• Sonuç bulunamadı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

20. Son cümleniz nedir?

3.4 Mete ÇUBUKÇU (25.02.2019 Tarihinde Yapılan Röportaj)

Afganistan, Irak, Filistin, İsrail, Bosna, Kosova, Lübnan, Ermenistan, Azerbaycan, Çeçenistan, Cezayir, Kıbrıs gibi sıcak bölgelerde görev yapmıştır.

1.Neden savaş muhabirliği?

Başlangıçta özel bir nedeni yok. Yani ben Basım Yayın Yüksekokulunda o dönemin şimdinin iletişim fakültesinde okurken kafamda savaş muhabiri olacağım diye bir şey yoktu. Çalıştığım yerler itibariyle biraz gidip gelmeyle ilişkili bir şey. Yani Kanal 6’daydım ilk televizyon tecrübem. Azerbaycan- Ermenistan savaşı devam etmekteydi. Müdürümüz “Azerbaycan’a gider misin” dedi Karabağ tarafına orda haber yapalım,

54

savaş devam ediyordu. Ben gittim, cepheye gittik oradakilerle haberler yaptık mültecilerle oradaki askerlerle. Daha sonra yine yolladılar benimde hoşuma gitti. Önüme çıkan bir haber durumu ya da haber olanağı beni teşvik etti. Ama baştan sevmeseydim devamı gelmezdi.

2. Savaş muhabirliğini birkaç kelimeyle tanımlar mısınız?

Özellikle savaş, kriz, çatışma bölgelerinde sıcak haberi yapan ama benim tarifim biraz daha geniş bu ek olarak sadece savaş anı değil savaşın öncesini ve sonrasında haberleştiren sadece cephede olan biteni çatışmanı anını değil sonrasında cephe gerisinde özellikle bundan etkilenen siviller, kadınlar, çocuklar, yaşlılar mültecileri de haberleştiren gazeteciliğin bir dalı diyebiliriz.

3. Sahada “savaş muhabiri” olmayı nasıl açıklarsınız?

Savaş muhabirinin asıl yeri alandır. Her şey alanda olur yani bu illaki çatışmanın olduğu sıcak an anlamında değil tabi ki o sıcak anı o gelişmeyi muhakkak yerinde yakınında tanık olarak haberleştirmesi ve yapması gerekir. Uzaktan savaş muhabirliği olmaz. Aynı zamanda biraz önceki tarifte de yaptığım gibi olay yerinde sadece sıcak çatışma değil onun dışında olan biteni de orda insanların bu savaştan nasıl etkilendiğini belki tam çatışmanın ortası değildir ama 10 km gerisinde 5 km ilerisinde bundan etkilenen hayatlara da dokunmak o hikayeleri de yapmak lazım. Bütün bunların genelinde zaten alanla ilgilidir. Savaş muhabirliği işi pratik anlamda alandadır. Alana gitmeseniz o hissi o habercilik heyecanını o adrenalini hiçbir zaman hissedemezsiniz ve orada yaşananı, orada yaşayan insanları, savaş maruz kalan insanları birebir olmasa bile neler hissettiklerini anlayamazsınız. Bunun için alan önemlidir.

4. Etik kavramını savaş muhabiri için nasıl bir tanım kullanırsınız? Karşılaştığınız bir olayla ile ilişkilendirir misiniz?

Burada tabi savaş muhabirliğinde genel gazeteciliğin kuralları tabi ki geçerli. Habere nasıl yaklaşılacağı, haberin nasıl yapılacağı, nasıl objektif olunacağı. Ancak tabi ki savaş muhabiri kendine has birtakım gerçekleri vardır. Yani bütün muhabirlikler bütün alanlar zordur. Eğitim muhabirliği de ekonomide diplomaside vs. bunların hepsi zordur belirli bir uzmanlık gerektirir. Savaş muhabirliğini bunlardan ayrı kılan sizin alanda maruz kaldığınız bir takım negatif etkiler. Yani ateş altında kalmanız, bir sürü riski göze almanız o risk altında haberi ulaştırmaya çalışmanız. Karşılaştığınız manzaralar, çatışmalar, ölen insanlar, yaralananlar, yine cephe gerisinde mülteci kampları, çocukların durumu, aç insanlar ve oradan kaçmaya çalışanlar vs. bunlar size biraz yük bindirir. Ama burada yapılması gereken olabildiğince etik kuralların dışına çıkmamak yani taraf tutmamak. Ama şöyle bir şey de var taraf tutmamak derken bu alanda karşılaştığınız olaylar bir takım eşitsiz olaylardır. Mesela İsrail-Filistin

55

meselesini aldığınız zaman İsrail’in Gazze’ye yaptığı saldırı aslında çok dengesiz, çok eşitsiz bir saldırıdır. Bunu haberleştirirsiniz bunun haberini yaparken aslında bunun bir şekilde yaptığınız röportajla ya sizin yaklaşımınızla eşitsiz bir savaş olduğunu anlatır ya da dile getirirsiniz. Ama bunu bire bir taraf olarak yapmadan, bunun bir taraf olduğunuzu hissettirmeden yapmanız gerekir. Şöyle bir şey söyle örnek vereyim Bosna Savaşı 1990’larda büyük bir katliamdır. Boşnaklara karşı ama hep şu soruyu sormuşuzdur aynı şeyi Boşnaklar varsayalım ki Sırplara yapsaydı biz şimdi Müslüman olmak ve Boşnaklara yakın olmak hasebiyle acaba bunları görmezden mi gelecektik? Buradaki nokta hayır gelmemek gerekiyor. Hikâye biraz bu yani kim neyi ihlal ediyorsa bize yakın ya da uzak onu ortaya koymak etik sınır bu.

5-Diğer muhabirliği savaş muhabirliğinden ayıran noktalar neler sizce?

Her uzmanlık tabi çok değerlidir. Bunun zorluğu alanda karşılaştığınız ya da habere ulaşmanız için sarf ettiğiniz çaba bu da şeydir haber kadar zordur. Seyirci okuyucu bunu bilmez onu ilgilendirmez. Oraya nasıl ulaşılır bu hak etten orada yapacağınız haber kadar zordur çünkü bazı ulaşmanız haber yapacağınız yer ateş altındadır bombardıman vardır, çatışma vardır oradan geçmek zorundasınızdır. Oraya ulaşıp haberi alıp tekrar iletmek durumundasınızdır. Diğer alanlar gibi normal bir şey yoktur. Yani mesela taraftardan eşit derecede görüş alıyım. Ulaşamazsınız alamazsınız öyle bir şey yoktur. Zaman zaman bazı taraflara ağırlık verirsiniz hani çok bunu abartmadan bunun bir takım şeyi vardır zorluğu vardır. Psikolojik olarak sizi daha fazla yorar ve fiziksel olarak sizi daha fazla zorlar ama kendinizce diğer alanlardan bu alanın daha anlamlı olduğunu düşünür ve hissedersiniz doğru ya da yanlış.

6-Savaş muhabirliğinde bağlı bulunduğunuz yayın kuruluşunun etkisi var mı?

Bak şunu söyleyeyim benim çalıştığım bugüne kadar kurumlarda hiç kimse bana o haberi şöyle yap demedi ama ben kendim, kendi ölçülerim kendi hissiyatım nasıl yapmam gerektiğini biraz önce söylediğim gibi etik sınırlar içinde etik sınırları ihlal etmeden ama haklı haksız, kurban katil dengesini de sağlayarak. Yani şöyle bir şey çok güçlü diyelim ki Bosna savaşındasınız Sırplar inanılmaz güçlü ve Boşnakları şey yapıyor tabi ki Boşnaklara daha fazla yer veriyorum ama Boşnak propagandası yapmıyorum Boşnakların yaşadıklarına daha fazla haber veriyorum daha fazla dile getiriyorum ki insanlar olayın farkına varsın. Yoksa kahrolsun Sırplar, katil Sırplar gibi bir gazeteci cümle kuramaz. Bugün bir sürü alanda yapılan şeyler bunun için yanlış yani. Dolayısıyla birtakım kuruluşlar şunu şöyle yap böyle yap diyebilir. Benim bugüne kadar bu alanda yaptığım hiç kimse bana… çünkü ben onu dengesini biliyorum nerede, nasıl yapmam gerektiğini. Tabi olabiliyor tabi ki. Görüntü olarak oluyor, söylem olarak oluyor, yaklaşım olarak oluyor. Bazı şeyleri görmüyorsunuz, yansıtmıyorsunuz ya da onları arşivinize, çantanıza, kasetinizi görüntünüzü koyup

56

geri gelebiliyorsunuz. Tabi şöyle istisnalar vardır. Türkiye’nin içinde bulunduğu birtakım savaşlarda, çatışmalarda birtakım hassasiyetler gösterir. Tabi şöyle bir şey Türkiye olsun-olmasın çatışma anında bir yerdeyseniz o hassasiyeti göstermek durumundasınız. Yani yer belirtmezsiniz canlı yayın yapıyorsanız. Çünkü yer belirttiğiniz zaman karşı tarafı yani siz bir yerdesiniz ve onun karşısında biri var ora için bir hedef teşkil eder bunlar dikkat edilmesi gereken şeylerdir hele ki kendi askeriniz olduğunda buna biraz daha fazla önem gösterirsiniz.