• Sonuç bulunamadı

SSK 1945 yılında iş kazaları ve meslek hastalığı primi toplayarak bu alanda sosyal güvenlik ihtiyacını karşılamıştır. Bu yıllarda, meslek hastalıkları ile ilgili var olan bilgi eksiği ve kurumun bu alandaki işlevlerini yerine getirirken diğer devlet hastanelerinden yararlanamaması nedeniyle SSK 1949 yılında İstanbul Nişantaşı Meslek Hastalıkları Hastanesini ilk hastane olarak kurmuştur. Daha sonra 1972 yılında SSK Ulus Hastanesi içinde bir bölümün meslek hastalıklarına ayrılması şeklinde gelişmiştir. 1976 yılında SSK’nın İstanbul Eyüp Hastanesi’nde 30 yataklı ve Ankara Ulus Hastanesinin içinde de 30 yataklı meslek hastalıkları klinikleri oluşturulmuştur. Bir yıl sonra da 1977 yılında Ankara ve İstanbul’da Meslek Hastalıkları Hastanesi kurulmuştur.

1 F. Yılmaz, Avrupa Birliği ve Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği: Türkiye’de İş Sağlığı ve

Güvenliği Kurullarının Etkinlik Düzeyinin Ölçülmesi, İÜ, SBE, YDT, İstanbul, 2009, s. 147-148

Meslek hastalığı hastaneleri, meslek hastalıklarını erken teşhis etmek, erken tedavi yapmak, meslek hastalığı maluliyet oranlarını hesaplamak, eski ve yeni meslek hastalığına yakalananların ölümleri halinde, ölümün mesleki olup olmadığını belirlemek, periyodik muayeneleri yapmak, işyerlerinde inceleme, araştırma, tarama muayenelerini gerçekleştirmek, işyerlerinde koruyucu hekimlik hizmetlerinin alınmasına yardımcı olmak gibi görevleri vardır. “Türkiye’de SSK Meslek Hastalıkları Hastaneleri, Ankara, İstanbul ve Zonguldak illerinde olmak üzere üç tanedir. Türkiye’de 65 il Meslek Hastalıkları açısından, Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi’nin görev alanındadır. Sakarya, Bilecik, Çanakkale, Bursa, Edirne, İzmir, Kocaeli, Tekirdağ, Kırklareli ve Yalova İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi’nin;

Zonguldak, Bartın ve Karabük, Zonguldak Meslek Hastalıkları Hastanesi’nin;

sayılanlar dışındaki iller Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi’nin çalışma bölgesidir.”1

1 Akkaya, s. 33

İKİNCİ BÖLÜM

AMELİYATHANE ÇALIŞANLARI, KARŞILAŞTIKLARI RİSK VE TEHLİKELER, İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARI

1. AMELİYATHANELER

Ameliyathaneler cerrahi girişimlerin yapıldığı, sterilizasyonun en üst düzeyde önem verilmesi gereken birimlerin başında gelmektedir. Bu nedenle hem hasta hem de çalışan açısından büyük önem taşımaktadır. Ameliyathane terimi Latince’de

‘Opus operis’ (iş) ve ‘theatrum’ (toplanma yeri) sözcüklerinden üretilmiştir.

Kayıtlarda en eski ameliyathane 1600 yılında Padua’da Aquapendenteli Heironymus Fabricus’un yaptığı yerdir. Adı geçen ameliyathane aslında eğitim amaçlı olup, ameliyat hastanın evinde gerçekleştirilmiştir.”1 Ameliyathaneler belirli bir standartta oluşturulmalıdır. Mimari yapının ameliyathane şartlarına uygun yapılmamış olması çalışanların sağlığını etkileyen önemli bir fiziki etkendir. Ancak, Sağlık Bakanlığı’

nın konuyla ilgili yayınlamış olduğu bir standart ya da yönetmelik bulunmamaktadır.

Ameliyathanede çalışan personelin sağlığı ve güvenliği bu standartlarla paralellik göstermektedir.

Ameliyathanenin büyüklüğü steril alanları kontamine etmeden cerrahi ekip elemanlarının steril olarak giyinebilmesine, hastanın steril olarak örtülmesine cerrahi ekibin rahatça hareket edebilecek ve anestezi ekibinin de çalışmasına engel olmayacak boyutta ve yeterlilikte olmalıdır. “En ufak boyuttaki bir ameliyathanenin 6x6=36 m2 olması gerekir.”2 Bazı özel cerrahi birimleri için ayrı ameliyathane büyüklükleri belirtilmiştir.

Ameliyathanelerin tavan yüksekliğinin ışık kaynağının yerleştirilmesi için 3 m olması gerekir. Tavan ile üst kat arasında bakım için 1.20 m’lik bir boşluk bırakılmalı ve tercihen ses geçirmez olması gerekir. Tavana monte ettirilen ve

1 L. Be, Temel Cerrahi Bilimler, İzmir, 2002, s. 685

2 S. Başkan, Cerrahi Alan Enfeksiyonlarının Önlenmesi;

http://www.hastaneinfeksiyonlaridergisi.org/managete/fu_folder/2003-04/html/2003-7-4-161-167.htm, (26.03.2014)

hareket edebilen pedantlar yerde ve ortada sarkan, dolanan kabloları, tüpleri ortadan kaldırmak amacıyla kullanılmalıdır.

Ameliyathanelerde kapılar birbirinin üzerinden kayan tipte ve en az 1.50 m boyutunda olmalıdır. “Kapılar gerektiğinde elle açılabilme özelliğine sahip olmalıdır.”1 Ameliyatların ışıklandırılması ise tüm odaya yayılabilen gerektiğinde arttırılabilen ve minimum 2000 lux olmalıdır. Ameliyat sahasındaki ışık miktarı 10000-90000 lux arasında çapı ayarlanabilmeli ve gölge yaratmamalıdır. Her pozisyon ve açıya ayarlanabilmeli, minimum sıcaklık üretmeli ve kolay temizlenebilmelidir.

Ameliyathanelerin yer ve duvar döşemeleri enfeksiyon riski taşımasa da genel hijyen kurallarının sağlanması ve korunması açısından önem taşımaktadır.

Yıkanabilen özellikte, ek yerleri az ve üzerinde devamlı hareket edebilen tıbbi cihazlara karşı mukavemetinin yüksek olması gerekir. Duvarda ve yerde kullanılan melzemenin küflenmeye, mantar oluşumuna ve bakteriyel kontaminasyona karşı dirençli olması gerekmektedir. 10µ’dan daha küçük gözenekli kaplamaların üzerindeki organik madde ve tozları en aza indirdiği bilinen bir gerçektir. Ameliyat odalarının girişine konulan yapışkan paspasların kir tutma ve bakteri yoğunluğunu önemli ölçüde azalttığı kanıtlanmıştır. Her ameliyat sonrasında yüzeyler dezenfektanlarla temizlenmelidir.

Ameliyathane havalandırmasının laminal akımlı yani yukarıdan aşağıya hava akımlı olması gerekmektedir. Hava 0,3 µ çapındaki partikülleri %99,97 oranında temizleyen HEPA (High Efficiency Particulate Air ) filtrelerden geçirilerek yatay veya dikey yönde sabit hızda ameliyat alanı üzerinden üfler. HEPA filtreler organizma sayısını 30/90 m3’e düşürür. Hava tavandan girer dilüe edilir ve odanın alt kısmından çıkar gider. Yeniden sirküle olan veya taze hava ameliyathaneye girmeden önce bu filtrelerden geçirilmelidir. Minimal hava tirbülansı ile birlikte mikroptan arındırılmış temiz hava sağlanır. Ameliyat odasına giren hava çıkan havadan bir miktar daha az olmalıdır. Böylece oluşan pozitif basınç dış alandaki potansiyel

1 H. Kuş, “Ameliyathane Tasarımı” , Hastane Enfeksiyonları Kongresi, Ankara, 2002, sayfa no’su yok

kontamine havanın içeriye girişini engeller. Ameliyathane kapılarının kapalı tutulmasının nedeni de işte bu sebeptendir.

Ameliyatların sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi, ortamda bakteri ve mikropların oluşmasının önlenmesi, çalışanların motivasyon ve verimliliğinin olumlu yönde değişiminin sağlanması için ortam sıcaklığının belirlenmiş değerlerde olması gerekmektedir. “Ameliyathanelerin sıcaklığının 20-23 oC olmalı, ameliyatın türüne göre 18-26 oC arasında ayarlanabilmelidir. Bağıl nem %30, maksimum %60 olmalıdır.”1 Ameliyat odalarının sıcaklık ve nem değerleri her oda için ayrı ayrı ayarlanabilmeli ve günlük kontrolü yapılmalıdır.

Ameliyathane alanları üç guruba ayrılır. Bunlar soyunma, yönetim ve uyanma odalarının bulunduğu, günlük kıyafetlerle dolaşıla bilinen kısıtlanmamış alan, ameliyathane kıyafetleri giyme zorunluluğu olan ve destek alanları, kısıtlanmamış alana giden koridorları da kapsayan yarı kısıtlanmış alan, ameliyathane kıyafeti yanında kep ve maske ile dolaşma zorunluluğu olan, ameliyat odaları, yarı steril odalar ve yıkanma odalarının bulunduğu kısıtlanmış alandır.

Sağlık Bakanlığı İnşaat ve Onarım Dairesi Başkanlığının yayınladığı ameliyathane mimari standartları şu şekildedir:

“1- Ameliyathane personel girişlerinde terlik rafı geçiş havuzu oluşturulacaktır.

2- Ameliyathane içindeki dolaplar, 2 ameliyathane arasında duvara gömme şekilde yapılıp yarısını bir ameliyathane diğer yarısını diğer ameliyathane kullanacak şekilde olacaktır. Dolap kapakları ameliyathane duvarlarıyla aynı seviyede ve eğimde olup anti bakteriyel olabilmesi için gerekli metal malzemeden (Krom-Nikel vb.) imal edilecektir.

3- Ameliyathanelerde imal edilen dolap kapaklarında çerçeveli cam olarak mikrop barındıracak veya zor steril edilecek ara mahalleri olmayacaktır.

1 T.C. Sağlık Bakanlığı Performans Yönetimi Kalite Geliştirme Daire Başkanlığı, Hastane Hizmet Kalite Standartları, Ankara, 2011, s. 108

4- Ameliyathane odaları tavan ve duvar birleşme noktaları köşesiz ve oval olacaktır. Duvarlar alçı plaka yardımı ile ovalleştirilecek, projelerde detayları gösterilecektir.

5- Tüm yeni yapılacak, mevcutta yapımı devam eden ve ameliyathane tadilatı olacak hastanelerde, ameliyathane sayıları aksi belirtilmediği taktirde;

1-10 yatak için = 1 lokal 11-24 yatak için = 1 genel

25-49 yatak için = 1 genel +1 lokal 50-75 yatak için = 2 genel +1 lokal

76-100 yatak için = 3 genel +1 lokal ameliyat odası olarak düzenlenecektir.

Yatak sayısı 100-300 e kadar olan hastanelerde ise her 50 yatak için en az bir adet ameliyat odası eklenecek, 300 üzeri yatak sayısı olan hastanelerde ise her 30 yatağa bir adet ameliyat odası projesinde planlanacaktır. Yatak sayısı 100’ün üzerinde olan hastanelerde lokal ameliyathaneler günübirlik (out-patient) olarak düşünüleceğinden sayısı ihtiyaç programında belirtilen sayıda olacaktır.”1

Ameliyathane hizmetlerinin sunumunun, Yataklı Tedavi Kurumları İşletmesi Yönetmeliğinde düzenlenmesi şu şekildedir:

 “Ameliyathanelerin yönetimi, hizmete devamlı hazır bulundurulması, alet ve malzemenin sağlanması, bakım, onarım ihtiyaçlarının saptanarak yaptırılmak üzere ilgililere bildirilmesi ve burada çalışan personelin yönetimi ve eğitimlerinin yapılması ile genel cerrahi uzmanı görevli olup, bu hususlarda baştabipliğe karşı doğrudan sorumludur.

1 T.C. Sağlık Bakanlığı İnşaat ve Onarım Dairesi Başkanlığı;

http://belge.saglikyatirimlari.gov.tr/MimariStandartlar.pdf, (20.07.2014)

 Çeşitli cerrahi dalların ya da birçok cerrahın bulunduğu kurumlarda, ilgili uzmanların görüşü alınarak baştabip tarafından seçilecek cerrahi dal uzmanı ameliyathane sorumlusu olarak görevlendirilir.

 Bu sorumlu, anesteziyoloji uzmanının bulunmadığı kurumlarda, uyandırma odası hizmetlerinin yürütülmesi ve narkoz personeli ile uyandırma odası personelinin yönetim ve eğitimi ile de görevlidir.

 Bütün bu hizmetlerin yürütülmesi için ameliyat salonu adedine ve iş hacmine göre sorumlu uzmanın emrinde çalışmak üzere eczacı, ameliyathane başhemşiresi, ameliyathane narkoz teknisyeni, hemşire, ameliyathane teknisyeni ve hastane hizmetlisi gibi gerekli görülen personel görevlendirilir.”1

2. AMELİYATHANE ÇALIŞANLARI

Ameliyathane çalışanları risk gurupları anestezi hekimleri, cerrahi hekimler, hemşire, ebe, sağlık memuru, anestezi teknisyen ve teknikerleri, veri kayıt elemanları ve temizlik personellerinden oluşmaktadır. Bunların dışında ameliyathane çalışmaları süreklilik arz etmeyen röntgen elemanları ve ameliyat için kullanılan özel malzeme firmalarının elemanları da bulunmaktadır.

Ameliyathane sağlık çalışanları yataklı tedavi kurumları yönetmeliği, yönetim hizmetleri bölümünde çalışma düzeni ve çalışma saatlerinde düzenlenmiş şekilde mesaisini tamamlar ve yine aynı yönetmelikte belirlenmiş şekliyle nöbet usul ve esaslarına göre nöbet tutar. Çalışma düzeni ve çalışma saatleri şu şekildedir:

“Madde 37 – Yataklı tedavi kurumlarında çalışmalar günün 24 saatinde kesintisiz devam eder. Normal mesai saatleri dışındaki hizmetler, acil vakaların

1 T.C. Sağlık Bakanlığı, “ Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği”;

http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=3.5.85319&MevzuatIliski=0&source XmlSearch=yatakl%C4%B1%20tedavi%20kurumlar%C4%B1%20i%C5%9Fletme%20Y%C 3%B6netmeli%C4%9Fi , (20.07.2014)

muayene ve tedavisini acil ameliyat ve müdahalelerin yapılmasını ve yatmakta olan hastaların bakımlarının devamını kapsar.

Madde 38 – (Değişik: 1/4/2005-2005/8720 K.)

Yataklı tedavi kurumlarında tüm personelin mesai başlama ve bitiş saatleri, hizmetin ve mahallin özelliği ve kurum personel kadrosu göz önüne alınarak ilgili kanunlara göre Valilikçe belirlenir. Hastane baştabipleri, sağlık hizmetlerinin sürekliliği ve kesintiye uğramaması amacıyla personel sayısını da dikkate alarak vardiya ve nöbet gibi hizmetlerde farklı çalışma saatleri belirleyebilir.”1 Nöbet esasları;

“Madde 41 – Genel olarak yataklı tedavi kurumlarında nöbet; normal çalışma saatleri dışında ve resmi tatil günlerinde dışarıdan gelecek hastalarla, kurum içindeki hastaların acil durumlarında tıbbi ve bununla ilgili idari ve teknik yardımları vaktinde sağlayabilmek, olması muhtemel idari ve teknik olay ve kasalara zamanında müdahale edebilmek amacını güder.

a) Nöbet Saat 8.00 den ertesi gün 8.00 e kadar devam eder. Nöbetçi olanlar hiçbir surette kurumdan ayrılamazlar.

b) Nöbetçi personel nöbeti teslim alacak personel gelmeden ve nöbetinde geçen önemli olaylar, izlenecek hususlar hakkında gerekli bilgiyi vermeden ayrılamaz. Nöbeti teslim alacak vaktinde gelmediği takdirde, durum baştabibe bildirilir, gerekli tedbir alındıktan sonra eskisi ayrılabilir.

c) Nöbet günleri ancak baştabiplik müsaadesiyle değiştirilir. Bu takdirde nöbetçinin kabul edilebilir bir mazeretinin bulunması, değişikliğin hastane müdürü tarafından daha önceden nöbet cetvellerine işlenmesi ve ilgililere duyurulması gerekir.

1 T.C. Sağlık Bakanlığı, “ Yataklı Tedavi Kurumları Yönetmeliği”,

http://www.saglik.gov.tr/TR/belge/1-10615/yatakli-tedavi-kurumlari-isletme-yonetmeligi-son-degisi-.html(14.03.2014)

d) Nöbet hizmetleri, yataklı tedavi kurumlarının tiplerine, yatak ve personel kadrosuna, yer ve önemine, faaliyetinin çokluğuna göre ayrı ayrı hükümlere tabidir.

e) Gece nöbeti tutanlara ertesi günü görev verilmez. Geceyi yoğun mesai ile uykusuz geçiren personele, kurumun personel durumu ve imkânları müsait olmak, hizmeti aksatmamak kaydı ile evinde veya kurum içerisinde lüzum görüldüğü sürece dinlenmesi için baştabip izin verebilir. Bu takdirde de bunlar acil durumlarda baştabip veya nöbetçi tabibin davetine uymaya mecburdurlar. Hafta tatillerinde ve resmi tatil günlerinde nöbet tutanlara hizmeti aksatmamak kaydıyla diğer iş günlerinde nöbet süresi kadar izin verilebilir.

f) Kurum nöbet cetvelleri her hizmet bölümü veya meslek grubu için ayrı ayrı düzenlenir. Nöbet listeleri aylık olarak hazırlanır; tabip ve doğrudan baştabipliğe bağlı görevlilerin listelerini baştabiplik, idareye bağlı personelin listesini hastane müdürlüğü, başhemşireliğe bağlı olanların listelerini ise başhemşirelik düzenler ve bunları baştabip onaylar. Nöbet listelerinin birer örneği baştabip odasına, nöbetçi tabip odalarına ve ayrıca kurumun görülebilen bir yerine asılır. Birer örneği de Sağlık müdürlüğüne gönderilir. Nöbet listeleri normal günler için ayrı, Cumartesi, Pazar, bayram ve tatil günleri için de ayrı olarak düzenlenir. Nöbet listelerinin düzenlenmesinde yıllık izinler dikkate alınır.

g) Nöbet tutan her meslek grubu için sahifeleri numaralı ve tasdikli bir nöbet defteri tutulur. Nöbetçiler bu deftere nöbetlerinde geçen önemli olayları saat belirleyerek ve bir sonraki nöbetçiye devredilen tıbbi, idari ve teknik işlerle ilgili önerilerini kaydeder. Nöbet defterleri her gün hastane müdürü tarafından tetkik edilerek gerekleri yapılır. Önemli hususlarda baştabibe iletilir.”1

1 T.C. Sağlık Bakanlığı, “ Yataklı Tedavi Kurumları Yönetmeliği” ;

http://www.saglik.gov.tr/TR/belge/1-10615/yatakli-tedavi-kurumlari-isletme-yonetmeligi-son-degisi-.html ( 15.03.2014)

Temizlik personelleri ise işlerin aksamaması esas alınarak kendi çalışma usul ve esaslarına göre çalışma düzenini ve şeklini belirler. Nöbet ya da vardiya şeklinde çalışmasını tamamlar.

Her branş sağlık çalışanının yataklı tedavi kurumları yönetmeliğinde tanımlanmış yetki, görev ve sorumlulukları vardır. Ameliyathanede çalışan hekim dışı sağlık personelinin çalışma yoğunluğu ameliyat sayısı, personel istihdamı, ameliyathane oda sayısına göre değişkenlik göstermektedir. Ameliyat sayısının fazlalığı ya da ameliyathane odalarının yetersizliği odabaşına düşen vaka sayısını arttırmaktadır. Bu duruma ek olarak personel sayısının da yetersiz kalması çalışma yoğunluğunu arttıran etkileri oluşturmaktadır. Ameliyathane personelinin uzun süreli çalışması, aşırı iş yükü, zaman baskısı, zor ya da karmaşık görevler, yetersiz dinlenme araları, tekdüzelik ve fiziksel olarak kötü iş koşulları (yer, sıcaklık ve ışıklandırma) gibi olgular stresle ilgili risk faktörlerini içermektedir. Tedavi uygulamaları sırasında, hizmet yoğunluğuna göre değişmek üzere uzun süre ayakta kalma, nöbetlerde uykusuzluk, beslenme düzensizlikleri ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Hizmet yoğunluğunun yıllara ve kurumlara göre dağılımı şu şekildedir:

Tablo 1. Türkiye’de Yapılan Ameliyatların Yıllara ve Kurumlara Göre Dağılımı

2006 2007 2008 2009 2010

Sağlık

Bakanlığı 2.895.930 3.343.460 3.792.953 4.465.326 5.658.819 Üniversite 673.282 820.792 904.847 1.018.306 1.126.066 Özel 698.211 986.224 1.383.671 1.665.984 1.829.904 Toplam 4.267.423 5.150.476 6.081.471 7.149.616 8.614.789

Kaynak: T.C. Sağlık Bakanlığı, Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2010, Ankara, 2011, s. 102

Tablo 1’e bakıldığında Türkiye’de yapılan ameliyatlarda ilerleyen yıllarda artış olduğu görülmektedir. Bunun sebeplerine bakıldığında nüfus artışının yoğun yaşanması, ilerleyen teknolojiyle hayatımızı kolaylaştıran ama bir o kadar da sağlığımızı tehdit eden zararlar görülebilir. Ayrıca, gün geçtikçe doğallığını yitiren besin kaynakları da sağlığımızı bozan diğer faktörlerdendir. Tablo da özel hastaneler ve üniversite hastanelerinin ameliyat sayılarında artış olduğu da görülmektedir. Bu artışın nedeni az önce sayılan nedenler olmasının yanı sıra, devlet kurumlarından hasta nakli ve hastaların bu kurumları tercih etmesi kabul edilebilir. Üniversite hastanelerinin araştırma inceleme imkânları, özel hastanelerin ise fiziki koşulları ve yoğun ilgisi, aynı zamanda sosyal güvenlik kurumuyla anlaşması hastaların tercih nedenini oluşturmaktadır.

3. AMELİYATHANE ÇALIŞANLARININ KARŞILAŞTIĞI RİSK VE TEHLİKELER

İş sağlığı ve güvenliği açısından ele alındığında, sağlık alanındaki çalışmalar, çalışanın sağlığını belirleyen iki temel unsur olduğunu göstermektedir. Bunlar;

çalışanların kişisel özellikleri ve iş yeri ortamındaki faktörlerdir. Çalışanların bireysel özellikleri olarak yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi gibi özellikler dikkat çekmektedir. Çalışanların eğitim düzeyi belirli bir eğitimi tamamlamış oldukları için yüksektir. “ABD’deki Mesleki Sağlık ve Güvenlik Birliği (OSHA) ve Ulusal Mesleki Sağlık ve Güvenlik Enstitüsü (NIOSH), hastanelerin çalışanlarının sağlığını korumak için değil, daha çok hastayı korumak için oluşturulduğundan, bunun çalışanlar açısından ayrıca bir tehdit oluşturduğunu belirtmiştir.”1

Sağlık çalışanlarının meslek riskleri ile karşılaşma olasılığı mesleğine, yaptığı işe, çalıştığı bölüme göre değişiklik göstermektedir.Risk ve tehlike kavramları sıklıkla karıştırılmaktadır. Kelime anlamı olarak aynı gibi görünmesine rağmen risk ve tehlike kavramı birbiriyle ilişkili iki kelimedir. Risk, bir tehlikenin ortaya çıkma

1 Ö. Özkan-O. Emiroğlu, “ Hastane Sağlık Çalışanlarına Yönelik İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Hizmetleri”, Cumhuriyet Üniversitesi, Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, C. 10, S. 3, Sivas, 2006, s. 44

olasılığı ve ortaya çıkan tehlikenin doğurabileceği sonucun ortak olasılığıdır.”1 Ameliyathaneler özellikli birim olarak tanımlanan çalışma alanlarından biridir.

Dolayısıyla bu birimde çalışan personelin karşılaştıkları risk ve tehlikeler diğer birimlere göre benzerlik göstermekte fakat karşılaşılan risk ve tehlikelerin şiddetinde farklılık oluşmaktadır.

Ameliyathane çalışanları, çalışma ortamı, çalışma koşulları ve çalışma ilişkilerinden kaynaklanan, kan yoluyla bulaşan AİDS (HIV), Hepatit B (HBV), Tüberküloz ve diğer bulaşıcı hastalıklar gibi biyolojik, ışıklandırma, gürültü, radyasyon, kaygan zemin ve iskelet-kas sistemini zorlayacak ağır yükler gibi fiziksel, anestezik maddeler, sterilize edici maddeler, formaldehit, el ve cilt dezenfektanları gibi kimyasal, uygun olmayan çalışma ortamı dizaynından kaynaklanan ergonomik, ilaç-alkol madde bağımlılığı, stres, vardiyalı ya da nöbet usulü çalışma, düşük ücret, mobing gibi psikolojik etkenlerle karşı karşıya kalmaktadır.

Kan ve solunum yoluyla bulaşan hastalıklara yakalanma sıklığı farklılık gösterir. “Sağlık çalışanlarında hepatit B hastalığı sıklığı Dünyada %15–30 iken, Türkiye’de yapılan çalışmalarda hepatit B taşıyıcılığı %3,5–16,2 arasında değişmektedir.”2 Bu oran ameliyathane çalışanlarında, hastaya temasın sıklığı ve delici-kesici aletlerin kullanım oranı nedeniyle daha yüksek seyretmektedir. Solunum yoluyla bulaşan hastalıklar da yine hastaya yakın temasın olması ve maalesef koruyucu ekipmanların da ameliyathanelerde genellikle yeterli miktarda olmayışı nedeniyle hastalığa bulaşın yüzdesini arttırmaktadır. “ABD’de Bulaşıcı Hastalıklar Kontrol Merkezi sağlık çalışanlarındaki tüberküloz sıklığını %13 olarak belirlemiştir.

Sağlık çalışanlarının maruz kaldığı bu sağlık sorunları, sadece kendileri için değil aynı zamanda aileleri, çalışma arkadaşları ve hizmet verdiği hastaları için de önemli kabul edildiğinden, hastane sağlık çalışanlarının sağlık hizmeti almasının zorunluluk olduğu belirtilmektedir.”3 Ancak, sağlık çalışanları içinde ameliyathane çalışanları da bu hizmeti almak hem de faturasını ödemek zorunda bırakılmaktadır.

1 A. Esin, “ Bakım Risklerinin Değerlendirilmesi” , Mühendis ve Makine, C. 46, S. 543, Ankara, 2005, s. 12

2 Özkan-Emiroğlu, s. 44

3 Öcal, s. 92

Sağlık çalışanlarının karşılaştığı bir diğer risk ise maruz kaldıkları şiddettir.

“Yeşildal’ın (2005) belirttiğine göre 2001–2002 yıllarında İngiltere’de şiddet sıklığı

%46, ABD’de hastane sağlık çalışanlarında ölümcül olmayan şiddete maruz kalma oranı on binde 8,3, Türkiye’de hastanede yapılan çalışmalarda ise yaklaşık olarak

%60 bulunmuştur.”1 Ameliyathaneler kapalı alanlar olmasına rağmen ameliyathane çalışanları da şiddete maruz kalmaktadır.

Şekil 2. Sağlık Çalışanlarının Sağlığını Etkileyen Bileşenler

Kaynak: A. Ergör- B. Kılıç- E. Gürpınar, “ Sağlık Ocaklarında İş Riskleri”, TTB Sağlık ve Güvenlik Dergisi, Ekim-Kasım-Aralık, 2003, yy, s. 44

Sağlık çalışanları günümüzde oldukça zor koşullarda, sadece bir çalışan olarak değil, geleneksel değerlerin de etkisinde kalarak, özverili, kendisini ve ailesini düşünmeksizin sadece hasta odaklı çalışmaktadır. Şekil 2’de görüldüğü gibi sağlık çalışanları pek çok riske maruz kalmaktadır. Dolayısıyla topluma sunulan sağlık hizmetinin niteliği de sağlık çalışanlarının çalışma koşulları ve yaşam kalitesiyle yakından ilgilidir. Sağlık çalışanları ve tabii ki paralel olarak ameliyathane çalışanları yaptıkları işten kaynaklanan fiziksel, biyolojik, kimyasal, psikolojik ve çevresel etkenlerden kaynaklanan risk ve tehlikelere maruz kalmaktadır.

Tablo 2. Sağlık Kuruluşlarında Risk Gurupları

Radyasyon, lazer, gürültü, elektrik, sıcaklık, işyerinde şiddet. ilaçlar (Sitotoksik ajanlar), etilen oksit, kullanılmış anestetik gazlar, pentamidineribavirin.

Bir kişinin işi veya çalışma ortamı ile ilgili konularda, stres, duygusal zorlanma yaralanmalara veya çalışma kalitesini düşürecek fiziksel engellemelere sebep olan etkenler

Çarpma-burkulmaya sebep alanlar, hava kalitesi, kaygan zeminler,

Çarpma-burkulmaya sebep alanlar, hava kalitesi, kaygan zeminler,