• Sonuç bulunamadı

Bir melodi alınırken genç nesil, yaşlı olmayan insanlar tercih edilmelidir

CUMHURİYET DÖNEMİNDE TÜRK HALK MÜZİĞİ

II. Folklor alâkası sadece Macar halk türkülerine inhisar etmeyip, aynı zamanda komşu memleketlerinkine de müteveccih olmuştur

2. Bir melodi alınırken genç nesil, yaşlı olmayan insanlar tercih edilmelidir

Sayın dinleyicilerim. Bunlardan anlaşılıyor ki halk musikisini toplayanın vazifesi hayli ağırdır, çok defa o, tereddüde düşebilir. Usulüne riayetle az, fakat her ciheti iyi araştırılmış melodiler mi tespit etsin yahut fırsat kaçırmamak için tahkik cihetimi ihmal ederek mümkün olduğu kadar fazla parçayı mı fonograf ve notaya alsın? Bu iki şıktan hangisini tercih edeceğini vaziyet tespit eder.

Nihayet bir kaç müteferrik meseleye temas etmek istiyorum. Bunların hallini ancak Türkiye’deki folklor hareketinin inkişafından bekleyebiliriz.

Bunların başında musiki edebiyatında “Bulgar ritmi” adı verilen mesele gelir. Daha önce Bulgar ritminde olan bir Bulgar melodisi gösterdim.

Bunların hususiyeti nispeten pek kısa kıymetlerin tek tek mezürde asimetrik olarak büyük kıymetler teşkil etmesindedir. Evvelce gösterdiğim misalde her mezür yedi sekizlikten ibarettir ve bunlar 3+2+2 olarak ayrılmışlardır. Diğer bir Bulgar ritmi çeşidinde bazı mezürler dokuz sekizlikten ibarettir. Fakat bunlar simetrik 3+3+3 sekizlik zümrelere ayrılmayıp belki 3+2+2+2

105

şeklinde ayrılır. Şimdi böyle ritimli bir raks melodisini piyanoda göstereceğim.

Bulgar Halk Musikisi’nde bu çeşit ritimler pek çoktur, melodilerinin hiç değilse yarısı bu kaideye uyar. Bu nevi ritimler Garbi Avrupa musikisinde tamamen meçhul olduğu ve başta onu Bulgarlar tetkik ettikleri için muvakkaten “Bulgar ritimleri” diyelim. Fakat bu nevi ritimleri az olmakla beraber Erdel’deki Rumenlerin havalarında da bulabiliriz. Macarlar arasında da ötede beride silik izlerini müşahede ediyoruz. Sırplarda olup olmadığı meçhuldür. Çünkü mevcut neşriyat henüz bu hususta bir hüküm vermeye kâfi değildir. Fakat Türkmenlerde olduğunu Belayev’in ve Uszpenszky’nin “Turkmenskaya Muzika 1928” adlı eserinden anlıyoruz. Bu ritim çeşitlerinin diğer Türk kavimlerinde olup olmadığını ve mevcutsa hangi şekiller arz ettiğini ve nereye kadar yayıldığını öğrenmek fevkalade mühimdir. Çünkü bu ritmin muahhar zamanlarda Bulgarlarda çıktıktan sonra etrafa yayılıp yayılmadığı yahut menşeinin Orta Asya olup olmadığı ancak bu tetkikat neticesinde belli olacaktır. İlâveten şunu da söyleyeyim ki, İstanbul konservatuarımızdaki plâk koleksiyonunda Trabzon civarında alınan plâklarda gene bu ritim nevini gördük. Size böyle bir melodi göstereceğim.

Diğer bir mesele de “uzun havalar” meselesidir. Bu melodi çeşidinin Türk pentatonizamı ile hiç bir alâkası yoktur. Uzun havalarda diyatonik dizinin ilk beş derecesini tuhaf bir bağırış tarzında teganni için kullanıyorlar.

Arap ve Acem örnekleri menşeinin orası olduğunu hükmettirecek mahiyettedir. Fakat bu tarz eskiden-hatta şimdi de kısmen- Ukrayna ve Romanya’ya yayılmış bir halde idi. İki Rumen örneği göstereceğim.

Bunların birincisi cenubi Erdel’dendir. İkincisi de cenubi Karpatlar ile Tuna arasındaki sahadandır. Başta kemancılar havayı çalıyorlar, sonra bir kadın teganni ediyor. Sonunda da mevzua uygun olmayan oynak bir raks havasını çalgıcılar ilâve ediyorlar.

Şimdi de size bir İran örneği göstereceğim. Bu misallerden, aynı melodinin muhtelif varyantları ile karşılaştığımıza kolayca hükmedebiliriz.

Ağlebi ihtimal bu melodinin menşei Arap–İran diyarıdır. Şimdiye kadar bilinen İran, Irak ve Cezayir örnekleri bunu teyit ediyor. Geriye şu mesele kalıyor. Bu melodiler şimaldeki Rumenler hatta Ukraynalıar’a kadar nasıl yayılmıştır? İran ve Irak tarafından mutavassıt bağ henüz bilinmiyor. Bu melodiler Anadolu türkülerinde malûm ise onların tavassutu ile nakledilmiş olur. Öyle ise bunun tahkiki mühimdir.

Nihayet önümüzde Türk pentatonik musiki meselesi kalıyor. Bu, biz Macarları da pek yakından alâkadar ediyor. Türklerin oturduğu yerlerde pentatonik usulün ne mikyasta ve ne gibi melodi bünyesiyle temsil edildiğini öğrenmenin millî ve beynelmilel bakımdan fevkalade ehemmiyeti vardır.

106

Bunun başarılması sizlerin Türk Halk Musikisi’ni en geniş ölçüde ve denenmiş en yeni iyi usuller ve vasıtalarla araştırmamıza bağlıdır.

Macar ve Çeremis halk musikisinde varlığı tarafımızdan gösterilen, Rumenlerin bir kısmının halk musikisine kuvvetle tesir eden, dağınık bir şekilde Bulgar halk musikisinde de görülen bir çeşit şimal Türk pentatonik unsurlarının köylerinizde ve halk ağzında yaşadığını gösterebilirseniz “eski Türk Musiki kültürü hegemonisi” parlak bir surette ispat edilmiş olur ve bununla haklı olarak iftihar edebilirsiniz.

Türk millî karakterini taşıyan musikiyi yaratmanın esas şartının köylerinizdeki musikinin mümkün olduğu kadar esaslı öğrenilmesine bağlı olacağını zikir zaittir sanırım. Tabii millî musikiyi ilerletmenin ikinci şartı yaratıcı kabiliyette kompozitörlerin gelmesine bağlıdır. Yalnız çalışkanlık da kâfi değildir. Bu da talih işi.

İkinci şart yakın bir atide tahakkuk etmese bile zararı yok. İlk şartın, yani halk musikisini derhal toplama işini başarmanın daha mühim olduğu kanaatindeyim. Toplanan ve kurtarılan malzeme uzun seneler bekledikten sonra da salâhiyetli sanatkâr ona dayanarak Türk millî musikisini yaratabilecektir. Türk Halk Musikisi’nin bir an önce toplanmasının müşterek menfaatimiz olduğu evvelki sözlerimden tezahür eder. Onun için Macar Musiki Folkloru ile uğraşanlar namına Türk kardeşlerimden rica ediyorum:

Tetkik işini yurdunuzda başarmak için esaslı surette toplayınız ve toplanan eserleri bastırmak hususunda elden geleni yapınız. Macarlar coğrafi durumları icabı halk musikisini tetkikin usullerini erken elde ettiler. Bu müşterek işte yardımcı arkadaş olmaya hazırdırlar. Ve sözlerimi şu cümle ile bitirmeme müsaade ediniz: İlmin bu şubesinde Türklerin ve Macarların dostça teşriki mesaisini temin ediniz.154

Ankara Devlet Konservatuarı’nda Halk Müziği Çalışmaları ve Derlemeler

Cumhuriyet Dönemi’nde Musiki İnkılâbı çerçevesinde müzik eğitimi veren bir kurum olarak başlayıp sonradan bir konservatuar niteliği kazanan Ankara Devlet Konservatuvarı tarafından zaman zaman yabancı müzikologlar ve müzisyenler ülkeye davet ediliyordu. 1935-1937 yılları arasında dört kez Türkiye’ye gelen müzik adamı Paul Hindemith155 de bunlardan biriydi. 1935 yılının başında Atatürk’ün direktifleriyle Almanya’dan Türkiye’ye gelen Hindemith bu ilk gelişinde öncelikle Musiki Muallim Mektebi’nin konservatuar olabilmesi hususundaki görüşlerini ilgili mercilere raporladı.

154 Bela Bartok, Küçük Asya'dan Türk Halk Musıkisi, Çev. Bülent Aksoy, İstanbul, 1991, ss. 268 – 289.

155 Paul Hindemith, Alman besteci. 1895 Almanya, Hanau doğumlu. Çağdaş Alman müzik okulunun önemli bir temsilcisi.

107

Paul Hindemith Ankara’ya ilk geldiği sırada Cebeci’deki şimdiki Devlet Konservatuvarı binası “Musiki Muallim Mektebi” adıyla anılıyordu. Bunun bir “Yüksek Okul” olarak yeni baştan örgütlenmesi ve giderek bir

“Konservatuara” dönüştürülüp tüm müzik dallarını ve tiyatroyu kapsayacak biçimde geliştirilmesi Hindemith’in baş dileğiydi. Böylece, Türk gençlerinin Avrupa’da çok masraflı öğrenim görmelerine gerek kalmayacaktı. Üstelik her yıl üçer ay süreyle Konservatuar’da, yurt dışından çağrılacak dünyaca ünlü virtüözlere “ustalık kursları” düzenlemek yoluyla, yetişmekte olan genç sanatçıların düzeylerini yükseltmek olanağı vardı. Günümüzdeki Konservatuar ders programlarının temeli Hindemith’in raporuyla atılmış bulunmaktadır. Sanatçı raporunda Konservatuar’ın kuruluşuna ve binasının büyütülmesine özel önem verdiği gibi, sonraki yıllarda yazdığı mektuplarda da bunu özenle izlemiştir.156

Paul Hindemith 1936 ve 1938’de olmak üzere iki kez daha ülkemize gelerek halk müziğini tanımak amacıyla köylerde çalışmalar yaptı. Bu çalışmalarını da Millî Eğitim Bakanlığı’na rapor olarak sundu. Hindemith de tıpkı Bartok gibi geleceğin Türk Müziği oluşturulurken Türk Halk Müziğinin yapısının incelenmesi gereğini vurgulamış ve Musiki İnkılâbı’nda Batı taklitçiliğinden kaçınılması gerektiğini bildirmiştir.

Paul Hindemith’in raporu157 beş ana bölümden oluşmaktadır; bunlar orkestra, müzik yüksek okulu, toplumda müzik, İzmir ve İstanbul’un müzik yaşamı, çok sesli sanat müziğinin oluşumudur. Önce şunu belirtmeliyim ki, böyle çok kısa bir süre içinde, ancak sınırlı dönemlerde yapılan inceleme sonunda, bunca geniş kapsamlı sorunları araştırıp ortaya çıkarmak ve tümüne kısa, fakat kesin çareler önermek her uzmanın harcı değildir.

Hindemith’in olmayacak işleri yoluna koyması, çıkış yollarını göstermesi, kişisel yetenekleri ve üstün zekâsı oranında, görevi için çok yerinde seçilip atanmış bir uzman kişi olduğunu kanıtlamaktadır. Bu da, o dönemde Millî Eğitim Bakanlığı’nda bu işle uğraşan kişilerin büyük özveriyle ve görev bilinci içinde çabaladıklarını, yoklukları hiçe sayarak mutlaka olumlu sonuçlara varmayı başardıklarını gösterir. Hindemith Türk Halk Müziğini, yani kırsal yörelerdeki toplumların kıvanç duyarak çalıp söyledikleri musikiyi, yetişecek bestecilerimizin temel malzeme olarak kullanmalarını, ama bestelerinde bunları olduğu gibi değil, sadece izlenim ve duyuşlar açısından yansıtmalarını öneriyordu. Çok sesli Türk Müziği’nin hiçbir

156 Daniyal Eriç, “Genç Türkiye’de Müziğin Yeniden Kuruluşu Paul Hindemith”, Milliyet Sanat Dergisi, Yeni Dizi: 73, 15 Mayıs 1983, ss. 36 – 37.

157 Söz konusu rapor ve bu rapor ile birlikte 1936 - 1937 yılları arasında Hindemith’in hazırladığı diğer rapor ve görüşleri, Türkçeye çevrilerek, 1983 yılında Almanca/Türkçe olarak yayımlandı.

Paul Hindemith (Çeviren: Prof. Dr. Gültekin Oransay), Türk Küğ Yaşamının Kalkınması İçin Öneriler/Vorschlage Für Den Aufbau Des Türkischen Musiklebens, İzmir, 1983, Küğ Yayını, s.

111.

108

zaman Batı’nın aynen kopya edilmesi yoluyla gerçekleştirilemeyeceğini, böyle yapılmaması gerektiğini vurguluyordu.158

İstanbul Konservatuarı’nın müzik folkloruna ait çalışma ve araştırmalarından sonra arada beş altı yıllık bir duraklama devresi olmuştur.

Ankara’da Devlet Konservatuarı’nın kuruluşu müzik folkloruna dair çalışmaları yeni baştan canlandırmış ve 1937 yılından itibaren de halk müziğinin bölge bölge derlenmesi için eskisi gibi araştırma gezileri düzenlenmiştir. Bu işe Millî Eğitim Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nün idaresi altında başlanmış derlemeler yurdun değerli müzikçileri tarafından yapılmıştır. Devlet ödeneği ile başlayan ve her türlü donanımla devam eden bir çalışma çerçevesi içinde 1937–

1952 yılları arasında yapılan bu folklor gezileri ilk derlemelere nazaran çok daha zengin olmuş ve zengin bir malzeme toplanmıştır. Uzman elemanlar tarafından idare edilen Ankara Devlet Konservatuarı’nın bu on beş yıllık müzik folkloru araştırma gezilerini şöyle özetleyebiliriz:

Ankara Devlet Konservatuvarı Tarafından Yapılan Halk Müziği Derlemeleri

Birinci Araştırma Gezisi

1937 Ağustos–Eylül ayları içinde yapılmış ve bir buçuk ay sürmüştür. Sivas, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gümüşhane, Trabzon ve Rize illerinde derlemeler yapılmıştır. Birinci müzik folkloru araştırma gezisine Ferit Alnar, Necil Kâzım Akses, Ulvi Cemal Erkin, Halil Bedii Yönetken, Muzaffer Sarısözen ve teknisyen Arif Etikan iştirak etmişlerdir. Bu gezide 588 halk türküsü ve havası toplanmıştır.

Sıvas’ın Düz, Abdurrahman, Gızıh, Garhın, Üçayak gibi halay havalarından, Karacaoğlan’dan, Kul Siyahî’den ve Ruhsatî’den parçalar; Rize ve Trabzon’un Kolbastı, Metelik oyun havalarıyla Sallama, Hemşin, Sıkayak, Seyrek, Kız Horon havaları; Erzurum, Erzincan ve Gümüşhane’nin bar havaları, Maya, Sümmani ağzı, Emrah Koşmaları ile Elazığ’ın Maya, Hoyrat gibi mahalli halk havaları toplanan bu malzeme arasındadır.

İkinci Araştırma Gezisi

1938’de yapılan bu geziye iki grup halinde devam edilmiştir. I. tetkik grubu, Ferit Alnar’ın başkanlığında; Kütahya, Afyon, Denizli, Aydın, İzmir, Manisa ve Balıkesir illeri dâhilinde derlemeler yapmıştır. Gezi bir buçuk ay sürmüştür. Bu grup Ferit Alnar, Cevat Memduh Altar, Halil Bedii Yönetken, Tahsin Banguoğlu ve teknisyen Rıza Yetişen’den ibaretti. 604 parça halk türküsü ve oyun havası derlenmiştir. Bu bölgenin en karakteristik havaları, zeybeklerdir. Bunlar arasında;

158 Daniyal Eriç, a.g.m.

109

Uşak, Kütahya, Davas, Bergama, Köşdere, Denizli, Sarayköy, Menemen, Balıkesir, Karacasu, Demirci, Harmandalı, Güvende, Bergama Bengisi, Bursa Damları, Gökdeli, Aydın, Harmandağlı, Salihli, Manisa, Pamukçuköy, İzmir, Karşıyaka gibi şehir, kasaba ve köy isimleriyle anılan zeybek havalarından başka Feraî, Serenler, Emmi, Kuruoğlu, Kadıoğlu, Katırcıoğlu, Lazoğlu, İkiparmak, Üçparmak, Kocayörük, Gündüzbey, Kamalı Çakıcı (Çakırcalı), Altıparmak, İskenderoğlu, Dağlı Havası, Apray, Durasilli, Tokmak, Arapoyunu gibi şahıs vesaireye ithaf edilmiş zeybekler de vardır. Bu derlemelere ayrıca kadın oyun havalarını da ilave edebiliriz.

İkinci grup Ulvi Cemal Erkin’in başkanlığında Nurullah Taşkıran, Muzaffer Sarısözen ve Teknisyen Arif Etikan’dan oluşmuştur. Bu grup da Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinden Malatya, Diyarbakır, Urfa, Gaziantep, Maraş ve Seyhan’ı gezmiştir. Seyahat bir buçuk ay sürmüş ve 491 parça halk türküsü ve havası derlenmiştir. Hoyrat, Maya, Divân, Kesik, İbrahimî, Ağıt gibi uzun havalarla ağır ve yörük, halay ve oyun havaları da bu grubun topladığı malzemeler arasındadır.

Üçüncü Araştırma Gezisi

Bu seferki derleme 1939 yılı Ağustosu’nda yapılmış ve yalnız Çorum ili gezilmiştir. Gezi heyeti Nurullah Taşkıran’ın başkanlığında Mahmut Ragıp Gazimihâl, Muzaffer Sarısözen ve Teknisyen Rıza Yetişen’den ibarettir. Gezi on beş gün sürmüştür. 241 parça halk türküsü ve havası derlenmiştir. Bunlar içinde halay havaları, Pir Sultan’dan parçalar, Ağıtlar ve Güzellemeler önemli yer tutar.

Dördüncü Araştırma Gezisi

1940 yılı Ağustosu’nda yapılmış ve yirmi gün sürmüştür. Bu seferki araştırma heyetini, Muzaffer Sarısözen’in başkanlığında Mahmut Ragıp Gazimihâl, Mithat Fenmen ve Teknisyen Rıza Yetişen teşkil etmişlerdir. 1940 gezisi yalnız Konya ili dâhilinde yapılmıştır. Bu gezide 512 halk türküsü ve havası derlenmiştir. Bir ilde bu kadar parça derlenebilmiş olması bütün geziler arasında bir rekor sayılmıştır. Konya’nın meşhur Avrat Havaları (Kaşık Havaları) çeşitli divanlar, koşmalar, birçok kadın oyun havaları, Rumeli Havaları, kavalla çalınan dağ ve köy havaları bu gezinin başlıca malzemesini oluşturur.

Beşinci Araştırma Gezisi

1941’de yapılmış ve bir buçuk ay sürmüştür. Bu gezi Kayseri, Niğde, Maraş ve Seyhan illeri havalisinde bulunan Türkmen aşiretleri arasında yapılmıştır. Gezi heyeti; Halil Bediî Yönetken’in başkanlığında Muzaffer Sarısözen ile Rıza Yetişen’den oluşmuştur. Pek kötü gezi şartları içinde yapılan bu müzik folkloru

110

derlemeleri de büyük bir başarı ile sonuçlanmıştır. Gezi sırasında 412 halk türküsü ve havası derlenmiştir. Bu malzeme içinde Bozlaklar, Avşar Ağıtları, çeşitli oyun havaları, halaylar ve Karacaoğlan’dan da türlü havalar vardır.

Altıncı Araştırma Gezisi

1942 yılı Temmuz–Ağustos ayları içinde yapılmış ve bir buçuk ay sürmüştür. Gezi heyeti, Başkan Halil Bediî Yönetken ile Muzaffer Sarısözen ve Teknisyen Rıza Yetişen’den oluşmuştur. Altıncı araştırma gezisi Isparta, Burdur, Antalya, Muğla illeri dâhilinde yapılmıştır. 426 halk türküsü ve havası tespit edilmiştir. Bu gezide zeybek oyunlarının en ağırından en yürüğüne kadar çeşitli havaları, ayni zamanda Avşar Beyleri ve Gurbet Türküleri gibi uzun havalar, sipsi, kaval, davul, zurna ile çalınan çeşitli oyun havaları derlenmiştir.

Yedinci Araştırma Gezisi

1943 yılı içinde yapılmış ve elli gün sürmüştür. Bu gezi de Halil Bediî Yönetken’in başkanlığında olmak üzere, Muzaffer Sarısözen ve Rıza Yetişen tarafından yapılmıştır. Yedinci gezi Tokat, Amasya, Samsun, Ordu, Giresun ve Trabzon gibi Kuzey Anadolu illerini içine alıyordu. Bu gezide 772 parça halk türküsü ve havası derlenmiştir.

Tokat ve Amasya bölgesinde çeşitli tipte halay havaları, kadın oyun havaları, Turnalar, Yıldız ve bozlağı andıran bir çeşit uzun hava ve bozuk gibi havalar, Kolbastı ve Metelik Oyun Havaları, Samsun, Ordu ve Giresun’da karşılama, Kazıkçı ve İmece Havaları, Trabzon’da da türlü horon havaları tespit edilmiştir.

Sekizinci Araştırma Gezisi

Bu gezi, 1944 yılı içinde Halil Bediî Yönetken, Muzaffer Sarısözen ve Rıza Yetişen’den oluşan bir heyet tarafından yapılmıştır. Elazığ, Tunceli, Bingöl ve Muş illeri bu gezinin alanını teşkil etmiş ve bir buçuk ay sürmüştür. 293 halk türküsü ve havası toplanmıştır. Lâvik, maya, hoyrat ile çeşitli tipte türküler ve oyun havaları derlenmiştir.

Dokuzuncu Araştırma Gezisi

1945 yılında ve aynı heyet tarafından yapılmıştır. Ankara, Çankırı, Yozgat ve Kırşehir illeri gezilmiş, 432 halk türküsü ve havası plağa alınmıştır. İki ay süren bu gezi sırasında da bozlaklar, sürmeliler, sohbet havalarıyla Misket, Meşeli ve Yıldız gibi yerli halk türküleri derlenmiştir.

111

Bu derleme gezileri 1952 yılına kadar devam etmiş ve aşağı yukarı bütün iller taranmıştır. Ankara Devlet Konservatuarı’nın 15 yıl devam eden bu derleme gezileri, yurdun her bölgesinin müzik folkloru hakkında esas müşahedelerle metinleri ve türlü bölgelerin halk müziği diyalektleri hakkında karşılaştırmalı bilgiler edinilmesini sağlamıştır. Burada şunu da belirtmek gerekir: O yılların teknik imkânlarının en mükemmeli olan fonografla, yalnızca elektriği bulunan yerlerde yapılan bu derleme gezileri sonucunda 10.000 civarında ezginin derlenmiş olması pek büyük bir başarıdır. Bir bu kadar ezginin de ulaşılmamış, gidilememiş yerlerde kalmış olması düşüncesi çok doğrudur. Devlet Konservatuarı’nın pek mükemmel bir müzik folklor arşivi vardır. Ciddi ve meraklı bir zevkle düzenlenen bu arşivde şimdiye kadar Anadolu’nun türlü bölgelerinden toplanmış on bine yakın halk türkü ve havasının plağa alınmış metinleri saklanmaktadır. Bu plaklar büyük bir özenle tasnif edilmiş bir haldedir. Ayrıca, arşiv şefi rahmetli Muzaffer Sarısözen’in kendi emeğiyle toplanmış kemençe, bağlama, cura, kaval ve özellikle çok güç bulunan çifte kaval, tulum, davul, zurna, tef, darbuka, mey gibi bir halk sazları koleksiyonu vardır. Bu koleksiyon, gelecekte kurulacak bir halk sazları müzesinin küçük fakat görülmeye değer bir nüvesi gibidir. Devlet Konservatuvarı Arşivi, bu gezilerde halk musikicileriyle, oyunlarına dair ayrıca toplanan fotoğraflardan da bir resim albümünün malzemesini temin etmiştir.159

Konservatuar’ın kuruluşunun 15. yıldönümü dolayısıyla Türk Halk Bilgisi Derneği’ne verilen bir raporda, 1937’de başlayıp 1953’e kadar süren derlemelerin yöreler ve türler bakımından sayısal değerleri ile derleme tarihleri sunulmuştur.

Aşağıda sözü edilen bu rapor yer almaktadır:

1937 Yılı Derleme Gezisi

İl Vokal Enstrümantal Refakatli Toplam Uzunhava Kırıkhava Sivas 30 12 37 79 24 55 Erzincan 53 0 9 62 13 49 Erzurum 79 21 9 109 10 99 Gümüşhane 23 2 0 25 0 25 Trabzon 57 24 62 143 9 134 Rize 35 15 20 70 1 69 Elazığ 68 6 34 108 21 87 1938 Yılı Derleme Gezisi

159 M. Şakir Ülkütaşır, Cumhuriyet’le Birlikte Türkiye’de Folklor ve Etnografya Çalışmaları, Ankara, 1972, ss. 78 – 83.

112

Balıkesir 24 35 33 92 1 92 İzmir 29 19 35 83 3 80 Manisa 91 16 43 150 9 141 Aydın 16 10 37 63 4 59 Denizli 1 10 24 35 2 33 Afyon 47 0 24 71 12 59 Kütahya 40 15 54 109 7 102 Malatya 83 58 103 244 24 220 D.Bakır 15 2 37 54 25 29 Urfa 60 26 58 144 20 124 G.Antep 36 21 23 80 28 52 Maraş 56 20 14 90 10 80 Adana 96 15 12 123 50 73 1939 Yılı Derleme Gezisi

Çorum 87 53 101 241 28 213 1940 Yılı Derleme Gezisi

Konya 128 169 219 516 90 426 1941 Yılı Derleme Gezisi

Kayseri 93 38 84 215 42 173 Niğde 21 25 57 103 17 86 1942 Yılı Derleme Gezisi

Antalya 8 34 62 104 2 102 Burdur 2 28 79 109 11 98 Isparta 17 22 109 148 6 142 Muğla 17 39 55 111 0 111 1943 Yılı Derleme Gezisi

Amasya 25 32 102 159 29 130 Tokat 10 77 129 216 37 179 Giresun 27 36 50 113 9 104 Ordu 46 16 43 105 4 101 Samsun 45 41 50 136 7 129

113 1944 Yılı Derleme Gezisi

Bingöl 6 21 0 27 6 21 Tunceli 36 79 52 167 27 140 Muş 58 24 10 92 29 63 1945 Yılı Derleme Gezisi

Ankara 60 53 101 214 30 184 Çankırı 9 3 42 54 5 49 Kırşehir 18 11 32 61 9 52 Yozgat 18 27 44 89 21 68 1946 Yılı Derleme Gezisi

Antakya 76 20 14 90 10 80 Mersin 10 8 26 44 9 35 1947 Yılı Derleme Gezisi

Edirne 36 14 19 69 6 63 Ç.Kale 25 17 27 69 2 67 K.lareli1 01 3 18 122 1 121 T.dağ 53 12 30 95 4 91 Bursa 17 80 40 137 2 135 1948 Yılı Derleme Gezisi

Bolu 43 59 34 136 10 126 K.monu53 2 131 186 28 158 Sinop 24 7 4 35 2 33 Zongul.26 6 29 61 2 59 1949 Yılı Derleme Gezisi

E.şehir 71 11 52 134 15 119 Bilecik 59 1 55 115 9 106 1950 Yılı Derleme Gezisi

Ağrı 18 31 1 50 21 29 Van 95 0 6 101 25 76

114

Kars 48 50 35 133 15 118 Çoruh 21 42 35 98 17 81

Muhtelif Zamanlarda Arşivde Tespit Edilenler

Vokal Enstrümantal Refakatli 187 74 561 Toplam Uzunhava Kırıkhava 822 126 696

Plâk kumpanyalarından ele geçirilen ünlü halk sanatkârlarına ait parçalar:1015 Genel toplam: 8426 160

Türk Folklor Derneği Genel Sekreterliği’nin 1951–1954 yılları arasında gerçekleştirdiği diğer derleme gezileri hakkındaki bir raporu da şöyledir:

1. 1951 Halk müziği derlemesinde İstanbul ve Kocaeli’ye gidilmiş İstanbul’dan;

59, Kocaeli’nden 56 parça alınmıştır.

2. 1952 de Bitlis, Siirt, Mardin ve Hakkâri illerine gidilerek Bitlis’ten 56, Siirt’ten 39, Mardin’den 76 ve Hakkâri’den 28 melodi tespit edilmiştir.

3. Ayrıca 1952’de (İzmir–Narlıdere) dolaylarında yapılan özel bir araştırma ile

“Tahtacılar”dan 40 orijinal parça plağa alınmıştır.

4. 1954’de Ortaasya’dan gelen Göçmen Türklerden de 45 tane melodi tespit edilmiştir. (Zeytinburnu ve Sirkeci göçmen misafirhanelerinde)

5. Çeşitli vesilelerle Ankara’ya yolu düşen tanınmış halk sanatkârlarından folklor arşivinde alınan orijinaller de 750’ye baliğ olmuştur.

6. Bütün derlemelerden ayrı olarak halk sanatkârları tarafından kumpanya Plaklarına verilen ve tarihleri, resmi derlemelerin başladığı 1937 yılından öncesine ait olan 500 adet melodinin plakları da arşiv mevcuduna dahil

6. Bütün derlemelerden ayrı olarak halk sanatkârları tarafından kumpanya Plaklarına verilen ve tarihleri, resmi derlemelerin başladığı 1937 yılından öncesine ait olan 500 adet melodinin plakları da arşiv mevcuduna dahil