e s i , kendi iç d ü n y a s ı n ı d a h a y a k ı n d a n görmesini s a ğ l a m ı ş , bu d a C e m ' i d u ­ yarlı h a l e getirmişti.

S a h i p o l d u ğ u bu d u y a r l ı l ı k , ç e v r e s i n d e o l u p bitenleri d a h a g e r ç e k ç i v e o l g u n bir p e n c e r e d e n görmesini sağlamıştı. B u p e n ­ c e r e d e n baktığında farkına vardığı y e n i l i k l e r , o n u n iç d ü n y a s ı n ­ da y e n i bir d ü ş ü n c e y e y e l k e n a ç m ı ş v e y a ş a d ı ğ ı bu süreç başa sararak bir d ö n g ü h a l i n i almıştı.

T ü m bunlar s a d e c e bir başlangıçtı a m a başlangıcın bile bu ka­

dar hızlı ilerlemesindeki e n b ü y ü k faktör d e G i z e m l i H i p n o z ­ c u ' n u n varlığı idi. B i r a n d a ortaya ç ı k a n v e bilimkurgusal bir a ç ı k ­ l a m a n ı n dışında hiçbir mantıklı a ç ı k l a m a y l a v a r l ı ğ ı n a a n l a m v e ­ r i l e m e y e n bu g i z e m l i a d a m , o n u n h a y a t ı n ı n bir parçası o l m u ş t u .

O n u n bir türlü ç ö z e m e d i ğ i g i z e m i ise, C e m ' i n o r m a l d e o l a c a ­