• Sonuç bulunamadı

Üç ayı aşan bir süre Meclis-i Hazâin Reisi olan Mustafa Fazıl Paşa 19 Şubat 1866‘da görevinden alındı ve yerine Kıbrıslı Mehmed Paşa getirildi.341

Riyasete tahsis edilen 55.000 kuruş maaşın 5.000 kuruşu hazineye aktarılarak geriye kalanı Mehmed Paşa‘ya verildi.342 Fakat bu ayrılık beklenmedik bir biçimde gelişmiş ve kararın nedeni anlaşılamamıştı. Ahmed Lütfi‘ye göre ―Mustafa Fazıl Paşa‘nın müddet-i riyâsetinde bazı esbabdan dolayı bir semere görülmediği işidilmiş idi.‖343

Fakat vakanüvisin verdiği bu izahat azlin gerekçesini aydınlatmaya yetmiyordu. Mustafa Fazıl Paşa, Maliye Nezareti‘nde bulunduğu sırada saygın bir isim olarak ön plana çıkmıştı.344 Merkez

337 Ebuzziya Tevfik, Yeni Osmanlılar Tarihi, s. 17.

338 Tevfik Güran, Osmanlı Mali İstatistikleri Bütçeler: 84 -1918 (Ankara: Başbakanlık Devlet İstatistik

Enstitüsü, 2003), s. 63-67.

339

BOA., A.MKT.NZD., 611/14, 20 Aralık 1865 (1 Şaban 1282).

340 BOA., A.MKT.MHM., 348/31, 25 Ocak 1866 (8 Ramazan 1282).

341 Fatih Tuncay, ―Mustafa Fazıl Paşa‘nın Siyasi ve İdari Görüşleri‖ (Yüksek Lisans Tezi, Sakarya

Üniversitesi, 2009), s. 11. Ceride-i Askeriye, 25 Şubat 1866 (9 Şevval 1282), s. 1.

342

BOA., MB.İ., 21/38, 19 Şubat 1866. İ.DH., 546/37982, 19 Şubat 1866 (3 Şevval 1282).

343 A. Lütfi Efendi, Lütf Efendi Tarihi X, s. 144.

344 Ebuzziya Tevfik, Yeni Osmanlılar Tarihi, s. 18. Ziya Paşa, Zafername, haz. Fikret Şahoğlu (İstanbul:

67

teşkilatı içerisinde son derece hızlı bir şekilde yükselmiş ve Meclis-i Hazâin riyasetine getirildiğinde kendisinden büyük hizmetler beklenmişti.345

Sultan Abdülaziz tarafından ânî bir şekilde görevden alınışı çeşitli tartışmalara sebebiyet verdiğinde The Levant

Herald gazetesi 21 Şubat tarihli nüshasında azlin muhtemel gerekçesini bildiren şu notu

paylaşmıştı:

Mustafa Fazıl Paşa bu meclisin [Meclis-i Hazâin] riyasetinden istifa etti ve yerini Mecâlis-i Âliye (Council of State) azası Kıbrıslı Mehmed Paşa aldı. Eğer bu değişiklik, herhangi bir şekilde, sabık reisin sarayda son zamanlardaki açıksözlülüğünün neticesi ise, mesut bir ekonominin alâmeti olduğu güçlükle söylenebilir. Ne olursa olsun, bağımsız ve zeki bir nazırın emekliliği hem hükümet hem de ülke için bir kayıptır. Halefi, muhakkak ki, kusursuz bir şöhret ve büyük bir idari tecrübe erbabıdır, fakat her iki hususu da küçümsemeksizin şu emniyetle tasdik edilebilir ki meclisin reform faaliyetine olan toplumsal güven böyle bir değişikliliğin olmaması halinde çok daha büyük olabilirdi.346

Gazetenin Fazıl Paşa‘nın azlini istifa şeklinde bildirmesi ihmal edilirse, iki önemli iddiasının tartışmaya müsait olduğu gözlenmektedir. Bunlardan ilki Mustafa Fazıl Paşa‘nın sarayda ülke ekonomisiyle ilgili sarf ettiği sözlerin mahiyeti ve görevden ayrılışında etkili olup olmadığıdır. İkinci nokta ise Paşa‘nın ayrılışı ile birlikte Meclis-i Hazâin‘e ve icraatlarına olan toplumsal güvenin zedelenmesidir.

Mustafa Fazıl Paşa‘nın meclisten azline atfedilen sözleri, Hicrî 1282 yılının Ramazan ayında (Ocak-Şubat 1866) sultanın sarayda hocasıyla yaptığı bir sohbetten kaynaklanmaktadır. Hoca Sadık Efendi isminde bu zat idaredeki suistimallerden bahsederek Sultan Abdülaziz‘in üzülmesine neden olmuş ve padişah durumun nedenini öğrenmek için Fazıl Paşa‘yı huzuruna çağırtmıştır.347

Meclis-i Hazâin Reisi ülkenin

345

Şerif Mardin, Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu (İstanbul: İletişim Yayınları, 1996), s. 37.

346 The Levant Herald, 21 Şubat 1866, s. 21.

347 Ali Rıza ve Mehmed Galib, XIII. Asr-ı Hicride Osmanlı Ricali: Geçen Asırda Devlet Adamlarımız II,

68

içinde bulunduğu mali açmazdan bahisle, konuşmalarında biraz ileri gitmiş ve Fuad Paşa hükümetini itham eden bir izahat vermiştir.348

Aynı ayın bayram günü davetiye alamadığı için bayramlaşma törenine katılmamış ve Sultan Abdülaziz, mabeyn görevlilerinin de kendisini yönlendirmesiyle bunu bir saygısızlık addederek Fazıl Paşa‘yı azletmiştir.349

Türkiye‘nin maliye tarihi hakkında bilinen öncü isimlere, yani du Velay, Morawitz, Blaisdell gibi yazarlara bakıldığında, Meclis-i Hazâin‘in yabancı üyelerinin bulunduğu birinci dönemine kıyasla ikinci dönemini önemsemedikleri görülmektedir.350

Her ne kadar The Levant Herald gazetesi, yukarıda ifade edilen notta meclise duyulan toplumsal güvenin başlangıçta büyük olduğunu ima etse de, buna dair bir yargı öne sürmek oldukça güçtür. Çünkü bu dönemde Mısırlı Fazıl Paşa‘nın özellikle İstanbul çevresinde meclisle ilgili gelişmeleri gölgede bırakacak derecede kuvvetli bir şöhreti

bulunuyordu. Prensin konağı, 1866 yılı başlarında Fuad Paşa hükümetini eleştirenlerin uğrak mekânı haline gelmişti.351

Kardeşi İsmail Paşa‘nın veraset değişikliği için temas yürüttüğü bir ortamda Mısır veliahtı olması, servetinin büyüklüğü ve Avrupa finans çevreleriyle tartışmalı ilişkisi Meclis-i Hazâin riyaseti için neden onun seçildiğini izâh etmeyi mümkün kılsa da; söz konusu toplumsal güvenin Fazıl Paşa‘nın kişiliğine karşı mı, yoksa meclisin çalışmalarına karşı mı olduğunu ayırt etmeyi zorlaştırmıştır.352

Fakat bütün bunlara rağmen, Birinci Meclis-i Hazâin‘in mesaisi sırasında karşılaştığı

348 Ali Rıza ve Mehmed Galib, Osmanlı Ricali, s. 87-88. Fazıl Paşa bu tarihlerde annesini de kaybetmiştir. Tercüman-ı Ahval, 11 Ocak 1866 (4 Ramazan 1282), s. 1.

349

Ebuzziya Tevfik, Yeni Osmanlılar Tarihi, s. 27.

350

Antonin Du Velay, Türkiye Maliye Tarihi (Ankara: Damga Matbaası, 1978). Charles Morawitz,

Türkiye Maliyesi (Ankara: Damga Matbaası, 1978). Donald Blaisdell, Osmanlı İmparatorluğu’nda Avrupa Mali Kontrolü, çev. Hazım Atıf Kuyucak (İstanbul: Arkadaş Matbaası, 1940).

351 Marcel Colombe, ―Une Lettre d'un Prince Égyptien du XIX' Siecle au Sultan Ottoman Abd al-Aziz,‖ Orient, No: 5 (1958): s. 24.

352 Fazıl Paşa‘nın uluslararası finans çevreleriyle (Openheim vb.) tartışmalı ilişkilerini nispeten bir özet

mahiyetinde zikretmesi bakımından bkz. Hakan Öcal, ―Bir Tanzimat Muhalifi: Mustafa Fazıl Paşa‖ (Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, 2000), s. 20-23. Tuncay, Mustafa Fazıl Paşa, s. 23.

69

güçlükler ve akıbetinin, Fazıl Paşa‘nın ânî bir biçimde görevden alınışıyla birlikte düşünülürse, Avrupalı sermaye çevrelerinde İkinci Meclis-i Hazâin‘e bakışı yönlendireceği göz ardı edilmemelidir. Bu dönemde meclisin birinci dönemine kıyasla herhangi bir borçlanma sürecine doğrudan müdahil olmayışı, yabancı azalardan mahrumiyeti ve daha az gelişen teşkilat yapısı dikkatleri celp etmesinin önüne geçmiştir. Öte yandan, eğer meclise duyulan bir güven azalmasından bahsetmek gerekirse Ebuzziya Tevfik‘in özellikle şu düşünceleri bunun sadece Avrupalı sermaye çevreleriyle sınırlı tutulamayacağı, aynı zamanda o esnada filizlenmekte olan Yeni Osmanlı dünyasında da yaşandığı izlenimini fazlasıyla uyandırmaktadır:

Bu meclisin [Meclis-i Hazâin] görevi neydi? Bunu, ne o meclisi kuran, ne de işleri yürütecek olanlar biliyorlardı. Şu kadar ki meclis kurulur kurulmaz, hemen, tez elden, bir süredir açıkta bulunan, birkaç vezir buranın üyeliğine getiriliyordu. Bir kalem teşkil ediliyor, müdürlüğüne bir bey, başkâtipliğine bir efendi, öteki daha küçük ölçüdeki görevlere de filân ve falan beyler ve efendiler tayin buyruluyordu.353

Mustafa Fazıl Paşa, hiç süphesiz mali idarede bulunduğu sırada son derece güçlü bir nazır imajı çizmişti. Hem bu imaj hem de Yeni Osmanlılar‘a sağladığı imkânlar Ebuzziya Tevfik‘in düşüncelerini etkilemiştir. Ayrıca Fazıl Paşa‘nın Meclis-i Hazâin görevinden azledilmesi ve aradan bir süre geçtikten sonra sıradışı bir uygulama ile yurtdışına sürgüne gönderilmesi (ihrâc-ı ani‘l-vatan-exiler de patrie) hafızalardan silinmesi güç bir hadise olmuştur.354

Mustafa Fazıl Paşa‘nın azledilmesinin ardından göreve gelen Kıbrıslı Mehmed Paşa‘ya birinci dereceden Nişan-ı Âlî-i Osmanî verilmiştir.355

Meclis-i Hazâin onun

353 Ebuzziya Tevfik, Yeni Osmanlılar Tarihi, s. 17. 354 Tuncay, Mustafa Fazıl Paşa, s. 25-31.

70

riyaseti döneminde yeni üye kazanmaksızın yoluna devam edecekti. Özellikle ormancılık, madencilik, ziraat, ulaşım, sanayi, muhasebe ve maliye meselelerinde kayda değer çalışmalar gerçekleştirecekti. Fakat bütün bu gelişmelere rağmen meclisin varlığından tasavvur edilen netice alınamadı. Sadrazam Keçecizâde Fuad Paşa‘nın hemen hemen azliyle örtüşen bir tarihte, 6 Haziran 1866‘da, üyelerinin mazuliyet maaşları verilerek lağvedildi. Görev ve sorumlulukları Kıbrıslı Mehmed Paşa‘nın riyasetine atanacağı Meclis-i Vâlâ‘ya devredildi.356

Benzer Belgeler