• Sonuç bulunamadı

Eğitim- öğretim çocuğun yaşamını yapılandırır, şekillendirir. Eğitim-öğretim süreci düzensizlik, belirsizlik, kargaşaya karşın; düzenli, sistemli, durağan ve güvenli yapısıyla çocuktaki travmatik etkileri azaltır ve bulunduğu topluma uyum sağlamasını kolaylaştırır. Bu da bireyin geleceğe güvenle bakmasını sağlar (Mosselson, 2006; Sabah, 2007; Keating ve Ellis, 2007; Oikonomidoy, 2010).

Türkiye’de eğitimden yoksun kalan kesimin başında mevsimlik gezici tarım işçisi öğrenciler gelmektedir.

Çok küçük yaşlarda çalışma hayatına katılan çocuklar, gelecekte rahat ve huzurlu bir hayat sürebilmek için alacağı temel eğitim ve öğretimden yoksun kalmaktadır (Şahinli ve Şahbaz, 2013). Çocuk işçiliğinin çocuğa en büyük zararı eğitim hakkından yoksun kalmasıdır. Eğitimini tamamlayamadığı için bu yolla bir statü elde edemeyen çocuğun bu kısır döngüden kurtulup kendini gerçekleştirme olasılığı çok düşüktür. Bu kısır döngüden kurtulamadığı için de bu döngüye ayak uydurarak devam ettirmekten başka şansı kalmayacaktır (Avşar ve Öğütoğulları, 2012).

Çocuk yaşta ağır sorumluluklar yüklenen ve aile takibinden uzaklaşan bu bireylerin kötü alışkanlıklara bulaşma, manevi değerlerden uzaklaşma, istismara maruz kalma, kötü insanlarla karşılaşma ihtimalleri çok yüksektir. Çocuk işçiliğine maruz kalan çocuklar, okul hayatlarında başarılı olma ve toplumda iyi bir statüye sahip olma şansını da küçük yaşta kaybetmiş olurlar (Budak, 2013). Mevsimlik gezici tarım işçisi öğrencilerin okuldan uzun süre ayrı kalması okula yabancılaşmalarına neden olmakta ve eğitim yönetimi kademesindeki yöneticileri etkilemektedir.

2.9.1. Mevsimlik Gezici Tarım İşçisi Öğrencilerin Okula Yabancılaşması

Eğitimde yabancılaşma; bireylerin bilgiden, öğrenmeden, öğrenmeyle ilgili süreçlerden soğuması, uzaklaşması, bu süreçlerin giderek bireylere anlamsız gelmesi, öğrenmeye ve öğretmeye ilginin azalması, eğitimin giderek sıkıcı, monoton ve zevksiz bir etkinlik haline gelmesi gibi farklı durum ve süreçleri içerir (Sidorkin, 2004).

Eğitimde yabancılaşma, bireyin okulda ayrımcılığa tabi tutulduğunu, bu yüzden de okuldaki çevreye yabancılık hissetmesi anlamına da gelmektedir (Tsui, Velasco ve Wu, 2004, Calabrese ve Raymond, 2001). Okula yabancılaşan öğrenci öğrenme konusunda istekli olmamakta ve potansiyelini gerçekleştirmek için çaba göstermemektedir (Tucker, 1989).

Mevsimlik gezici tarım işçileri ekonomik sebeplerden dolayı yılın uzun bir zamanını bulundukları yerlerden başka yerlerde geçirmektedir. Bu durum tarım işçisi ailelerin öğrenim çağındaki çocuklarını da etkilemektedir. Öğrenim çağındaki çocuklar aileleriyle birlikte tarım işçiliğine gittiği için hem gittiği yerde okula yabancılaşıyor hem de ikamet ettiği yere döndüğünde okuluna aidiyet hissetmemektedir. Bu durum eğitimde hedeflenen başarıya ulaşmanın önünde büyük bir engel olarak görülmektedir.

2.9.2. Eğitim Yönetimi ve Devamsız Olan Öğrencilerin Eğitim Yöneticilerine Etkileri

Eğitim bir ülkenin gelişme ve kalkınmasında önemli bir yere sahiptir. Eğitim politikalarının oluşturulması, eğitim planını yapılması gibi eğitim niteliğinin yapı taşlarının belirlenmesinde üst düzey yöneticilerin rolü büyüktür. Yöneticilerin eğitim örgütünün amaçlarını tam olarak gerçekleştirebilmeleri onların yeterliliği ile ilgilidir.

Çünkü yetersiz bir yönetici en iyi eğitim modelini bile doğru şekilde uygulayamayabilir (Bursalıoğlu, 1991).

Yönetim, örgütü amaçlarına ulaştırabilmek için eldeki insan ve madde kaynağının etkili biçimde kullanılmasıdır (Aydın, 2010). Örgütlerin etkili olmasında yönetim ve yöneticiler hayati öneme sahiptir. Günümüzde yönetimde uzmanlaşmış insanlara daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle, yöneticilik eğitimi giderek önem kazanmıştır (Demirtaş, 2010). Eğitim yönetimi ise; Okulun, malî ve işletmeyle ilgili konular dışında, öğretmen ve öğrenciler, öğretim programı ve yöntemleri, ders araç ve gereçleri, kılavuzluk, kol etkinlikleri gibi doğrudan doğruya öğretimle ilgili çalışmalarının denetimi ve yürütülmesidir. (Şimşek, 2005).

Eğitim yönetiminde üç önemli insan gücü kaynağı yönetici, öğretmen ve

içinde işlenen kaynaktır. Öğretmen insan kaynaklarını işleyen çok değerli bir kaynaktır. Eğitim yöneticisi ise işleyen ve işlenen insan kaynaklarını yöneten kaynaktır (Çelik, 2002).

Yöneticinin yeterli olması, görevleriyle ilgili yeterli bilgi, beceri, donanıma sahip olmasına bağlıdır. Bu da eğitim yöneticisinin yönetim alanında, kuram ve uygulamaya dönük olarak yetiştirilmesi ile sağlanabilir (Kayıkçı, 2001). Yeterli bir eğitim yöneticisi öğrencilerin okula devamını sağlamaya yönelik tedbirleri almalıdır.

Aksi halde devamsız öğrenciler bulunduğu kurumun özel ve genel hedeflere ulaşmasını sekteye uğratabilmektedir. Öğrenciler çeşitli nedenlerden dolayı okula devamsızlık yapmaktadır. Öğrencilerin okula devamsızlık yapmaları ya da okulu terk etmelerinin nedenleri şu şekilde sıralanabilir;

 Okul değişikliği, öğrencilerin okula karşı olumsuz tutum geliştirmelerine neden olmaktadır ve öğrencilerin devamsızlığı buna bağlı olarak artmaktadır.

Özellikle sık sık okul değiştiren çocukların devamsızlık oranı çok yüksektir (Zorc ve diğerleri, 2013).

 Sürekli yer değiştiren, belli bir yaşama düzeni olmayan ve eğitimi düşük ailelerin çocuklarının okul devamsızlığı, daha eğitimli ebeveynlerin çocuklarının devamsızlığına oranla daha yüksektir. Bu tip aileler çocuklarının okul devamsızlığı daha dikkatle takip etmektedir (Malcolm, Wilson, Davidson ve Kirk, 2003; McCray, 2006).

 Öğrencilerin okula karşı olumsuz tutum geliştirmelerinin nedenlerinden biri de kabul görmeme ve dışlanmadır. Öğretmen ve öğrenciler tarafından dışlanıyor ya da zorbalığa maruz kalıyorsa çocuklar okula gitme konusunda isteksizleşmektedir (Malcolm ve diğerleri, 2003).

Türkiye’de öğrencilerin devamsızlık yapmalarının en önemli nedenlerinden biri mevsimlik tarım işlerinde çalışan ailelerdir. MTİ ailelerin sorunları içerisinde eğitim sorunu incelenmesi gereken en önemli sorunlardan biridir (Yıldırak vd., 2002, s. 25-26). Bu ailelerin yaşam koşulları çocukların eğitimlerine düzenli devam etmesinde bir engeldir. Bu ailelerdeki çocuklar okula geç başlayıp okulu erken bıraktıkları için okul başarıları belirgin şekilde düşüktür (Şahan, 2003).

Mevsimlik tarım işçileri arasında olan çocuklarda eğitime devam edememe, okuldan alınma, hiç eğitim alamama yaygın sorunlardır. Mevsimlik çocuk işçilerin en fazla olduğu Şanlıurfa’da yoksul mahallelerde yapılan araştırmalar sonucu 5-15 yaş arasında olan işçilerin sayısının 17 bin olduğu ve bu grubun Mart- Kasım aylarının tamamında veya bir kısmında il dışında olduğu saptanmıştır (Şimşek ve Koruk, 2009).

Mevsimlik tarım işçiliğinin en yoğun olduğu illerde 115 okulda yapılan bir araştırmada öğrencilerin yaklaşık yüzde 10’unun gezici ve geçici tarım işlerinde çalıştıkları için “yazın karnelerini almadan okullarını terk ettikleri”; okulları erken terk etme sürelerinin ortalama 38,5 gün ve geç başlama sürelerinin ortalama 32,6 gün olduğu görülmüştür (Eğitim Sen, 2007).