• Sonuç bulunamadı

Görme sinirleri ile gönderilen şifre işaretlerden sorumlu beyindeki görme korteksindeki hasar, çok çeşitli seviyelerde görme yetersizliklerine yol açmaktadır. Bu durum, zemin veya figürü ayırma problemleri, birbirinden ayrılan objeleri ayıramama, arka ve ön plandakileri ayırmada yeterli olamama şeklinde so-nuçlanabilmektedir. Ayrıca kortekse ilişkin görme problemleri genellikle serebral palsy ya da epilepsi gibi diğer bozukluklarla birlikte görülebilmektedir. (Ersoy ve Avcı, 2001:37).

2.1.2.2.2 İşitme Engeli

I.Özel Eğitim Konseyinde “işitme engeli, işitme duyarlığının, kişinin gelişim, uyum, özellikle iletişimdeki görevlerini yeterince yerine getirmeyiş halidir” şeklinde tanımlanmıştır. Amerikan Özürlü Bireylerin Eğitimi Yasasında (IDEA) işitememe, şöyle tanımlanmıştır: Bireyin yükseltme ya da yükseltmesiz; işitme yoluyla dile ait bilgileri toplama sürecinde yetersizliğe sahip olmasına, bu yetersizliğinin eğitsel performansını önemli derecede etkilemesine yol açan ağır derecede işitme yeter-sizliği durumudur. İşitme yeteryeter-sizliği ise, çocuğun eğitsel performansım önemli

18

derecede etkileyen, kalıcı olarak ya da düzensiz bir şekilde değişen ancak işitme probleminin olması durumudur (Ersoy ve Avcı, 2001:59).

İşitme kayının miktarı ve işitme kalıntısı desibel (dB) düzeyine göre tanımlanır. Ülkemizde özel eğitimde daha çok özrün derecesine göre yapılan sınıflama ve tanımlama kullanılmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığınca kullanılan yönetmelikte işitme özürlüler işitemeyenler, (sağırlar) ve ağır işitenler olarak iki kümede tanımlanmaktadır:

1. İşitemeyenler (sağırlar): Düzelttikten sonra iyi işiten kulağındaki işitme

ka-yıpları 70 dB ve daha fazla olanlara denilmektedir. Diğer bir deyimle işitme kaka-yıpları gerekli düzeltmelerden sonra ana dilini konuşmayı olağan yollardan öğrenmeyi engelleyecek kadar fazla ve bu yüzden özel eğitimi gerektiren kişilerdir.

2. Ağır işitenler: Düzelttikten sonra iyi işiten kulağındaki işitme kayıpları

olağan yollardan ana dilini öğrenmesini ağırlaştıracak derecede olup bu yüzden özel eğitimi gerektirenlerdir (Özer, 2005:61).

İşitme özürleri işitme yolu dikkate alındığında özürün oluştuğu yere bağlı olarak iletimsel, duysal-sinirsel, merkezi ve karma işitme kaybı olarak dörde ayrılmaktadır.

a. İletimsel İşitme Özürü: Seslerin orta kulağa girmesi engellendiğinde oluşur.

b. Duvsal-Sinirsel İşitme Özürü: İç kulak fonksiyonunu gerektiği gibi yerine

getiremediğinde orta kulaktan gelen sesleri uygun şekilde iletememektedir. Bu tip kayıplarda hasar, iç kulakta veya iç kulaktan beyine sesleri ileten sinir siste- mindedir. İç kulak tipi kayıplarda işitme ile birlikte konuşmayı anlama yeteneği de bozulur.

c. Merkezi İşitme Özürü: Beynin kendisine gönderilen sinyalleri yommlaya-

madığı duruma merkezi işitme özürü denir. Ses beynin işitme merkezine kadar gelir ancak işitme gerçekleşmez.

d. Karma İşitme Özürü: Orta ve iç kulaktaki hasarın bir arada bulunduğu tiptir.

Bu sınıflandırma sistemi dışında yer alan organik nedenlerden kaynaklanmayan bir işitme özürü daha bulunmaktadır. Bu durum, psikolojik işitme özürü olarak adlandırılmaktadır. Özürün nedeni piskolojik kökenlidir ve çoğunlukla aniden ortaya çıkmaktadır (Ersoy ve Avcı, 2001:60).

19

2.1.2.2.2.1 İşitme Engelliliğinin Nedenleri

İşitme özrünün nedenleri, dilin kazanımından önceki nedenler ve dilin kazanımından sonraki nedenler olmak üzere iki grupta incelenecektir.

a. Dilin kazanımından önceki nedenler

Hamilelikte geçirilen rubella (Alman kızamığı - kızamıkçık) özellikle hamileliğin ilk üç ayında geçirildiğinde işitme ve görme bozukluğu ile kalp problemlerine neden olabilir.

Kalıtım diğer bir etkileyen faktördür. Kalıtımsal kökenli işitme engelli ailelerin çocuklarının %90’ı işitme engellidir. Orta ile çok ileri işitme kayıplarının nedenlerinin %50’den fazlası genetik faktörler sonucudur. Düşük doğum ağırlığının eşlik ettiği prematüre doğum beyinde kanama, ya da orta kulakta oksijen azalması meydana getirebilir ve bu durum değişik derecelerde işitme kayıplarına neden olabilir. Hamilelik sırasında annenin geçirdiği kabakulak, frengi gibi ateşli hastalıklar, menenjit gibi viral enfeksiyonlar iç kulakta hasara neden olarak erken dönemde kalıcı işitme yetersizlikleri oluşturabilir (Ersoy ve Avcı, 2001:61).

b. Dilin kazanımından sonraki nedenler

Doğum sonrasında çocuğun geçirdiği menenjit, orta kulak iltihabı, kızamık, boğmaca, difteri, kabakulak, grip gibi mikroplu ve ateşli hastalıklar vs özellikle orta kulakta hasara neden olarak iletim tipi işitme problemlerini ortaya çıkarabilir. Başı çarpma, merkezi sinir sisteminde sarsıntı ve zedelenme yapabilecek her türlü kaza ve travmalar, beyin tümörleri, kulak yolunda çıkacak çıban ve urlar, kulağa yabancı madde kaçması ve bunları çıkartmak için yapılan yanlış girişimler işitme özrü yaratabilir. Orta kulakta, kemikçiklerde oluşan kireçlenmeler iletimsel türden işitme özrüne neden olmaktadır. Gürültülü mekanlarda sürekli olarak bulunma bu tip yerlerde çalışanlar (özellikle erkeklerde) duyusal-sinirsel tip işitme kaybı tehlikesi yaratmakladır (Ersoy ve Avcı, 2001:62).

2.1.2.2.2.2 İşitme Kaybının Tipleri

İletimsel, duyusal-sinirsel ve karışık tip olmak üzere üç tip işitme kaybı vardır:

İletimsel Kayıp: en sık gözlenen nedeni ciddi ortakulak iltihabı ya da orta kulak

20

Sinirlerin zarar görmediği bir mekanik problem olduğundan tıbbi ya da cerrahi müdahalelerle düzeltilebilmektedir.

Duyusal-Sinirsel Kayıp: Daha ciddi ve kalıcıdır. Sesin yükseltmesi ya da işitme

aletinin kullanılması sesin duyurulur olmasına yardım edebilirken, kelimelerin çarpıtılmasını önleyemez. Tipik olarak düşük perdeli sesli sesler işitilmesine rağmen, yüksek perdeli t, p, k gibi sessiz harfler belirgin bir şekilde işitilmez. Bu top, pop gibi sesleri birbirinden ayırt etmeyi güçleştirir.

Karışık tip işitme kaybı: İletimsel ve duyusal-sinirsel işitme kaybının bir arada

bulunmasıdır. Kaybın iletimsel parçası kulak enfeksiyonunun tedavisi durumunda olduğu gibi geçici ya da kalıcı olabilir. Yaralanmalar, enfeksiyonlar ve ilaç alerjilerinin hepsi işitme kaybına neden olabilir.

2.1.2.2.3 Bedensel Engel

Ortopedik yetersizlik, “Çocuğun eğitimsel performansını etkileyen konjenital (doğuştan) anomaliler, hastalıklar ve diğer faktörlerin neden olduğu yetersizliktir” şeklinde tanımlanmıştır. Milli Eğitim Bakanlığınca çıkarılan Özel Eğitim Okulları Yönetmeliğinde benzer bir tanımla ortopedik özürlü “Bütün düzeltmelere rağmen iskelet, sinir sistemi, kas ve eklemlerdeki özürlerinden dolayı normal eğitim, öğretim, çalışmalarından yeteri kadar yararlanamayan” olarak tanımlanmaktadır (Ersoy ve Avcı, 2001:102).

Fiziksel engeli, “doğuştan ya da hastalık sonucu ortaya çıkan engelleri kapsayan ve çocuğun eğitimsel performansını olumsuz olarak etkileyen her türlü fiziksel durum” olarak tanımlamaktadır (Özer, 2005:70).

Çeşitli nedenlerle bir organını veya fonksiyonunu kaybetmiş, kemik, eklem ve kaslarında normal dışı durumlar meydana gelmiş kişilere bedensel engelli denmektedir (Aydın, 2004:33).

2.1.2.2.3.1 Bedensel Engellilikte Sınıflandırma

Bedensel yetersizliği olan çocuklar çeşitli şekillerde, sınıflandırılmaktadır (Ersoy ve Avcı, 2001:103).

21

Benzer Belgeler