• Sonuç bulunamadı

Me’mun’un Horasan’daki Faaliyetleri (193-202/808-818)

II- MERKEZİ İDARENİN DOĞUYA KAYMASI (194-262/810-875)

1. Me’mun’un Horasan’daki Faaliyetleri (193-202/808-818)

Râfi’ b. Leys isyanının sebebi Horasan valisi Ali b. İsa’nın despot yönetimi ve yolsuzluklarıydı. Valinin neden olduğu öfke, Râfi’ b. Leys’in olayıyla isyana döndü ve gelişen hadiseler Me’mun’u Horasan’a getirdi. Harun Reşid’in vefatı üzerine yeni Halife Emin, kardeşi Me’mun’u veliahtlıktan azletmesi üzerine Me’mun, 195/811’de Horasan’da halifeliğini ilân etmiştir. Bu durum biri Bağdat’ta diğeri Merv’de olmak üzere iki halife ortaya çıkarmış ve Irak-Horasan savaşını başlatmıştır.435

433 Emin ve Me’mun arasındaki halifelik mücadelesi hakkında detaylı bilgi için bknz. Kennedy,

Abbasid Caliphate, 74 vd; Daniel, Khurasan, 157 vd.

434 Taberi, XXXI, 53-55; Kurt, Buhara, 211. 435 İbn Kesir, X, 384.

89

Me’mun’un Horasan’da tutunmak zorunda kalması ve merkezi idarenin doğuya kayması, bölgenin yönetimi için yeni politikalar üretilmesini gerektirmiştir. Bilge bir yönetici olan ve yetenekli adamlarla çalışan Me’mun, Râfi’ isyanını iyi analiz etmiş; doğuda dirayetli bir lidere ihtiyaç duyulduğunu ve bölgenin yerinden yönetilmesi gerektiğini kavramıştır. Bu nedenle Me’mun, Horasan’a geldiği 193/809 yılından 202/817 yılına kadar doğuyu ve halife olarak İslâm ülkelerini Horasan’ın merkezi Merv’den yönetmiştir.436

Râfi’ b. Leys’i bertaraf etme ve Mâverâünnehir’de Abbasî otoritesini yeniden tesis etme siyasetini de bu doğrultuda şekillendirmiştir.

1.1. İsyan Lideriyle Uzlaşma Sağlanması

Daha önce de bahsedildiği gibi; rahatsızlığı nedeniyle Tûs şehrinde kamp kuran Harun Reşid, Me’mun’u Râfi’ b. Leys ile savaşmak için Merv’e göndermişti. Ancak Halife’nin vefatı üzerine yüksek rütbeli devlet adamları, Râfi’ isyanı devam ederken, ordu ile birlikte Bağdat’a geri dönmüştü. Merkez ordunun geri dönüşü Râfi’ b. Leys üzerine yürüyen Horasan valisi Me’mun’u zor bir durumda bırakmıştı.437

Bu noktada Me’mun, cesurca bir karar vererek ordu komutanı Herseme b. A’yen’e Semerkant’a saldırmasını emretmiş ve beraberindeki kuvvetleri takviye göndermiştir.438

Ordunun dönüşü krizine439

rağmen Me’mun’un isyancılarla savaşması, Horasanlılara hitaben önemli mesajlar taşır. Zirâ bu olay Me’mun’u haksızlığa uğramış, ama buna rağmen mücadeleden kaçmayan; dirayetli ve kudretli bir devlet adamı olarak tanıtmıştır.

Herseme b. A’yen, Semerkant’ta Râfi’ b. Leys’i yenmesine rağmen; Me’mun, isyan liderinin sulh yoluyla teslim alınmasını istemiştir. Bu iş için o zamana kadar adı duyulmamış Samanoğullarını aracı kılan Me’mun, Râfi’ b. Leys’e son dakikada

436 İbnü’l-Esir, VI, 300-303. 437 Taberi, XXXI, 13.-14. 438

İbnü’l-Esir, VI, 189; Daniel, 174.

439 Rivayete göre; Harun Reşid, 189/804-805 yılında orduya ait tüm harp malzemelerini ve malları

devlet ricalinin şehadetiyle Me’mun’a hibe etmiş ve Me’mun’a yapılan biatı yeniletmişti. Harun Reşid’in Tûs’ta ölmesi üzerine Halife Emin ordunun Bağdat’a getirilmesini emretti. Üst düzey yöneticiler yeminlerini bozarak Bağdat’a dönme kararı verdiler. Böylece Me’mun’u zayıflatacak ve güçsüz bir vaziyette Râfi’ b. Leys ile baş başa bırakacaklardı. Me’mun, onlara bir mektup yazdı ve ordunun kendisine ait olduğunu söyleyerek yeminlerini hatırlattı. Ancak Halife Emin’e hoş görünmek isteyen vezir Fadl b. Rebi ve devlet ricali, Me’mun hakkında kötü konuştular. Bu olay Me’mun’u bihayli kederlendirmişti. Hatta Me’mun Türk hakanına sığınmayı dahi düşünüyordu. Ancak daha sonra kendini topladı ve Horasanlılara güvenerek mücadeleye başladı. Bknz. Taberi, XXXI, 13-14; İbnü’l-Esir, VI, 156, 197-201. Rivayetin vasiyet kısmı Me’mun’un haklılığını pekiştirmek için üretilmiş gibi görünse de; Me’mun’un zor bir durumdayken Râfi’ b. Leys ile savaştığına işaret eder.

90

isyandan vazgeçme fırsatı vermiştir. Bu son fırsatı iyi değerlendiren Râfi’ b. Leys, Me’mun’dan af dileyerek teslim olmuştur.440

Me’mun’un isyan liderine hiçbir ceza vermediği; Râfi’nin de Me’mun’a itaat ettiği kaydedilmektedir.441

Bu aşamada bizzat isyan lideri Me’mun’a boyun eğerek tarih sahnesinden çekilmiştir. Harun Reşid’in, Bişr b. Leys’i son nefesinde parçalatarak idam ettiği442

hatırlanırsa; Me’mun, isyan liderini affederek, liderlik imajına cesaret ve gücün yanında bağışlayıcı ve birleştirici sıfatlarını da eklemiştir. Böylece yerli halka uzun süredir bekledikleri liderin geldiği mesajını vermiştir. Bu arada isyanı bastırdıktan sonra ardında mağlup ve kırık kalpler bırakmak yerine, isyancıların ve halkın gönlünü celbederek Abbasîlere karşı biriken öfkeyi sempatiye çevirmiştir.

1.2. Toprak Vergisi Oranlarının Düşürülmesi

Abbasîlerin ilk döneminde Horasan ve Mâverâünnehir’de toprak vergileri bazı sıkıntılara sebep olmuş; Harun Reşid, Fadl b. Yahya el-Bermekî’nin gözetiminde bir vergi ıslahatı uygulamıştı. Bu doğrultuda vergi oranları yeniden tespit edilmiş, vergi borçları silinmiş ve eski vergi kayıtları imha edilmişti. Kaynaklarda bu vergi ıslahatı övgüyle anlatılmaktadır,443

ancak Ali b. İsa b. Mahan bu ıslahatı bozmuştur. Ali b. İsa b. Mahan’ın toprak vergisi oranlarını yükselterek yeniden ağırlaştırması ve halkın ödediği vergileri şahsi servetine katması Abbasîlere karşı öfkeye neden olmuştur.

Horasan valisi Me’mun, Rafi’ b. Leys’i bertaraf ettikten sonra, derhâl vergi meselesini ele almış ve tüm Horasan ve Mâverâünnehir haracını dörtte bir oranında azaltmıştır.444 Buna ek olarak asker ve memurların bir yıllık maaşlarının peşin olarak ödenmesini emretmiştir. Böylece vergi meselesini çözüme kavuşturmuş ve hazinenin parasal sıkıntı çekmediğini göstererek askerler ve memurlar arasında gelecek kaygısı oluşmasının önüne geçmiştir.445

Esasında Halife Emin de Horasan haracında indirim yapmayı gündemine almış ancak böyle bir indirime fırsat bulamamıştır.446

Me’mun, 202/817-18’de Rey şehrinin de haracını azaltmış, Kum şehri halkının indirim talebini

440 Nerşahi, 76; İbnü’l-Esir, VI, 201.

441 Halife b. Hayyat, 569; Aydınlı, Semerkant, 293. 442

İbnü’l-Esir, VI, 190-191.

443 İbn Hallikan, II, 461; Kurt, Buhara, 209. 444 Taberi, XXXI, 17-18.

445 Daniel, 178. 446 Dineverî, 428.

91

reddetmiştir. Bunun üzerine Kum halkı o yıl vergi ödememiş ve bu yüzden Kum’a askeri sefer düzenlemek gerekmiştir. Seferden önce iki milyon dirhem olan Kum haracı, seferden sonra yedi milyon dirheme çıkarılmıştır.447

Me’mun, 204/819 yılında Sevâd arazisinin yüzde elli olan haracını da beşte ikiye düşürmüştür.448

Bu misaller Me’mun’un Horasan’daki vergi indirimini kardeşine karşı taraftar kazanmak için değil, âdil vergi politikasının gereği olarak yaptığının göstergesidir.

1.3. Dini-Siyasî Hassasiyetlerin Canlandırılması

Me’mun’un Horasan siyasetinin önemli bir ayağını din ve adalete duyulan güvenin pekiştirilmesi oluşturur. Bu dönemde Me’mun’un vilayetlere ehil kadılar ve dindar valiler gönderdiği; Kur’an ve sünnete göre amel etmeyi emrettiği kaydedilir. Kendisi de fıkıh ilminde yetkin olan Me’mun, fıkıh âlimlerini çevresinde toplayarak halka açık davalar görmüş, münazaralar tertipleyerek dini tartışmalara katılmıştır.449

Böylece halkın adalete ve devlete güvenini arttırmaya çalışmış; adil bir yönetim sergilemiştir.

Me’mun’un daha önceden Abbasîler tarafından kullanılmayan İmâmu’l Hudâ unvanını taşıdığı kaydedilmektedir.450 Böylece Abbasî davetinin lideri İmam İbrahim b. Ali b. Abdullah b. Abbas’ı hatırlattığı ve Horasanlıların yüreğinde ihtilal ruhunu yeniden canlandırmaya teşebbüs ettiği ifade edilmektedir.451 Ancak Me’mun’un bu unvanı alarak Eimmetu’l Hudâ (Dört Halife)’nın izinde olduğu imajını yaratmak da istemiş olabilir. Bununla yetinmeyen Me’mun 201/816-17 yılında Hz. Ali evladından Ali er-Rıza b. Musa Kâzım’ı veliahtı ilan etmiştir. Onun, Şiî alâmetlerine büründüğü de zikredilmektedir.452 Bu sebepten ötürü Horasanlıların Me’mun’u atalarına nispetle

“Peygamberimiz amcasının oğlu” ve Horasanlı bir anneden doğduğu için “Kız kardeşimizin çocuğu” şeklinde niteledikleri rivayet edilir.453

Rivayetler Me’mun’un doğuda yarattığı liderlik imajının etkilerini göstermesi açısından önemlidir.

447

İbnü’l-Esir, VI, 344-345.

448

a.g.e, 311.

449 Taberi, XXXI, 17; İbnü’l-Esir, VI, 200. 450 İbn Kesir, X, 384; Kennedy, 136-137. 451

Nahide Bozkurt, Mu’tezile’nin Altın Çağı (Me’mun Dönemi), Ankara 2002, s. 33.

452 Halife b. Hayyat, 574.

453 Taberi, XXXI, 18; İbnü’l-Esir, VI, 201; Daniel, 178. Bu tür nitelemeler Me’mun’un, Hz.

Muhammed’in amcası Abbas b. Abdülmuttalib’in soyundan gelmesi ve annesinin Horasan kökenli olmasıyla alakalıdır.

92

1.4. Dihkanlar ve Arap Kabile Liderleriyle İlişkilerin Güçlendirilmesi

Râfi’ b. Leys isyanından bahseden kaynaklar, isyanın sebebi olarak Horasan valisi Ali b. İsa’nın kaba ve zorba tutumuna özel olarak vurgu yaparlar. Ali b. İsa’nın dihkanlara ve yerli aristokratlara aşağılayıcı muamelesi ve ağır hakaretleri ona karşı biriken öfkenin sebeplerinden biri olmuştur. Bu zümre duruma göre merkezi idareye yararlı olurken; aynı zamanda tehlike arz etmiştir. Dihkanlar ve yerli aristokratların halk üzerindeki etkisinin farkında olan Me’mun,454

toplum liderlerine itibar etmiş ve onlarla uyum içinde çalışmaya özen göstermiştir. Böylece halk üzerinde otoritesini kurarken nüfuz sahibi kişilerden istifade etmiştir.455 Râfi’ b. Leys’i ikna vazifesinin o zamana kadar ismi duyulmamış dihkan kökenli Samanoğulları ailesine verilmesi bu siyasetin sonucudur.456 Yine dihkan kökenli olan Tahir b. Hüseyin bu dönemde üst düzey yönetici konumuna yükselmiştir. Yerli aristokratlarla işbirliği siyasetini daha da ileri götüren Me’mun, Bağdat’a yerleştikten sonra Horasan’ın idaresini Tahir b. Hüseyin’e, Mâverâünnehir’i de Samanoğulları ailesine tevdî etmiştir.

Me’mun, yerli aristokratlar ile ilgilenirken; doğuda sayıları bihayli fazla olan Arap kabilelerinin reislerini de unutmamıştır. Zirâ Arap kabileleri, bölgenin siyasi hayatında etkili bir unsur olmuştur. Râfi’ b. Leys isyanında da Arap kabilelerinin etkisi yadsınamaz. İsyan Mâverâünnehir Arap nüfusunun meskûn olduğu Semerkant ve Buhara havalisinde cereyan etmiştir. İsyan liderinin kendisi de Mâverâünnehir Araplarının itibarlı bir ailesine mensuptur. Bu yönüyle Râfi’ isyanı, Abbasîlere Arap kabileleriyle ilişkilerin güçlendirilmesi gerektiği mesajını vermiştir. Bu doğrultuda Me’mun, eski Abbasî daîlerinin evlerini Arap kabile reislerine hediye ederek onları onurlandırmaya çalışmıştır. Temimlilerin reisine Musa b. Ka’b’ın, Rebia reisine Ebu Davud Halid b. İbrahim’in, Yemen reisine Kahtebe b. Malik b. Heysem’in köşkünün hediye edildiği kaydedilir.457

Böylece Me’mun, mahalli hükümdarlar ve dihkanların yanında Arap kabile reislerini de hoşnut etmeye çalışmıştır.

454

Harun Reşid döneminde Horasan ve Maveraünnehir eşrafından pek çok kişinin Bağdat’a gelerek Ali b. İsa’yı kaba davranışları ve zorbalığından dolayı halifeye şikâyet ettiği ifade edilmektedir. Hatta Ali b. İsa’nın tehditlerine maruz kalanların Horasan’dan ayrılarak Bağdat’a yerleştiği ve halifeden himaye talep ettikleri kaydedilir. Me’mun, Bağdat’tayken bu sorunun farkına varmış olmalıdır. Bknz. İbnü’l-Esir, VI, 182-184.

455 Daniel, 178. 456 Nerşahi, 76.

93

1.5. İsyan Halindeki Mahalli Hükümdarların İtaat Altına Alınması

Râfi’ b. Leys isyanı, Mâverâünnehir’de Abbasîler için kangren haline gelen mahalli hükümdarlar meselesini yeniden gündeme getirmiştir. Nitekim daha önceki hadiselerde olduğu gibi; Râfi’ isyanının büyümesinde de mahalli hükümdarlar etkili olmuştur. Her ne kadar Râfi’ b. Leys’in teslim alınmasıyla Soğd’da Abbasî otoritesi kurulsa da; diğer yörelerde isyanı fırsat bilerek müstakil hareket etmeye başlayan yerel idareciler kontrol altına alınamamıştır. Bu durumda Me’mun, mümkün olursa sulh yoluyla, değilse askeri harekâtlar düzenleyerek mahalli hükümdarları tekrar itaat altına almaya çalışmıştır. Me’mun’un vergi affı sağlayarak, hediyeler göndererek ve düşmanlarına karşı destek sözleri vererek mahalli hükümdarlarla barış yaptığı ifade edilmektedir.458 Bununla beraber Me’mun, sulha yanaşmayanlara ordu göndermekten de kaçınmamıştır. Uşrusana hükümdarı vergi ödemek koşuluyla sulha razı olurken; Şaş ve Fergana hükümdarları ve bazı Soğd dihkanları üzerine ordu gönderilmiştir.459

Böylece Me’mun, kuvvetlerini tüketmeden yerel idareciler üzerinde yeniden otorite kurabilmiş; bu arada askeri gücünün mahalli hükümdarlar tarafından hissedilmesine özen göstermiştir.

1.6. Gayrimüslim Türklerle Barış Yapılması

Me’mun, Mâverâünnehir’de meydana gelen her olayda olduğu gibi Râfi’ b. Leys isyanında da karışan gayrimüslim Türklerle de diplomatik ilişki kurmuştur. Bu doğrultuda Me’mun, Karluk ve Dokuzoğuz reisleriyle yazışarak Mâverâünnehir’e saldırmalarını önlemiştir. Rafi b. Leys’in Semerkant’ta kuşatıldığı esnada yardıma gelen Türk kuvvetleri önceleri Abbasîlerle savaşarak onları zor durumda bırakmış, ancak savaş sırasında sebepsiz yere Rafi b. Leys’i yalnız bırakarak ülkelerine geri dönmüşlerdir. Türklerin geri dönüşü Me’mun’un dostluk teşebbüsünün olumlu bir neticesi olsa gerektir. Me’mun, Türk saldırılarını önlemenin yanında Türk hakanının dostluğunu ve desteğini de kazanmıştır. Nitekim onun Emin ile mücadele esnasında yenilmesi durumunda Türk Hakanına sığınmayı planladığı kaydedilmektedir.460

Bu rivayet Me’mun ve Türkler arasında kurulan dostane ilişkilerin boyutunu ve Abbasî

458 Taberi, XXXI, s. 71-72; İbnü’l-Esir, VI, 206-207. 459 Belâzurî, 626-27.

94

halifelerinin gayrimüslim Türklere yönelik sürdürdüğü tebliğ siyasetinin etkilerini göstermesi açısından önemlidir.

Me’mun’un Horasan’da geçirdiği dönem Ali b. İsa b. Mahan’ın sebep olduğu tahribatı telâfi etmek, Râfi’ b. Leys’in dağıttığı düzeni yeniden kurmak ve hükümdar olarak halkı çevresinde birleştirmeye çalışmakla geçmiştir. Horasan halkının değerler atfedeceği her türlü niteliklere sahip bir hükümdar imajı çizen Me’mun, isyancıların dahi sempatisini kazanmış ve benimsenmiştir. Ali b. İsa b. Mahan gibi zorba bir vali sonrasında Me’mun gibi dirayetli bir hükümdarın Horasan’a gelmesi, Râfi’ isyanının sebeplerini ortadan kaldırmış ve Abbasîlere karşı biriken öfkeyi dindirmiştir. Dahası Me’mun, Horasanlıların yüreğindeki ihtilal ruhunu yeniden ateşlemiş ve onları Irak’a götürerek bir anlamda Abbasî ihtilâlini tekrarlamıştır.