• Sonuç bulunamadı

Mesleki ve Ticari Kişisel Değerler

I. KİŞİLİK HAKLARININ KAPSAMI VE NİTELİĞİ

4.7. Mesleki ve Ticari Kişisel Değerler

Kişinin fiziki bütünlüğünün yanı sıra manevi olarak korunacak kişilik hakları mevcut olup mesleki ve ticari kişisel değerler bunlardan birisidir. Herkesin, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkı olduğu gibi, dilediği alanda mesleki faaliyet gösterebilir. Buna ilişkin olarak Anayasa m.17 ve m.48’de düzenlemeler mevcuttur.

Mesleki ve ticari kişisel ticari değerler yalnızca insana özgü olmayıp tüzel kişilerin de yararlandığı kişisel değerlerdendir. Öğretide bazı yazarlar tüzel kişilerin bu haklarının ihlal edilmesinin mümkün olmadığı bu nedenle manevi tazminat talep edilemeyeceğine ilişkin görüş belirtiyor ise de, aşağıda objektif ve subjektif görüşe ilişkin başlıkta ayrıntılı olarak açıklandığı üzere öğretide manevi zararının oluşacağına ilişkin görüş ağırlıktadır. Ağırlıktaki bu görüş uyarınca tüzel kişilerin, gerçek kişiler gibi kişilik hakları olup, onların da gerçek kişiler gibi adı, unvanı, şeref ve haysiyeti ticari kredisi, sır yaşamı gibi şahsi değerlerinden meydana gelen kişilik hakları vardır211. Dolayısıyla tüzel kişilerin bu haklara karşı saldırılardan her türlü

korumayı talep etme ve manevi tazminat talep hakkı mevcuttur. Yargıtay bir somut olayda akaryakıt sağlayıcı ve tüzel kişilik olması halinde bayinin marka, prestij ve imaj kaybına uğrayarak itibarının zedelenmesi halinde zararının tazmin edilmesi gerektiğine hükmetmiştir212.

211Kılıçoğlu, Tüzel, s. 290.

212Sarıakçalı Alkaç/Sezin Ezgi, Akaryakıt İstasyonu Bayilik Sözleşmesi, On İki Levha Yayıncılık

Aralık 2017, s.412-413, 208 numaralı dipnot “Nitekim akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmelerinde

“menfaatleri koruma, özen ve sadakat yükümlülüğü” altında özellikle akaryakıt sağlayıcısının kişiliğinin korunmasının düzenlendiği ve aykırılığın yaptırımlarının somutlaştığı görülür. Fakat akaryakıt bayisinin kişiliğinin korunmasına yönelik hükümlerin sözleşmede olmayışı; akaryakıt bayisinin, manevi zarar talep edemeyeceği anlamına elbette gelmemektedir. Zira TMK. Md. 23/1 ve 2 gereğince ”Kimse, hak ve fiil ehliyetlerinden kısmen de olsa vazgeçemez. Kimse özgürlüklerinden vazgeçemez veya onları hukuka ya da ahlâka aykırı olarak sınırlayamaz” Lexpera, erişim tarihi:

41

Mesleki ve ticari itibar TBK m.47 ile haksız rekabeti düzenler. Haksız, gerçek dışı haberlerin yayılarak ilan yapılması ile dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlar neticesinde bir ticari işletmenin müşterilerinin azalması veya onları kaybetme tehlikesinin yaşanması halinde haksız saldırı gerçekleşmiş sayılacaktır.

Mesleki ve ticari itibar herhangi bir söz veya eylemle zedelenebildiği gibi, haksız rekabet kurallarının ihlal edilmesiyle de ihlal edilebilir213. TTK m.54 ile rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırı olacağı ifade edilmiştir214.

TTK’nin m.45. ile m.63. arasında konuya ilişkin düzenlemeler haksız rekabet yönünden ayrıca düzenleme alanı bulmuştur215. Bu anlamda TBK hükmü ile TTK

213 Franko , s.91; Tekinay, s.90.

214“Ayrıca, davacı vekili manevi tazminat da talep etmiştir.TTK’nun 58-e maddesi hükmünün yollama

yaptığı BK nun 49 ncu maddesinde açıklanan şartların varlığı halinde haksız rekabete maruz kalan yararına manevi tazminatın da hüküm altına alınması gerekir.3444 sayılı Yasa ile değişik BK.nun 49 ncu maddesi uyarınca,manevi tazminat için hukuka aykırılığın varlığı yeterli olup,ayrıca kusurun özel bir kasta veya ağırlığa bağlı olması şart değildir.O halde,tarafların aynı alanda faaliyette bulunduğu ve davalı eyleminin hukuka aykırılığı tespit edildiğine göre,somut olayın özellikleri de dikkate alınarak uygun miktarda manevi tazminatın hüküm altına alınmaması da yanlış olmuş,kararın bu yönüyle de davacı yararına bozulması gerekmiştir.” Lexpera, erişim tarihi: 6.5.2019.

215Haksız rekabetin bir saldırı olduğu kabul edilerek kusurun varlığı halinde manevi tazminata

hükmedileceğine ilişkin Yargıtay kararı: Yargıtay 4. HD T. 01.07.1977 E. 1976/5913 K. 1977/7617

“Özetlemek gerekirse davacı, kendisinin maddi yükünü de yüklenerek yaptığı kazılarda çıkan eserler hakkında yayın yapma hakkının münhasıran kendisine ait olduğu halde davalının, haksız bir davranışla, bir kısım eserlerin resim ve krokilerini yayınlamak suretiyle kendisinin hakkında tecavüz ettiğini ileri sürmektedir. Olaya 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası hükümlerinin uygulanma olanağı yoktur. Zira, yasanın isminden de anlaşıldığı veçhile bu yasanın uygulanabilmesi için ortada kişinin yarattığı bir eserin mevcut olması gerekir. Adı geçen Yasanın tarifine göre eser, sahibinin hususiyetini taşıyan ilim ve edebiyat, musiki,güzel sanatlar ve sinema eserleri sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulüdür (Md. 1). Tariften de anlaşılacağı gibi bir eserin, yasa karşısında eser niteliğini kazanabilmesi için iki unsur gereklidir. Birinci objektif unsur ki yasa bunu mahsul (ürün) olarak belirtmiştir. Buna göre eser, evvela temellüke, tasarrufa elverişli maddi bir varlık olarak var olmalıdır. İkincisi de, subjektif unsur olup eserin sahibinin özelliğini taşıyan bir fikir ve sanat eseri olmasıdır. Olaydan anlaşıldığı üzere davacı, yukarıda unsurları açıklanan bir eserin henüz sahibi değildir. Ancak, yaptığı kazılardan elde ettiği bilimsel buluşlara dayanarak bir eser yaratmayı düşünmüştür. Yani, bu yönde bir düşüncesi, bir fikri vardır. Fakat bir fikir veya sanat eseri, fikir halinde kaldığı sürece eser niteliğini kazanamaz … dolayısiyle Fikir ve Sanat Eserleri Yasası`nın koruyucu hükümlerinden yararlanamaz.O halde davacının korunmaya değer bir hakkı olup olmadığının

42

hükmü konu bakımından farklı uygulamalara ilişkin olup haksız rekabetten doğan anlaşmazlıkların ticari işlere ilişkin olması halinde TTK 54 ve devamı maddeler, ticari işlere ilişkin olmaması halinde ise TBK 57. Madde hükmü uygulama alanı bulacaktır216.

Ticari itibar da kişilik hakları kapsamındadır. Ticari ilişkiler sırasında güven sarsıcı eylemler kişilik haklarını zedeleyebilir217. Bankacılık Kanunu uyarınca müşterilerinin

bilgilerinin açıklanması m.73 uyarınca bankacılık suçunu oluşturarak kişilik haklarının ihlal edilmesiyle birlikte, aynı zamanda haksız rekabet hükümlerinin uygulanmasına neden olacaktır. Aynı şekilde işçinin, TBK m.396/4’te yer aldığı üzere işçinin, iş gördüğü sırada öğrendiği, özellikle üretim ve iş sırları gibi bilgileri,

dayanağını başka yerlerde aramak gerekmektedir. Davacı 1967 ve 1968 yıllarında aldığı kazı ruhsatnamelerini ibraz etmişti…. Asarı Atika Nizamnamesi yürürlüktedir. Bu nizamname hükümlerine göre bu nevi araştırmalar, eser itibariyle, devlete aittir. Ancak devlet, kazı ve sondaj işlerinin kişiler tarafından yapılması için kişilere izin verebilir. Fakat bu izin kişiye özel olup başkasına devredilemeyeceği gibi miras yoluyla da intikal etmez (A.A.N. Md. 22). Davacı, haksız rekabet konusu kitabın toplattırılması yani TTK.nun 58/c. maddesindeki maddi durumun ortadan kaldırılması talebiyle birlikte manevi tazminata da hükmedilmesini istemiştir. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için BK.nun 49.maddesindeki koşulların var olması, davacının kişisel haklarının halele uğraması ve davalının kusurunun ağır olması gerekmektedir. Haksız rekabete, iktisadi şahsiyete bir tecavüz saklıdır ….Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı gibi davacının davasının kabulü gerekirken, uyuşmazlığın hukuki olması karşısında bilirkişiye gidilmesine gerek olmadığı halde bilirkişi incelemesine başvurulması ve usulün 286. maddesi hükmünce hakimi bağlamadığı halde bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.” Corpus Web Hukuk ve İçtihat Programı.

216Akıntürk/Akipek,/Ateş 2018, s. 393.

217Yargıtay 7. HD. T. 2.7.2015 E. 2014/18528 K. 2015/13564 “Davacı işveren şirket 28.060 Dolar değerinde fren kampanası siparişi aldığını, yapılan anlaşmaya göre Mısır'da bulunan E.... Şirketinin kapora olarak 10.000 Dolar ödemesi gerektiğini, E.... Şirketinin 10.000 Dolar kaporayı şirketin “Dış Ticaret Sorumlusu” olan davalıya ödemesine rağmen davalının durumdan şirketin yetkililerini haberdar etmediği bu nedenle uzunca zaman alınan siparişin yapımına başlanmadığı, E....Şirketinin davacı şirketin yetkililerinin facebook hesabına ulaşarak “davalıya kaporayı verdikleri halde bir aydır kendilerine bir cevap verilmediğini, davalıyı sık sık arayarak durumu sorduklarını, davalının kendilerini kısa süre sonra siparişin teslim edileceğini söyleyerek oyaladığını” bildirmesi üzerine durumdan haberdar olduklarını ve ürünü imal ederek gönderdiklerini, davalının bu eylemi ile davacı şirketin ticari itibarını hem müşterisi olan E...Şirketine, hemde davacı şirketin Mısır'da iş yaptığı diğer şirketlere karşı zedelediğini bildirerek 2.500,00 TL manevi tazminat talep etmiştir.

Dosyada ki kayıt ve belgelerden olayın aynen davacı şirketin iddiası gibi gerçekleştiği anlaşılmaktadır.Davacı şirketin davalının sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle müşterisi olan yabancı şirket karşısında ticari itibarının zedelendiği ve kişilik haklarının haleldar olduğu sabittir.”

43

hizmet ilişkisinin devamı süresince kendi yararına kullanamayacağı ifade edilmiştir. İşçinin iş akdinin feshedilmesiyle sır saklama yükümlülüğü sona ermemekte, işverenin haklı menfaatinin korunması için gerekli olduğu ölçüde işçi hizmet ilişkisinin sona ermesinden sonra da sır saklamakla yükümlü kılınmıştır218. Bu durum

aynı zamanda TTK m.55/1-b’de “İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri,

işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek” ifadeleriyle ticari sırrın muhafaza edilmediği takdirde kişilik

hakkı ihlali olacağı düzenlenmiştir. Bu nedenle hizmet sözleşmesiyle çalışan işçinin de işverenine karşı sır saklama yükümlülüğü mevcuttur219.

Kişinin mesleki sır niteliğinde olan faturalarının habersizce incelenmesi, bilgi ve rızası dışında örneklerinin alınması da kişinin mesleki ve ticari değerlerinin ihlalidir220. Yine kişinin bir işte yetenekli olmadığı, mesleğini yapabilmesi için gerekli niteliklere sahip olmadığının ileri sürülerek kişinin küçük düşmesini amaçlayan eylemler haksız saldırı teşkil edecektir221.