• Sonuç bulunamadı

l a r ı n a e n g e l olinaya çalışması güzel b i r ş e y d i a m a t a r z ı r a h a t s ı z e d i c i y d i . Bir dostu korur gibi d a v r a n m a m ı ş t ı . S a d e c e ö n e m s i z bir vaHıkla u ğ r a ş m a y a d e ğ m e z g i b i l e n n d e n bir havası v a r d ı .

A c a b a K a a n g e r ç e k t e n b ö y l e mi h i s s e d i y o r d u , y o k s a M e t i n ' i n k e n d i s i n e c e p h e a l m a m a s ı i ç i n m i b u ş e k i l d e d a v r a n m ı ş t ı ? B e l k i d e ikisinden d e b i r a z v a r d ı .

S o n u ç t a C e m , K a a n ile ilişkisini d e z a m a n a b ı r a k m a y a karar v e r m i ş t i . Eğer k ü ç ü k y a ş t a n beri k u r d u k l a r ı b a ğ , g e r ç e k bir dost-luksa, e n i n d e s o n u n d a y i n e bir a r a y a gelirlerdi. A m a şu a n b u n u y a p m a k i ç i n d o ğ r u bir z a m a n d e ğ i l d i . Ç ü n k ü K a a n , h â l â M e ­ t i n ' i n etkisi a l t ı n d a y d ı .

Y i n e d e K a a n a d ı n a C e m ' i n i ç i n d e bir ü m i t filizlenmişti. K a a n hâlâ M e t i n ile o l m a y ı tercih etse d e eskisi gibi o n u n u y d u s u o l ­ m a k t a n ç ı k m ı ş v e o n a yeri g e l d i ğ i n d e ç ı k ı ş a b i l i y o r d u . B u g e l e ­ c e k t e y e n i d e n bir a r a y a g e l e b i l e c e k l e r i n e dair bir işaret o l a b i l i r d i .

Z i l i n ç a l m a s ı y l a , d ü ş ü n c e l e r i n d e n sıyrıldı v e d e r s e g i r m e k ü z e r e sınıfın y o l u n tuttu.

O g ü n v e diğer g ü n l e r C e m ' i n h a y a t ı n d a sarsıcı y e n i bir o l a y y a ş a n m a d ı . B i r hafta b o y u n c a derslerini d ü z e n l i o l a r a k t a k i p et­

ti. H e r g ü n iki saat ders ç a l ı ş t ı . D e r s h a n e d e y i n e O k a n ile z o r k o ­ nuları birlikte çalıştılar. H e r derste ö ğ r e t m e n i n e iki soru y ö n l e n ­ d i r d i . A s l ı n d a o haftanın e n ilginç o l a y ı b u s a y ı l a b i l i r d i . Ç ü n k ü h e m ö ğ r e t m e n l e r , h e m d e sınıftakiler b ü y ü k şok g e ç i r m i ş l e r d i .

C e m s a d e c e soru sormakla kalmıyor, gayet mantıklı sorular so­

ruyordu. M e r m i M e l a h a t bir k a ç kez b u İşin C e m ' i n y e n i o y u n l a ­ rından biri o l d u ğ u n d a n şüphelenmiş d e olsa, C e m ' i n y ü z ü n d e k i ciddi ifade bu kuşkusunu dile getirmesine engel olmuştu.

H e r k e s b u d u r u m a şaşırmış o l s a d a k i m s e C e m ' i n y ü z ü n e karşı bir ş e y s ö y l e m e y e c e s a r e t e d e m e m i ş t i . M u t l a k a a r k a s ı n d a n

konuşmuşlardı. Kimisi alay etmiş, kimisi takdir etmişti. A m a C e m b u n l a n n hiçbirine şahit o l m a m ı ş t ı . " G ö z g ö r m e y i n c e , gönül katla­

nır" misali. C e m d e hiç itirazsız bu d u r u m u kabullenmiş v e d u y m a ­ dığı sürece hakkında n e konuştuklarına aldırmamıştı.

P a z a r g ü n ü g e l d i ğ i n d e müthiş bir beklenti v e h e y e c a n d u y g u ­ suyla yataktan fırladı. B u g ü n k e n d i n e h i p n o z y a p m a y ı ö ğ r e n e ­ cekti !

B ü t ü n g ü n b u d u y g u , enerjisini e n üst s e v i y e d e tutmasını s a ğ ­ l a d ı . Hatta O k a n ' l a ders ç a l ı ş ı r l a r k e n , bir k a ç kez sabırsızlıkla k ı ­ p ı r d a n m ı ş , O k a n d a " N e o l d u s a n a b u g ü n , y e r i n d e d u r a m ı y o r ­ sun?" d i y e o n u u y a r m a k z o r u n d a kalmıştı.

A k ş a m e v e v a r d ı ğ ı n d a h ı z l a y e m e ğ i n i y i y i p , o d a s ı n a ç e k i l d i . İki saat, söz verdiği gibi ders ç a l ı ş t ı .

D e r s ç a l ı ş ı r k e n bir kuşku sürekli içini k e m i r m i ş t İ . " Y a G i z e m ­ li H i p n o z c u ' d a n mail g e l m e m i ş s e ? Y a a s l ı n d a iyi biri değilse v e o n u n l a bir o y u n c a k gibi o y n u y o r s a ? " B u kuşkusuna r a ğ m e n bir şeyi d a h a fark etti. B ö y l e b i l e o l s a , o başladığı İşe d e v a m e d e c e k ­ ti. Evet, ç o k ü z ü l ü r v e h a y a l kırıklığına uğrardı. A m a b u bile ar­

tık o n u y o l u n d a n d ö n d ü r e m e z d i . B u cesareti hissediyor o l m a s ı , o n u ç o k m u t l u etti. K a r a r ı n a n e kadar y ü r e ğ i n d e n b a ğ l a n d ı ğ ı n ı bir k e z d a h a a n l a d ı .

A m a kuşkusu boşa çıktı. Ç a l ı ş m a s ı t a m a m l a n d ı ğ ı n d a , ilk iş m a i l i n i kontrol etti v e t ü m hafta h e y e c a n l a beklediği c e v a b ı n geldiğini g ö r d ü :

"Merhaba Cem;

Bir hafta aynlıl<tan sonra, tel<rar birlil<teyiz. İçin rahat olsun.

Seninle oynamıyorum. Ama söz verdiğim halde, günlerce seni yalnız bıraktığım için kuşku duymakta haklısın. Umarım benzer bir olayı tekrar yaşamak zorunda kalmayız.

Hipnozun ne olduğunu artık biliyorsun. Kısaca hatırlatacak olursam; hipnoz; tüm fonksiyonların çalıştığı, bilincin açık olduğu

bir iyonumda; ((esİndkle uyku ha(i olmadan; İstekle elde edilen bir konsantrasyondur. N}pn02Ur) f/5nî

iJm)İİkf&rİnİ hafİf

TrBUS-Ol'lSi

Trans-Derin Trans olmak üzere üçe ayırabiliriz:

Hafif Trans hipnozun başlangıcında görülür. Hafif bir gevşe­

me, hafif bir sersemlik halidir. Kişinin gözlen kapandığı halde göz kapaklarında titremeler olabilir. Kol ve bacaklarda hafif bir

ağıdaşma, fizyolojik faaliyetlerde yavaşlama görülür. Telkine yatkınlık minimum düzeydedir. Bu aslında her insanın gün için­

de sık sık yaşadığı bir durumdur.

Mesela bazen televizyon seyrederken babana bir şey söylü­

yorsun ama o seni duymuyor. İçten içe sana aldırmıyor diye ona kızsan da aslında o hafif trans durumunda olduğu için gerçekten de senin söylediklerinin farkında değil. Benzer bir sıkıntıyı sen bilgisayar oyunu oynarken, annen seninle yaşıyor.

Aynı şekilde bazen insanlar arabayla ya da yürüyerek bİr ye­

re giderlerken, gidecekleri yere vardıklarında yol buyunca neler yaptıklarının, nerelerden geçtiklennin tam da bilincinde olma­

dan ilerlediklerini fark ederler. Derin düşüncelere dalmışlardır ve yol boyunca zihinlen başka yerde olduğundan, yola çıkışla­

rıyla, varışları arasında olanlar çok da net değildir.

Sen de benzer bİr şeyi Bade'yi düşünürken yaşıyorsun. Onun­

la ilgili düşüncelere daldığında, dış dünyadan uzaklaşıyorsun.

İnsanlar resim, müzik, bilgisayar, kitap, televizyon, ders, mes­

lekleri ile ilgili bir iş, proje gibi herhangi bir şeye odaklandıkla­

rında, aslında hafif trans düzeyindedirler. Yani bir insan günde defalarca hafif trans düzeyinde hipnoza girer ve çıkar. Çünkü hipnoz için de en gerekli şartlardan bin odakianabilmektir.

Odaklanma gücü kişinin gireceği transın düzeyini belirler. Dola­

yısıyla günlük yaşamımızda konsantrasyonumuzun yoğun oldu­

ğu işlerle meşgulken, aslında hipnozdayızdır.

Orta transta hipnoz hali oldukça belirgindir. Duygular hip­

nozun bu safhasında kesinlik kazanır. Gözler iyice ağıdaşmış

ve titremeler kaybolmuştur. Vücut iyice ağırlaşır, fizyolojik faaliyet­

ler yavaşlar. Bedende bir uyuşukluk ve hareketsizlik hissi oluşur.

Venlen telkinlere yatkınlık düzeyi yetedi ölçüdedir. Günlük yaşa­

nan hafif transtan daha yoğun bir durum söz konusudur.

Derin transta, trans hali bozulmaksızın kişi gözlerini açabilir.

Bakışları donuktur. Vücut tamamen uyuşmuştun Bedenin uzuv­

ları katatonik hale gelmiştir, (hareket edemez.) Bu aşamada dün­

yaya gelişten bugüne kadar yaşanmış herhangi bir anıyı hatırla­

ma, sana daha önce bahsettiğim; bir rakamı unutturmak, çılgın­

ca şarkı söyletmek gibi çeşitli şovlar ve çalışmalar rahatlıkla ya­

pılabilir. Hatta telkinlerle soğan soyduğuna inandırılıp gözleri­

nin ve burnunun akmasından, kola içtiğine inandırılıp tuzlu çay içmesinden tut da koluna soğuk su döküp sıcak su olduğu söy­

lenerek teninin yanmış gibi kızarmasına kadar birçok olay ger­

çekleştirilebilir.

Ancak bu aşamada her zaman hatırlaman gereken iki şey var Binncisİ kişinin bilinçaltı onu koruma görevinden hiç bir trans dü­

zeyinde vazgeçmez. Dolayısıyla daha önce sık stk soğan soymuş ve gözlen akmış binne, soğan soyduğu telkinini venp aynı şeyi ya­

şamasını sağlayabilirsin. Ama 'git kendini bir arabanın önüne at' dediğinde, bunu yapmayacaktır. Soğuk su döküp sıcak olduğuna inandırmak bazı kişilerde işe yarar, hazılannda yaramaz. Eğer kişi yanmaktan fazlasıyla korkuyorsa, bilinçaltı bu telkini almayacaktır Ama kişi hipnotiste çok fazla güveniyor ve acıya yönelik direnci ol­

duğuna inanıyorsa işe yarayabilir

İkincisi ise sıcak su örneğindeki gibi çalışmaların etik olma­

masıdır Uyguladığın kişi buna İzin verse bile, sen ona fayda sağ­

lamayacak bir şey yapması için onu hiç bir zaman yönlendirme-melİsin. Amacın her zaman ona yarar sağlayacak çalışmalar yapmak olmalı.

Eğer karşıdaki insan hipnoza inanmıyorsa ve inanması çalışma­

nın daha etkili olmasını sağlayacaksa, denn transta bir kolunu kısa

bir süre hareket ettirememesi, bir rakamı bir süreliğine unutması, kendi adını başka bir şey sanması gibi

çalınmalar yapabilir. Ama

buradaki amaç bile inanmasını sağlayarak, hipnozdan faydalana-bitmesidir. Buna daha önce kısaca değinmiştim hatırlarsan, bir da­

ha vurgulamam gerektiğini düşünüyorum.

Son olarak, sen şimdilik kendine hipnoz uygulayarak başlaya­

caksın. Başkalarına uygulama hevesine kapılma ihtimaline karşı­

lık sana bu uyanları yapıyorum. Daha derin çalışmalar ancak profesyonel olduğun zaman öğreneceğin ve yapabileceğin şey­

lerdir.

Kendi kendine yapacağın hipnoz çalışmalannda orta trans düzeyi senin için yeterlidir. Çok ağır bir vaka söz konusu olma­

dığı sürece, orta trans her türlü çalışma için uygun ve verimli bir düzeydir.

Hipnozun en iyi yaradanndan biri de telkinlere güç kazandır-masıdır. Bİr kişi kendine hipnoz uygulamadan da pozitif bir tel­

kini sürekli tekradayarak değişim sağlayabilir. Ama bu süreci uzatacakür. Hipnoz, telkinlerin gücüne güç katar ve daha kısa sürede, çok daha etkili olmalarını sağlar. Tabi ki telkinlerin kişi­

nin ihtiyaçlarına yönelik olması şartıyla! Bilinçaltına ters gelen bir telkin, hiç bir şekilde işe yaramayacaktır.

İnsanların yatkınlığına bağlı olarak girdiklen trans düzeyleri veginş hızları değişebilir. Ama neredeyse her insan, ilk deneme­

sinde olmasa bile, ikinci, üçüncü denemesinde mudaka orta trans düzeyine ulaşmayı başarır. Ayrıca bir kişi sürekli kendine trans uygularsa, bu onun yatkınlığını da arttırır ve her defasında çok daha kolay hipnotize olur.

Artık trans düzeyleri hakkında da detaylı bilgiye sahipsin ve kendine uygulamaya başlamak için hazırsın. Hipnozu; bilincini meşgul edip bilinçaltını ortaya çıkarmak suretiyle, bedenini ve zihnini rahatlatarak trans haline geçişi sağlayan indüksiyonlar ve telkinler yolunu izleyerek uygulayacaksın.

Indiksüyon trans halini ortaya çıkaran, derinleştiren ve telkin-lenn bilinçaltını etkilemesini sağlayan süreçtir. Telkinler indük-siyonun içine yedinlir ve bilinç meşgul iken, telkinler doğrudan bilinçaltına ulaşır.

Şimdi sana bilincini meşgul ederek, bedenini ve zihnini gev­

şeterek hipnoza geçmeni sağlayacak, içinde ders çalışırken zih­

ninin dağılmasını engellemeye, dikkat ve konsantrasyonunu art­

tırmaya yönelik telkinlenn yer aldığı ilk indüksiyonunu verece­

ğim. Sonra nasıl kullanacağını anlatacağım..."

"İşte b a ş l ı y o r u z " d i y e r e k h e y e c a n l a k ı p ı r d a n d ı . İnsanın bİr k o ­ n u d a e m e k v e r i p e m e ğ i n i n karşılığını a l d ı ğ ı n d a y a ş a d ı ğ ı , h i ç bir ş e y l e değeri ö l ç ü l e m e y e c e k o tatlı d u y g u y u . C e m h a y a t ı n d a ilk kez bu kadar y o ğ u n bir ş e k i l d e h i s s e d i y o r d u .

"Fazlasıyla hazır ve heyecanlı olduğunu hissediyorum. Bu du­

rumda lafı daha fazla uzatmadan başlıyorum. Aşağıdaki metin senin ilk hipnoz deneyimin olacak:

Şimdi hipnoz seansına başlıyorsun. Şu andan itibaren 'uyan' diyeceğim âna kadar daha çok.... ve daha çok rahadayacak ve kendine odaklanacaksın. Kendine verdiğin telkinler etkili olacak ve bu uyguladığın telkinler ile bilinçli olarak etkili olmasını iste­

diğin telkinler, etkisini gösterecek.

Gözledn kapalı ve kendini gitgide rahatlamış hissederken...

sana mutluluğu, huzuru, gevşekliği ve rahadığı yansıtan bir örtü düşünüyorsun... Bu örtü öyle bİr örtü ki senin için rahatlığı ifade eden o renkle bütünüyle kaplı... Ve bu örtü seni tamamen rahat­

latıp bilinçaltının denniiklenne ulaştırma yeteneğine sahip bir örtü...

Şimdi o örtü, sen gözlerin kapalı ve daha çok dennleşmeye hazırlanırken, ayaklanntn üzerine doğru kapanmaya başlıyor...

Ayaklarının üstünü örtmesiyle, ayak parmakların ve ayaklarındaki

bütün kas ve tendomlar daha çok... ve daha çok rahathyor... Bu

bölgedeki tüm gerginiikier öec/en/nc/en tikip gidiyor... Bütün ki5~

lannı gevşek ve serbest bırakıyorsun.

Şimdi örtü yukarıya doğru ilerlemeye devam ediyor ve dizleri­

ne doğru çıkıyor... Örtü İlerlerken, onun kapatmış olduğu her yer daha da gevşiyor ve örtü dizlenne ulaştığında, dizlerinden aşağısı­

na kadar olan her bir kas ve tendom tek tek rahatlıyor... daha çok rahatlıyor... çok daha rahatlıyor. İşte böyle, çok güzel!

Örtü şimdi yavaşça beline doğru hareket ediyor... Örtü yuka­

rı çıkarken her şey rahatlamış oluyor ve örtü beline ulaştığında, belinden aşağısındakİ tüm kaslar gitgide daha da gevşiyor... Kal-çalanndaki, karnının alt kısmındaki, bacaklarındaki, baldırların-daki ve ayaklarınbaldırların-daki tüm kaslar daha çok... ve daha çok rahat­

lamaya devam ediyor... Bu bölgelerdeki tüm gerginlikler bede­

ninden akıp gidiyor... Ve sen daha da rahadıyor ve derinleşiyor-sun. İşte böyle!

Örtü gitgide bedenini daha da rahatlatırken, zihnindeki tüm kaygılar da akıp gitmeye başlıyor... Eğer bir düşünce İstemeden aklına gelirse, seni rahatsız ederse sadece nazikçe onun gitmesi­

ne izin veriyorsun... Tek düşündüğün, derin bir rahatlama ve tüm gerginliğin bedeninden akıp gitmesi... Ve bedenindeki tüm kaslar daha çok ve daha çok rahadamaya devam ediyor... ve sen tadı bir uyuşukluk hissi yaşıyorsun... Uyumayacaksın ama son derece rahat ve kaygısızca kendi iç dünyanda geleceğin, mudu-luğun, sağlığın ve başarın için daha... ve daha derinlere doğru ilerleyeceksin.

Şimdi örtü yoluna devam ediyor. Giderek yukarılara doğru ilerliyor... Yavaşça ılık ve hoş bir duyguyla karnını sarıyor ve göğsüne ilerleyip omuzlarına geldiğinde duruyor... Karnındaki

ve sırtındaki tüm kasların tamamen ve tümüyle rahatlamasına izin veriyorsun... Rahatlama sanki tadı bir ılıklık duygusu gibi, örtünün kapladığı her yere yayılıyor... Bilinçaltın eşsiz mükem-melliğiyle sana eşlik ederken, göğsündeki ve kollarındaki kaslar

giderek dalıa çok... ve dalıa çok o tatlı uyuşukluk hissine kapılı­

yor... İşte böyle!

Biliyorsun ki gerçekten istersen hareket edebilirsin. Ama bu tadı uyuşukluk duygusu ve rahatlama hissiyle kendini çok daha rahat hissediyor., ve hareket etmek istemiyorsun... O dinlendi­

rici, huzudu ve hoş duruma daha denn... ve daha denn olarak süzülürken... sakin ve rahatsın.

Şimdi rahatlama duygusu ve ılıklık hissi bedeninde tatlı tatlı dolaşan örtüyle omuzlanna doğru çıkıyor.. Örtü orada kalıyor.

Ancak rahatlama hissi yavaşça boynuna doğru ilediyor... Boy­

nundaki tüm kaslar gevşemiş ve uyuşuk hale geliyor... Onlan zih­

ninin gözüyle görebiliyorsun. Daha gevşek..., daha rahat..., daha uyuşuk hale geliyodar Rahatlaman da daha denn... ve daha de-nnleşirken... tüm tasa ve kaygılann akıp gidiyor.. İşte böyle!

Şimdi örtü omuzlarından tüm rahatlığı bedenine yayarken..., onun yarattığı rahatlama duygusu ağzına ve çene kaslanna yayılı­

yor.. Dilin ağırlaşmış gibi ağzının içinde. Genime ya da kasılma ihtiyacı duymadan rahat rahat uzanıyor.. Ağzının içinde biraz da­

ha fazla tükürük olabilir ama çabucak gidecek... Ve omuzlarında duran örtünün yarattığı rahatlık duygusu, yanaklanna ve gözledne doğru yayılmaya devam ediyor... Ağzının çevresindeki tüm kasla-nn gevşeyip rahatlarken, yanaklakasla-nndaki ve gözlekasla-nnin çevresinde­

ki kaslan da tamamen gevşek bırakıyorsun... Her bir kas gitgide da­

ha da rahatlıyor., ve daha da dennleşiyorsun.

İstersen gözlenni açabilirsin ama açman gerekmiyorsa eğer, bu çok yorucu bir iş... Gözlenni açman çok çaba harcamanı ge­

rektiriyor... Daha den ne... ve daha da den ne hoşça iniyorsun.

Daha çok... ve daha çok rahatlıyorsun. Bu gevşeklik duygusu, al­

nındaki kaslara yayılırken, alnındaki tüm kaslar da daha çok... ve daha çok rahatlıyor Onlan gözünde canlandırabiliyorsun; sanki alnını saran lastikler gevşemiş ve yumuşamışlar... daha denn...

çok daha denn... daha çok rahatlıyorsun.

Ayak parmaklarının uçlarından kafanın tepesine kadar, tepe­

den tırnağa... daha derin... ve daha derin... daha <^ok... ve daha çok raliatlıyor. Derinleşiyorsun... İşte böyle, çok güzel!

Bilinçaltının olağanüstü dünyasına doğru daha da derinleşir­

ken, şimdi içinden 25'ten geriye doğru saymaya başlayacaksın...

Sayarken derinleşmeye, hoşça derin... ve daha derin bir rahatla­

maya doğru devam edeceksin... Bedenin tümüyle o tadı uyuşuk­

lukla kaplanacak ve tamamen rahadayacaksın... Ama aslında uyumayacaksın... Kendi hipnotik durumunun denn rahadaması-nın farkındalığına süzüleceksin....

O âna ulaştığında çok hoş, uykuya benzeyen bir durumda ola­

caksın... Buna rağmen düşüncelerini yönetebilecek ve eğer ihti­

yaç duyarsan hemen uyanabileceksin... Ama eğer gerçekten bu­

na ihtiyacın yoksa, kendini daha derin... ve daha derin bir rahat­

lamanın kollarına bırakacaksın.

Hayallerin, başarıların, geleceğin ve istediğin her şey için ken­

dini tamamen o rahadığın içine süzülürken bulacaksın... Şimdi içinden 25'ten geriye doğru saymaya başlıyorsun... Her bir rakam­

da daha çok... ve daha çok derinleşiyorsun... Daha uyuşmuş, daha uyuşmuş ama hâlâ uyanık olduğunu biliyorsun... Her bir rakamda sakince rahadıyor... ve gevşiyorsun. Sanki suyun üzerinde süzülü-yormuş gibi hafifliyorsun... Daha da gevşiyorsun... Yolun yansın­

dan fazlasını ilerledin, dennleşiyorsun.... çok rahat hissediyorsun...

daha çok ve daha çok derinleşiyorsun.

Giderek uyuşuyorsun... Derin ve sakin nefesler alıyorsun... ve aldığın her nefesle biraz daha rahadıyor... ve gevşiyorsun... Be­

denin kendini tamamen rahadamış ve gevşeklik duygusuna bıra­

kırken, zihnin gitgide daha çok ve daha çok derinleşirken...

bembeyaz bir odanın içinde olduğunu hayal ediyorsun... Bu odanın her duvarı öyle parlak, öyle güzel bir beyaz ki içindeki rahadığı ve dennliği daha da arttırıyor... Şimdi tavan da dahil ol­

mak üzere her bir duvara tek tek bak... Bu beyazlığın saflığını ve sonsuzluğunu içine çek...

Senin de üzennde beyaz bir giysi var; en az duvadar !<adar beyaz, saf ve padai<... O giysinin bedenine huzur verici yumu-şaldığını hisset... Ruhunu, bedenini, zihnini ve etrahnı saran bu beyazhğın huzur venci etl<isini hisset... Şimdi bu hiç görmediğin kadar beyaz ve rahatlatıcı odada karşı duvara doğru ilerlemeye başlıyorsun... Attığın her adımla bidikte bilinçaltının denniikle­

nne daha çok ulaşıyor., ve daha çok rahatlıyorsun... Adım ses-lenn seni takip ederken, karşı duvara ulaşıyorsun... Tam önünde bir kapı var; bugüne kadar hiç görmediğin kadar enteresan, de­

ğişik, çekici bir kapı... O kapıyı incele, her bir ayrıntısına kadar..

Bu kapıyı incelerken içinde bir merak duygusu uyanıyor.. Onun ardında ne gibi güzellikler olabileceğini merak ediyorsun. "Seni nasıl bir sürpriz bekliyor?"... Bu merak duygusuyla elini kaldırı­

yor ve kapıya dokunuyorsun... Ona dokunduğunda bedenine büyüleyici bir his yayılıyor. ...Yavaşça kapıyı ittiriyorsun. Kapı, ardına kadar açılıyor ve aşağı doğru uzanan basamaklar olduğu­

nu görüyorsun... O basamaklann ötesinde yatan dünyaya karşı bedenini yepyeni bir merak duygusu sarıyor... Bu merak duygu­

suyla birlikte daha da dennleşiyorsun... çok daha denn.

Zihninin bir parçasını o bembeyaz odada huzur venci beyaz­

lığın içinde bırakarak... bir başka parçasıyla basamaklardan aşa­

ğı inmeye başlıyorsun... Ve indiğin her basamakla birlikte bilin­

çaltının olağanüstü gücü sana eşlik ediyor... Ve sen gitgide daha da dennleşiyorsun... Onuncu basamak... dokuzuncu basamak...

sekizinci basamak... İşte böyle, çok güzel!... Her bir basamağa indikçe daha da gevşiyor ve rahatlıyorsun... Yedinci basamak...

altıncı basamak... Attığın her adımla bilinçaltının eşsiz dünyasına daha da yaklaştığını hissediyorsun... Beşinci basamak. Daha da aşağıya doğru dennleşmeye devam ediyorsun... Dördüncü basa­

mak... üçüncü basamak... ikinci basamak... birinci basamak...

Artık yerde duruyorsun. Ayaklannın altında ılık kum tanelen-ni Hissediyorsun... Başını kaldırdığında tam önünde akın sarısı, pırıl pınl kumları olan bir kumsalın uzandığını görüyorsun...

Kumsalın ötesinde açık mavi suları olan sonsuz bir okyanus uza­

nım... B3$ını ksidır mnsmsvigökyüzüne bak... Orda dans

eijer-cesınG uçan martıları seyret.... denizin taze kolcusunu ciğerleri­

ne çek...

O anndırıcı nefesle denizin havası ciğerlerine dolarken, kum­

salla okyanusun kucaklaştığı noktaya doğru yürümeye başlıyor­

sun... Attığın her adımla birlikte ardında ayak izlenni bırakıyor­

sun.... Güneş tatlı tadı enseni ısıtırken, denizin dalgalarının kum­

sala vurduğu noktaya ulaşıyorsun... Bembeyaz köpüklenn kum­

salda dans edişini seyret... dalgaların bir ileri bir gen çekilip tek­

rar ve tekrar kumsalla buluşmasını seyret... Dalgalar bir ileri bir geri, bir ileri bir geri dans ederken... okyanusun gökyüzüyle bu­

luştuğu ufku seyretmeye başlıyorsun...

Bu okyanus, sonsuz yaşam ve bilinçaltının sınırsızlığını anla­

tıyor... Ve sen ufku seyrederken, martı lan n sesleri kulağına ça­

lınmaya devam ediyor... Onlann yemek için aldanndaki denize dalmalannı seyret... Gökyüzüne dönerken ettikleri sohbeti din­

le... doğanın tüm sesini dinle... Dalgalann sesi, kuşlann sesi, tat­

lı tatlı esen rüzgarın sesi... Ve doğanın şarkısını dinlerken mas­

mavi gökyüzüyle masmavi okyanusun birleştiği ufku seyretmeye devam et... İşte böyle çok güzel!

Güneşin ışıklan bedenini sarıp seni daha da rahadatırken, ufukta çok parlak bir ışığın belirdiğini görüyorsun... O kadar par­

lak, o kadar denn ki göztenni ondan alamıyorsun... Ve bu ışık ufuktan süzülerek sana doğru gelmeye başlıyor... Süzülüyor, sü­

zülüyor... süzüldükçe sana daha da yaklaşıyor... Sana yaklaştık­

ça içini bir beklenti ve umut duygusu kaplıyor... Nur gibi bir ışık­

la dolmuş, bir ışık topu adeta... Süzülerek sana gelmeye devam ediyor...Sen tüm seslen dinleyip ayaklarının altındaki kumsalı hissederken... ve güneşin yumuşacık sıcaklığı enseni okşarken, o ışık topunun süzülerek sana doğru gelmesini izlemeye devam ediyorsun... Ve okyanusun üzerinden süzülerek geldiğinde tam

senin önünde duruyor... O padal<, iıuzur venci ve değiştirici ışınlan bedenine yaklaştığında... müthiş bir gücün içini kapladı­

ğını hissediyorsun... Ve içinden bir adım atıp o ışıklarla bütün­

leşmek için dayanılmaz bir istek duyuyorsun... Bu istek, seni bi­

linçaltının daha da denniiklenne götürürken... bir adım atıyor ve ışık topunun içine giriyorsun... O el değmemiş saf, nur gibi par­

lak ışıklar tüm bedenini sararken, bilinçaltın eşsiz mükemmelli-ğiyle sana eşlik ediyor... İşte böyle çok güzel!

Orda ışıklar tüm bedenini kaplayıp senin tüm kaynaklannı harekete geçirirken, ders çalıştığın anları hatırlıyorsun... Ders ça­

Orda ışıklar tüm bedenini kaplayıp senin tüm kaynaklannı harekete geçirirken, ders çalıştığın anları hatırlıyorsun... Ders ça­